Tanıl Bora
Nasyonal sosyalizmin iktidara geliş hikâyesi, bir yanıyla da, hasımlarının birbirlerini esas musibet sayarak kendi aralarında nifaka düşmelerinin hikâyesidir. Özellikle de, sosyal demokratlarla komünistlerin… Komintern’in, -yani neticede Sovyetler Birliği’nin-, “sosyal faşist” damgası vurduğu sosyal demokratları en büyük belâ sayması, sosyal demokratların da komünistleri “kızıl cilâ vurulmuş faşistler” diye adlandırmaktan geri kalmaması, kuvvetlerini asıl faşizmle mücadeleye yoğunlaştırmalarına mani oldu.
İtalya’da da faşizmin iktidara yürüyüş sürecinde, 1921’de, komünistleri, sosyal demokratları, anarşistleri, muhafazakâr-Katolik demokratları, liberalleri, cumhuriyetçileri bir araya getiren yerel direniş komiteleri kurulmuş, ancak sosyalist ve komünist partiler bu örgütlenmeleri bırakın gelişmesine destek vermeyi, üyelerini katılmaktan men ederek bunları baltalamışlardı. İspanya iç savaşında Komintern komünistleri, muhalif komünistler ve anarşistlerin lig usulü birbirlerinin gözünü oymasının hikâyesi, iyice acıdır.
Nazilerin iktidara gelmesinden sonra, -ba’de harab-ül Basra-, Komintern lütfedip “faşizme karşı birleşik cephe” siyasetine geçti. 1934’te Fransa’da Komünist Partisi sosyalistlerle eylem birliğine giderek, -iki yıl sonra Halk Cephesi hükümetini teşkil ettiler-, bu siyaset yolunu açmıştı. Gerçi Komintern, Avrupa’daki işçi hareketinin faşizm karşısındaki tercübesinden çıkarılan derslerden ziyade, genel olarak Sovyetler Birliği’nin uluslararası siyasette reel-politik bir uzlaşma siyaseti izleme tercihine bağlı olarak kırmıştı dümeni. Neticede Komintern’in birleşik cephesi şimdi artık “burjuva-demokratik” güçleri bile kapsıyordu.
Önce İspanya İç Savaşı’ndaki rezalet ve felâket, sonra 1939 Stalin-Hitler Paktı, bu işbirliği ‘fikrinin’ canına okudu.
***
Nazi iktidarına karşı gizli direniş gayretleri içinde, kendine mahsus bir ortak hareket deneyimi var: Kızıl Orkestra (Rote Kapelle).[1] Örgütsel yapıların, ideolojik angajmaların berisinde oluşmuş, kendiliğinden bir anti-Nazi iş ve güç birliği.
“Kızıl Orkestra,” bu direniş ağına Gestapo’nun taktığı ad. Baş düşman olarak komünistlere kitlenmiş oldukları için, böyle kızıllı bir ad takmışlar. Oysa, bu ‘oluşumun’ kadrosunda, envai çeşit siyasî-ideolojik tutumlardan insanlar var. Komünistler de var, yanı sıra sosyal demokratlar, anarşistler var. Liberaller de var. Muhafazakâr dindarlar var. Milliyetçi-muhafazakârlar, dahası koyu milliyetçiler var; zira onlar da, Nazizm'in Almanya’yı utanca düşürdüğü kanısındalar. Dahası, eski Naziler var; nasyonal sosyalizmden umdukları anti-kapitalist millî sosyal devrim umudunun boşa çıkmasından hayal kırıklığına uğramışlar. Ayrıca, belirgin bir siyasî-ideolojik ‘duruşu’ olmayan, naif denebilecek, hümanist denebilecek ‘tipler’ var. Siyasî bir mülahazayla değil, aksine rejimin hayatın her köşesini siyasî-ideolojik farfaraya boğmasından ikrah ederek harekete geçenler var.
Mesela, bu ağın birçok üyesi gibi Nazilerce idam edilen (23 yaşında bir genç kadındı, gizli bildiri yazımına ve dağıtımına katkıda bulunmuştu) Cato Bontjes van Beek’in son sözlerini aktarayım:
“Son sözüm, insanları sevdiğimdir. Daha önce hiçbir vakit, ülkemi bu kadar sevdiğimi bilmiyordum. (…) Benim için, insanların birbirini sevmesinden başka bir şey yoktur. Siyasî bir insan değilim ben, sadece bir tek şey olmak istiyorum: bir insan. Şimdiki durumuma, ölümün gözüne bakmak diyorlar. Hayatım uğruna kimseye yalvarmadım.”
Mühendisler doktorlar, entelektüeller, sanatçılar da var aralarında, subaylar da var, aristokratik zümrelerden gelenler var, küçük memurlar, işçiler de var. Yaşlılar var, gençler var. “Sıradan insanlar” var. Yarısı erkek, yarısı kadın.
Daha önceki Kızıl Orkestra yazımdan tekrarlayayım… Onları bir araya getiren tek saik: Nazilere karşı “bir şeyler yapmak.” Şayet bir programdan söz edilebilirse, Kızıl Orkestra’nın yazılı olmayan programı, insan onuru ve vicdanı.
Tahminen 400 kişi civarında bir kadrodan söz ediyoruz. Merkezî bir yapı yok, liderlik yok. Ademi merkezi bile denemeyecek kadar dağınık bir ağ. Birkaçı dışında örgütlenme tecrübesi olmayan insanlar, el yordamıyla, herkesin sadece ortak iş-eylem yaptığı arkadaşlarını tanıdığı, ötesini sormadığı, merak etmediği bir ilişki ağı kurmuşlar. Zaten bu ağın en sağlam tutkalı: arkadaşlık. Arkadaş çemberleri. Arkadaşlık ilişkilerinin sıcaklığı ve mahremiyeti içinde, farklı muhitlerden, farklı siyasî mezheplerden insanlar da bir araya gelmiş. Temas içinde, temasın zihin açan, dönüştüren etkisiyle, karşılıklı güven geliştirmiş, buzları kırmışlar.
Kızıl Orkestracıların her biri, elinden geleni yapmış; imkânına, kabiliyetine, meşrebine, yatkınlığına, cesaretine göre, bir şeyler yapmış. Kimisi, hayatî önemde bilgilerin Naziler’le savaşan karargâhlara ulaştırılmasını sağlamış, kimisi illegal bildiri yazıp dağıtmış, illegal pullama yapmış, kimisi Yahudilerin ülke dışına kaçırılmasına veya tehdit altındaki birilerinin saklanmasına yardımcı olmuş, kimisi zorla çalıştırılan tutsaklara gizlice sabun, sigara temin etmiş.
Uzun süre anti-Nazi direnişin casusluk faaliyetiyle meşgul ve komünistlerin örgütlediği bir ayağı zannedilen Kızıl Orkestra’nın bu rengârenk çoğul ve darmadağınık yapısı, ancak 2000’lerde yapılan araştırmalarla ortaya çıktı.
Kızıl Orkestra, saygı uyandıran bir insaniyet kahramanlığı tecrübesi. Aynı zamanda, zulme, zorbalığa, istibdada mukavemet ederken en geniş işbirliğini aramanın, en gani gönüllü ortak hareket azminin, nadir görülecek bir örneği.
***
Zulüm, zorbalık, istibdat deyince, tiranlık deyince, siyasî ve beşerî felâket deyince, faşizm kavramını akla getiren pratikler deyince, Nazi tecrübesi elbette fevkaladenin fevkindedir. Vahim bir uç noktadır. Her vahim durumda doğrudan doğruya oradan hiza almak, açıklamaya çalışır ve çözüm ararken oradan kopya çıkarmak, şüphesiz akıl kârı değil. Bununla beraber, uç durumu hatıra getirmenin, ders çıkarmaya yarar bir tarafı pekâlâ olur. İlham verici bir tarafı, pekâlâ olur. Olaylar mantıkî uç noktasına varmadan da, varmasa da, mantıkî uç noktayı düşünmek, ‘mantık yürütmeye’ yardım edebilir.
***
Memlekette kâh düpedüz faşizmden veya bir çeşit faşizmden, kâh faşizme benzer bir durumdan, kâh faşizan gelişmelerden söz edenlerden, sayısı hiç az olmayan bazılarının, tabiatıyla bu duruma karşı geniş bir ittifaktan da söz ederken, yine de birlikte davranmaya gönül indirmek için, -veya sadece berikinin de muhalefet zeminindeki varlığını ‘tanımak’ için-, illâ ‘gerdanında bir beni mutlaka olsun’ şartını koştuklarını görünce, Kızıl Orkestra’yı hatırlıyorum.
HDP eş genel başkanı Mithat Sancar’ın bazı konuşmalarında, muhalefette temel demokratik işbirliğine buyur edilecek herkesin geçmişiyle sıkı sıkı yüzleşmesini şart koşan tutumu eleştirmesi de, Kızıl Orkestra tecrübesinin gönlü ganiliğini hatırlatıyor. Mithat Sancar, yüzleşmenin bir nihai durum olmadığını, onu –kendi kelimelerime söyleyeyim- bir ‘ehliyet-ruhsat’ olarak görmemek gerektiğini söylüyor. Yüzleşme; bir süreç, bir yol, ona göre. Mevcut olağandışılık rejiminde, enine boyuna geçmişi konuşmanın, sağlıklı hesaplaşma yapmanın koşullarının olmadığını söylüyor. Geçmişi konuşmak için normalleşmeye ihtiyaç var ona göre; normalleşme için, geleceği konuşmaya ihtiyaç var. Sanırım şunu da ekleyebiliriz: Geleceği konuşmak, geleceği inşaya yönelik eylemek, zaten bizzat bir hesaplaşmadır. Hesaplaşmanın en sağlam teçhizatını, geleceği inşa deneyimi içinde ediniriz.
Mithat Sancar’ın, böyle bir işbirliği zemininde temasın dönüştürücülüğünden bahsetmesi de, Kızıl Orkestra’yı hatırlatıyor bana. Ve o insaniyet kahramanlığı deneyiminin göz ardı edilmemesi gereken bir veçhesini, bir ufkunu hatırlatıyor: “sıradan insanlar” denen insanlarla temas kurabilmek, onlarla konuşabilmek, birlikte bir şey yapabilmek…
[1] Bu deneyimden dokuz yıl önce başka bir vesileyle bahsetmiştim: “Nazilere Karşı Bir Direniş Ağı: Kızıl Orkestra: ‘... Aşağılayan Bakışlarınızla Cezalandırın...’”, Birikim, sayı 277 (Mayıs 2012), s. 58-59.
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.11.2025
13.11.2025
30.10.2025
17.10.2025
5.10.2025
20.09.2025
5.09.2025
23.08.2025
7.08.2025
24.07.2025