Ufuk COŞKUN
Pascal Quignard’in yazdığı Tous les matins du monde(Dünya’nın Tüm Sabahları) adlı roman, 1991 yılında Alain Corneau tarafından sinemaya uyarlandı. 17. yüzyıl Fransa´sında çok sevdiği karısını yitirdikten sonra çiftliğinde inzivaya çekilmiş olan besteci ve viyola sanatçısı Sainte-Colombe’nin iki kızıyla birlikte yaşadığı muhteşem bir hikâyedir bu. Ün peşinde koşmayan münzevi bir adamdır Colombe.
Ulu bir dut ağacının dalları arasına kurulmuş, viyola sesinin hiç eksik olmadığı derme çatma bir kulübenin içinde gölgelere üflenen nefes. Karısının hayali önünde belirince gözlerinden süzülen yaşlar. Ve dış dünyaya kapanan gözler. Ve aşkın kederli sesi. Dünyanın bütün sabahları geri dönüşsüzdür.
Saraydan gelen teklife; “Mösyö, ben yaşamımı bir dut ağacının içindeki külrengi tahtalara, bir viyoladaki yedi telin seslerine, iki kızıma adadım. Anılardır arkadaşlarım. Karımdır aşkım. Sarayımsa şuracıktaki söğütlerdir, akıp giden sudur, akbalıklardır, kaya balıklarıdır, mürver çiçekleridir. Majestelerine söyleyin, sarayının bundan otuz beş yıl önce babası rahmetle kralla tanıştırılmış yaban bir adamla işi olmaz” diyen bir adam.
Çünkü onun parmaklarının arasından dökülen notalarda kendi içinde yaşattığı acılar vardı.
Camille Pissarro’nun “Bu adam ya delirecek ya da hepimizi geride bırakacak dediği” Van Gogh’un acısı, Kafka’nın sızıları, Dostoyevsksi’nin sanrıları, Andrei Rublev’in suskunluğu… Ve gözlerde beliren o hep derin acı. Bütün nevrozlar kabulüm diyen kederli adamlar. Witgeinstein’in bir zihin kasılmasına neden oluyor diyerek anlatmakta güçlük çektiği şey. Bir algılayış ve kavrayış düzeyinde bu irrasyonaliteye anlam veremeyen insanların çektiği derin acılar.
Uçuş sırasında yürekleri dağlayan, kanatları fani kılan aşkın o yakıcı dünyasına temas etmek. Aşka âşık sevgililerin dünyası. İnsanın sevdiğini unutacak derecede aşkla meşgul olmasını İbn-ül Arabi anlatsın;
İnleyen Kays’ın yanına gelen Leyla bir buz parçası alır ve onu kor gibi yanan yüreğinin üstüne koyar ve o buz parçası yanan yüreğinin yangını dindirir. Sonra “İşte geldim” der Leyla. Sevgilin, aşkın burada, yanında… Kays, Leyla’ya bakar ve ona; “Gözümün önünden çekil git! Çünkü senin aşkın beni öylesine meşgul etti ki sonunda seni unuttum’’ der. Ne ince ne keder dolu ne derin bir duygu bu.
Aşkta helak olma. Secdeye varıldığında toprağa temas etme hali. Yüreği yangın yerine dönerken toprak kokan insan. “Gör bakalım ateş mi seni yakar, sen mi ateşi “ denilen o üçüncü boyut. Derin iç çekişler… Şeyh’ül Ekber’in tanımlamasıyla; tıpkı ateş yanarken işitilen çıtırtılara benzer bir takım hararetli ve hafif gürültülü sesler ve iniltilerin duyulması(zefrat) gibi. Yunus’un “Aşk aşıkı şir eder. Aslanı zencir eder. Katı taşı mum eder” ifadelerindeki erime hali.
Umut doğuran anaların yurdunda aşkın bir dönüm noktasına denk düştüğünü idrak eden, canandan değil candan, dertten değil dermandan usanan, ilim, irfan, hikmet sahibi aşk insanlarımızın yüreklerinin kavrulduğuna şahit oldu insanlık. İşte bu aşkı hedef aldı şeytan. Çünkü şeytanda eksik olan tek nimet aşktır. Bu aşkı bir türlü hazmedemedi.
O yüzdendir ki bugün bilimin ve aklın üretimi yapay zekâların, mekanik ilişkilerin modern dünyasında Mevlana’nın ifadesiyle artık insanlar maşuk aramıyor kendi bencil duygularına köle arıyor.
Özel’in ifadesiyle “acı” artık “ruhun fiyakası” olarak görülmüyor. Cep telefonunu suya düşürdüğünde attığı çığlıklardan öteye varamayan tuhaf bir ruhsal bozukluk hali bu. Mutluluk ise saman bulan ineğin mutluluğu kadar… Aşkla inleyen yürekler yok artık. O toprak kokan, Allah’a varacak kadar derin ve incelikli aşkın yolunu kendi ellerimize kapadık.
Öyle ki sevgimiz bile bir vakitler kuş saraylarından hayvanat bahçelerine evirilen bir hayvan sevgisine dönüştü. Aşksızlıktan. Aşkla dokunamamaktan. Aşkı taze ekmek gibi anlık tükettiğimizden.
Biliyorum her şeyin madde ile ölçüldüğü sevgilinin bile ölçülebilir ebatları olduğu, güzelin sayısal verilerle tarifinin yapıldığı, yüreklerin kabuk bağladığı, insana ait olan her şeyin dedikodu malzemesi haline getirildiği şöyle bir zamanda bu yazı tuhaf karşılanacaktır.
Artık kimsenin “insan nedir” sorusunu sormadığı şöyle bir zamanda aşkı hatırlatmak biliyorum hünkârbeğendi kıvamında kalacak. Oysa şu kirletilmiş zamanda, karlı bir gece vakti dostu uyandırmaktır maksadımız. Çünkü aşkla daha çok balçık kokar insan.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019