Taha Akyol
Şubat sonuna kadar Esat güçleri Türk gözlem noktalarının gerisine çekilmezse Türkiye gereğini yapacak, yani askeri güç kullanarak Esat güçlerini geri püskürtecekti.
Erdoğan’ın sözleri şöyle:
“Bu insanlar bizim kardeşimiz, kardeşlerimizi zalimlerin insafına ve zulmüne terk etmeyeceğiz. Gerekirse ölmeyi göze aldık. Varsa aynı fedakarlığı göze alan, hodri meydan diyoruz”
Tabii bu meydan okuma salona büyük bir coşkuyla karşılandı.
Halbuki sahadaki durum yani askeri güç dengesi çok farklı, hatta endişe verici.
Tabii Erdoğan’ın bu sözlerdeki niyeti, Türkiye’nin kararlılığını ifade etmekti…
SAVAŞ İHTİMALİ
Fakat Esat demek Rusya demektir. Putin de Suriye’de aynı şekilde kararlı.
Nitekim, Aralık ayından beri ilerleyen Esat güçleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Şubat konuşmasından sonra saldırılara devam etti.
Askeri strateji uzmanı Dr. Can Kasapoğlu, EDAM’ın sitesindeki analizinde, Esat güçlerinin Atarip ve Darat İzza’yı almaları halinde “Türkiye ile İdlib adrasındaki ikmal hattını kesebeleceğini”, dahası, Türkiye’nin kontrolündeki Zeytin Dalı bölgesiyle İdlib arasına Esat güçlerinin yerleşeceğini belirtiyor.
Stratejik bakımdan ne kadar önemli olduğu açık.
Halen 12 Türk gözlem noktasından en az 8’i Esat güçlerinin ele geçirdiği bölgede kaldı.
İdlib’de bir ayda 16 şehit verdik!
Kasapoğlu “Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye Arap Silahlı Kuvvetleri arasında bir çatışma olasılığı çok yüksektir” diyor.
Öyle bir durumda Rus savaş uçakları seyirci mi kalacak?!
Erdoğan’ın 15 Şubat konuşmasından sonra, Güvenlik Konseyi’nde Batılı ülkelerin hazırladığı İdlib’de ateşkes çağrısını, 19 Şubat’ta Rusya veto etti, Çin de onu destekledi!
Rusya’nın niyeti, tavrı, stratejisi apaçık belli değil mi?
Putin 2015’ten beri büyük masraflarla Suriye’ye yerleşerek Doğu Akdeniz’de ve Ortadoğu’da ele geçirdiği köprübaşında geri adım atar mı?
RUSYA STRATEJİK ORTAK MI?
Halbuki Ankara, Moskova’yı “stratejik ortak” sanıyodu! İşte Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun sözleri:
“Bir kere daha Moskova’da bulunmaktan ve değerli dostum Sergey Lavrov ve heyetleriyle görüşmekten memnuniyet duyuyorum. İlişkilerimizi her alanda en üst düzeye çıkarmak için yoğun gayret sarf ediyoruz. Liderlerimiz sık sık bir araya geliyorlar. Bu yakın iş birliği ve dostluk bazı kişileri de kıskandırmıyor da değil… Rusya bizim için stratejik bir ortaktır.” (Sputnik, 24 Ağustos 2018)
Bu anlayışla S-400 aldık, hatta savaş uçağı alacağımızı da söyledik...
Ama dün “haçlı ittifakı” dediğimiz Batı’dan şimdi Patriot ve diplomatik destek istiyoruz!
5 Mart’ta Merkel, Macron, Erdoğan ve Putin görüşecekler. Belli ki “Şubat sonuna kadar” olan süre uzamıştır. Dileyelim de krizin ateşi biraz olsun düşsün.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın şu sözleri, hamasetten uzak, gerçekçi bir arayışı yansıtıyor:
“Bizim Rusya ile karşı karşıya gelmek gibi ne niyetimiz ne de maksadımız var. Böyle bir şey asla söz konusu değil... Bizim için oradaki bütün mesele rejimin ateşkese uyması. Rejimin saldırılarının durması...” (20 Şubat)
DEMOKRASİ VE DİPLOMASİ
Artık siyasi önyargıları bir tarafa bırakıp dış politikaya gözden geçirmek gerekmiyor mu?
Diplomasi tecrübesine sahip 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Karar’a verdiği mülakatta, 2015’te Rusya ve İran’ın Suriye’ye girmesiyle dengelerin değiştiğini, NATO üyesi bir ülkenin S-400 almasının yaratacağı sorunları “askerlerin ve diplomatların görmesi gerekirdi” diyor.
Türkiye’nin 2008’de neredeyse oybirliğiyle Güvenlik Konseyi’ne seçildiğini hatırlatan Gül, diplomasinin önemini şöyle anlatıyor:
“Hard power (askeri güç) caydırıcılık için vardır. Ordunun güçlü olması tabii hepimizi gururlandırır. Ama güçlü ordunun varlığı savaştıralım diye değil, caydırıcı olması içindir. Savaşı önlemek içindir. Onun yerine diplomasiyle, yani soft power ile, yumuşak güçle hareket ederseniz, o zaman problemlerin çözümü, dünyaya bakışınız daha farklı olur. Savaş şaka değil, savaş neticede ölümdür. Tabii ki öyle anlar vardır ki savaş kaçınılmaz olabilir. Ama dünyadaki savaşların kaç tanesi gerçekten kaçınılmazdı?.. Türkiye’nin hard power’ı çok kullanması caydırıcılığını azaltır…”
Yeniden içeride demokrasiyi, dışarıda diplomasiyi esas alarak Türkiye’nin tarihsel “eksen”ine dönmek gerektiği açık değil mi?
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.08.2025
10.08.2025
8.08.2025
6.08.2025
5.08.2025
1.08.2025
30.07.2025
29.07.2025
25.07.2025
23.07.2025