Sezin ÖNEY
Malûm; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme konusu, Polonya ve Türkiye’de neredeyse eş zamanlı olarak gündemin tepesine oturuverdi. Gerçi, hakkını verelim; Türkiye siyasetinde mesele, Polonya’dan önce gündeme geldi. Daha 31 Mart 2019’daki yerel seçimlerin arifesinde, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme konusu ufak ufak “manşetlik konu” olmaya başlamıştı: O zamanlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen bazı “muhafazakâr sivil toplum temsilcileri”nin, İstanbul Sözleşmesi’nin “aile bütünlüğünü tehlikeye attığı” şikayetinde bulunduğu öne sürülmüştü.
Şubat 2020’de ise, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu toplantısında, ilk kez İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması konusu en yüksek ağızdan net biçimde dile getirildi. “Sıkıntıların” AK Parti Yüksek İstişare Kurulu’nda da konuşulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, MYK toplantısında “İstanbul Sözleşmesi’ni bir daha gözden geçireceğiz” dedi ve ekledi: “Doğum oranını yükseltecek, teşvik edecek çalışmalar yapmalıyız.”
Polonya’da da Türkiye’de çoğunluk İstanbul Sözleşmesi’nden yana
En baştan söyleyelim: aslında Türkiye’de de Polonya’da da, kamuoyunun ezici çoğunluğu, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını desteklemiyor. Türkiye’de, MetroPOLL’ün Temmuz’daki araştırmasına göre, toplumun % 64’üne yakını, “Hükümetin, kadına karşı şiddeti önlemeyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması adımını desteklemediğini” ifade ediyordu. Bu oran, yine Temmuz’da SW Araştırma tarafından Polonya’da gerçekleştirilen bir ankete göre, % 62 idi.
Polonya’da ise, tıpkı Türkiye’deki gibi bir süre “dipten kaynayan” veya daha doğrusu “kaynadığı” iddia edilen, “taban İstanbul Sözleşmesi’ne karşı” iddiaları ortada dolaşıyordu. Sonunda 25 Temmuz 2020’de, Adalet Bakanı Zbigniew Ziobro, İstanbul Sözleşmesi’nin “zararlı” olduğunu ve Polonya’nın en kısa zamanda anlaşmadan imzasını çekeceğini açıkladı. Akabinde, 30 Temmuz’da ise Başbakan Mateusz Morawiecki, Anayasa Mahkemesi’nin Sözleşme’nin anayasaya uygunluğunu denetleyeceğini söyledi.
İstanbul Sözleşmesi konusunun Polonya’da “ateş topu” gibi Anayasa Mahkemesi’nin üzerine atılıvermesi manidar: Polonya Anayasa Mahkemesi, zaten 2015’te büyük bir siyasi krizin odağı olmuştu. İktidara ezici bir çoğunlukla dönen popülist Hukuk ve Adalet Partisi (Law and Justice/Prawo i Sprawiedliwość-PiS), önceki hükümetin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı atamaları geçersiz saymıştı.
Liberal Yurttaş Platformu’nun (Civic Platform/Platforma Obywatelska-PO) iktidardayken atadığı beş Anayasa Mahkemesi yargıcının görevden alınması, ülkede adım adım yargının hükümete yakın çizgidekilerle donandığı bir sürecin başlangıcı olmuştu. 2017’ye gelindiğinde, 11 yargıçtan oluşan Polonya Anayasa Mahkemesi’nin 6 hâkimi, popülist PiS hükümeti tarafından atanmış vaziyetteydi.
Velhâsıl, Polonya’da hükümetin Anayasa Mahkemesi ve bağımsızlığını korumak isteyen hâkimlerle çekişmesi bugüne değin sürüyor. Başbakan Morawiecki’nin İstanbul Sözleşmesi’nin Polonya’daki akıbetini Anayasa Mahkemesi’ne havale etmesini de topu taca atmak olarak yorumlayabiliriz. Daha doğrusu, topu taca atmak ötesinde; bir gün punduna getirip, ülkedeki dindar-muhafazakâr-milliyetçi kesime dönüp; “Bakın, dış mihrakların oyuncağı olan Anayasa Mahkemesi, öz ve aile değerlerimize ters düşen bir anlaşmayı savunuyor” demek için bir fırsat yaratmaktan başka bir şey değil bu hamle.
Sıkı çalışan ağlar
Aslında, Türkiye’de de benzer bir “taca gitme” hâli yaşanıyor: Cumhurbaşkanı Erdoğan’a İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi “gerekçelendiren” bir rapor sunan “Türkiye Düşünce Platformu”nun “mayınlı alana girmişiz, geri çekiliyoruz” açıklaması bu yöndeki işaretlerden biri. Hayrettin Karaman’ın “onursal başkanı” olduğu ve yöneticileri arasında Abdurrahman Dilipak’ın bulunduğu bu platform, yapısı ve oynadığı rol itibariyle Polonya’da Sözleşme’den çekilmenin savunuculuğunu yapan aşırı muhafazakâr enstitü Ordo luris’e benziyor.
Ancak Ordo luris, “Türkiye Düşünce Platformu” benzeri yapılardan şu açıdan farklı: bu örgüt, Polonya’da hukuki açıdan da etkin ve özellikle muhafazakârlığın hukuka nüfuz edip, kanunları ve yargıyı şekillendirmesine ön ayak olmaya çalışıyor. Ordo luris, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki davalara müdahil olma, AB Komisyonu ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi kurumlarla hukuki konularda muhatap olma gibi çalışmalar içinde olduğunu sürüyor. Oysa ultra-muhafazakâr bu platform, uluslararası kurumların insan hakları alanındaki tartışma ve faaliyetlerine gerçekten de katkı sağlamayı amaçlayan bir kurum değil: tersine, insan haklarını kullanarak aşırı muhafazakâr düşünceyi yaygınlaştırmayı, yasaklar ve kısıtlamalar getirmeyi hedefliyor.
Ordo luris, 2013’te “radikal Katolik” Peder Piotr Skarga Vakfı tarafından kurulur kurulmaz hızla serpilip gelişti. Bu vakfın kendisi, Polonya’daki “kötülere ve kötülüklere karşı savaştığını” öne sürüyor ve “kökten Katolikçi” bir uluslararası ağ olan “Gelenek, Aile ve Mülk”ten (Tradition, Family and Property-TFP) etkilendiğini ifade ediyor. TFP de, 1960’larda Brezilya’da, kendisini “20. yüzyılın Haçlısı” ilan eden yazar ve din aktivisti Plinio Corrêa de Oliveira tarafından kurulmuştu: tüm bu tarz kurumlar aslında ardına büyük paralar dönen karmaşık bir ilişkiler ağından ibaret. Ama tabanları da siyasi nüfuzları ve ellerinden maddi gücü de kullanarak, duyguları galeyana getiren söylemlerle etkiliyorlar.
Ordo luris’in, “yasaklama” ve “kısıtlama”; hukuku muhafazakâr eksende yeniden biçimlendirme hedeflerine de Polonya çapında oldukça yaklaşabildiği zamanlar oldu. Bu örgütün gündeme getirip lobisini yaptığı ve kürtajı ülke genelinde, “tecavüz” ve “ensest” gibi durumlar söz konusu olduğunda dahi tamamen yasaklamayı öneren bir yasa tasarısı az kalsın kanunlaşıyordu.
Polonyalı kadınların sert karşı duruşları olmasa, bu tasarı çoktan yasalaşmıştı. 3 Ekim 2016’da “Kara Pazartesi” adı verilen gösterilerde sadece Polonya genelinde değil, Avrupa’nın birçok kentinde de siyahlara bürünmüş kadınların gösteriler gerçekleştirmesi, tasarının rafa kalkmasına neden oldu. Ancak, bu tasarı öncesinde de Polonya, kürtaj bakımından zaten son derece kısıtlayıcı yasalara sahipti; söz konusu “topyekûn yasaklayıcı” tasarı da hala gündeme gelmeye devam ediyor. 1993’ten beri, Polonya’da kürtaj, sadece ensest ve tecavüz söz konusu olduğunda veya hayati bir tehlike varsa gerçekleştirilebiliyor: gündeme Ordo luris’in getirdiği tasarı ise, eğer tıbben ölüm kalım meselesi değilse, kürtaj yaptırmak ve yapmaya hapis cezası getiriyordu.
Cinsiyet savaşları daha yeni başlıyor
Neo-muhafazakâr düşünce ve çevrelerin, popülist hareketlerin tabanı hareketlendirme gücünü kullanarak “taze kan” bulabileceği en bereketli alan, “cinsiyet meselesi”. Kadın hakları ve LGBTT hakları, “aile değerleri”, “toplumun kutsal saydığı değerler” gibi kavramları gündeme getiren popülist siyasi dilin üstten ve Ordo luris gibi büyük maddi imkânlar ile yaygın ağ kurma kapasitesine sahip örgütlerin alttan bastırmasıyla kıskaca alınmaya çalışılıyor.
Polonya’da giderek yayılan “LGBTT’den arındırılmış kentler, kasabalar ve bölgeler” akımı da bu tarz, “cinsiyet savaşı” politikalarının örneklerinden. Bu çerçevede, “aile değerlerini koruyan kanunlar ve yönetmelikler” olarak adlandırılan bazı yasal düzenlemeler, yerel yönetimler düzeyinde yürürlüğe giriyor: sonuç olarak da LGBTT bireyler ve cinsiyet haklarını savunanlarını resmen aforoz ediliyor ve onlara cezai yaptırımlar getiriliyor. “LGBTT’den arındırılmış mekanlar” projesi, Avrupa Birliği ile Polonya arasında da büyük mesele oldu. Öyle ki, AB’den Polonya’ya ilk maddi yaptırım, bu proje üzerinden geldi-bu olayı da başka bir yazıda ele alalım.
Bugün İstanbul Sözleşmesi; dün kadın veya cinsiyet odaklı başka bir mesele, yarın ötekisi… “Cinsiyet savaşları” daha yeni başlıyor.
Yazarlar
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024