Ümit KARDAŞ
“Bu insanları bu kadar çekici kılan nedir ki,” diye soruyor yazar, “iktidar konumlarında bu kadar sık görülüyorlar? Bizi nasıl ayartıyorlar?..” Yazarın “biz”den kastı, dünyanın popülist-faşizan yeni otokrasilerin yükseldiği birçok farklı ülkesindeki ahali. Bu “biz”i Misak-ı Millî sınırları içine daraltsak da sorular değişmiyor: “Ve hangi olası tehlikelere yolaçıyorlar?”
Sözkonusu “insanlar”, Gestalt terapisi uzmanı, pedagog ve psikolog Bärbel Wardetzki’nin adlandırmasıyla, “narsisist liderler”. Giderek sağa kayan siyaset âlemi içerisinde birbiri ardına pek çok ülkede zuhur edip “tek adam rejimleri” kurmaya yönelen, “ayartma” kabiliyeti yüksek siyasî önderler.
İçine sürüklendiğimiz haksızlık-hukuksuzluk, keyfîlik ve bunların mümkün kıldığı dizginsiz zulüm ortamını değiştirme imkânları peşindeysek, ne yaşadığımızı anlayarak işe başlamamız gerektiği açık. Biz, bizim buradaki, görece sınırlı biz, içerdiği çeşitliliğe rağmen saplandığı ufuksuzluk ve verimsizlikten ötürü daracık biz, değiştirmek için uğraşmayı da sevmeyiz, fakat esas sevmediğimiz anlamaya çalışmaktır. Üstelik, Emir Kusturica’nın ilginç ve çıkıntı filmi Arizona Rüyası’nda (Arizona Dream) Jerry Lewis’in canlandırdığı Leo Sweetie karakterinin balığa atfen dediği gibi, “düşünmeyen çünkü her şeyi bilen”, fıtraten bilge yaratıklar da değiliz. (“Balık düşünmez çünkü balık her şeyi bilir”in şarkısı da var, tercih ederseniz.)
Fakat şu günlerde ne yapıp edip anlama gayretinden kaçınmamak ve anlamayı başarmak gerekiyor. Çünkü bunca yıl sonra nihayet, birşeyleri değiştirme ihtiyacı duyanlar canlanma halinde görülüyor. Sözkonusu canlanmanın, birşeyleri anca kendimizin çaba göstererek değiştirebileceğimizi idrak etmeye yönelik olduğunu umuyoruz haliyle. (Tabiî bunun kendimizi değiştirmeyi içermesini de.)
İşte bu yüzden, bir süre, Wardetzki’nin Siyasette ve Toplumda Narsisizm, Ayartma ve İktidar kitabıyla (Çeviren: Deniz Cankoçak, İletişim Yayınları, 2018) meşgûl olacağız. Açarak, bağlantı kurarak, bu kitaptan parçalar aktaracağım, üstüne fikir yürütecek, tartışacağız. Niye? Çünkü Narsisizm, Ayartma ve İktidar kitabı, doğrudan doğruya, başımızdaki meseleden bahsediyor.
Narsisistik zemin
Yazar, daha “konuya giriş”inde, toplumsal ilişkilerin giderek “narsisistik karaktere büründüğü” tesbitini ortaya koyuyor, “narsisistik ayartma” ile başlayan ilişkilerin -ki çoğu böyle, Wardetzki’ye göre- “destekleyici, taşınabilir” nitelik kazanmadığını, insanların “narsisistik şekilde abartılmış güzellik ve güç iddialarında başarısız” kaldığını, sosyal medyanın insanları selfie “sarhoşluğu”yla kendilerini önemli hissetmeye yönelttiğini, bütün bunların sonucunda kimsenin mutlu olmadığını, “tükendiğini”belirtiyor. Az ileride de şöyle diyecek: “Günümüzde narsisizm düzenli bir şekilde aranıyor, yaşam biçimi haline geliyor ve ‘Zamanın Ruhu’nu belirliyor. (…) Narsisistik kişiliğin ayırt edici özelliği, sosyal ve ekolojik çevresine karşı ölçüsüz ve sömürücü tutumun kendisidir…” Basitçe: “‘Her şey mübah’ ve ‘daha iyi olmak’ değerlerinin hüküm sürdüğü, narsisistik özellikli bir dünyada yaşıyoruz.”
Narsisist bir yaşam zemininin hem toplum hayatını hem bireyleri zehirlediği ortadayken, demeye getiriyor Wardetzki, “…narsisist insanların bu kadar sıklıkla yönetici pozisyonlarına gelmesi, toplumda billurlaşma noktası ve arzulanan sevgi nesnesi haline gelmesi nasıl mümkün olabiliyor?”
Kitap boyunca aradığı cevabın belki en önemli unsurunu yazar hemen önümüze koyuyor: “…seve seve bağlanıyoruz çünkü onların parıltısı bizim üzerimize de düşer ve özdeğer duygumuzu güçlendirir.”
İkinci olarak, bağlanılan narsisist liderden değil bağlananlardan hareketle sorulan soru önümüze geliyor: Bu liderler hangi narsisist ihtiyaçlarımızı karşılıyorlar?
Eğer bu soruyu böyle bilinçlice sorabilirsek, hayatımızı kendini dünyanın merkezi sayan, kendine hayran liderler elinde yoğurulmaya bırakmaz, yönümüzü kendimiz bulabiliriz, Wardetzki’ye göre. Ancak! Evet, yine bizim çok
geniş ama daracık biz’imiz için hayatî bir engel: “Ancak bu, sorumluluk üstlenmek ve düşünmek anlamına gelir.” Ve, artık pek iyi biliyoruz ki, biz bunlardan pek hoşlanmayız.
Peki, durumdan da memnun değiliz; o halde ne yaparız? Kurtarıcı bekleriz. Ya da durumdan memnunsuzluğumuz aslında o ölçüde değildir. Ya da, basitçe, alışmadığımız için sorumluluk üstlenmeyi, düşünmeyi, yönümüzü bulmayı ve eylemeyi, istemiyor değil, beceremiyor olabiliriz. Bu yüzden de, anlama gayretine ağırlık vermeliyiz. Mâlûm, Marx kendinden önceki filozofları sırf anlamaya çalıştılar, değiştirmeyi mesele etmediler diye eleştirdi, ama anlamadan da olmuyor maalesef. Kendimizden menkûl doğrularımız, kimseye beğendiremediğimiz ve bir kenarda kendi kendimize şakırdattığımız izah anahtarlarımız işe yaramıyor.
Biz değil onlar!?
Wardetzki, “…narsistler ayartıcıdır. Bizi parmağında oynatır ve biz buna izin veririz,” diyor, “çünkü ayartılmaya müsaitizdir.” Türkiye’de hak-adalet ve özgürlük yönündeki potansiyel değişimin önündeki başlıca meselelerden biri, böyle bir değişim için gerekli entelektüel kapasiteyi, sorun çözme kapasitesini temin edebilecek, dönüşümün itici gücü olabilecek toplum kesimlerinin şu sözü -kısmen haklı olarak- üstüne alınmamakla kalmayıp, “ayartılmaya müsait”liği tamamen başkalarının sorunu olarak görmesi, heyhat, narsisist liderliğin dayandığı kitle tabanını meydana getiren bu “başkaları”nın çoğunluk oluşturması, ilk grubun, meseleyi kendi dışında saymak sûretiyle ikinci grubun haleti ruhiyesini, saiklerini, endişelerini ve -olduğu kadarıyla- ufkunu anlama imkânını kendi eliyle yok etmesi, oysa bu kavrayış olmaksızın, gerekleri yerine getirilmeksizin herhangi bir dönüşümün imkânsız oluşu.
Yazar, “narsisizmin karanlık yönleri”ni örnekliyor: “İktidarın kötüye kullanılması, yıkıcılık, otokrata düşkünlük, kontrol ve manipülasyon”. Hepsi tanıdık vaziyetler: “Bütün bunlar korku, tehdit ve kafa karışıklığını tetikler, zaten pek çok insanda hissedilmekte olduğu gibi. Her yerde güvensizlik vardır: ‘Nereye gidiyoruz? Bu durumla nasıl baş edebiliriz? Tekrar huzura kavuşmak için ne yapabiliriz?’ Çünkü korku ne iyi bir rehber ne de çözümdür.”
Güncel yaşantımız, seyyar satıcıların, tıkış tıkış minik dükkânların, bunların arasında bazen birbirlerine dolanarak bazen birbirlerinin üzerinden, hattâ içinden geçerek ilerlemeye çalışan iri yılanları andıran kalabalığın ortasına dalmış, herkesi ve her şeyi parçalayarak, ezerek, yaralayarak, zedeleyerek geçen hızlı tren gibi. Mahvediyor, geçiyor, yaralıları toplamaya, zarar ziyanını gidermeye çalışanlar kızışmış raylarda uzuvlarını bırakıyor, can çekişenlerin yardımına koşanlar bir sonraki hızlı trenin altında kalıyor. Fakat azıcık geniş düşünebilmemiz, “gelecek” dendiğinde bir sonraki iktidar hilesini değil, hiç değilse önümüzdeki seneyi filan anlayabilmemiz de elzem.
Bir-iki yazı boyunca Wardetzki’nin kitabıyla uğraşmayı planlıyorum. Dönüşüm için vaziyeti kavramaya yardımı olur umuduyla. Kitaba neden bu kadar önem verdiğimi gösterecek ve -umarım- sizin de konuya eğilmenizi sağlayacak bir alıntıyla bitireyim. Wardetzki, “benmerkezci, sömürücü, ilişki kurmayı ve sevmeyi beceremeyen, iktidar düşkünü” narsisistleri başkaları nezdinde, bu tür özellikler taşıyan siyasî liderleri kitleler nezdinde nelerin çekici kıldığını tarif ederken, “…Diğer insanların en iyi ışıklandırılan yeri onlara ayırmasını sağlarlar ve dikkati çekecek şekilde gelirler,” diyor. “İhtişamları onlara büyük bir taraftar ve hayran yığını sağlar. Onları takip ve etmek onların girdabına kapılmak keyiflidir, çünkü parıltı ve zafer vaat eder. (…) Bunun için gerekli özel yetenekleri eksik olsa bile dünyanın en güçlü adamı olmaya cüret ederler…”
Devamı şöyle geliyor: “Önemli, büyük, merkezî bir yeri olan ve hayranlığa gark olmuş biri. Büyüklenmeci narsisistik insanlar özellikle böyle olmayan, ama olmak isteyen insanlara çekici gelir. ‘Narsisistler’, korkakların, çekingenlerin, unutulmuş olanların, aşağılananların gerçekleşmemiş özlemlerine yansıtmaalanı olurlar. Kendini önemsiz hisseden bazıları da karşılarındakinin narsisistik ihtişamıyla özdeşleşmeyoluyla önem kazanırlar. Işık onların üzerine de düşer ve özdeğerlerini güçlendirir. Kendilerini anlaşılmış ve işitilmiş hissederler. Aslında konunun kendileri olmadığını, her şeyden önce ‘narsisistlerin’ zaferi, yüceltilmesi, sosyal başarısı ve popülerliği olduğunu fark etmezler” (Vurgular benim -ük).
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
17.10.2025
1.10.2025
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025