Şahin ALPAY
Bir önceki yazım AKP’nin ilk başbakan yardımcılarından Ertuğrul Yalçınbayır’ın sözleriyle bitiyordu:
“Bu sözleri söyleyen kişi başbakan olamaz, gensoru ile düşürülmesi gerekir…” Ben de Eylül 2012’den bu yana Türkiye’nin yeni, Erdoğan’sız bir AKP hükümetine ihtiyacı olduğunu söylüyor, yazıyorum. Başbakan Erdoğan ilk iki iktidar döneminde ülkeye değerli hizmetler yaptıktan sonra her anlamda “yorgunluk” belirtileri gösteriyor. Bunun giderek çoğalan belirtilerinden sonuncusu, Soma faciası karşısında söylediği sözler, takındığı tavır.
Erdoğan’sız bir hükümet ihtiyacı sanırım artık toplumun giderek büyüyen bir kesimi tarafından da görülüyor. Bunun temel sebeplerine sürekli işaret ediyorum. Türkiye, giderek keyfîleşen ve otoriterleşen; yapılan yanlışlarının sorumluluğunu “iç ve dış düşmanlar” safsatasıyla açıklamaya çalışan; işlenen suçları örtbas eden; medyanın önemli bir bölümü üzerinde tahakküm kuran; ciddi yolsuzluk iddialarının şaibesi altında meşruiyeti sorgulanan; toplumu benden yana ve karşı olanlar diye bölen; kendisi gibi düşünmeyen neredeyse herkesi “vatan haini” ilan eden; nefret saçan; kalkınma diye insanlarımızın sağlığını, doğal çevreyi hiçe sayan bir hükümetle yönetilemez.
Tayyip Erdoğan bir de “fiilî başkan” olarak Cumhurbaşkanlığını üstlenecek olursa başımıza gelebilecekleri düşünmek dahi istemiyorum. Türkiye giderek daha tehlikeli bir kutuplaşmaya, kargaşaya ve çatışmalara sürüklenebilir; ordu yeniden siyasi rol üstlenmeye girişebilir. Karşı karşıya olduğumuz yönetim sorununu, demokratik yoldan çözmek zorundayız.
Yerel seçimlerde okurlarımı, bulundukları seçim çevrelerinde AKP’nin karşısındaki en güçlü partiye, İstanbul’da CHP’ye oy vermeye çağırdım. Neden? Partinin oylarının azalmasının, AKP’ye, gidilen yolun çıkar yol olmadığı konusunda bir uyarı olacağını umduğum için... Yoksa çoğunluk gibi ben de iyi biliyorum ki, muhalefet partilerimiz ne yazık ki ülkenin çetin sorunlarının çözümü için sorumluluk yüklenecek hazırlıkta görünmüyor.
Bugün içine doğru sürüklenmekte olduğumuz kargaşadan kaçınabilmemiz için en büyük sorumluluk AKP Meclis Grubu’na düşüyor. AKP’de Erdoğan’ın dar çevresi dışında kalanların hükümetin gidişatından memnun olmadıkları, çoğunun sessiz kalmalarından anlaşılmakta. AKP’nin önde gelen üyeleri artık görmek zorundalar ki, Erdoğan ve kliğinden arınmış bir AKP hükümeti gereği artık kapıya dayandı. Bu, sadece içine sürüklenmekte olduğumuz kutuplaşma ve kargaşadan kaçınabilmek için değil, ülkenin dünyada giderek gerileyen itibarını kurtarmak, hukuk devletini ayağa kaldırmak için de şart.
AKP, Türkiye’yi ehliyetle yönetecek Erdoğan ve kliğinden arınmış bir hükümet pekala kurabilir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, göreve bir dönem daha devam edebilir. Parti tüzüğündeki azami üç dönem kuralı değiştirilebilir. Başbakan yardımcılarından, “AKP’nin vicdanı” sayılan Bülent Arınç ya da Türkiye’nin referansının Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi normları olduğunu, hukuk devleti sağlamlaşmadan ekonomik kalkınmanın süremeyeceğini her zaman vurgulayan Ali Babacan başbakanlığı üstlenebilir. Arınç ya da Babacan toplumun büyük çoğunluğuna ve müttefiklerimize güven verecek başbakanlar olabilir.
Okurlarımın çoğunun beni gerçekçi bulmayacaklarını, olmayacak şeyler istediğimi söyleyeceklerini kuvvetle tahmin ediyorum. Ancak unutmayın ki ben 68 kuşağının bir mensubuyum. Benim kuşağımın şiarı, “Gerçekçi ol! İmkânsızı iste!” Bugün için imkânsız görünse de, Türkiye’yi tehlikeli gidişten kurtaracak çözümler düşünmek zorundayız.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020