Neşe Düzel
“Herkesin sınırı var. Tayyip Bey de belki demokrasi ve özgürlüklerde sınıra geldi. Ne isteniyor benden? TRT Şeş’i verdim, daha ne istiyorsunuz, diyebilir ama bu kanalda çocuğa Kürtçe masal anlatamıyorsunuz.”
“Genelkurmay belgelerinde 40 küsur isyan var deniyor. Hayır, iki isyan var. Şeyh Sait ve Ağrı. Dersim dâhil diğerlerinin tamamı tenkil. Bunlar, devletin, bir kimliği bastırma ve yok etme harekâtları. Çok insan öldürüldü.”
“Dedem son sürgün edildiğinde 85-90 yaşındaydı. Demokrat Parti milletvekili olan torunu ve yeğeni Yassıada’da yatıyordu. Tünel kazıp Yassıada’dan onları kaçıracak diye devlete karşı isyanla yargılandı.”
***
NEDEN DENGİR MİR MEHMET FIRAT
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son Dersim katliamı açıklaması ve Dersimlilerden özür dilemesi, Cumhuriyet tarihimiz için bir ilk oluyor. İlk kez bir başbakan, Cumhuriyet’in bir suçu için halktan özür diliyor. Son 150 yıllık tarihimizin, özellikle de Cumhuriyet dönemine ait geçmişimizin baskı, katliam ve yalanlarla dolu olduğu düşünülürse... Başbakan’ın Dersim katliamıyla yüzleşme cesareti, bu ülkede artık durdurulması mümkün olmayan yepyeni bir süreç başlattı demektir. AK Parti’nin kurucularından olan ve bir siyasetçi olarak her dönem Kürt kimliğini cesaretle taşıyan, uzun dönem Erdoğan’ın en yakın çevresinde yer alan AK Parti’nin eski Genel Başkan Yardımcı Dengir Mir Mehmet Fırat’la Başbakan’ın son Dersim açıklaması ve özrünün yaratacağı gelişmeleri ve sonuçları değerlendirdik. Tek Parti İktidarı’nın Dersim ve Şeyh Sait isyanları döneminde uyguladığı sürgünleri bütün zulmüyle yaşayan ve büyük acılara katlanan bir aileden gelen Dengir Fırat’a, hem o dönemi, hem de çok yakından tanıdığı Tayyip Erdoğan’ı konuştuk. Kürtler böyle bir özür konusunda ne düşündüler? Cumhuriyet tarihimizde Dersim gibi devletin özür borcunun bulunduğu başka hangi olaylar var? Kürt isyanları tam olarak neydi? Neler yaşandı? Şeyh Sait isyanıyla ilgili de böyle açıklamalar yapılabilecek mi? O isyanın bastırılmasında da çok insan haksızlığa uğradı mı? Tayyip Erdoğan Kürt açılımını başlatmıştı ama bugün açılımdan vazgeçmiş gibi gözüküyor. Neden vazgeçti? Erdoğan yakın çevresindeki Kürtlerden niye uzaklaştı? Bugün çevresinde Kürtlerin duygularını ve düşüncelerini anlayıp ona anlatacak kimseler var mı? Neden Erdoğan partisindeki ve grubundaki Kürtlerin sayısını azalttı? AKP’nin bugünkü Kürt politikası nedir? PKK’nın Silvan saldırısıyla başlayan gerginlik sürecek mi? Erdoğan neden demokratik adımlar atmıyor? Başbakan yeniden açılım günlerindeki üslubuna dönebilecek mi? AKP’nin aklındaki Kürt çözümü ne? Erdoğan, anadilde eğitimi kabul eder mi? Bütün bu soruları, bu konularda en yetkin siyasetçi olan Dengir Mir Mehmet Fırat’a sorduk ve çok net ve cesur cevaplar aldık.
***
Başbakan’ın son Dersim açıklamasını ve özür dilemesini nasıl değerlendirdiniz?
Her ne kadar 2005 yılındaki Diyarbakır konuşmasında da çok açık bir özür dileme olduysa da... Hatırlayın... Başbakan o konuşmasında, “Birçok haksızlıklar yapıldığını biliyorum. Bundan dolayı Kürt vatandaşlarımızdan özür diliyorum” demişse de, son Dersim açıklaması çok önemli bir başlangıçtır. Daha da ötesi bu bir kırılma noktasıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kez kendi tarihiyle yüzleşmesidir. Başbakan’ın bu açıklaması kutlanması gereken çok cesur bir adımdır. Yalnız şu da var. Bu tarihin içinde, sadece Dersim değil, Türkiye’nin özür dileyeceği yüzlerce olay var.
Türkiye devletinin özür dilemesi gereken başlıca olaylar neler?
Ben size şimdi bir kitap hediye edeyim ve o kitaba hemen birlikte bakalım. Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları adıyla yayımlanmış iki ciltlik bir kitap bu. Bunlar, Genelkurmay’ın kendi resmî belgeleri!
Kendi belgeleri mi?
Evet. Çok enteresan! 1946’daki Genelkurmay Başkanı, herhalde “Bakın bugüne dek bunlar yapıldı. Bundan sonra da yapılabilir” diyerek ibretiâlem olsun amacıyla o güne kadarki Kürt isyanlarını, askerî harekâtları da içeren bir şekilde küçük kitapçıklar halinde yayımlatmış. Fakat bir süre sonra Genelkurmay bu yayımladığı belgeleri toplatma kararı almış ve kendi kitapçıklarını yasaklamış. “Geçmişte 40 küsur Kürt isyanı vardır” diye hep söylerler ya...
Geçmişte bu kadar Kürt isyanı yok mu?
Yok. Hatta Demirel’in, “Geçmişte kırk küsur Kürt isyanı var. Son isyanı da bastırırız” diyen meşhur bir sözü vardır. Oysa Genelkurmay belgelerini okuduğunuzda, bu isyanların hiçbirinin olmadığını görüyorsunuz. Aslında bu askerî harekâtların tamamen birer tenkil hareketi olduğunu görüyorsunuz.
Tenkil ne demek?
Bastırma, yok etmek, sürmek anlamında kullanılıyor tenkil. Raçkotan’dan Raman’a, Mutki’den Oramar’a, Koçuşağı’dan Bicar’a hiçbiri isyan değildir. Genelkurmay belgelerinde bunu görüyorsunuz. Bunların tamamı tenkildir. Zaten Kürt tarihinde iki isyan vardır. Bir Şeyh Sait İsyanı, iki Ağrı İsyanı. Ama kırktan fazla harekât yapılmıştır ve Dersim de işte bu tenkil harekâtlarından biridir. Ulus-devlet kurmak ve tek tip insan yaratmak için yapılmış asimilasyon harekâtlarıdır bunlar. Bu yüzden devletin özür dilemesi gereken olay sadece Dersim değildir. Genelkurmay belgelerinde bunu görüyorsunuz.
Belgelerde başka neyi görüyoruz?
Kürtlerden ilkel, hayvansal bir topluluk olarak, dağın arkasındaki medeniyetin ne olduğunu bilmeyen bir sürü olarak bahsediyor. Kürtlerin tek bildiği şeyin bir avuç mısır ile bir avuç buğdaydan ibaret olduğunu söylüyor. Tek parti döneminde yapılmış lokal harekâtların dışındaki bütün büyük harekâtlar Genelkurmay’ın yayımladığı bu belgelerde var.
Bir de Cumhuriyet tarihinde lokal harekâtlar mı var?
Evet. Mesela 33 kişi kurşuna dizilmiş, 80 kişi topluca öldürülmüş, bunun gibi lokal harekâtlar var. Bu tür olaylar, o belgelerde yok. Mesela bir Karaköprü olayı vardır. Demokrat Parti dönemde, bu konuda Meclis soruşturması açıldı.
Sonuç ne oldu?
İçel Milletvekili olan rahmetli amcam Hüseyin Fırat da bu soruşturma komisyonunun üyesiydi. “Talimatla 40 kişi katledilmiş. Bu katliamda devletin üst düzeydeki bütün yetkililerinin imzalarını gördüm. İsmet Paşa da buna dâhil” derdi. Bu dosya DP’nin üst yönetiminin emriyle kapatılmış. Milletvekili olduğumda, amcam benden bu dosyayı araştırmamı istemişti. Bu yüzden, Başbakan’ın devlet adına Dersim özrü, bu ülkenin kendi tarihiyle hesaplaşabilmesi için çok ciddi bir adımdır, devrimsel nitelikte bir söylemdir. Eğer araştırılırsa daha çok belge çıkacaktır.
Felaket tablosu ve katliam rakamları değişir mi o zaman?
Çok daha korkunç bir kıyımla ve rakamlarla karşı karşıya kalırız. Çünkü hâlâ birçok belge noksan. Genelkurmay’ın gizli yazışmaları, arşivleri hâlâ açılmadı. Mesela İstiklal Mahkemeleri... Bunun arşiv bilgileri, gizli celseleri TBMM’de. Bu arşivler de açılmadı. Hâlbuki bunun için bir karar almaya lüzum yok. Meclis Başkanı’nın talimatıyla açılabilir bu arşivler. Mesela önceki Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, bir, iki ve üçüncü Meclis’le ilgili belgelerin tek bir istisnayla açılmasına izin verdi. O istisna da, İstiklal Mahkemeleri. Asıl karanlık dönem bu!
AKP on yıldır iktidarda. Arşivlerin açılmasını hâlâ kim engelliyor?
AK Parti yeni yeni iktidar oluyor. Beş, altı yıl önce biz Dersim bile diyemiyorduk bu ülkede. Askerî vesayet henüz tam anlamıyla bitmedi. AK Parti bu arşivleri açmak istiyordur. Açılmıyorsa, bir baskı unsuru hâlâ var demektir. Çünkü İstiklal Mahkemeleri’nde sadece Kürtler mağdur olmadı. İslami kesim de mağdur oldu.
Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarıldı ve bu kanunla İstiklal Mahkemeleri kuruldu. İstiklal Mahkemeleri dönemi, bütün muhalefetin susturulduğu, kiminin idam ettirildiği ve tek parti baskısının bütün ağırlığıyla toplumun üstüne çöktüğü bir dönem. Bu dönem hâlâ karanlıkta bırakılsa da, yine de tarihimizde ilk kez bir şey oluyor ve Cumhuriyet’in bir suçu hakkında bir başbakan halkından özür diliyor. Bunun yeni bir yol açacağını düşünüyor musunuz?
Kesinlikle. Türkiye bir sürece girdi ve bu süreci durdurmak artık mümkün değil. Aslında bu süreç, 2003’te AK Parti’nin iktidar olmasıyla başladı. Asker ve yargı vesayetinin en üst noktalara çıktığı dönemlerdeki sıkıntılara rağmen birçok değişim yaşandı AK parti iktidarında. Bunu görmek ve kabullenmek lazım. Bu akışı durdurmak ve arşivleri açayım mı açmayayım mı demek bundan sonra kimsenin elinde değil. Artık arşivleri açmak zorundasınız. Genelkurmay da, Meclis de, Cumhurbaşkanlığı Köşkü de artık arşivleri açmak ve belgeler üzerindeki yasakları kaldırmak zorunda. Türkiye demokratikleşecekse, özgürleşecekse, önce, yalanlarıyla yüzleşecek.
1925’teki Şeyh Sait İsyanı’yla ilgili de böyle özür açıklamaları yapılabileceğini düşünüyor musunuz?
Şeyh Sait İsyanı’nı ancak arşivler açıldığında aydınlatabiliriz. Çünkü çok enteresan bir dönem o. O isyanın bastırılmasında çok büyük kitlesel ölümler yaşandı. Hatta o şiddet orada durmadı, 1930’larda da sürdü. Aslında Dersim, Şeyh Sait İsyanı’nın bastırılmasının bir devamıdır.
Neydi tam olarak Şeyh Sait İsyanı?
Şeyh Sait İsyanı da dâhil olmak üzere tek parti dönemindeki bütün harekâtlar, tek kimlikli bir ulus-devlet yaratabilmek için yapılmış operasyonlardır. Öyle ki, Genelkurmay belgelerinde isyan olduğu öne sürülen, gerçekte isyan olmayan 40 küsur olayla ilgili yapılan bütün tenkil harekâtları aslında Şeyh Sait İsyanı’nın bastırılmasıyla başlayan bir sürecin, bir Cumhuriyet politikasının devamıdır.
Şeyh Sait İsyanı’nın bastırılmasında da çok insan haksızlığa uğradı mı?
Bütün bölge haksızlığa uğradı. Kürtler arasında bir ayırım yapılmadı. İsyana katılan ya da katılmayan bütün Kürtler iskân ettirildiler. Yani zorunlu olarak göç ettirildiler. Hatta isyanın karşısında olan Kürtler dahi topraklarından sürüldüler. Demek ki...
Evet...
Demek ki, tenkil hareketleri sadece isyanla ilgili değildir. Bu bir kitlesel bastırmadır. Bir milletin, bir kimliğin devlet tarafından bastırılmasıdır bu. Çok insan öldürüldü! Elinizdeki resmî belgelerde bunları görecekseniz. Çünkü her harekât sonrasında şu kadar bin kişi katledilmiştir, şu kadar hayvan ölmüştür diye sayılar veriliyor. Arşivlerin tümü açıldığında rakamlar çok artacak! Dersim’de öldürülenlerin sayısı 13 binin çok üstündedir. Çünkü insansızlaştırıldı Dersim. Şeyh Sait İsyanı’ndaki insan kaybı da 13 binden fazladır.
Sizin aileniz bundan nasıl etkilendi?
Benim ailemin Şeyh Sait İsyanı’yla yakından uzaktan ilgisi yok. Ailemin 1937 Dersim olayıyla da hiç ilgisi yok. Çünkü Sünni bir aile bizimkisi. Üstelik İstiklal Harbi’nde gösterdiği üstün başarı için kırmızı-yeşil İstiklal Madalyası’yla da taltif edilmiş bir aile bu. Hatta dedem o sırada milletvekiliydi. Bütün ailesi 1926’da Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra Adıyaman’dan sürgün edildi, varlıklarının tamamına el kondu. Bir sabah herkesi aldılar...
Nereye götürdüler?
Türkiye’nin dört bir köşesine dağıttılar. Sekiz yaşındaki bir çocukla 70 yaşındaki bir ihtiyar o günkü şartlarda Adıyaman’ın Kâhta ilçesinden 110-120 kilometre uzaklıktaki Gölbaşı’na yürüyerek götürülüyor ve oradan trene bindiriliyor. Düşünün varlıklı ve güçlü bir ailesiniz. Bir günde bu varlığınız, her şeyiniz elinizden gidiyor. Hiç bilmediğiniz bir yere gönderiliyorsunuz ve gittiğiniz yerden ayrılmamak zorundasınız. Her gün jandarmaya, polise gidip imza vermek mecburiyetindesiniz. Sürgünlerin tarihi yazılsa, her biri bir faciadır!
Siz ne hissediyorsunuz o olay hakkında?
Hukuk Fakültesi’nde toprak hukuku dersini bu sayede geçtim. Hoca o gün çok sinirliydi. “Bir soru soracağım. Size bunu derste anlatmadım. Bilirsen geçersin, bilemezsen kalırsın” dedi ve “Türkiye’de kaç iskân kanunu var ve sebepleri neler” diye sordu. Cevap verdim. “Türkiye’de 1926, 1938, 1960 tarihli üç iskân kanunu çıkarıldı” dedim. “Sen bunu nereden biliyorsun öğrenci?” dedi. “Üçü de bize tatbik edildi de oradan biliyorum. Ailem bunların eziyetini çekti” dedim ve sınavı geçtim.
İnsanları sürüldükleri yerlerden alıp sonra bir daha mı sürüyorlardı? Siz sürüldüğünüz yerden de mi sürüldünüz?
Evet. Mesela bir 55 Ağa olayı vardır. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Güneydoğu’da Demokrat Partili Kürtlerin ileri gelenlerinin hepsi Sivas’taki askerî kampa gönderildi. Sonra bunların arasından 55 ağayı seçip 105 sayılı kanuna tabi tuttular. O ağaların çoğu çamaşır yıkayarak, terzilik yaparak geçimlerini sağlayan ağalardı.
Niye sürüyorlar?
Birisi kalkıyor şikâyet ediyor kaymakama ve insanlar sürülüyorlar. Mesela dedem son sürgün edildiğinde 85-90 yaşındaydı. Demokrat Parti milletvekili olan torunu ve yeğeni Yassıada’da yatıyorlardı. Dedem tünel kazıp onları Yassıada’dan kaçıracak diye devlete karşı isyan iddiasıyla Eskişehir’de yargılandı. Elinde baston güçlükle yürüyor, onu da önce işte bu Sivas’taki askerî kampa sürdüler.
Devletin size de bir özür borcu olduğunu düşünüyor musunuz?
Devletin Kürt halkına bir özür borcu var tabii. Ben de o halkın bir ferdiyim. Devlet bizden toplu halde özür dilemeli. Tek tek hepimizden özür dilemeye kalksa milyonları bulur sayı. Şimdi Sayın Başbakan öyle bir yol açtı ki, özür dilenmesi gerekecek daha pek çok olay var Dersim gibi. Başta da dedim ya, yayımlanmış Genelkurmay belgelerinde daha 40 olay var böyle! Bu olayların her biri için ayrı ayrı özür gerekir. Çünkü bugün bu ülkede yaşadığımız sıkıntıların ve sorunların birçoğunun kaynağında bu olaylar var.
Dersim konusunda bu kadar cesur ve uygar bir davranış gösteren Başbakan Erdoğan’ın Kürtlerin bugünkü hakları konusunda son zamanlarda böylesine tutuk olmasını nasıl açıklıyorsunuz?
Türkiye’deki Kürt sorunu bir vatandaşlık sorunudur. Bu ülkede ikili bir sistem var. Bir, vatandaşlar var. Bir de tebaa var. Türkler vatandaş, Kürtler ise tebaa. Vatandaşa haklarını verirken lütfetmezsiniz ama tebaaya haklarını verirken lütfedersiniz. Eğer bu ikili sistem kaldırılırsa, ortada Kürt problemi diye bir şey kalmaz. Herkes vatandaş olur ve eşitlik sağlanır.
Bu durumda Kürt-Türk eşitliği, herkesi vatandaş yapacak olan yeni, sivil-demokratik bir anayasa yazılarak sağlanabilir. Öyle değil mi?
Benim yeni anayasa yapılacağına dair bir ümidim yok. Bu Meclis’ten yeni bir anayasa çıkmaz. Zaten çıkmaması için her türlü şey yapıldı. İki parti, “Mevcut anayasanın üç değişmez maddesi değiştirilemez” diye kırmızıçizgiler koydu. Değişmez maddeler kalacaksa, o zaman yeni bir anayasa yapmaya gerek yok ki... Böyle bir yöntemle anayasa yapılmaz!
Bu anayasa yapma yöntemi AK Parti tarafından da kabul edilmedi mi?
Evet. AK Parti’yi dışarıda tutmuyorum ki. Anayasanın bu yöntemle yapmakta uzlaşanlardan biri de AK Parti.
Meclis’teki dört parti, yeni anayasa yapma konusunda değil de, anayasa yapmama konusunda uzlaştılar, öyle mi?
Evet. Dört parti, yeni anayasanın çıkmaması için anlaştılar. AK Parti’yi bunlardan ayırmıyorum. “Dört partiden biri çekildiği takdirde Anayasa Uzlaşma Komisyonu dağılacak” ilkesinde anlaştılar. Böyle bir ilkede anlaşmak demek, “biz yeni anayasa yapmayacağız. Bizim yeni anayasa yapma niyetimiz yok” demektir. Biz 2007’de de anayasa çalışması yapmıştık. O anayasa komisyonunun başkanı bendim. O yüzden ben bir anayasanın önündeki engelleri çok yakından yaşayarak biliyorum.
Sivil anayasa yapma konusunda AKP, 2007’de büyük bir fırsat kaçırmadı mı sizce?
Olayın arka planını bilseydiniz... O günkü şartlarda yeni anayasa yapılamazdı. Bize, anayasa yapılmayacak diye açık açık telkinler geldi.
Nereden geldi? Askerden mi?
Oralardan geldi. “Yeni bir anayasa yaptığınız takdirde parti kapatılır” dediler. Nitekim bir hafta sonra AK Parti’yi kapatma davası açıldı. O gün sivil anayasayı yapma konusunda sayısal çoğunluğumuz yeterliydi ama demokratik çoğunluğumuz yoktu. Türkiye, yarı demokratik bir ülkeydi.
Şimdi demokratik çoğunluk var. Sivil anayasanın yapılmamasının bugünkü arka planı nedir? Sivil anayasayı yapmama konusunda AK Parti kiminle mutabakat sağladı?
Bilemiyorum. O da zaman içinde görülebilir. Çok enteresandır. İki parti anayasanın değişmez maddelerine dokunulmasın diye kırmızıçizgilerini açıkladıktan sonra AK Parti’den de bazı yetkililer “Bu üç maddeye dokunmasak olur” diye beyanat verdiler. Bu beyanatı duyduktan sonra AK Parti’nin yeni anayasa yapmada ayak sürüdüğü kanısı bende hâkim olmaya başladı. Kaldı ki ben Kürt meselesinin halli için anayasa değişikliği yapılması gerektiği kanısında değilim.
Niye? Eşitliği sağlayacak “vatandaşlık” tanımını Anayasa’da yapmadan Kürt meselesi nasıl çözülecek?
Biz önce gülünç yasaklardan kurtulmalıyız. TRT Şeş açıldı diye övünülüyor. Peki, Kürtçe diliyle ilgili program yapmanın yasak olduğunu biliyor musunuz? TRT Şeş’te çocuklara yönelik program yapılmasının yasak olduğunu biliyor musunuz? Niye yasak? Çünkü dili öğrenecek olan çocuktur. Çocukların Kürtçe öğrenmelerinin önüne geçmek için konulmuş bir yasak bu...
TRT Şeş’i açan ve yönetmeliğini yapan AKP değil mi?
Evet öyle. Dünyada çeşitli alfabeler var. Siz hiçbir ülkede harf yasağı duydunuz mu? Q, X, W harfleriyle ilgili yasakların kaldırılması için Anayasa değişikliğine gerek yok ki. Sizin hâlâ harf yasakladığınız duyulsa, ancak mizah dergilerinin sayfalarında yer alabilirsiniz dünyanın. Gülünç yasaklardan biri de yer isimleri. Kürtçe yer isimleri iade edildi mi?
Edilmedi mi?
Edilmedi. Bunun için Anayasa değişikliğine gerek var mı? Yok. Bakın, bir de Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı halk eğitim merkezleri var. Bunların amacı vatandaşa çeşitli beceriler ve diller öğretmek. Hangi yabancı dillerin öğretileceğine bakanlık karar veriyor. Listede yüze yakın dil var ama Kürtçe, Lazca yok. Bakanlıkta genel müdürün listeye Kürtçeyi, Lazcayı eklemesi yeterli. Bu bile yapılmıyor. Biz bu gülünç yasaklarla zaten Kürtlere “sen vatandaş değilsin” diyoruz. Anayasa’yı, “sen eşitsin” diye değiştirsek ne yazar? Bu gülünç yasaklarla Kürtler gene vatandaş olmayacak ki! Biz neyin kavgasını veriyoruz?
Erdoğan’ın 2005’te Diyarbakır’da Kürtlerden özür dilediğini hatırlattınız. Bu gülünç yasakların kaldırılmamasını nasıl açıklıyorsunuz şemdi?
Hepimizin hak, özgürlük ve eşitlik algılarımız farklı. Bu farklılık aldığımız eğitim sürecinden, yetiştiğimiz toplumdan kaynaklanıyor. Her şeyden evvel beynimizin sınırları var. Demokrasi ve özgürlüklerle ilgili sınırlarımız var. Herhalde o sınırlara dayanıldı.
Tayyip Erdoğan demokrasi ve özgürlük anlayışının sınırına mı geldi?
Hepimizin sınırları var. Tayyip Bey de belki sınıra geldi. “Ne isteniyor benden? Daha fazla ne istiyorsunuz? İşte TRT Şeş’i verdim” diyebilir. TRT Şeş’i verdiniz ama, bu kanalda çocuğa uykudan önce bir Kürtçe masal anlatamıyorsunuz. Yasak bu! Mesela soyadı konusu var. Siyasi Partiler Yasası’ndan Terörle Mücadele Yasası’na kadar bir sürü yasak var. Bunlar tek maddelik bir kanunla bir günde toptan değiştirilebilir. Şu, şu, şu kanunun şu maddesi yürürlükten kaldırıldı dediğiniz zaman, sizin anayasada vatandaşlık anlayışını değiştirmenize lüzum kalmaz.
YARIN:
Erdoğan demokratik adımlara geri dönecek mi?
KCK operasyonları nasıl sonuçlanacak?
Polis ne yapıyor? Başbakan’ın aklındaki çözüm ne?
Erdoğan anadilde eğitim hakkını kabul eder mi?
Öcalan’ın serbest bırakılması Kürtlerin sorunu mu?
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012