Tayfun Atay
"19 Mayıs”, Mustafa Kemal’in “Atatürk” olmaya ilk adımı attığı gün.
Sembolik olarak “Atatürk’ün doğum günü” kabul edilmesinin sebebi de o…
“Nutuk” ki o da (Mustafa Kemal’in değilse de) “Atatürk’ün hayat hikâyesi” olarak kabul edilebilir, “1919 Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” diye başlıyor. Sonrasında Cumhuriyet’in kurucusunun, bu coğrafyanın kaderini değiştirme yolunda dış dünya ile (Batılı işgalciler), içerideki “dünkü dünya” ile (Osmanlı saltanat rejimi) ve yine içeride kendisine rakip yeni siyasi aktörlerle mücadelesinin, tabii kendi siyasi pozisyonunu meşrulaştırıp güçlendirmeye de yönelik hikâyesini okuyoruz.
Atatürk’ün “Nutuk”ta yazdığı üzere, 1919 Mayısının 19’unda Samsun’a çıkarak Millî Mücadele’yi başlatmasının üzerinden 100 yıl geçti. 1937’den bu yana resmen bir millî bayram, “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanıyor “19 Mayıs”.
Gençlik, “Gelecek” demekti!
Elbette burada gençliğe atfı anlaşılır kılan sebepler çok aşikâr... Her şey bir yana, “1919 Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” diye başlayan “Nutuk”ta bile bu başlangıçtan hasıl olan sonuç ("Bir milletin istiklâlini kazanıp millî ve çağdaş bir devleti kurması") gençliğe emanet edilerek ve “Ey Türk Gençliği” hitabesi ile kapanış yapılıyor.
Bir modern ulus-devlet olarak doğuş bulmuş Cumhuriyet’in geleceğini gençliğe emanet etme idealizmi anlaşılmaz değil; çünkü “modernlik”, toplumun yüzünün geçmişe değil geleceğe dönük olması demek. “Modernleşme ekspresi”nde yurttaşlar “tren”in gidiş istikametine dönük oturacaktır!.. Modern-öncesi toplumlarda ise “zaman treni”nde yol alanlar genelde yüzleri geliş istikametine, yani geçmişe, yani geleneğe dönük olarak hayatlarına yön verirler.
(Bu “metaforik” değerlendirmenin daha geniş çerçevesi için şu yazıma bakılabilir: “Gelenekçilikle Karşı-Gelenekçiliğin Gelgitinde Türk ‘Gelenek-çi’ Muhafazakârlığı”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce-Cilt 5: Muhafazakârlık, İletişim Yayınları, 2003.)
“Çocukluk” da ulus-devletle bağlantılı
Dolayısıyla, Cumhuriyet rejiminin, geleneğe-gömülü bir kültürel örüntüyle yaşam süren “kırsal-ağırlıklı toplumunu geleceğe-gönüllü şehirli, eğitimli, “modern” bir yurttaş toplumsallığına hızla ve radikal şekilde dönüştürme tercihinde gençlik, elbette “çocukluk”la birlikte, aslî önem arz etmiştir.
“Çocukluk” da modernlikle, eğitimin kitleselleşmesiyle ve ulus-devletle bağlantılı çerçevede ortaya çıkan bir kültürel kategoridir (bu konuda da bkz. Kürşat Bumin, Batı’da Devlet ve Çocuk, Alan Yayıncılık, 1983). Modern-öncesi dünyada çocuk olsa da çocukluk yoktur. Çocukluğun icadı, modern ulus-devletin eğitimli ve meslek sahibi “yurttaş” ihtiyacının sonucudur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesinin modern bir ulus-devlet olma yolunda 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışını “çocukluk”la; 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere Samsun’a çıkışını da “gençlik”le bağlaşık birer millî seremoniye dönüştürmesindeki simgesel anlam böylece ortaya çıkar. Gelenekten geleceğe hızla kaçmak isteyen modern Türkiye, çocukluğu da gençliği de idealize etme yolunda böylesi törensel pratikler icat eder, onları rutinleştirip millî bayram haline getirir.
Ya “Spor”, neyin nesi?
Peki, 19 Mayıs’ın bayramlaştırılması yönündeki resmî tasarrufta gençliğin yanına “spor”un da eklenmiş olmasının “sebebi hikmeti” hakkında ne söylenebilir? Spor neden 1930’ların genç Cumhuriyet’inde böylesine resmî-millî bir önem ve değere mazhar olmuştur?..
Soruların cevabını bize verebilecek nadide bir çalışma, ortaya çıkış sürecinde çorbada tuzumun bulunmasından da her daim onur duyduğum, değerli dostum ve meslektaşım Dr. Demo Ahmet Aslan’ın, başlığı bile öğretici olan şu doktora tezi: “Cumhuriyet’in Törensel Meşruiyeti: Ulus-Devlet İnşa Sürecinde Millî Bayramlar (1923-1938)” (A.Ü. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Ankara, 2011).

Dr. Demo Ahmet Aslan
Kitap olarak yayımlanmamış olmasından hâlâ üzüntü duyduğum bu değerli çalışma, Atatürk önderliğinde inşa edilen Türk ulus-devletinin kurumsallaşması yolunda “görsel temsiller” olarak ihdas edilmiş resmî-millî bayramların işlevsel ve simgesel çözümlemesine, dünyada aynı dönemde mevcut diğer rejimlerdeki benzer pratiklerle karşılaştırmalı çerçevede gitmekte… Dr. Aslan’ın geniş bir arşiv ve literatür taramasına dayalı bu tarihsel-sosyolojik çalışmasının 4’üncü bölümü de “19 Mayıs”a hasredilmiştir.
İşte orada Cumhuriyet’in kurucusunun hayatında tarihsel dönüm noktasını işaret eden bir olayın, gençliğin yanı sıra sporla da simgesel bağlaşıklık içinde bir “millî ritüel”e dönüştürülmesine yol açan dinamikleri anlama imkânı bulabiliyoruz.
Dr. Aslan diyor ki “Atatürk’ün Millî Mücadele’nin başlangıç günü için Nutuk’ta verdiği tarih, oluşturulmaya çalışılan ulusal hafızada bir simgeselliğe dönüştürülmüş; söz konusu tarihsel simgesellik ile II. Meşrutiyet yıllarından beri sürdürülen sportif geleneğin sentezinden, yeni bir millî bayram pratiğinin icadına gidilmiştir.”
“Sporu, yurt için yap!”
Bu gidişatta elbette 20’nci yüzyıl başında Batı’da hem bir bilimsel teori iddiasıyla hem de siyasal-ideolojik bir “takıntı” ile her yerde kendini gösteren “ırk paradigması”nın motive edici olduğunu düşünmek de mümkün… Kültürel yetkinlik ve yeteneklerin fiziksel (biyolojik/genetik) niteliklerle bağlantısı temelinde şekillenen bu teorik-ideolojik pozisyon, ulusların ırksal, kültürel ve tarihsel varlıklarını kopuşsuzluk içinde değerlendiriyordu. Irk, tarih ve kültür, birbirinden ayrılmazdı.
Bununla bağlantılı olarak, biyolojik sağlık ve zindelik ile kültürel yetkinlik ve yaratıcılık arasında da “belirlemeci” (deterministik) bir ilişki kurulmaktaydı. Bu determinizmin en önemli “katalizör”ü olarak da spor, “beden-terbiyesi”, kültür-fizik”, jimnastik” gibi başlıklarla takviyeli şekilde öne çıkarılıyordu.
Demek ki 19 Mayıs’ın gençlikle birlikte ana bileşeni olarak “spor”, 1930’lu yıllarda modern dünyada biyolojik bakımdan sağlıklı nesillerle kültürel bakımdan sağlıklı, güçlü, üstün uluslar “imal etme” idealinin buluşmasının bizim siyasal coğrafyamızdaki karşılığıdır.
Dönemin siyasetine hâkim bu ruh halini, 1935-39 arasında Atletizm Federasyonu Başkanlığı yapan, sonrasında Beden Terbiyesi Genel Müdürü de olmuş Vildan Aşir Savaşır’ın şu ifadesi en çarpıcı şekilde yansıtır:“Sporu, spor için değil, yurt için yapacağız”.
İşte tam da bu bağlamda spor, bir milli bayramın adı olmuştur Türkiye’de.
“Efendiler, gürbüz evlatlar isterim!”
Sözü şimdi daha doğrudan Dr. Demo Ahmet Aslan’a, onun doktora tezi temelinde yine bir 19 Mayıs münasebetiyle kaleme aldığı şu satırlara bırakalım:
“3 Temmuz 1937’de Kral VI. George ve Kraliçe Elizabeth’in huzurunda Wembley Stadyumu’nda yapılan ‘Gençlik Festivali’, dönemin İngiltere’sinde düzenlenen toplu beden hareketi gösterilerinden sadece biriydi. O sene muhafazakâr hükümet, gönüllü katılım esasına dayalı bir ‘Milli Zindelik Seferberliği’ (National Fitness Campaign) başlatacaktı. Nazi Almanya’sından gelen tehlike karşısında vatandaşların zinde ve sağlıklı olmaları isteniyordu. Bir önceki sene olimpiyatlardan elde edilen kötü sonuçların da bunda etkisi vardı. 1936 Berlin Olimpiyatları’nda Naziler, ‘Aryan ırkının fiziksel üstünlüğü’nü misafir ülkelere göstermeye çalışmıştı. İktidara geldiklerinden beri beden terbiyesi ve spora Aryan ırkının ‘kahraman ve saldırgan ruhu’nu ortaya çıkarma işlevi yüklemişlerdi.
Naziler kültür fizik gösterileriyle ‘üstün Aryan ırkı’nın sağlıklı bedenlerini teşhir ederken Sovyetler Birliği de Kızıl Meydan’daki gösterilerde ‘Asyalı bedenler’ ile ‘Avrupalı bedenler’i aynı kortejde kaynaştırarak ‘Sovyet ulusu’nu inşa etmeye çalışıyordu! Farklı ırkları bir araya getiren Moskova’daki geçit törenleri, içerideki ‘halkların kardeşliği’ni simgelemekteydi.
Anlaşılacağı üzere her devlet, savaşın kapıda olduğu bir sırada ‘sadık’, ‘zinde’ ve ‘milli bedenler’e ihtiyaç duymaktaydı.
Türkiye’yi 1937’de ilk kez ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ gösterileri yapmaya yönelten süreç bunlardan istim almıştır. Zaten önceki yıl CHP'ye bağlanan ‘Türk Spor Kurumu’, Atatürk'ün Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’a ayak bastığı 19 Mayıs gününün ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak kabulünü Parti’ye teklif etmişti. Üstelik mayıs aylarının cuma günlerinde ‘İdman Bayramı/Jimnastik Şenlikleri’ adları altında toplu gösteriler öteden beri yapılıyordu. ‘19 Mayıs’ ise 1926’dan beri Samsun’da ‘Gazi Günü’ olarak kutlanıyordu.
Ayrıca 20’nci yüzyılın başında bir ülkenin askeri gücü ve nüfusu arasında doğrudan bir bağ olduğuna dair inanç da dünya ölçeğinde hâkimdi. On yıl kadar süren savaşlar, tehcir ve mübadele sonucunda Türkiye’de nüfus, erozyona uğramıştı. Vatandaşların bir kısmı yetim ve sakat, bir kısmı da sıtma, frengi, verem gibi salgın hastalıkların pençesindeydi.
Atatürk bu nedenle spor idarecilerine, ‘Efendiler, gürbüz, yavuz evlatlar isterim’ demiştir.
1937’deki 19 Mayıs törenlerinde gençlerin ne kadar spor yaparlarsa o ölçüde askerlik hizmetine hazır olacakları dile getiriliyor, hastalıklı ve sakat bir insanın, ülke savunmasında bir rolü olamayacağı anlatılıyordu.
Bu süreçte milliyetçi rejimin kullanacağı 19 Mayıs sembolizmi, ‘hasta Türk’ün gençleşmesi’ anlamına gelecekti.”
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları










































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
27.01.2020
23.01.2020
9.01.2020
7.01.2020
5.01.2020
31.12.2019
26.12.2019
22.12.2019
12.12.2019