Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Devrim ya da devrimsi kavramlarıyla “normal” kavramının yan yana gelmesi aykırı gibi görünebilir. Fakat tarihsel bir perspektiften baktığımızda tarihin gördüğü bütün devrimler o güne dek bilinmeyen, hiç duyulmamış bir talep için yapılmamıştır. Devrimleri ateşleyen talepler insanların basit, sıradan talepleridir. Eşitlik, kardeşlik, adalet, iş, ekmek, özgürlük, barış gibi. Bunlar basit taleplerdir ama bastırıldığında ve bu bastırma yıllar boyu devam edip sonuçta yüksek enerji birikimi yarattığında bir devrimin ateşleyicisi olurlar.
Normal hallerde, normal bir demokraside asker-sivil ilişkilerinin nasıl olacağı, normları bellidir. Şimdi ülkemizde normal bir demokraside olanı kazanabilmek için son üç beş yıldır normal olmayan bir yüksek gerilim yaşıyoruz. Bütün mesele askerin, sivillerden bir adım geride durması, kıyamet bundan kopuyor.
Koşaner’in açıkladığı istifa gerekçesi gerçekten gerekçe. Uzun tutukluluk süresine her demokrat itiraz ediyor. Tutukluluk süresinin uzunluğu yalnız askerlerle ilgili değil, siviller de mağdur. Bu mağduriyet bugünün işi değil. Hele 12 Eylül yargılamalarını düşünürseniz bugünkü uygulama ile kıyas kabul etmez. Süresiz tutuklama hali vardı. Bugünün orgeneralleri 12 Eylül diktasının üst rütbeli subaylarıydı, acaba hangisi o dönemde işkencelere, süresiz tutukluluk hallerine, her tür hukuksuzluğa ses çıkarmış, tepki vermişlerdir? 28 Şubat müdahalesi, 27 Nisan e-muhtırası hukuki miydi? Eğer şimdiki gibi tepki göstermiş, itiraz etmiş olsalardı bu hukuk dışılıklar olabilir miydi? Geçelim...
Olup bitenin aslı esası bunlar değildir.
Asker ve yüksek bürokrasi devlet içindeki hegemonik gücünü kaybediyor. Devlet içinde siyasi güçler dengesi klasik anlamda bir siyasi devrimle bir hamlede değil de alttan gelerek parça parça ve sürece yayılmış biçimde değişiyor. Aslında pek uzun bir süre de sayılmaz, bu değişiklikler şu son üç beş yılın ürünüdür.
Devletin dayandığı hegemonik sınıfsal iktidar yapısı yalnız askerler yönünden çözülmedi. En önce cumhurbaşkanlığı makamı değişti, eşi başörtülü bir isim bu makama geldi. Bu değişimi Kemalist teamül hiç hazmedemedi. Mitinglerde “Çankaya’yı geri alacağız”, “Çankaya bizimdir, bizim olacak” pankartlarını gördük. Böyle durumlarda “sivil teamül” iyi saatte olsunları beklemek, Genelkurmay’ın ışıklarına bakmaktı. Kimileri öyle yaptı. Ama yanılmışlardı, ışıklar yanmıyordu. Tarihimizde bir ilk olarak üst rütbeli subaylara yargı üst üste dokunduğunda da sivil teamül yine ayaktaydı, bekliyordu ama gelmiyordu.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yapıyı çözen ikinci önemli değişim dalgası bana göre kısmi Anayasa değişikliği ve “Yetmez ama Evet” kampanyasıyla bu değişikliğe verilen kitlesel destekti. Böylece bir yandan yeni mevzuatla ikili iktidar yapısı kurumsal olarak tekleşme sürecine girdi öte yandan bu değişim çok ciddi bir halk desteğine sahip oldu. Sivil hükümet bu güçle yine tarihimizde bir ilki gerçekleştirerek geçen YAŞ toplantısında askere “hayır” dedi.
Tarihimizde bir ilk daha oldu Genelkurmay Başkanı ve üç Kuvvet Komutanı topluca istifa ettiler. Ama bu kez karşılığı bir ilk oluşturmadı. Önceki YAŞ toplantısındaki süreç olağan biçimde devam etti ve sivil iktidar kendi sözünü söyledi. Yani gördük ki, siyasetimizi yönlendiren “askeri teamül” artık yerini “sivil hukuk teamülüne” bırakmaya başlamış. Şimdi sıra yeni anayasaya geliyor. Ya da demokratik devlet yapısını inşa etmeye.
Not 2: Geçen yazımda Taraf’ta çıkan “Yoldaş General” başlığı altındaki habere ilişkin bir not düşmüştüm. Sonra, internet ortamında bu konunun Taraf’ı ve Mehmet Baransu’yu hedef alan bir saldırıya malzeme yapılmak istendiğini gördüm. Hemen yanıtladım, haber yapılmazdan önce bana sorulduğunu yazdım. “Bilmiyorum” lafıma da takılmışlar. Efendim, parti adı Ziya Güler olan (ama asker olmayan) partilimizi nasıl hatırlamazmışım! Hiç değilse böyle bir ismi “hatırlamıyorum” demeliymişim. Şahane bir mantık! Hatırlamıyorum desem şu anda tutuklu asker Ziya Güler için “olabilir” anlamı çıkmaz mıydı? Bana sorulan, şu anda tutuklu olan asker Ziya Güler idi, her hangi bir Ziya Güler değil, geçmişte partide parti adı veya gerçek adı Ziya Güler olan sivillerin dökümünü mü yapmalıydım diye sordum kendilerine.
Türkiye nelerle uğraşıyor kimileri de neyle?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012