Nadi ÖZTÜFEKÇİ
Bugün sol hareketlerin içinde, solcular tarafından en fazla eleştirilen, saldırılan yapılanma kimdir derseniz, ben, "açık ara Tarihsel TKP'dir" derim.
Bu, 12 Eylül öncesinden beri öyleydi.
Hemen tüm siyasi yapılanmalar, -Sovyetik, anti-sovyetik fark etmeksizin- TKP hareketine saldırırlardı. Bütün yapılanmalar, TKP ideolojisi ve siyasi örgütlülüğüne saldırdığı noktaları kerteriz alır, kendilerini ve birbirlerini, bu noktalara olan uzaklık ve yakınlıkları ile tanımlarlardı.
Gençliğinde, özellikle üniversite yıllarında bu saldırılardan fazlasıyla mağdur olmuş, Tarihsel TKP'nin tarihsel bir üyesi olduğum için, bu konuda belki öznel düşünebilirim.
Ama şu anda o günlere dair özeleştiri eşliğinde akıl yürütmelerimde bile, sol içi mücadelenin odak noktasının TKP, İGD ve Birlik Dayanışma Hareketi olduğu kanısına ulaşıyorum.
Bunun en büyük nedeni o günlerde, Sovyetler Birliğinin ve Dünya Sosyalist Sisteminin varlığını henüz sürdürüyor olmasıydı. Yani asıl hedef Sovyetler Birliği ve Dünya Sosyalist Sistemiydi.
Türkiye'de TKP'nin hedef tahtasında olmasının nedeni Dünya Sosyalist Sistemi ile olan organik bağıydı.
Yukarıda 'Sovyetik' diye tanımladığım, Dünya Sosyalist Sistemine (DSS) sıcak bakan bazı yapılanmaların, diğer sol yapılanmalardan hiç de aşağı kalmayan saldırılarının nedeni de bu 'bağ' üzerine sürdürülen rekabetti.
TKP, bu yazıda ayrıntısına girmeyi düşünmediğim bir çok gelişmeden sonra 'Tarihsel TKP" oldu.
Aslında benzer gelişmeler hemen tüm diğer sol yapılanmaları da 'tarihsel' konuma getirdi.
Bütün sol yapılanmalar, bu 'benzer gelişmeleri' yaşayınca, yoğun -ve de doğal- olarak geçmişe yönelik eleştirel değerlendirme ve tartışma dönemi yaşandı.
İlginçtir, her kökenden solcuların katıldığı bu tartışma ve eleştirilerin hedefi yine Tarihsel TKP ve onun ideolojisi oldu. Türkiye Solu -nedense- kendi vicdan muhasebesini TKP üzerinden yapmayı yeğledi. Özeleştiri yaparken de yine Tarihsel TKP'nin hatalarını kerteriz noktası aldılar.
Bütün bu sol yapılanmaların, yeniden toparlanma, birleşme, ayrışma, yine birleşme, yine ayrışma gibi tipik 'sol etkinliklerinin' ortaya çıkardığı küçüklü ufaklı(*) yapılanmalar da Tarihsel TKP'nin ideolojisini kerteriz aldı.
Halen sürmekte ve süreceğe benzeyen bu etkinliklerin ortaya çıkaracağı daha birçok küçüklü ufaklı yapılanma olacaktır. Emin olun onların da bir çoğunun "ideolojik" kerterizleri Tarihsel TKP'nin ideolojisi olacaktır.
Aslında buna kerteriz demek ne kadar doğru bilmiyorum. Kerteriz, bulunduğu konumu belirlemek için baz alınan nokta demek. Denizcilikte kullanılır. Örneğin deniz fenerleri genellikle kerteriz olarak alınır.
Ama Tarihsel TKP'nin ideolojisi asla bir deniz feneri olarak görülmedi. Daha çok "Bermuda Şeytan Üçgeni" gibi görüldü, öyle lanse edildi ve ne yazık ki bir çok kesimin öyle algılanması sağlandı.
Bugün bir çok yapılanma, -bunların içinde TKP'nin örgütlülüğünü sürdürdüğünü iddia edenler de var- kendi ideolojilerinin Tarihsel TKP'nin ideolojine uzaklığı ile övünüyorlar.
Örneğin "Almancı" namı ile anılan, komünistlikleri Sosyal Medyada tarihsel günlerle ilgili paylaşım yapmaktan menkul bir SMKP, (Sosyal Medya Komünist Partisi), TKP ismi dahil, 73 Atılımı döneminin genel sekreteri İsmail Bilen'den tutun, bütün değerlerine sahip çıkmasına karşın, "73 Atılımının ideolojisinin -özellikle Kürt meselesine yaklaşımı konusunda- hatalarına düşmedikleri" yolunda övünüyor.
Zaten Tarihsel TKP ideolojisinin Bermuda Şeytan Üçgeni ilan edilen, ya da tersine kerteriz diyebileceğim noktası, tam da burası. TKP'nin Kürt Meselesine karşı hatalı(?) yaklaşımı...
Bilindiği gibi bugün, Sol Mahallede bu meseleye Küresel Kürt Hareketinin baktığı gibi bakmayanın gözü oyuluyor.
Tarihsel TKP'nin ve Sovyetler Birliğinin 'bugün', Sol Mahallede günah keçisi ilan edilmesinin temel nedeni; Kürt Meselesine -hatır gönül dinlemeksizin- o günün Türkiye ve Dünya koşullarını dikkate alarak yaklaşmış olmalarıdır.
Günümüzde o dönemin hesabı sorulmaktadır.
Oysa o günlerde TKP'ye saldırıların odak noktası Kürt Meselesi değildi.
Aksine TKP, Kürtler içerisinde çok saygın ve güçlüydü.
Bugün Kürt Hareketi içerisinde söz sahibi olan, HDP milletvekilliği yapmış bir çok Kürt siyasetçi de o zamanlar İGD veya TKP hareketinin içinde yer alıyorlardı.
Bugün, Tarihsel TKP'yi kıyasıya eleştiriyor, APO'ya bağlılığını her vesile ile dile getiriyor olmalarına karşın, o günlerde 'APO'cuları "başı bozuk takımı"diye niteliyor, aniden ortaya çıkışlarına şüphe ile yaklaşıyorlardı.
Diyarbakır'da kendini tüm Türkiye'nin örgütü sayan sosyalist yapılanmalar arasında hemen hemen en güçlü olan hareket Birlik Dayanışma hareketiydi. Diyarbakır şubesi İGD'nin de en güçlü kalelerindendi.
Hatta diğer sol örgütlerle rekabette en güçlü olduğu bölgeler Kürt kentleriydi.
Örneğin Sovyetler Birliğine "Sosyal Emperyalist" diyen Halkın Kurtuluşu vb. gibi yapılanmaların Diyarbakır'da esamesi bile okunmuyordu.
Ankara, İstanbul'da ve İzmir'de ve Anadolu'nun bir çok şehrinde ise durum böyle değildi. Bu yörelerde de İGD ve Birlik Dayanışma hareketi çok güçlü olmasına rağmen, diğer sol yapılanmaların çok daha güçlü olduğu yöreler, alanlar, kampüsler vardı.
Buralarda da Kürt Hareketinin gücü azdı.
Onlar da Sovyetler Birliğini, DSS'nin öncüsü kabul ediyor, diğer fraksiyonlarca "Sovyetik" kabul ediliyorlardı.
Kürt Sosyalistleri o günlerde üniversitelerde, biz İGD'lilerle (İlerici Gençler Derneği) birlikte hareket ediyorlardı.
O yıllarda Ege Üniversitesinin, benim de bulunduğum Fen, Mühendislik, Sosyal Bilimler, Yer Bilimleri gibi fakültelerin yer aldığı Bornova Yukarı Kampüsünde, Halkın Kurtuluşu, Halkın Yolu gibi fraksiyonlar çok güçlüydü.
DDKD, Özgürlük Yolu, Rızgari gibi siyasetleri ve biz İGD'lileri "sosyal faşist" olarak kabul edip, saldırırlardı.
Özellikle Fen Fakültesinde onlar çok fazla, biz ise azınlıktık. Hep birlikte dayak yerdik.
Bugün Kürt Meselesine yaklaşımı nedeniyle aforoz edilen, neredeyse Kürt Meselesinin bugüne kadar çözülmemesinin en büyük nedeni olarak tanımlanan Tarihsel TKP, o günlerde Kürtlerin en fazla içinde yer aldığı sol siyasetti.
O dönemlerden hatırladığım bir olayı kısaca aktarmak istiyorum. Benim üniversiteye ilk girdiğim yıllarda Mühendislik Fakültesinde çoğu GSB'den gelme İGD'li gedikli öğrenciler vardı. O zamanlar "Maocu" dediğimiz siyasetler onların ve bir iki DDKD'lin sınava girmesini engellemeye çalışırlardı.
Biz çaylak İGD'liler olarak o gedikli İGD'liler ve DDKD'liler sınava girerken, 'Maocular' saldırmasın diye bir iki defa nöbet tuttuğumuzu hatırlıyorum.
Yukarıda sözünü ettiğim gibi, TKP ideolojisinin, -'tarihsel' olmadan önce- diğer tüm siyasetlerin saldırı odağı olmasının nedeni, sadece "Sovyetik" olamaları değildi. Kürt meselesine olan yaklaşımı hiç değildi.
TKP, sosyalizm mücadelesinde barışçıl yöntemlerin de kullanılabileceğini dillendirmesi, Şili'de Allende'nin Seçimle elde ettiği zafere verdiği önem vs. gibi nedenlerden dolayı "Pasifist" ilan edilmişti.
Goşizm'den, bireysel terörden söz ediyordu. Şiddeti bir propaganda ve prestij aracı olarak kullanmıyordu.
Oysa o yıllar "devrimci şiddet", özellikle gençlik hareketleri içinde adeta modaydı.
Barışçıl mücadeleyi savunanlar pasifist, hatta haindiler.
Giderek sertleşen ideolojik saldırı, sonunda fiziki saldırıya dönüşmüştü.
Zaten Sosyal Faşist olmaktan dolayı Halkın Kurtuluşu ve benzeri gurupların saldırıları varken, diğer grupların da bu saldırılara katılması özellikle üniversitelerde İGD'li olmayı çekilmez hale getirmişti.
O günleri hatırlıyorum da, Fen Fakültesinde "barışçıl mücadeleyi" savunduğu için sürekli şiddete maruz kalmaktan yılan bazı arkadaşlarımız, İGD'den ayrılıp Kurtuluş ya da Dev-Yol'a geçmişlerdi.
Bizler; "barışçıl mücadeleyi savunan pasifistler" olarak, sürekli saldırıya uğrarken ya da o kaygıyla adeta askeri disiplinle hareket edip, derse giden arkadaşlarımızı kollayıp, dersliklerin kapısında nöbet tutarken, siyaset değiştiren arkadaşlarımız, sevgilisiyle el ele, rahatça kampüste dolaşıyorlardı.
Yani "devrimci şiddeti" savunan, "huzura ve barışa" kavuşuyordu.
O günlerde Sol hareketin içinde, "devrimcinin hası devrimci şiddeti, silahlı mücadeleyi savunur" ezberivardı.
Bugün ise Sol Mahallede, "demokratın, sosyalistin, komünistin hası Kürt Hareketinin yoluna baş koyar." amentüsü var.
Şu günlerde; Nabi Yağcı'nın yakın zamanda çıkan, Elele Özgürlüğe adlı kitabından bir alıntı dolaşıyor sosyal medyada.
Nabi Yağcı o kitabında demiş ki; "Tarihin gerçek dilini çözdüğümde görüyorum ki, biz dün farkına varmadan 'Türkiye Komünist Partisi' değil, 'Türk Komünist Partisi' olmuşuz. Oysa komünist olmanın ayrıksı yanı en başta enternasyonalist olmasıdır. Hem enternasyonalist, hem ulusalcı olunamaz, olunursa da komünist olunamaz…"
Bu fiyakalı tespitin hemen arkasından; "Bu nedenle dünün TKP genel sekreteri ve aynı zamanda bir Türk olarak geriye dönüp Kürt halkından, Ermeni halkından, bu topraklarda soykırıma, tehcire, asimilasyona, baskıya ve tenkile (yok etmeye) uğramış bütün halklardan özür diliyorum. Türk halkından da özür diliyorum, zira diğer halklar özgür olmadan halkım da özgür olamazdı." diyerek, bu popüler amentüüzerinden, Tarihsel TKP'ye saldırıya yeni bir boyut getirmiş.
Nabi Yağcı, en yetkili(?) ağızdan TKP adına özür dileyerek, bu popüler saldırılara "haklılık" kazandırmış.
Bu alıntıyı ilk okuduğum zaman, Facebook'ta, bu konudaki ilk tepkimi belirten bir paylaşım(**) yapmıştım. Orada yazdıklarımın bir kısmıyla yazımı sürdürmek istiyorum.
"Öncelikle; Nabi Yağcı'nın bu öz eleştiriyi sadece kendi adına yapabilir.
Kendisinin "dünün TKP genel sekreteri ve aynı zamanda bir Türk olarak" yaptığı bu öz eleştiriyi, "dünün sıradan bir TKP üyesi ve bir Türkiyeli olarak kesinlikle üzerime alınmıyorum.
Tamamıyla kendi kişisel meselesidir.
Nabi Yağcı'nın gerçekten öz eleştiri vermesi gereken bir çok konu vardır.
Bunlardan en önemlilerinden biri; hiç bir zaman ideolojisini benimsemediği bir örgütün genel sekreterliğini yapması, bu yetkiyi elde etmek için çaba sarf etmesidir.
Bir diğeri; TKP'nin tarih sahnesinden bir aktör olarak silinmesinde birinci dereceden dahli olduğu halde, TKP Genel Sekreteri titrini kullanarak verdiği röportajlar ve yazdığı yazılarla TKP üyelerini yönlendirmeyi sürdürmesidir.
AKP'nin, Siyaset Akademilerinde ders vermesi, Bugünkü Erdoğan-AKP despotik yönetiminim iktidarının oluşmasında üst düzeyde katkısı olan Taraf Gazetesinde yazarlık yapması, bugün her birinin kumpas olduğu anlaşılan öngörülerde bulunması da özeleştiri vermesi gereken diğer fiyaskolarıdır.
Her şeye rağmen buradaki asıl mesele Nabi Yağcı'nın kendisi değildir.
Yukarıda ona ait olduğu söylenen -ki bunun doğru olması büyük olasılık- sözlerdeki algı operasyonudur.
Bu kısa metin, iğrenç ve tehlikeli bir pişmanlık algısını 80 öncesinin binlerce komünist, sosyalist ve solcusuna bulaştırma amacını taşımaktadır.
Elbette bu konudaki tek algı çarpıtması Nabi Yağcı'nın bu alıntıda söyledikleri değil, yüzlerce odaktan üretilen, binlercesinden biridir."
Ve bu alıntıdaki son cümlemden devam etmek istiyorum.
Evet Nabi Yağcı'nın bu sözleri bu konudaki tek algı çarpıtması değil.
12 Eylül Darbesinin ateşi bir parçaya düşüp, komünist, sosyalist, devrimci ve solcuların bedenlerini salıvermeye başladıkları, algılarına çalışmaya başladıklarından beri üretilen ve yaygınlaştırılan bir "rıza" üretimine katkıda bulunuyordu sadece....
Hani Noam Chomsky'nin, Antonio Gramsci'den arakladığı "rızanın imalatı" tezi var ya..?
Küresel Hegomanyanın solcuların algılarına, -Kürt Meselesi konusunda- uygulamak istediği 'rızanın imalatından' öte bir şey, uygulamaya çalıştığı, -büyük oranda uyguladığı- şey 'imanın imalatı', yani amentü...
Amentü (iman etmek), ezberin güçlenmiş halidir. Bunu, o günden bu yana gelişmelere bakarak görebiliriz.
Ezber döneminde; hedefte henüz yıkılmamış Sovyetler Birliliği ve henüz tarihselleşmemiş TKP vardı, Amentü döneminde ise hedefte yıkılmış bir Sovyetler Birliği ve -Tarihsel(leştirilmiş) TKP var.
Ezberin arkasında yeni yeni vücut bulan Küresel Sermaye ve telaş içindeki Kapitalist dünya vardı.
Tüm Dünya'da yepyeni operasyonlara hazırlık yapılıyordu.
Örneğin Türkiye'de yükselen sınıf kavgasının, demokratik dönüşümleri arzulayan, giderek güçlenen muhalefetin önüne geçecek faşist bir müdahaleye zemin hazırlanması gerekiyordu.
Solun ezberlediği, "devrimci şiddet", bu zemini hazırlamakla görevli işbirlikçi karanlık güçlere çok iyi gelmişti.
Amentünün arkasında ise, aynı güçlerin daha gelişmiş, semirmiş, daha küreselleşmiş hali var.
Algı operasyonlarında daha da ustalaşmış, uzun uğraş ve denemelerden sonra 'tam kıvamında' hükumetleri iktidara getirmeyi başarmış Küresel Kapitalizm ve onun çok gelişmiş "iman üretme" imkanı var.
Evet, "Amentü, ezberin güçlenmiş halidir" ancak Küresel Kapitalizmin telaşı devam ediyor.
Belki yükselen muhalefet ve demokrasi isteyen geniş yığınlardan dolayı değil ama, o günlerden bu yana daha da derinleşmiş olan kronik krizini öteleme telaşı hala sürüyor.
Sovyetler Birliğinin artık olmamasına, TKP'nin de tarihselleştirilmiş olmasına rağmen hedefte yine Tarihsel TKP ve ideolojisi, Komintern kararları, Ekim Devrimi ve Ulusal Kurtuluş Savaşı var.
Bu tarihsel gelişme, olgu ve kurumlara bugün "Devrimci şiddet" ezberinden daha etkili ve tehlikeli olan, "demokratın, sosyalistin, komünistin hası Kürt Hareketinin yoluna baş koyar." amentüsü üzerinden saldırılıyor.
Ve bu "amentü" de şimdi daha ileri hedefleri olan ve artık karanlıkta kalmasına kalmasına gerek olmayan küresel güçlere iyi geliyor.
Ezberleri bozmak, amentüleri sorgulamak da Emekçi Anadolu insanına, hatta tüm insanlığa iyi gelecek.
Özellikle 2019 seçimleri öncesi ezberleri de amentüleri de bozmak "iyi gelmekten" öte bir gereklilik.
Nadi Öztüfekçi
3 Nisan 2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları




































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2018
18.04.2018
7.02.2018
9.02.2017
15.02.2017
27.01.2017
22.01.2017
4.02.2016
11.03.2016
20.11.2015