Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Gördüğünden öğrenmekle öğrendiğini görmek kökü felsefe tarihindeki tartışmalara, özellikle de Platon’a (Eflatun diyelim) kadar giden çetrefil asimetrik bir mesele. Öyle sanıyorum ki, Doğu ile Batı’nın, insanlığın iki büyük tarih ve kültür ırmağının sularının birbiriyle karşılaştığı ve bu nedenle de derin girdapların oluştuğu, durulmak bilmez fırtınaların estiği Ortadoğu’daki yeni gelişmeler hem bu bölgeyi hem bütün bir dünyayı etkileyecek.
Şu anda değişimin kalbi Ortadoğu’da atıyor.
Olanı, olmakta olanı, oluşmakta olanı, gelmekte olanı anlayabilmek için düne dair bildiklerimizi, çöpe atmak değil asla, ama kuşkuyla karşılayarak bugüne bakmak gerek. Derinde dünle benzeşmeyen yeni oluşumlar var. Gelmekte olanı henüz bilmiyoruz, onu ancak “sezebiliriz”.
Sezgilerimiz aslında edilgen işlevlidir ama tıpkı bilgisayar kullanımında olduğu gibi bir tıklamayla etkin hale getirmek mümkün. Bunun önündeki en büyük engel gerçeğe dair “sanılarımızdır” (doxsa), işte bu nedenle bildiklerimize kuşku duyarak başlamak sezgilerimizi etkin hale getirmenin ilk zorunlu adımı. Gördüğümüzden öğrenmenin bir başka yolu yok sanırım.
İnsanlık ummanının iki büyük ırmağa bölünmesinin kökleri çok gerilere, belki Haçlı Seferlerine ve hatta öncesine, Büyük Roma İmparatorluğu’nun “barbarlarca” (Vandal) istilâsına kadar uzanır. İki muazzam tarih ve kültür ırmağı bu. Doğu-Batı, İslâm ve Hıristiyan âlemi. Bu iki farklı (asimetrik) âlemin yüzyıllar içinde oluşmuş olan hayata, evrene, tanrıya, insana dair görüşleri, tahayyülleri ve onların birbiriyle çatışık örüntüsü bugünün çatkılarını çözüyor.
Gelmekte olan yeni zamana “ yüzleşme” zamanı demek hiç de yanlış olmaz.
Yüzleşme, karşılaşma-çatışma-tanıma sarmalı içinde oluyor. Edward Sait’ten esinlenerek diyebilirim ki, Şarkiyatçılık da Garbiyatçılık da artık devrini kapatıyor. Halklar teknolojik, ekonomik ve kültürel küreselleşmenin getirdiği olanaklarla birbirlerini uzmanlar ve siyasetçiler aracılığıyla değil aracısız tanımaya başladılar bile. Arap halkı içinde kimilerimizin “banal” bulduğu (benim tanımlamam değil) bizim yerli dizilerin ilgi görmesi gibi. Hollywood filmlerini seyredegelmişleri şimdi ise kendilerine daha yakın buldukları bir başka kültürü tanıma şansına sahip oldular. Bir zamanlar bizim Hint filmlerini gözyaşlarımızla izlediğimiz gibi.
Günümüzde kültür, kültürel kimlikler ve onun imgeleri öne çıkıyor. Başka deyişle kültürel değişim dinamiği kendini daha güçlü hissettiriyor. Halklar heybelerinde taşıdıkları azıkları ortaya dökerek büyük bir insanlık sofrası kurmaya yöneliyorlar.
Zannımca sanayi devrimi zamanından farklı olarak, hatta tersine olarak ekonomik paylaşımcılık kültürel paylaşımcılığı izleyecek. Yani köklü bir paradigma değişimi olmakta. Bağlı olarak tarihin failleri de değişmekte.
Sola değinmeden edemiyorum, yüreğim orada ne yapayım; “İstatistikî devrimcilik” dün de yanlıştı bugün de yanlış. Birtakım istatistik verilerinden kalkarak, isterse bu veriler doğru olsun, devrimcilik yapmanın komik olmak olduğunu anlamayanlarımız var hâlâ. Ekonomik krizden isyan bekleyenler 2008 krizinden ders almadıkları gibi Tunus ve Mısır devrimlerinden de ders almıyorlar. Tunus Mısır’a göre ekonomik bakımdan çok daha iyi iken isyan Mısır’dan önce Tunus’ta boy verdi. Arap dünyası içinde ekonomisi çok daha kötü olan ülkeler var, oralarda henüz bir halk hareketi yok.
Ekonomi elbette önemli, işsizlik en büyük sorun ama Mısır halkının mesajı çok açık değil mi? “Daha iyi bir yaşam istiyoruz ama bu yalnızca ekonomi demek değil, özgürlük ve demokrasi ile birlikte ekonomi” demiyorlar mı? Devrimi bastırmak için Hüsnü Mübarek ne vaat ediyor, ekmek vereceğim demiyor, anayasal değişiklik diyor. Görün artık.
Hepimizin olduğu gibi AK Parti iktidarının da çıkaracağı dersler var. Örneğin Kıbrıs, KKTC konusunda. Siz istediğiniz kadar para dökün oraya ama onları “besleme” görüyorsanız Mısır halkından hiç ders almamışsınız demektir bu. KKTC kötü patlayacak ellerinde ama iktidar hâlâ yanlış yapmayı sürdürüyor, elçi değiştirmek yerine elçileri aradan çıkarın, bu halkı doğru tanıyın.
Yüzleşme zamanı, önce kendimizle yüzleşmelerle başlamak zorunda.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012