Tanıl Bora
1990’ların popüler sloganlarından biri, biliyorsunuz, “Türkiye İran olmayacak” idi. Laisist kitlelerin, “irtica” olarak tanımlanan İslâmcılık tehdidine karşı gözde sloganıydı. 2007’deki Cumhuriyet mitinglerinden sonra yavaş yavaş rağbetten düştü. Geçen zamanda Türkiye İran olmadı - ama “İran” diyenlerin aklına gelen şeylerin bazıları da oldu. (Sırayı değiştirerek de söyleyebilirsiniz: “İran” deyince korkulan bazı şeyler oldu, ama Türkiye “tam” İran olmadı.)
“Türkiye Rusya olmayacak,” yerleşmiş bir slogan değil. Ama 19 Mart darbesi sonrası yükselen protesto dalgasında, pankartlarda zuhur etmese de, sosyal medyada bu sloganı kullananlar oldu. Saik belli: Rejimin Rusya’daki gibi bir oligarşik otokrasiye dönüşeceği, itirazların şiddetle ezilip sadece ‘denetimli serbest’ bir uysal muhalefete izin verileceği, böylece seçimlerin de göstermelik hale geleceği endişesi… Elbette bunun da ‘biz bize benzeriz’ hudutları içinde gerçekleşeceği söylenebilir, derecesi-kademesi tartışılabilir… Ama yakın ve açık tehdit, bu.
*
19 Mart darbesine karşı, bir çeşit mucize gibi tecrübe edilen protesto infilâkı, hiç değilse aktif temenni makamından, bir “Türkiye Rusya olmayacak” iradesi koydu ortaya. Toplumun toplum olma haysiyetini kanıtlayan, yurttaşların yurttaşlığını geri kazanma azmini ortaya koyan bir tecrübe, bu. Bir cevher. Bir “Yeter!” isyanı.
Orman vasfını yitirmiş arazi misali, üniversite vasfını yitirmiş taşınmaza çevrilmeye çalışılan üniversite öğrencilerinin, buzkıran gibi yol açmaları… Yeni gençlerin, en-gençlerin, Süreyyya Evren’in tabiriyle “bu çağın öfkelerini”[1] ifşa etmeleri… Kriminal nizam hıncını esasen yine sosyalist olağan şüphelilerden çıkartırken; beri yandan -tekinsiz hınçlarıyla- bir ‘modern’ yeni-milliyetçi kalabalığın ortaya dökülmesi…
Bütün bunlar, kestirme hükümlere varmadan, daha iyi anlamayı, üzerine düşünmeyi gerektiriyor.
Özgürlükten alıkoymanın keyfîleşmesinin, işkence ve kötü muamelenin olağanlaşmasının, kalıcı bir sorun olarak, olanca vahametiyle dikildiğini de unutmadan.[2]
*
İki adım geri çekilerek bakarsak, 19 Mart darbesi karşıtı protestoları, yakın ve âcil “Rusyalaşma” tehdidine karşı koymaktan öte, yurtta ve cihanda parlamenter demokrasinin gitgide tıkandığı bir gidişata gösterilen bir reaksiyon olarak görebiliriz.[3] Seçme-seçilme hakkını korumanın önemi saklı kalmak kaydıyla; meydanlardaki, sokaklardaki avaz, temsilî demokrasinin içinin boşalmasına/boşaltılmasına karşı, karar hakkının oligarşilere-otokrasilere veya ekspertokrasilere (bilhassa ekonomik alanda, “uzmanlık” makamlarına) devredilmesine karşı bir doğrudan demokrasi avazıdır. Demokrasinin kökü olan demos’un, yani yurttaş topluluğunun doğrudan söz alması, talepkâr olması, ağırlık koymasıdır. Doğrudan demokrasinin “bilinçle” ve tam teşekküllü bir alternatif olarak ortaya çıkmasından söz etmiyorum elbette; onun yıldızının parladığı anlardan söz ediyorum. Parlamenter-temsilî demokrasinin hukukuna bir imdat kiti olarak sahip çıkan bu protestolarda, parlamenter-temsilî demokrasinin krizine ve yetmezliklerine dair bir sezi de soluk alıyor; onun ötesine dair bir arzu da kıpırdıyor.
*
Herkes, tabiatıyla, Gezi’yle kıyaslıyor. Gezi’nin de bir parçası olduğu, 2010’ların ilk yarısındaki büyük meydan protestoları dalgasıyla bağlantılı düşünmek gerek (Wall Street’ten başlayan “İşgal Et” hareketi, Tahrir, Atina Sintagma Meydanı, İspanya’daki “Gerçek demokrasi” protestoları, Brezilya, Fransa’daki “Gece Ayakta” eylemleri…).[4] Günümüzde de, 19 Mart darbesi karşıtı büyük protestoya da akraba çıkarabileceğimiz bir dizi ‘olay’ yok mu? Gürcistan, Sırbistan’da cumhurbaşkanını istifaya zorlayan protestolar, Arjantin’deki “emekli isyanı,” İsrail’de Netanyahucu rejime karşı kitle seferberliği, Almanya’da son seçimlerden önce kabaran anti-faşist gösteriler… Sanki, yaklaşık on yıllık bir çevrim düzeni içinde, yine dünya çapında bir kitlesel protesto (dalgası demeyelim) esintisi…
Dünya halkları, yeryüzünün madûnları, eskinin çoktandır çürüdüğü, yeninin bir türlü yeşeremediği şu uzatmalı arafta, Gramsci'nin galatımeşhuruyla "canavarlar zamanı"nda, tekrar tekrar “Yeter!” diye ayağa kalkıyorlar. Kalkıyorlar kalkmasına da, sonra yine susup oturuyorlar.
*
Çünkü, riyakâr moda tabirle, bir “sürdürülebilirlik” sorunu var. Çünkü, bu protesto dalgaları bir “form”a giremiyor, “form” tutamıyorlar. Hem protestocu kitlenin şekilsizliği, kendiliğindenliği, kafa karışıklığı, parça tesirli çoğulluğu ve o çoğulluk içinde muhalif değil de ancak memnuniyetsiz denebilecek unsurları da (hatta “başka” veya “yanlış” şeylere kızanları da) içermesi, bir “yapı”ya sığmalarını zorlaştırıyor. Hem zaten kendince bir siyasî teklifi olan mevcut yapılar, yerleşik örgüt töreleri ve mevcut tarz-ı siyaset, onları “kucaklayabilecek” kabiliyetten yoksun. Belki de, bugün bilmediğimiz biçimler, yöntemler çıkacak. Belki de, bu dalgalanmaları ve özellikle akabindeki durulmaları, bu biçimler, yöntemler hakkında düşünmek ve eylemek için değerlendirmekte bir yetersizlik var.
*
19 Mart darbesi protestolarında, sandığın yardımına sokak koştu. Sandık siyaseti, nicedir sokağı men ediyordu, şimdi onun desteğiyle nefes buldu. Sokak, sandığın alternatifi olarak, “çözüm” rolünde sahne aldı.
“Sokak,” evet, sahnedir. Ayıp bir şey değil bu; siyaset dediğiniz, kamusal sahnedir neticede, rol oynamadır. Ama hayat sahnede geçmiyor. En direngen, en coşkun kitleler de, bir noktada meydanlardan çekiliyor.
*
Belki, “sokak” mecazının başka bir kullanımını hatırlamak lâzım. “Arap sokağı” mecazındaki sokağı kastediyorum. Ki bunun “İran sokağı” ve “Kürt sokağı” uyarlaması da var. Ortadoğulu/Oryantalist bir imgedir: “Arap sokağı” uzun süre lâkaytlığın, teslimiyetçiliğin, bir kolektif sersemliğin tabiri idi. Sonra, Asef Bayat, o “sokak”ta letarji manzarası altında söylentinin, homurtunun, öfkenin kol gezdiğini, şekilsiz şemailsiz ilişki ağlarının örüldüğünü anlattı.[5] Onun “gayrı-hareket” dediği bir ‘gizil’ hareketin varlığına dikkat çekti. Madûnların örtülü direniş stratejilerini hatırlatan bir manzara…
Gösterici kitleler yorulduğu, protesto kalabalıkları ric’at ettiği, meydanlar artık uğuldamadığı, sokak sessizliğe büründüğü zaman da, sokak başka bir cephesiyle yine sokaktır. “Sokak röportajı”nın, esnaf ziyaretinin berisindeki sokak – sebat sokağı... “Sokak çağrısı,” aynı zamanda temas sağlama, ilişki sürdürme, bağ kurma, ağ örme, örgütlenme çağrısı olmalı değil mi?
*
Sokağın sandığın yardımına koşmasından söz ettik. CHP, bu buluşmadan moral ve enerji devşirdi; tarihinin (ki çok uzun tarihtir!) kritik halksallaşma ve tazelenme uğraklarından birini yaşıyor. Bunu, tarihinin 1950’lerde Demokrat Parti dönemi ve 12 Eylül sonrasının ardından, en ağır iktidar saldırısı altında bulunduğu dönemde yaşıyor. İktidar, ona bir yandan suç örgütü muamelesi yaparken, bir yandan da CHP’yi kronik marazı olan iç mücadelelerinin, kendiyle meşguliyet şehvetinin içinde boğmaya çalışıyor. Rejimin kendini tahkiminde muhalefeti ‘terbiye etmek’ temel bir icap olduğundan, “CHP sadece CHP değildir” denebilecek bir zamandayız. Onun için, zaten bir kitle sporu olan “CHP’ye akıl verme” gayreti de bugünlerde had safhada! CHP, şu türbülanslı günlerde, ‘dışarısıyla,’ yani üyesi-mensubu, hatta ‘organik’ seçmeni olmayanlarla ilişki hukukunu geliştirmeyi daha fazla tecrübe etti. (Bu, elbette, muhatapları açısından da bir tecrübedir ve zamanımızın yeni biçimler, yeni yollar yordamlar arayışında da bir tecrübedir.) Önümüzdeki dönemde herhalde bu kasları geliştirmesi iyice önemli olacak. Ve herhalde, “Kürt sokağı” ile ülfetini nasıl kuracağı, çok önemli olacak.
[1] https://bucagdergisi.com/bu-cagin-ofkelerine-dair-kismi-gozlemler/
[2] Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın açıklaması: https://tihv.org.tr/basin-aciklamalari/basina24032025/
[3] “Çağdaş” kapitalizmin demokrasiyle telif edilemez hale gelişine dair, bkz. Cem Cemgil-Ömer Turan (hazırlayanlar): Kapitalizm ve Demokrasi - Bir Zıtlığın Anatomisi. Metis Yayınları, 2023.
[4] Bu dalganın derli toplu bir analizi için: Paolo Gerbaudo: Maske ve Bayrak. Çev. Diyar Saraçoğlu. Kafka/Epsilon, 2017.
[5] Asef Bayat: Siyaset Olarak Hayat. Çev. Özgür Gökmen. Metis Yayınları, İstanbul, 2016.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.09.2025
23.08.2025
7.08.2025
24.07.2025
29.06.2025
29.05.2025
10.05.2025
22.04.2025
9.04.2025
7.03.2025