Nadi ÖZTÜFEKÇİ
Şu sıralar "Algı Operasyonu" kavramından en fazla söz edenler, başta Apdulkadir Selvi olmak üzere Ak Medyaşorlar ve tam ters bakış açısından olmak üzere galiba bir de benim.
Ak Medyaşorlar; AKP karşıtı bir kaç medya ve bir iki Cemaat medyasının AKP'ye karşı "Algı Operasyonu" yürüttüğü iddiasındalar.
Ben de kendimce -artık yazılarımı okuyanları bıktırma aşamasına geldi- küresel sermayenin AKP ve kapitalizmden yana, sistemli, ustaca ve çok yoğun algı operasyonları yaptığı kanısındayım.
Algı operasyonunun ne olduğu uzun bir inceleme ve irdeleme konusudur. Bana göre geldiği aşamayı da göz önüne alırsak doğru ifadesi “Algı Denetimi” olmalıdır. En büyük mağdurları sol ve demokrasi güçleridir.
Bu, çift yönlü bir mağduriyet…
Sol ve demokrasi güçleri hakkında toplumun geneline yönelik yapılan dezenformasyon yıllarca kendisine karşı ön yargı oluşmasına yol açmış, sol ve demokrasi güçlerinin topluma ulaşmasında en önemli engel olmuştur. Bunun ayrıntılarını sol mücadelede yer alan herkes bilir.
Ama bence daha önemli ve daha etkili olanı ise sol ve demokrasi güçlerinin bizzat kendisine, onların algılarına yönelik olanı, sureti soldan gözükerek yapılanıdır. Evet, bence Türkiye solu ve demokrasi güçleri dezenformasyon ve algı operasyonun dolaysız etkisinde en fazla kalmış kesimdir. Ne yazık ki en az ilgi ve önemi de onlar gösterir. Bence algı operasyonları son otuz yılın en etkili siyasi ve ekonomik yönlendirme yöntemlerinden biridir. Solun bu günkü hali de bu operasyonun bir sendromudur.
Dediğim gibi oldukça detaylı ve geniş bir konudur, ayrıntılı bir irdelemeyi sonraya, daha da iyisi uzmanına bırakalım.
Ama çok kısaca; ne olup olmadığı konusunda ve bazı örnekler üzerinden bir iki şey söylenebilir. Kesinlikle Apdulkadir Selvi'nin iddia ettiği gibi; bir iki köşe yazarının etkisiz yayın organlarında palyatif dokundurmalar, gerçek ya da gerçekdışı, tepkisel iddialar değildir. Süreklilik ve yaygınlık, merkezilik ve senkronizasyon, kısa ve uzun erimli hedeflerin aynı anda güdülmesi gibi özellikleri olan bilgi çarpıtma ve algı oluşturma çabalarıdır.
Aslında AKP ye karşı Algı Operasyonu yapıldığını her fırsatta yineleyerek Apdulkadir Selvi'nin yaptığı şey, tipik bir Algı Operasyonu örneğidir. Öncelikle yalandır. Çünkü AKP’nin karşısında onu hedef olarak gören ne küresel ne de ulusal çapta, güçlü, organize ve erk sahibi bir odak yoktur. Tarihte görülmemiş düzeyde iktidar, hükümet ve egemen sınıf, uluslararası sermaye ve emperyalist güçler bütünleşmesi mevcuttur. Bunun yanında AKP ye karşı yapılan muhalefet hiçbir zaman senkronize olamadı ortak akıl geliştiremedi. Buna rağmen sürekli Apdulkadir Selvi ve diğer medyaşorların "AKP’ye ve Erdoğan’a karşı algı operasyonu var” tekrarları, “her türlü engelleme çabalarına rağmen seçilen AKP ve Erdoğan iktidarı” imajı oluşturmak amaçlı bir algı operasyonudur.
Bu yazıda Algı Operasyonu (Zihin Mühendisliği, Kanı oluşturma, Algı Denetimi) konusunu topyekun değerlendirmeye niyetim yok -dediğim gibi hazır ve henüz yeterli de değilim- ama bazı algı operasyonları ve onun sendromlarına örnekler üzerinde durmak istiyorum.
Bunlardan bir tanesi Ilımlı İslam projesi kavramı…
Önce kavramları -en azından- ne anlamda kullandığımı açıklayayım. Ben “ılımlı İslam” kavramıyla “Ilımlı İslam Projesi” kavramını aynı anlamda kullanmıyorum. Çünkü Ilımlı İslam bir proje değil bir vakıadır. İslamiyet’in ta ilk doğuşundan itibaren bünyesinde taşıdığı ‘takiyye’nin bir uzantısıdır. Örneğin Mısır’daki İhvanü'l-Müslimin hareketi bir proje değil ama İslamcılığın tipik bir özelliği takiyenin yansıması olarak Ilımlı İslam’dır. Keza Refah Partisi ve Milli Görüş hareketi de…
Ama AKP bir projedir ve bu projenin “Ilımlı İslam Projesi” olarak tanımlanması yanlıştır.
Ilımlı İslam projesi kavramının bence oldukça yanıltıcı olduğu ve gerçeği çarpıttığı kanısındayım. Bu konudan bir yazımda bahsetmiştim. Bunun doğrusu “Uyumlu İslam Projesi” olmalıdır. Çünkü “Ilımlı İslam” içerisinde bir “kabul edilebilir” telkinini içeriyor. Radikal İslam’la arasında bir farklılık algısı uyandırıyor. Oysa Ilımlı İslam projesi diye bir şey yoktur. Projenin gerçek tanımı “Uyumlu(Kapitalizmle) İslam Projesi” olmalıdır. Küresel Sermayenin bu projesi asla “ılım” amaçlamamaktadır. Kapitalizme çelişkili olmamak kaydıyla her türlü tutuculuğa ve aşırılığa da açıktır. Ilımlı İslam projesi kavramının amaçladığı algı çarpıtması da işte bu gerçeği gizlemektir ve proje bu amaçla, bile isteye, bu adla, “Ilımlı İslam Projesi” adıyla piyasa edilmiştir. Birçok yerde Radikal İslam’ın desteklenip öne sürülmesi de aynı projenin bir parçasıdır. Amaçlarından biri de Ilımlı İslam projesini (Uyumlu İslam) kabul edilebilir kılmaktır. Yani tam anlamıyla “veremi gösterip, sıtmaya razı etme” taktiği…
AKP iktidarı ılımlı İslam kavramı üzerinden yürütülen algı operasyonunun en tipik sendromudur. Öncelikle; AKP, Türkiye’de yükselen gerici, radikal İslam tehlikesinin bertaraf edilebilmesinin çaresi olarak gösterildi. Gerek Sivas Madımak katliamı, gerekse o sıralar medyada abartılarak yansıtılan Aczmendiler ile ilgili haberler ve sonradan açığa çıkan Veli Küçük bağlantıları falan düşünülürse Radikal İslam’ın yükselmekten daha çok, yükseltildiğini ya da yükseliyor gösterildiğini görüyoruz. Bütün bunlar, ilk bakışta 28 Şubat Postmodern Darbesine ulaşmak için yapılan bir takım klasik algı operasyonları dizisiymiş izlenimi verse de; aslında 28 Şubat’ı da içine alan, çok daha büyük bir algı operasyonun öncelleriydi. 28 Şubat bir post Modern Darbe olmaktan çok, bir Postmodern Algı operasyonudur. 28 Şubat öncesi, Refah Partisi özelinde yükselen “irtica tehlikesi” algısı abartılı olarak yaratılırken, 28 Şubat operasyonu ile de mağdur mütedeyyinler üzerinden, bir çözüm olarak Ilımlı İslam algısı yaratıldı.
İşte, AKP iktidarı; bu büyük algı operasyonları dizisinin bir sonucu olarak, bir yandan yükselen(!) Radikal İslam’ın bir çaresi olarak “ılımlılıkla” taçlandırılırken, diğer yandan “darbe mağduru ve askeri vesayete rağmen iktidara gelen” bir parti olarak da demokratlıkla taçlandırıldı. Aslında gerçek ılımlı İslam ve darbe mağduru, içinden sezaryenle çekip çıkarıldığı Refah Partisiydi. Darbe Refah Partisine yapılmış ama mağduriyet tazminatı AKP’ye ve Erdoğan’a ödenmişti. AKP ve Erdoğan’ın Refah Partisi ve Erbakan’la arasındaki ilişkinin bıçakla kesilir gibi bitmesi, Erbakan’a karşı büyük vefasızlığı, Erbakan’ın çeşitli baskı ve yıldırmalarla susturulması bu operasyonun “nedense” üzerine fazla gidilmeyen önemli bir ayrıntısıdır.
Sivas Madımak Katliamının sanık avukatlarının çoğunun sonradan AKP milletvekili olmasının arkasında yatanlara bir de bu açıdan bakmak gerekir. AKP Milletvekili olmakla ödüllendirilen hizmetler gerçekte neydi? Bu katliamın sadece gerici bir ayaklanma olmadığı, aynı zamanda büyük bir projenin uzantısı olduğunu örtbas etmek olabilir mi? Sanıklarla o derin paralellik arasında uzlaşmayı sağlamak, “sus” tazminatlarının ve gözdağlarının pazarlığını ve aracılığını yapmış olamazlar mı?
Ancak ne yazık ki bütün bu ayrıntılar ve daha birçokları diğer tamamlayıcı başka algı operasyonları ile gözden kaçırıldı.
Ben “Türkiye solu ve demokrasi güçleri dezenformasyon ve algı operasyonun dolaysız etkisinde en fazla kalmış kesimdir.” derken; öncelikle solun AKP’ye ve Erdoğan’a bugünkü ‘şaşı bakışı’na yol açan algı çarpıklığının kökenlerinin buralara kadar dayandığını düşünüyorum.
Böylesi bir algı operasyonunun sonucu olarak; Erdoğan iktidarı, solun önemli bir kesimi tarafından açık ya da gizli, bilerek ya da bilmeyerek, dolaylı ya da dolaysız, sürekli ya da zaman zaman desteklenmiştir.
“Ilımlı İslam Projesi” saptırmasının diğer algı yönlendirmeleriyle bütünleşerek AKP’ye yönelik algılardaki çarpıtma bence basit bir olay değil.
Öncelikle bir “ılım” beklentisine yol açıyor. Kapitalizmle çelişkili olmadığı sürece İslami tutuculukta sınır tanımadığı ve tanımayacağı atlanıyor.
Ilımlı İslam’ın kendine özgü ve özerk bir politika izleyebilen yapısını AKP’de de olduğunu sanmak gibi bir yanlışa yol açıyor. Böylece Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde; “Küresel Sermayenin Erdoğan’a karşı olduğu” gibi dezenformasyonlar yaygınlaşabiliyor. Örneğin; “Mısır ve Filistin konularında emperyalist müdahalelere karşı çıktığı için üzeri çizildiği yeni bir ılımlı İslam projesi olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’un öne sürüldüğü” yorumlarının kendini solda görenler tarafından yapıldığını gördük. Bu dezenformasyon Erdoğan ve AKP’nin işine yaradı. Böylece yeni, suni mağduriyetler siyasi prime dönüştü.
Algı Denetimi sadece Ilımlı İslam Projesi kavramındaki çarpıtmalarla olmuyor.
Bugüne doğru gelirken; diktatörlüğe giden yolda atılan her türlü adım, bir demokrasi kazanımıymış gibi algılanıp sürekli şenlikler yaşanmasına yol açan bugünkü atmosfer de o günlerden başlayan büyük formatlamanın bir sonucudur.
Bugün bu yeni padişahlık ve derebeylik sistemine geçişin şenliklerine, solun önemli bir kesimi tarafından ya bizzat katılarak ya alkışlanarak ya da alkışlanması mazur görülerek dolaylı dolaysız katılmasına yol açan, o sersemletici bahar ortamının yaratılması da uzun erimli ve sofistike teknik ve teknolojilerin kullanıldığı büyük bir yatırım sonucudur.
Bir algı çarpıtması örneği olan kimlik siyaseti üzerinden yürütülen yeni muhalefet(!) tarzı sadece sınıflar arası kavganın gölgelenmesine yol açmıyor. Aynı zamanda Küresel Sermayenin icazet ve teşviki ile geçilmek istenen ve AKP’nin İslamcı özelliği ile de uyumlu olarak rötuşlanan post modern derebeylik sisteminin mucizevi bir demokrasi ilacı olarak yutturulmasına da yol açıyor. Ulusal kelimesine bulaştırılan radyasyon ulusal bir sorun ve politika olarak ele alınması gerektiren eğitim, sağlık, enerji vb. gibi alanlarda iktidarı istediği uygulamaları güle oynaya yapmasını sağlıyor.
Şu an yaşanan en güncel algı çarpıtması ise muhalefet üzerine yapılmakta. AKP’nin yükselmesi karşısında yeni bir muhalefet oluşturmak gibi; kendi iç dinamiğinden kopuk, manipülasyonlarla yürütülmeye çalışılan bir algı operasyonu vizyona sokuldu. Ana fikri; eskisini parçalayıp, bir iki ilave ile yeniden monte etmek üzerine kurulu. Yıllardan beri iktidar yerine muhalefete yapılan muhalefet, bu defa yok etme planına dönüştü. Türkiye’yi yakın gelecekte bekleyen bazı sorunların aciliyeti göz ardı ediliyor. Perdeler tutuşmuş, ev yanmak üzereyken biz yangın söndürme cihazını yenilemeye, kalkıyoruz. Yeni demokratik kazanımları geçtim, bütün demokratik kazanımları yakıp kül edecek bu yangını söndürmek için elde ne varsa kullanıp, bir an önce bu büyümekte olan yangını söndürmemiz lazım.
Ama galiba önce buna niyet etmek gerekiyor. Tabii “Ev yansın, arsasını müteahhide verir bir kat da bana çıkar” deniyorsa o başka. Siz yine de dikkat edin bu küresel TOKİ arsanızı da elinizden alıp sizi dımdızlak ortada bırakabilir..
Gelin bu algı dentimini ciddiye alalım. Kendi algılarımızla bulduğumuzu ya da farkettiğimizi sandığımız bir çok algının bizzat öyle algılamamız istendiği için yaratılan atmosferin bize yansıttıkları olup olmadıklarını bir düşünelim.
Ne kadarını kendi öz irademiz ve serbest yetilerimizle algılıyoruz, ne kadarını bizim öyle düşünmemizi istedikleri için, yönlendirilerek algılıyoruz?
Yükselen trendlere dikkat!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2018
18.04.2018
7.02.2018
9.02.2017
15.02.2017
27.01.2017
22.01.2017
4.02.2016
11.03.2016
20.11.2015