Şahin ALPAY
Aklı başında olan herkes görüyor ki Cumhuriyet’in 91. yılında hayli endişe verici bir manzarayla karşı karşıyayız.
Geçen Mayıs ayında Manisa-Soma’daki bir madende çıkan yangında 301 maden işçisi can vermişti. Bu defa Karaman–Ermenek’te 18 maden işçisi, ocağı basan tonlarca suyun altında mahsur kalmış durumda. Her geçen saatle, işçilerin kurtarılma umudu azalıyor. Gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması Türkiye’yi ölümlü iş kazaları bakımından dünyanın önde gelen ülkeleri arasına sokuyor. Bu durumun bir numaralı sorumlusu hiç şüphe yok ki iktidara egemen olan, insanın ve çevrenin korunmasını hiçe sayan, “Ne pahasına olursa olsun ekonomik büyüme” anlayışı; ölümleri (iktidarın başı olan Tayyip Erdoğan’ın açıkça ifade ettiği) “işin fıtratı” ile açıklayan zihniyet.
Ermenek’te yaşanan facia, birçok 91. yıl etkinliğinin, bu arada Erdoğan’ın imar ve iskan izni olmadan inşa ettirdiği, adına da “AK Saray” yani “AK Parti Sarayı” denilen mekanda vereceği resepsiyonun da iptaline yol açtı. Resepsiyon yapılsaydı muhalefet partilerinin hiçbiri katılmıyor olacaktı ve Erdoğan iktidarının Türkiye’yi içine soktuğu siyasi kutuplaşmanın vardığı nokta gözler önüne serilecekti. 91 yıllık Cumhuriyet tarihinin özeti, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi yerleştirmekten hâlâ uzak oluşumuz. Kuşbakışı göz atacak olursak, bu tarihin 1923’ten 1950’ye kadarki ilk dönemi, bir tek-kişi, tek-parti yönetimi altında geçti. Bu döneme Kemalizm’in modernleşme için otoriter idare, otoriter laiklik ve otoriter kimlik (hepimiz Türk’üz) politikaları egemen oldu.
20. yüzyılın ikinci yarısında, tek–parti yönetiminin son bulduğu ama otoriter laiklik ve kimlik politikalarının sürdüğü, askeri-bürokratik vesayet altında çok–partili düzene geçildi. Yönetimin dizginlerini elinde tutan TSK, siyasilerin resmi ideolojiyle çizilen yetki sınırlarını aştıklarına hükmettiği her defasında, farklı türde bir darbeyle iktidara el koydu. 21. yüzyıla askeri–bürokratik vesayeti geride bırakacağımız umuduyla girdik. AKP iktidarı, ilk iki döneminde Türkiye’nin zenginleşmesi ve özgürleşmesi yolunda azımsanmayacak adımlar atarken, vesayet rejimini diriltmeyi amaçlayan askeri ve yargısal darbe girişimlerini, yaygın halk desteğiyle bertaraf etmeyi başardı.
Aynı iktidar, 2011’deki genel seçimden sonra güç kirlenmesine uğradı. 12 Eylül anayasasının verdiği imkanları da kullanarak giderek keyfileşti, otoriterleşti ve tek–adam idaresine yöneldi. Muhalefet bastırılmaya, susturulmaya başladı. Geçen yılın sonundaki 17–25 Aralık soruşturmaları ülkeyi Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla sarstı. O günden bu güne iktidar, soruşturmalarını bastırmak amacıyla, askeri vesayetçilerin Balyoz ve Ergenekon darbe girişimlerini aklamak için kullandıkları bahaneye, “Fethullahçı kumpas” safsatasına sığınarak, hukuk devletini ayaklar altına aldı ve hızla bir polis devleti kurmaya doğru ilerlemekte.
Siyasi kutuplaşmalar had safhaya vardı. Toplumun bütün fay hatları çatırdıyor. Kürtlerin ülkeden duygusal kopuşu hızlanıyor. Kürt sorununa çözüm ve iç barış umudu azalıyor. Dindarlar bile otoriterleşmeye karşı çıkanlar ile destek verenler arasında bölündü. Erdoğan iktidarı korumak için Türk milliyetçiliğine yönelme, askeri vesayetçilerle ittifak kurma sinyalleri verirken, gerilediği sanılan vesayetçi zihniyet (yani ulusalcılık ve laikçilik) yeniden yükselişe geçmiş durumda. Ülke içte ve dışta çatışma ve savaş bataklığına itilme tehlikesiyle karşı karşıya.
Geçen yüzyılın ikinci yarısında Türkiye askere dayalı otoriterlikle mücadelede zengin tecrübeler kazandı. Anlaşılan o ki, demokrasinin yerleşmesi için şimdi seçmene dayalı otoriterlikle mücadelenin kazanılması gerekecek.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020