Şahin ALPAY
DİYARBAKIR - Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı / Medialog Platformu’nun bugün yapılacak “Toplumsal Uzlaşı ve Medya Çalıştayı” başlıklı toplantısı için bir gün önceden Diyarbakır’a geldim. Bütün günü kentteki kanaat önderleriyle görüşerek geçirdim. Tahmin edeceğiniz gibi, Türkiye’yi büyük Türk – Kürt barışına götüreceğini umduğum “İmralı süreci”nin burada nasıl algılandığını öğrenmeye çalıştım.
Anladığım kadarıyla Türkiye’nin Kürt çoğunluklu bölgesinde barış umudu, Türkiye’nin geri kalanında olduğu kadar yaygın ve kuvvetli. Ne var ki, önceki Habur ve Oslo süreçlerinin başına gelenler unutulmuş değil. Akıllarda “Acaba bu süreç de ötekiler gibi seçimlere kadar mı sürer?” sorusu var. Kürtler arasında devlete güvensizliğin eskilere ve derinlere gittiği de muhakkak. Bu güvensizlik halkın dilinde şu atasözleriyle ifade buluyor: “Osmanlı’nın ne yapacağı belli olmaz… Osmanlı’da oyun bitmez… Devlet, köprü olsa üzerinden geçilmez.”
Barış sürecinde PKK’ya güvenilemeyeceğini savunanlar da var. Çatışmaların sürmesinde çıkarı olan, bir ucu Ankara’da, öteki ucu Kandil’de olan bir çevrenin süreci kundaklayabileceği endişesi dile geliyor. Güvenlik güçleri arasında, PKK’nın barış sürecini yeniden güç toplamak için istismar edebileceği kaygısının yaygın olduğu söyleniyor. Başbakan Erdoğan’ın sık sık söylem değiştirmesi, MİT’in Abdullah Öcalan ile görüşmeye başladığının açıklanmasından 3 gün sonra 10 PKK militanının öldürülmesi, daha birkaç gün önce Kandil’e düzenlenen hava saldırılarından sonra bölgeye 7 PKK’lının cenazesinin gelmesi, “Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolan” Uludere faciası, sürecin geleceği hakkında tereddüt uyandıran diğer hususlar.
Bütün kaygı ve kuşkulara rağmen, Başbakan Erdoğan’ın bu kez samimi olduğu ve AKP hükümetinin Türkiye’nin ekonomik ve stratejik çıkarları doğrultusunda Kürtlerle büyük barışta kararlı olabileceği tespiti de yapılıyor. AKP ile BDP arasında “Başkanlığı ver, özerkliği al” üzerinden bir anlaşmaya varılıp varılamayacağı konusunda kanaatler muhtelif. CHP’nin barış sürecine dahil olması hayati önemde görülüyor. Konuştuğum kanaat önderlerinden biri şöyle dedi: CHP artık karar aşamasına geldi. Kılıçdaroğlu barıştan yana tavır almazsa, artık yerinde oturmamalı, “otobüsün şoförü değişmeli;” CHP’ye güçlenme yolunu açacak bir lider gelmeli.
Sur Belediye Başkanı, BDP’li dostum Abdullah Demirbaş’la da sohbet fırsatı buldum. Demirbaş, her zamanki gibi, barışın anahtarını şu formülde buluyor: 1) Çok – dilli hizmet ve eğitim. 2) Farklı inançlara tam saygı. 3) Yerel yönetimler arası dayanışma. Bu defa bir dördüncü şart da ekledi: Herkesin, gerek devletin, gerekse PKK’nın işledikleri suçlarla yüzleşmesi. Barış sürecinin bütün zikzaklara, iniş çıkışlara, yol arızalarına rağmen, eninde sonunda başarıya ulaşacağına inanılıyor. Bunun kaynağında da ezici çoğunluğuyla Kürtlerin Türkiye’yi vatan bilmeleri; Türkiye’ye bağlılığın çok güçlü olması var. Bu bağlılığın Kürt kimliğine en radikal biçimde bağlı gençler arasında bile şu sözlerle dile getirildiği anlatıldı: “Kendi kendimizi yönetelim, ama büyük devletimiz Türkiye olsun… Kürdistan’ı kapsayan Türkiye istiyoruz…”
Diyarbakır’daki kanaat önderlerine göre, barış sürecinin sözde kalmayıp, hayata geçeceğini göstermek için AKP hükümetinin anayasadan önce yapması gerekenler var: Okullarda “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” andının kalkması, ders kitaplarının Kürtlere yönelik ayrımcı ifadelerden arındırılması. Yeni Eğitim Bakanımız Nabi Avcı’ya Diyarbakır’dan duyurulur… [email protected]
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020