Tanıl Bora
Yüksel Taşkın geçenlerde bir söyleşisinde hoşgörü yerine “eş-görü” demeyi önermişti.[1] Hoşgörü, çoğunluğun azınlığa veya güçlünün güçsüze tahammül gösterdiği bir lütuf ilişkisini tanımlıyordu zira.
Hoşgörüye en hoşgörüsüz olanlardan biri, Goethe’ydi: “Tahammül etmek, hakaret etmektir!” demiş. Batı dillerindeki karşılığı olan tolerance kelimesi Latince katlanmaktan, tahammül etmekten geliyor, hoşgörünün. Etkileşime elveren, eşit bir ilişkiyi imâ etmediği kesin. Kibre dönmeye meyyaldir. Varlığını tanımanın ama onu aşağı veya kötü veya yaban veya alış verişe girilemeyecek kadar ‘başka’ görmenin ifadesi oluşuyla hoşgörü, sahiden, zımnen âdeta hakaretâmizdir.
Nitekim son on beş yirmi yılda diyalog, uzlaşma, Öteki’ni anlama ve sair adlar takınan temas ve yakınlaşma tecrübelerinde, hoşgörü kelimesinden genellikle kaçınılıyor.
Oysa ‘eskiden.’ 1995’te Unesco’nun deklarasyonu, hoşgörüyü “insan haklarını, çoğulculuğu, demokrasiyi ve hukuk devletini birarada tutan temel taşı” olarak tanımlamıştı. Deklarasyonun yayımlandığı güne, 16 Kasım’a, -yani yarın-, “Dünya Hoşgörü Günü” rütbesi takılmış. İki yılda bir de ödül veriliyor.
Bu yıldönümünün hatırına, hoşgörü üzerine biraz düşünelim. Belki de o kadar hor görmemelidir, hoşgörmek lâzımdır hoşgörüyü. “Azı bilmeyen çoğu hiç bilmez” atasözüne hürmeten…
***
Evveliyatına bakarsak, bir siyasî etik kavramı olarak hoşgörü, din menşelidir. 16. yüzyılda Avrupa’da mezhepler arasındaki ihtilâfı ‘idare etmek’ için gelişti, sonra hukuksallaştı. Avrupa’da oluşmakta olan modern devletler bünyesinde, farklı dinî toplulukları bir arada yaşayabilir hale getirmenin icabı olarak benimsendi.
Aralarında bir karşılıklı tahammül tesisine çalışılanlar, esasen Hıristiyanlığın mezhepleri idi. Zamanla, hoşgörünün ufku genişledi, en azından ona genişletmeye çalışanlar oldu. Jürgen Habermas, bu istidadı anlatırken, 17. yüzyıl filozofu Pierre Bayle’in bir metnini nakleder:
”Türk müftüsünün de canı, tıpkı Papa’nın Hindistan’a gönderdiği gibi, evlerimize dalıp tebliğde bulunmaları için birkaç misyoner yollamayı çekebilir – ve onları cezalandırma salâhiyetine de sahip olmadığımızı düşünüyorum.”
***
O esnada Şark’ta… Hoşgörünün Batı’daki icadından evvel malûm, İslâmiyette –özellikle Osmanlı örneğinde- zaten tatbik edildiğine dair bir övünç söylemi vardır. Devrim Burcu Eğilmez, Osmanlı İmparatorluğu’nda Hoşgörü Söylemi (İletişim, 2017) kitabında bu söylemin teşrihini yapmıştı. Onun gösterdiği gibi Osmanlı’da hoşgörü, bir yönetim tekniği olarak adaletin bir fonksiyonudur. Hatta neredeyse adaletle eş anlamlı kullanılır. Huzursuzluk çıkmasına mani olmaya, istikrarı temin etmeye, ahaliyi hoş tutmaya dönük, araçsal ve pragmatik bir işlev görür, bir ‘teknik’tir hoşgörü.
Eğilmez, gayrı müslimlere yönelik hoşgörü pratiğini, horgören hoşgörü olarak tanımlar. Koşulludur; sadakate ve tabii haraç veya cizye ödenmesine bağlıdır Zındık addedilenlere, zaten hoşgörü olmaz.
***
Hatırlarsanız, Gülen hareketinin Batı dünyasında zemin bulmasına da katkısı olan işlerinden biri, “Dinler arası diyalog” girişimleri idi. Bu girişimlere sert tepki gösteren İslâmcılar, bu işlere, hak sayılan dinle tahrif edilmiş veya ‘eksik’ dinler arasında, yani kısaca “hakikatler arasında” diyalog olamayacağını söyleyerek karşı çıkıyorlardı. Hak dinle başka itikatlar arasında ancak hoşgörü ilişkisi kurulabilirdi onlara göre. Hoşgörünün eşitsizlik varsayan, katlanmaya-tahammüle dayalı anlamını örnekleyen, ‘dürüst’ bir tepki...
***
Hoşgörüye, katlanmadan, tahammülden, sineye çekmekten daha kapsamlı bir etik-toplumsal içerik kazandırmak isteyenler, tanımı esnetiyorlar. Mesela şöyle: “Genel olarak her türlü farklı varolma veya farklı eyleme biçiminin (farklı görüşler, farklı köken, farklı cinsellik, farklı ahlâk, farklı din…) dokunulmazlığını tanıyarak mevcudiyetine rıza gösterme kabiliyeti…”[2]
***
Siyasî veya etik olmaktan önce, epistemik saikli hoşgörüye, daha rahat müsamaha gösterebiliriz belki. Görüş farklılıklarına dönük entelektüel açıklığa dayalı, en yalın ifadesiyle meraka dayalı hoşgörüden bahsediyorum.
Devamla, hoşgörüyü kademelendirme denemelerine açılabiliriz. Önce, en altta diyelim, pragmatik hoşgörü dedikleri tür var. Bunun temiz işlemesi için ‘oyun kurallarının’ şeffaf olması gerektiğini vurguluyorlar. İkinci kademede, mutabakata dayalı hoşgörü var. Bunun temiz bir ilişki olmasının koşulu, asgarî müşterek niteliğindeki norm ve değerlere sıkı sıkıya bağlı kalınması. En üstte ise, diyalojik hoşgörü konumlandırılıyor; karşılıklı tanımaya açılan bir karşılaşma ve müzakere zemini...[3]
***
Jürgen Habermas’ın hoşgörü üzerine düşüncelerini hatırlayalım.[4] O da hoşgörü ‘müessesesinin,’ hükümranın tahammülüne dayanan bir başlangıca dayandığını bilerek başlar düşünmeye. Spinoza ve Locke’tan itibaren, bu tek taraflı tahammül veya müsamahadan, karşılıklı tanımaya doğru yol alındığını, müsaade anlayışından tanıma ve ‘sayma’ anlayışına varıldığını hatırlatır. Bu yolculuk içinde kavramın ve değerin dinî havzadan çıkıp, bir siyasî erdem niteliği kazandığı kanısındadır.[5]
Habermas’ın bir konuşmasının başlığı, doğru soruyu soruyor bence: “Ne zaman hoşgörülü olmalıyız?” Cevap da, zihin açıklığı getiriyor. Ona göre, ancak reddetmek için haklı sebeplerimizin olduğu kanaatler karşısında, hoşgörü göstermemiz söz konusu olabilir, ‘masaya gelebilir.’ Ortak bir siyasî bir dil yoksa, kurulamadıysa, kurulamıyorsa… Taraflar ihtilâflı bir konuda mutabakata varmayı mümkün görmüyor, bunun yolunu aramayı rasyonel bulmuyorlarsa…
O zaman, düşünüre göre bilişsel düzleminde reddettiğimize, toplumsal etkileşim düzleminde tahammül göstermek kalır geriye. Toplumsal bağları koparmamak, toplumsal ortak zeminin altını oymamak için, son tutamaktır hoşgörü. Bu bakımdan, stratejik bir yordamdır. Habermas, bir çeşit “iddia,” bir meydan okuma olduğunu anlatır hoşgörünün; sancılı, tatsız olabilecek bir tecrübedir
Farkına varılması, ‘akılda kalması’ zor, oysa işin püf noktası sayılabilecek bir yanı da şu, meselenin – Habermas’ın buradaki dikkati beni de uyardı: Hoşgörü, herkesin kendini aynı anda hem hoşgören hem hoşgörülen olarak görebilmesini gerektirir. Hoşgörünün ‘işleyebilmesinin’ zorlu bir koşulu, değil mi? Kendi hakkında eleştirel düşünme kabiliyetini de terbiye edecek, zor bir tecrübe.
Habermas hoşgörünün lüzumunu ve icabını tanımlarken, dönüp dönüp “yanlış hoşgörü”ye karşı ihtarda bulunur. Hoşgörü sınırsız olamaz, olmamalıdır. Tarafların ortak yurttaşlık zeminini, -kendi öncülleriyle, kendi değerlerine tercüme ederek de olabilir-, kabulüne dayanmalıdır. Eşit ve genel haklar bağlamına yerleşmelidir; yoksa rüzgâr değiştiğinde havaya karışacak bir iyi niyet jestinden ibaret olur.
***
Evet, azı bilmeyen çoğu hiç bilmez. Belki hoşgörüyü de hoşgörmeli.
[1] https://t24.com.tr/haber/sessiz-muhafazakar-cogunluk-karsisinda-aktif-azgin-batici-azinlik-soylemi-ulkemiz-gercekligini-aciklayamiyor,977515
[2] Thomas Bauer: Müphemlik Kültürü ve İslâm. Çev. Tanıl Bora. İletişim, İstanbul 2021 (5. baskı), s. 26.
[3] Sabine Hering (der.): Toleranz – Weisheit, Liebe oder Kompromiss? Leske&Budricn, Opladen 2004, s. 203.
[4] “Religiöse Toleranz als Schrittmacher kultureller Rechte,” Zwischen Naturalismus und Religion, Suhrkamp, 2005, s. 258-278
[5] Auch eine Geschichte der Philosophie, Suhrkamp, Frankfurt a. M. 2019, s. 1025 vd. Bu kitabı hatırlattığı için ve akıl-fikir paylaşımı için Özgür Emral Gürel’e teşekkür borçluyum.
Birikim
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.09.2025
23.08.2025
7.08.2025
24.07.2025
29.06.2025
29.05.2025
10.05.2025
22.04.2025
9.04.2025
7.03.2025