Murat BELGE
İki gazetecinin, Ahmet Şık ile Nedim Şener’in tutuklanması, son derece önemli bir davanın üstüne gölge düşürmüştü. Bir yıl gibi bir süre içeride kaldıktan sonra tahliye oldular. Ama o gölge orada durmaya devam ediyor.
KCK’nın aynı derecede önemli olduğunu söylemeyeceğim. Silivri’de yargılanan, “legalite” dışına çıkmış devlet; öteki Kürtler’in hakları için mücadelesi çerçevesinde kurulmuş bir şey. Doğrudur, eğridir, ama suç işleyen devletle kıyaslanabilir bir nesne değildir. “Demokratik açılım” diye bir girişimin telaffuz edilmesiyle KCK tutuklamalarının yoğunlaşması da bir tuhaf “rastlantı”.
Şimdi burada da, Büşra Ersanlı ile Ragıp Zarakolu’nun tutuklanmaları olayı var. Bu iki tanınmış kişinin tutuklanması, ister istemez, ön plana çıkıyor. Ne olmuş, ne yapmışlar da tutuklanmışlar? Tutuklanmayı gerektirecek bir şey yapmayacaklarını ben şahsen biliyorum, çünkü ikisini de yıllardır tanıyorum.
Derken “iddianame” ortaya çıkıyor, böylece polisin neden ötürü bu iki kişinin davranışlarından hazzetmediği anlaşılacak. Ben, tabii, basına yansıdığı kadar biliyorum, iddianameyi. Ama bu kişilerin tutuklanması herkesin ilgisini çeken bir olay olduğu için, orada ne varsa basına yansıyacağını düşünüyorum.
Nedir yansıyan?
Bu insanların tutuklanmasını gerektirecek herhangi bir şey görünmüyor.
Ragıp, Kürtler’i prestijinden yararlandırmış, hem de bunu bile bile yapmış.
Ee?
Kendimi bildim bileli bu ülkenin bir “Kürt sorunu” vardır. Gene kendimi bildim bileli ben bu sorunun gidişatında Kürtler’e hak veririm. Bu, yapılan her şeyi onaylamak, beğenmek anlamına gelmiyor. Davada onları haklı bulmak anlamına geliyor. Yani, daha “temelden” bir şey.
Büşra Ersanlı eğitim işlerine karışmış, oymuş “suç”u. Bu da herhangi birimizin yapabileceği bir şey. Beni dinlemek isteyen biri varsa konuşurum. “Gel bize X konusunu anlat” diyen birinden sabıka kaydını istemem. “X konusunu anlat” değil de, “bir konferans dizisi hazırla” diyen olursa, bu insana daha da önemli görünür.
İddianamenin basına yansıyan bölümünde, gazeteci arkadaşların habere aldığı bir telefon konuşması var, “Büşra Ersanlı ile Nuray Mert arasında. Bir konuşma iddianameye girmişse ya bir suç içeriyordur ya da bir suçla bir ilişkiyi ima ediyordur, bir ipucudur, böyle bir şeydir. Peki, ne var bu konuşmada? Oku, oku, bir şey anlayamadım.
Bir şey anlayamadım, ama bir şey aklıma geldi. Bir fıkra. Delikanlı, taze doktor olmuş, acemi. İlk “vaka”sına çağırmışlar, bir doğum. Acemi doktor, ne haltlar ettiyse, anne de ölmüş, bebek de. Olay yerini terkederken dertli babaya çarpmış, adam merdivenden aşağı yuvarlanmış, o da mevta!
Bir zaman sonra ikinci “vaka”ya çağırmışlar, o gene bir heves gitmiş. Bir zaman sonra döndüğünde sormuşlar. “Ne oldu?” diye.
“Bu sefer baba kurtuldu,” demiş.
İddianamedeki o konuşmayı okuduktan sonra, ille bir şeye sevinmek isteyen bir insansanız, “Neyse, Nuray Mert kurtulmuş” diye sevinebilirsiniz.
Başta dediğim gibi, bu KCK davasının hiçbir yanını onaylamıyorum. İçeri alınan adamların yaptıklarından bazıları, bizim varolan yasalara göre, “suç” da olabilir. Zaten bizim varolan yasalara göre, başta “yaşamak”, her şey suç olabilir. Hukuk değil, siyaset konuşuyorum. Çünkü bu sorun, bir gün gelir de çözülürse, hukukla, mahkemede filan çözülmeyecek, siyasetle, masada çözülecek. “Hukuk” denen şeyi, daha doğrusu, “yasa” denen şeyi (çünkü bizim memlekette önce yasa hukukî değildir) siyasetin önüne engel olarak koymamak gerekiyor.
Ve nihayet ortaya çıkan iddianame Büşra Ersanlı ile Ragıp Zarakolu’nun niçin tutuklu olduğunu açıklayamıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025