Taner AKÇAM
Türkiye’ye her geldiğimde insanları öfkeli görürüm. Herkes patlamaya hazır bir barut fıçısı... Kimse ile doğru dürüst iki kelime laf edemiyorsunuz, üçüncü kelimede kıyamet kopuyor.
Ben önceleri bu sinirli ve öfkeli hallerin ve insanların aşırı saldırgan tutumlarının daha çok ülkenin siyasi koşullarıyla ilgili olduğunu düşünürdüm.
Ama başıma geçen bir olaydan sonra anladım ki, bu ülkede insana saygı yok, hele tüketiciyseniz, deyim yerindeyse hayvan yerine konuyorsunuz. Dolandırıcılık, sahtekarlık ve korsanlık ticari ilişkilerin normal davranış kodu olmuş.
Turkcell adlı şirketten bir ürün aldım ve ürünü 24 saat geçmeden iade etmek istedim, ama yaşadıklarım, gördüğüm muamele karşısında ağzım açık kaldı. Şaşırdım, duyduklarıma inanamadım...
Hikayem uzun, mart ayında başladı. Arada ABD’ye gittim, mayısta geri döndüm ve sorun hala devam ediyor. Turkcell en temel hakkımı, tüketici hakkımı yemek yutmak için elinden geleni yapıyor. 12 saat sonra iade etmek istediğim ürünlerini geri almıyorlar. Paranın miktarı önemli değil. Bu iadeyi yapmamak için gösterdikleri çaba iğrenç, mide bulandırıcı...
Mart ayında Başbakanlık Cumhuriyet Arşivinde çalışmak için Ankara’daydım. Kaldığım evde internet bağlantısı olmadığı için VINN olarak adlandırılan Turkcell ürününü bir modem almak istedim.
23 Mart 2016 tarihinde, akşam üstü 05.00 civarlarında Cumhuriyet Arşivine en yakın Demetevler Turkcell bayisine gittim. Bilgisayarımın markası MacBook Air. Bilgisayarımı çıkartım ve bayi sahibinin önüne koydum. İnternete giriş için VINN aleti almak istediğimi ve ama bağlantının dükkanda yapılmasını istedim. Aleti ancak bağlantı sağlanırsa alacağımı, yoksa almak istemediğimi söyledim.
“Lafı mı olur abi, sorun değil, bağlarız” dediler ve bana 5GB’lık hediye paketiyle birlikte bir VINN aleti sattılar. Dükkanda bağlama işlemi uzun sürdü ve başarısızlıkla sonuçlandı. Bana, “sistemin aktive olması için biraz daha zaman gerekebilir, siz boşuna beklemeyin, eğer bir sorun çıkarsa evinizden müşteri hizmetlerini arayın” dediler.
Evden de bağlantı kuramadım. Bunun üzerine Turkcell müşteri hizmetlerine telefon ettim ve Turkcell teknik servisine bağlandım. Onların yönlendirmesi ile 2 saati aşkın uğraştık ama sonuç alamadık. Bağlantı kurulamıyordu.
Ertesi gün, 24 Mart 2014 tarihinde, öğle saatleri civarı, yeniden aynı bayiye gittim ve malı geri vermek istediğimi söyledim. “Bir de biz deneyelim” dediler ve Turkcell teknik yardım servisini kendileri aradılar. Onların da 2 saatten fazla süren çabaları sonuç vermedi.
Bunun üzerine, “zaten sınırlı bir zaman için Türkiye’ye geldiğimi, tüm vaktimi bu konuya ayıramayacağımı” söyleyerek aleti iade etmek istediğimi söyledim. Ve bu andan itibaren duyduklarıma inanamadım.
Bana son derece kaba bir biçimde, “biz size bozuk bir mal satmadık ki, malı geri alalım”, dediler. Ayrıca, “bağlantı için size yardımcı olmak zorunda değildik, bizim de bir sürü vaktimizi aldınız”, diyerek neredeyse azarladılar. Ve akıl da verdiler, “Turkcell ana bayisine gidin, orada teknik hizmet bölümü var, onlar size yardım etsinler; ya da gidin Apple şirketine; bilgisayar onların; onlar bu sorunu sizin için çözsünler. Biz ürünü sattık, gerisi bizi ilgilendirmez” dediler.
Kendilerine, ürünü alırken kullanabilirsem alacağımı baştan söylediğimi hatırlattım. Ayrıca, ürünü kullanıp kullanamamadan bağımsız, her üründe bir iade süresi olduğunu, benim bu ürünü almamım üzerinden 24 saat bile geçmediğini ve malı geri almak zorunda olduklarını söyledim. Çok kaba bir biçimde, “iade kabul etmeyeceklerini” tekrar ettiler.
Bunun üzerine Turkcell müşteri hizmetlerini aradım. Oradan da, “siz bir modem (VINN) satın almışsınız, bu tür malların iadesi mümkün değildir,” cevabını aldım. Kulaklarıma inanamıyordum; konuştuğum kişiye “biz malı sattık, satış akdinin niteliği gereği ürünü geri alamayız,” tutumunun kabul edilemez olduğunu söyledim. Bunun açık bir soygunculuk ve sahtekarlık olduğunu tekrar ederek ısrarla yetkili kişiyle görüşme talebinde bulundum. Eğer Amerika’dan, beni yetkili kişiye bağlamak mecburiyetinde olduklarını bilmesem, yetkili kişiyle konuşmam bile mümkün olmayacak, telefon suratıma kapatılacaktı.
Sonuçta, bir yetkili beni aradı; durumu anlattım. Yetkilinin bana söylediği, “büyük bir yanlış anlama olmuş özür diliyoruz, uğradığınız haksızlığı derhal telafi edeceğiz.” Yetkili kişi email üzerinden tüm bilgileri kendilerine yollamamı istedi. Sorunu çözecekler ve bana geri döneceklerdi. Denilenleri yaptım; tüm belgeleri tek tek tarayıp kendilerine yolladım. Epey vaktimi aldı ama daha malı almamın üzerinden 24 saat bile geçmeden tüm bu işlemleri bitirmiştim.
Sorunun çözüldüğünü zannettim ama burasının Türkiye olduğunu çabuk unutmuşum.
Bana hiç bir dönüş yapılmadı. Bunun üzerine yeniden müşteri servisini aradım; “Ekranda bir şey göremiyoruz, yarın yeniden arayın”, dediler. Ertesi günü yeniden aradım, bu sefer de “sizden bize herhangi bir email gelmiş gözükmüyor”, dediler. “Subhan'Allah” çekerek tüm bilgileri yeniden yolladım. Ve artık bu işin bir kabak tadı verdiğini ve bir an önce sonuçlandırılmasını istedim.
30 Mart 2016 tarihinde, İstanbul yolunda iken Turkcell’den bir mesaj geldi, mesajda “Cihazınızla birlikte Turkcell iletişim merkezine başvurmanızı rica ediyoruz”, deniyordu. 31 Mart 2016 tarihinde Beyoğlu Turkcell iletişim merkezine gittim, “Bu malı biz satmadık, geri almamız da mümkün değildir” dediler. Şaşırdım, mesajı gösterdim ve sordum, “Eğer siz malı geri almayacaksanız, niye benden Turkcell iletişim merkezine başvurmam isteniyor?” “Onu biz de bilemeyiz, siz müşteri hizmetleri ile konuşun ve mesajda kastettiklerinin ne olduğunu anlamaya çalışın” dediler.
Müşteri hizmetlerini yeniden aradım. Meğer Turkcell’in aldığı karar mealen şöyle imiş: malın iadesi mümkün değilmiş; Ankara’da malı satın aldığım bayilerine gitmeliymişim, aleti bırakmalıymışım, onlar da alet bozuk mu değil mi diye teknik servise yollayacaklarmış. Alınan karar bu...
Ağzım açık kaldı. Satın aldığım ve ama kullanamadığım bir malı üzerinden 24 saat bile geçmemesine rağmen iade edemiyordum. Her şey sil baştan başladı... Derhal yetkili bir kişiyle görüşmek istediğimi söyledim. Değil 180 lira, 180 kuruş bile olsa bunu Turkcell’e yedirmeyeceğimi, bu korsanlıklarına sessiz kalmayacağımı söyledim. Konu hakkında yazı yazacağımı ve Turkcell’in bu inanılmaz tutumunu deşifre edeceğimi söyledim. Bunu ayrıca, daha önce bana verilmiş email adresine de yazarak bildirdim.
Sonuç, gene bir yetkili aradı, gene özür üzerine özür diledi... İşi hemen halledeceklerini söyledi. Banka hesap numaramı aldı, parayı çıkartacaklarını bildirdi ve bayi hakkında da şikayet dosyası oluşturacaklarını söyledi.
Ben de, ‘zaman alıyor, sinir bozuyor ama kavga edince demek ki oluyor’ rahatlığı ile ABD’ye geri döndüm. Mayıs sonu tekrar geldiğimde, parayı yollamadıklarını fark ettim. Gene müşteri hizmetlerini aradım ve paranın niçin çıkartılmadığını sordum. Gene iki-üç gün içinde geri döneceklerini söylediler. Ve büyük kararlarıyla geri döndüler, şirket yetkilileri, malı geri almama ve bana ödeme yapmama kararı almışlar.
Telefondaki kişiye, bu kararı neye dayanarak aldıklarını sordum. Hiç bir açıklama yok. Sordum, “hangi kanun, hangi maddedir ki 12 saat sonra kullanılamadığı için geri getirilen bir ürünü geri almıyorsunuz?” Cevap yok... “Tüketici hakları kanununa göre bu ürünü almak zorunda olduğunuzu biliyorsunuz, değil mi?”, Çıt yok.... “Biz malı satarız, gerisi bizi ilgilendirmez tutumu sahtekarlık, soygunculuk, dolandırıcılık değil mi?”
Turkcell, açık kanun hükümlerini çiğniyor, kendisini kanunların üstünde görüyor. Bu benim gibi 40 yıla yakın ömrünü yurt dışında geçirmiş bir insan için düşünülmesi bile korkunç bir durum! Ancak kullanabilirsem alacağımı önceden ilan ederek satın aldığım bir ürünü, üstelik üstünden 24 saat bile geçmemiş olmasına rağmen, geri iade edemiyordum. Bunu havsalamın alması mümkün değil.
Turkcell Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birisi. Kendilerine ait bir ürünü geri almamak için, “ekran bozuk”la başlayan, “sizden email almadık”la devam eden ve “bizim bayi ile anlaşmamızın niteliği nedeniyle malı alamayız” ile biten çevirmedikleri dolap türü yok. Ve bu şirketin, bu kararı alan yöneticileri çok iyi biliyorlar ki, ABD’de olsalar, milyonlarca dolar ceza ödemek zorunda kalırlar. Ama burası Türkiye... İnsana, tüketiciye saygı göstermemek genel kural.
Bana buradan bu şirketin yöneticilerine sesleniyorum: Hangi kanuna dayanarak, sizden ürün satın alan birisine geri ödeme yapmayı ret ediyorsunuz? Tüketici koruma kanunundan haberdar mısınız? “Malı al istersen bilmem nerene sok” tutumunun açık kanun hükümlerini çiğnemek ve dolandırıcılık olduğunun farkında mısınız?
Anladığım bu ülkede korsanlık ve sahtekarlık kural. Günlük hayatta, kazık yemeden geçirdiğiniz bir gün en mutlu gününüz.
Tüketici Hakem Kuruluna elbette başvuracağım. Ama daha önemli olan Turkcell gibi şirketleri deşifre etmek. Tüketiciye karşı hoyrat, terbiyesiz, saygısız tutumlarının herkes tarafından bilinmesini sağlamak. Yoksa, “burası Türkiye, ne yapsan yeridir”, tutumlarını sürdürmeye devam edecekler. Ve en üzücü yanı şu: ABD’de, Avrupa’da olsalar bunu yapamayacaklarını çok iyi biliyorlar.
Başıma gelenlerden sonra, şimdi insanların niçin barut fıçısı gibi olduklarını daha iyi anlıyorum ve bu ülkede niçin hiç bir siyasi sorununun sakinlikle çözülmediğini de... Şirketi de aynı siyasetçisi de, en temel problem ise aynı: insana saygı yok!
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
27.05.2025
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020