Nuray MERT
Bugüne kadar, hiçbir siyasi ifadenin altında “gizli niyet” aramadım, bunu neden doğru bulmadığımı defalarca yazdım, “eski İslamcıların demokrat olamayacağını”iddia edenlere hep karşı çıktım. Ama belli ki, “muhafazakâr demokrat”lık iddiasındaki pek çok İslamcı, mecburiyetten “demokrat”mış. Belli ki, mevcut yasaların baskısı ve kendilerini yeterince güçlü hissetmedikleri için karından konuşuyorlarmış. Ben her zaman inandıklarımı açıkça söyleme yolunu seçmiş, bunun bedellerini karınca kararınca ödemiş biriyim, dolayısı ile böylesi bir tavrı “saygıdeğer” bulmuyorum. Diğer taraftan, baskıcı düzenlerin insanları “ikiyüzlü” yaptığını biliyorum. Tam da bu nedenle Kürtlerin özerklik veya bağımsızlık talepleri varsa bunun da, İslamcıların“Şeriat devleti” özlemleri varsa onun da, yasal kısıtlamalar olmaksızın açıkça ifade edebilme özgürlüğünü savundum, halen doğrusunun bu olduğunu düşünüyorum.
Şimdilerde, iktidar partisi çevresi bazen ima yolu ile, bazen fiili durum üzerinden, bazıları ise doğrudan ideallerinin bir nevi İslam toplumu-devleti olduğunu ifade etmeye başladı. Ben diyorum ki, tüm bu konuları daha açık bir şekilde konuşup tartışalım. Zira, halihazırda adı konmasa da, gerilim “Türkiye’nin selametinin aslında bir rejim değişikliği ile mümkün olacağını” düşünenler ile karşı çıkanlar arasında.“Türk tipi başkanlık” sisteminin otoriter bir düzen teklifi olduğu ortada, onun ötesinde bu sistem belli ki, İslami bir devlet-sistem öngörüyor. Öyle ise, özlenen nasıl bir devlet, rejim ve toplum, bunu açıkça tartışalım, değilse “kim buna, niçin karşı” çıkıyor konuşalım.
Muğlak terimler
İktidar partisi siyasetçileri bir yandan, destekleyen çevre diğer yandan, Cumhuriyet devrinin, “kapanması gereken bir parantez” olduğunu söyleyip duruyor. Ben uzunca bir zamandır, Cumhuriyet’in katı laiklik anlayışına karşı çıkmış, Cumhuriyetin demokratikleşmesi gerektiğini savunmuş biriyim, halen bu görüşteyim. Ama demokratik, laiklik başka, muğlak terimler çerçevesinde laikliği toptan reddeden, İslami bir düzen kurmayı hedefleyen yaklaşımlar başka kapıya çıkıyor. O nedenle diyorum ki, bu görüşleri dolaşıma sokanlar açık olsun, önümüzü görelim; nedir hayali kurulan “Yeni Türkiye”nin yeni rejim tasavvuru? Birisi, “Müslüman toplumkendi anayasasını yapmalı” diyor. Nasıl olacak bu tür bir anayasa merak ediyorum. İktidarın baş ilahiyatçısı, epeydir, mevcut düzenin sınırlarına “zoraki” katlandıklarını yazıp duruyor. Peki nedir gönlünde yatan düzen? Birisi, “Hayalimdeki hilafet düzeni”demiş. Nasıl olacakmış yeni Hilafet? Bu yazarın yazısından anladığımız “güçlü ve samimi … gölgesinin bile küffara korku salacağı bir halife” özlemi çektiği, bu özleme karşılık gelebilecek bir düzen nasıl bir düzen olacak? Bir halife bulup (veya kafamızda var olan halife ile), küffara karşı cihada mı çıkacağız?
‘Başyücelik devleti’
İslamcıların kalplerinde yatan İslami düzen, Necip Fazıl’ın “Başyücelik devleti” mi olacak? Turizm gelirlerini kaybetmemek için beş yıldızlı otellerde içkigece kulübü izni ile işi kurtaran “Dubai modeli” mi olacak? Her ikisinde de, demokrasi gibi bir koşul yok. Ama zaten, laikliği “Batı icadı”, “modernlik sapması” olarak görenler neden, velev ki sadece seçimler ile sınırlı olsun, demokrasi konusunda ısrarlıdır veya ısrarlı mıdır? Aslında demokrasi çoğunlukçuluk değildir ama diğer taraftan, sadece bunlardan ibaret olsa bile, “seçim”, “çoğunluğun iradesi” veya “milli irade”kavramlarının hepsi modern siyaset kavramları veya “icat”larıdır. İslama göre de, diğer dinlere göre de, “doğru”yu çoğunluk belirlemez. O halde nedir bu çoğunluğun kararı, “taassub”u? Bu şartlar altında, İslamcı imalar ve özlemler nasıl bir siyasal sistem, nasıl bir hukuk düzeni öngörüyor? Mevcut İslam devleti tecrübeleri mi tekrarlanacak, yoksa onları aşacak bir model mi söz konusu? Nedir o model? Şunları bir adamakıllı tartışsak diyorum.
Bence Türkiye’nin artık tartışması gerekenler bunlar, gerisi bu temel meselenin dipnotu. İslamcıların önder olarak tanımladığı Cumhurbaşkanı’nın, doğum kontrolünü, “soyumuzu kurutmak için bir komplo” olarak gördüğü bir ülkede, bu anlayışın, toplum tasavvuru, hukuki çerçevesi nasıl olacak bilmek, tartışmak hakkımız. Gerisi, şimdilik muğlak tabirler ile ifade edilen ve başkanlık sistemi ile hayata geçilmesi düşünülen rejim değişikliğinin matemetiksel hesabı. Bu arada, böyle düşünmeyen muhafazakâr veya İslamcı varsa, onlar da konuşsun da kim neyi, niye savunuyor anlayalım. Hadi, bu çevre 28 Şubat’ta delikanlılık (bu terimi kadınları içererek kullanıyorum) yapamadı, seslerini kısıp kaçıştılar. İslamcı çevre bari şimdi tüm güç ellerinde iken haysiyetli davranıp, eveleyip gevelemeyi bıraksın. Nedir bu ülke için öngördükleri gelecek tasavvuru? Beğenelim, beğenmeyelim ama önce bilelim...
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024
6.11.2023
14.10.2023
2.10.2023
24.09.2023