Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
Sol esintiler
1.11.2011
3320

Not: “Ljubljana’dan  cumartesi günü gönderdiğim yazı yerine ulaşmamış. Bunu ancak bugüne yetiştirebildim.”

*** 

LJUBLJANA- Ljubljana’da katıldığım toplantıdan söz etmiştim, ama daha çok kentle ilgili izlenimlerimi anlatmıştım. Bugün biraz da toplantıyla ilgili şeyler söyleyeyim.

Pek çok ülkeden insan çağırmışlar. Baltık ülkelerinden de, İrlanda’dan da, Malta’dan ve Portekiz’den de konuşmacılar var. Tabii Balkan ülkelerinden gelenler çoğunlukta. Epey uzun süren, günde üç oturum yapılan bir toplantı olduğu için katılımcı sayısı da bir hayli yüksek.

Toplantının başlıca özelliklerinden biri Avrupa Birliği’ne, teorisi ve pratiğiyle, eleştirel yaklaşması. Örneğin benim bulunduğum panelde İsveç’ten gelen bir aktivist hem İsveç’in, hem de Avrupa Birliği’nin “militarist” karakterini öyle bir anlattı ki, bizim AB düşmanı generaller bu konuşmayı dinlese birliğin bizim için çok uygun bir yer olduğuna ikna olabilirlerdi.

Buradan, katılımcıların “sol” karakterine geçeyim. “Arap Baharı” ve onu dünya çapında izleyen protesto hareketleri (burada, Ljubljana’da da bir eylem devam etmekte) konuşanların sık sık göndermede bulunduğu bir konu. Avrupa’nın çeşitli sorunlarının tartışması arasında bu hareketlerin dünyanın geleceği çerçevesinde nasıl bir anlam taşıdığı sorusu da ele alınıyor.

Ama katılımcıların çoğunda görünen bu “sol” karakter yalnız böyle yeni gelişmelerden kaynaklanan bir şey değil. Berlin Duvarı’nın yıkılmasından bu yana, kapitalizm taraftarlarının, Reagan-Thatcher çizgisini devam ettirenlerin dalga dalga yayılan “zafer” hacalarına karşı bir direniyin biçimlenmeye başladığını hisseder gibi oldum burada. Toplantıda bulunan, çoğu Doğu Avrupa ülkelerinde “sosyalizm” adı verilmiş rejimleri yaşamış ve tanımış olan bu insanların, o rejimleri nostaljiyle anacaklarını hiç sanmıyorum. İlk söyleyecekleri, kendi anladıkları sosyalizmle o rejimlerin arasında herhangi bir ortaklık olmadığı olgusudur sanırım. Ama bütün o saçmalıktan dolayı sosyalizmden vazgeçmenin doğru bir şey olmadığını savunacaklardır.

Aynı zamanda, o saçma sosyalizme karşı zafer kazanmış bu kapitalizmin insanlığa daha insancıl bir gelecek göstermediğinin de farkındalar.

Bir başka önemli özellik, olup bitenleri bir sistematik içinde anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmak. Sözgelişi, burada bir “çevreci” olarak bulunan ve konuşan falanca kişi, bir çevre sorununu yalnızca bir çevre sorunu olarak dile getirmiyor; onunla göç arasında bağ kuruyor; onu kurunca, diyelim Avrupa’nın göçü durdurmak için aldığı tedbirlere geliyor; kısacası, kapitalizmin sisteminin nasıl çalıştığını, böyle bir sistem içinde çalışınca “kriz” dediğimiz olayın bir rastlantı veya bir “kaza” olmadığını vb. anlatıyor.

Bize evsahipliği yapan Barış Kurumu’nu kuranlar, zamanında benim de tanıdığım, ama Slovenya’nın bağımsızlaşmasından bu yana görmediğim (biri epeydir Amerika’ya yerleşmiş) eski Yugoslavya’nın Sloven aydınlarıymış. Herhalde onlardan da kaynaklanan bir “sol” eğilim bu kurumda yerleşmiş gibi. Bunu da bizi ağırlayanlarla konuşup öğrenmeye çalışacağım: nerelerden geliyorlar, bütün bu insanları nasıl bulup çağırmışlar, falan filan?

Evet, ne kadar kalabalık olurlarsa olsunlar, bir özgül toplantının katılımcıları dünyayı temsil edecek değil; onun için, buradan edindiğim izlenimlerle, “İşte, sol yeniden kuruluyor” diye ortalığa atılmam saçmalık olur. Gene de, dünyada bir şeyler olmaya başladı sanırım. Adına “liberal-demokrasi” dedikleri, ama günden güne “liberal” olmaktan da, “demokrasi” olmaktan da uzaklaşan bu hegemonik düzen orasından burasından çatlıyor. Çatlaklardan görünen manzara (“rakipsiz” kalmış kapitalizmin zafer yapan işareti yapma pozu) pek hoş bir manzara değil. Ama sorun onun hoş olmamasıyla çözülmez. Onun yerini almasını istediğimiz şeyin iyi olması ve iyi çalışması gerekiyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar