Sezin ÖNEY

Doğumunun 100. yılında, savaş fotoğrafçısı Robert Capa’nın “zamanı aşan” kıymeti nedir?
Budapeşte’de Ulusal Müze’deki “Capa 100: Kumarbaz” adlı sergiye gitmeden önce, aklımda bu soru vardı.
Cephede, askerî çıkartmalarda hep, savaşı en iyi yansıtan fotoğrafları çekebilmek için en önde, çatışmanın hemen yanı başında yer almasına neden olan cesareti mi?
Dünyanın dört bir yanından haber veren ilk gazetecilerden biri olması mı?
Fotoğrafçılıkla yazarlığı birleştiren, görsel malzeme ile yaşama dair bir hikâye anlatan gazeteciliğin ilk ve bugünün ölçülerinde bile en kaliteli örneklerinden bazılarını ortaya koyması mı?
1913’te Budapeşte’de doğdu; asıl adı Endre idi. Giyim eşyaları satan bir dükkânı olan bir anne ve terzi bir babayla, Macaristan’da o dönemde nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan Yahudi orta sınıfının ‘sıradan vatandaşlarından’ biri olarak büyüdü. Daha geniş bir entelektüel çevre arayışı, Endre’nin 18 yaşında Berlin’de okumaya gitmeyi seçmesine neden oldu.
1920’ler, dergilerde fotoğraf ve görsel malzemenin ilk kez kullanılmaya başlandığı dönemlerdi. 1925’te, efsanevi marka Leica’nın her yere taşınabilen pratik fotoğraf makinesinin sahneye çıkması, Almanya’nın basın fotoğrafçılığının kilit noktalarından biri hâline gelmesine yol açtı. Endre de, Budapeşte’de başladığı fotoğrafçılığa, Berlin’de giderek daha fazla kapılmaya başladı.
1933’te, Almanya’daki Nazizm furyasına daha fazla katlanamayarak Paris’e gitti.
Paris’te, kendisi gibi Orta Avrupalı bir Yahudi olan Gerda Taro’ya âşık oldu; “Robert Capa” bu ilişkiden doğdu.
Beraberce, “ünlü Amerikalı fotoğrafçı Robert Capa” kişiliğini yarattılar ve Endre’nin resimlerini, bu isimle normalde satılacağından daha yüksek rayiçle pazarlamaya başladılar. “Cápa”, yani Macarca “köpekbalığı”, Endre’nin okuldaki takma adıydı.
İspanya İç Savaşı, Capa’nın yaşamında iz bırakan diğer bir dönüm noktası oldu.
1936’da bu savaşta, vurulmuş bir askerin yere düşüşünü temsil eden resim çekildi. Bu fotoğrafta, vurulduğu an kolları çarmıha gerilmiş gibi açılan, elindeki tüfek savrulan askerin, kimliği, savaşın hangi tarafında olduğu; en önemlisi de fotoğrafın mizansen olup olmadığı hâlâ konuşuluyor, araştırılıyor. Savaşta birçok fotoğrafı Capa ile beraber çeken, kendi resimlerine de Capa’nın imzasını atan Taro’nun bu kareyi asıl çeken olduğu veya Capa’nın resmin mizansenini yaratırken, askerin gerçekten vurulduğu da iddialar arasında...
İspanya’daki diğer dönüm noktası, Taro’nun 1937’de savaşta öldürülmesiydi. Capa, savaş koşullarına tezat, naif görünüşlü, cephedeki lakabı La pequeña rubia (Küçük Sarışın) olan Taro için, “bizi ancak kazma-kürek,” yani mezar “ayırır” demişti; öyle de oldu.
Capa, İspanya’dan sonra Japonya-Çin, 2. Dünya Savaşı, İsrail-Filistin ve son olarak da, Hindiçin savaşlarını izledi. Kendisi de, gene savaş fotoğrafları çekerken 1954’te bir mayına basarak Vietnam’da öldü.
Budapeşte’de 100. yaşını kutlayan sergide, onun kendi yüzü, sadece serginin en sonunda gözüküyor.
Capa’nın ünlü Amerikalı yazar John Steinbeck ile Sovyetler Birliği’nin savaş sonrası değişimini anlatan haberleri gibi kupürler, 20. yüzyılın ilk yarısının daha dün gibi çekilmiş duran resimli tarihinden sonra, en son bu olayları yansıtan, bu yaşamı yaşayan gözleri görüyor insan.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024