Ömer F. Gergerlioğlu
Hrant Dink davasındaki gelişmelerden çıkan sonuçlara baktığımızda en son olarak anladığımız vahim bir durumdur. 8 yıldır sürüncemede olan davanın tekrar ele alındığını görüyoruz. Herhalde hiç bu kadar göz göre göre gelen bir cinayet ve ardından adalete kavuşturulmasında ihmal ve engellemenin olduğu bir başka dava yoktur. Hrant Dink mezarından kalksa dava öncesi ve sonrası olan gelişmeleri görse herhalde o çok içten ifadeleriyle hiç kimsenin ifade edemeyeceği çarpıcılıkta ve sıcaklıkta kelimeler, cümleler sarf eder, onun kahrından tekrar öldüğüne şahitlik ederdik.
"Bu dava paralele sığmaz" mı sığar mı bilemem, ancak bildiğim 8 yıl boyunca araştırılması gereken birçok husus varken çok şeye sığdırıldığı ve daha da sığdırılacağı. Çünkü istenirse her şeye sığdırıldığını gördük.
Davanın teferruatına girdiğinizde adeta içinde kayboluyorsunuz. Her senaryoya uygun malzeme var dosyalarda. Buradan yeni vitrinler çıkarmak, yeni filmler oluşturmak çok zor değil.
"Bu dava burada bitmez" diyen Hrant'ın arkadaşlarının direnci bu davayı çok etkiledi. Gerçeğin bir dosya içine sıkıştrılarak kaybedilmesine izin vermediler. İsmi farklı her araştırmacı, davanın seyrine önemli katkılar sundu. Farklı açılardan değerlendirmeler bazen çakışsa bazen çelişse de değişmeyen gerçek bu davada önemli sırların sümenaltı edilmeye çalışıldığıydı.
Gezi ve Cemaat, Hükümet savaşından önce başlattığımız "adalet talebimiz var" imza kampanyasının ilkelerini tekrar hatırlamakta fayda var. Kamplaşma ve kutuplaşma azami dereceye gelmeden önce Türkiye tarihinde eşine az rastlanır bir çalışmaya imza atmıştık. Dindar aydınların ortak girişimiyle başlayan bir imza metni daha sonra hemen her farklı kesimin takdirini ve desteğini almış hep birlikte adalet talebine omuz vermeye çalışmıştık. Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanıyla olan görüşmelerimizde devletin hali ikrar ve itiraf ediliyordu. Şimdi geriye dönüp 3 yıl önceki günlerimize bakıp bugün adına hayıflanıyoruz. Sadece ve sadece adalet talep etmenin inadı ve erdemiyle bir araya gelen kişiler bile bugün birbirini duymak ve anlamak bile istemiyor. Bu, hiç şüphesiz adalet adına bir geriye gidiş. Eğer davayı adaletli bir şekilde sonuçlandırmak istiyorsak böyle bir mentalite ile bunu sağlayamayacağız. Elimizde yeni deliller ve önceden kapatılmış yolun açıldığı emareleri olsa bile bu birbiriyle yüksek sesle tartışan ve yine de diğerini duymada sorunlar yaşayan anlayışımızla işimiz şimdi daha da zor.
Aşağıda tam 3 yıl önce yaptığımız çağrı duruyor. O gün belki bir açıdan çözümsüzlük görünüyorsa bugün bu karmaşıklığa bir de kutuplaşan bir ortam eklendi ve bu haliyle adalet şimdi daha zor. Yine de adaletin peşinde koşmamız gerektiğini ve ümitvar olmamız gerektiğini hatırlatayım. Yargı açısından açılan yeni bir kulvar var ve buna da şans tanınacak ama at gözlüklerimizi çıkarmazsak bizi yeni bir hüsran bekleyebilir. Aşağıdaki metni okuyunuz, bu metnin güncelliğini hiç kaybetmediğini ve hep rehber alınması gerektiğini de göreceksiniz.
"BİZ BU DAVANIN TABİİ TARAFIYIZ
YENİDEN, HUKUKA UYGUN, KAPSAMLI VE SAHİCİ BİR YARGILAMA İÇİN ÇALIŞACAĞIZ
Hrant Dink'in katledilmesinin üzerinden beş yıl geçti.
Ancak aradan geçen onca yıl boyunca, bu cinayetin bütün boyutlarıyla aydınlatılması için gerekli irade oluşmadı. Varlığı herkes tarafından bilinen derin fail ortaya çıkarılmadı. İlk günden itibaren, adaletin tahakkukunu önlemeye yönelik kolektif bir bürokratik direnç sergilendi. Bu cinayetin aynı zamanda kendisini de hedef aldığı siyasi irade ise bu direnci kırmak ve adil yargılamanın gerçekleşmesini sağlamak için gereken iradeyi ortaya koyamadı. Kısacası bu cinayeti gerçekleştiren örgüt, yapı ve işleyiş ortaya çıkarılıp cezalandırılamadı, hak yerini bulmadı.
Adaletin yerini bulmasını bekleyen bizler, bu tablo karşısında derinbir hayal kırıklığı içindeyiz.
”Hak” söz konusu olduğunda, Müslümanlar meselenin tabiî ve zaruri tarafıdırlar.
”Bir insanı haksız yere öldürenin tüm insanlığı öldürmüş” gibi olduğuna inananlar, her durumda adaleti üstün tutmak ve hakikatin şahitliğini yapmakla yükümlü olanlar, bu aleni haksızlık karşısında da susamazlar ve inançları gereği müdahil olmak zorunda oldukları bir davaya kayıtsız kalamazlar.
Müslümanların adaletten yana ağırlık oluşturması ve bu davanın hukuka uygun bir şekilde sonuçlanması için ihtiyaç duyulan desteği sağlaması, adaletin tahakkuku bakımından hayati bir önem taşımaktadır.
İslami hassasiyet sahibi tüm kişi ve kuruluşları kendi davalarınasahip çıkmaya, sorumluluklarının gereğini yerine getirmeye ve hebaedilen beş yılın ardından, kapsamlı ve sahici bir yargılamanın gerçekleştirilmesi için her kesimden vicdan sahibi insanlarla beraber daha aktif bir şekilde çalışmaya davet ediyoruz."
Evet, adalet talebine hepimiz hele ki dindarlar bugün daha da muhtaç. Sakin bir şekilde tüm kamplaşmalarımızı en azından Hrant için iptal edelim ve bu katledilmiş davanın adaletle sonuçlandırılmasına yoğunlaşalım.
www.omerfarukgergerlioglu.com
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2020
26.08.2020
9.02.2018
5.02.2018
3.02.2018
25.06.2018
23.06.2018
18.06.2018
12.06.2018
11.06.2018