Ümit KIVANÇ
Dün iki konuda aydınlandım. İlk dersim CHP konusundaydı. İkincisi Kâbe’ye saygı hakkında. İkinciyi kısaca geçiyorum: saygısızlığı Türkler yaparsa sayılmıyormuş. İlkini ele alacağım.
Parti Meclisi üyesi milletvekili Aylin Nazlı Aka etrafında dönen ve ne olduğunu bir türlü tam anlayamadığım hadise vesilesiyle, “yeni CHP” konusunda bilgilendim. Daha doğrusu bir izlenimim oluştu. Ya da belki hissiyat mı demek daha doğru..? Bunu izah etmekten çok, yine de dayanamayıp bazı sorular soracağım. Çünkü mecburuz.
Anlayabildiğim, birisi Atatürk resmini duvardan indirmiş, sonra geri asmış, bu arada işe Aylin Hanım karışmış, sonra bu olay birkaç kişi arasında konuşulmuş, sonra patlamış. Şimdi Nazlı Aka’yı partiden ihraç edecekler.
Bunlar olunca, yerlerde sürüklenen, sokaklarda çürütülen cenazelerin, ana karnında vurulan bebeklerin, buzdolabında bekletilen çocuk cenazelerinin, çocuklarıyla kahvaltı ederken vurulup sininin üzerine cansız serilen annenin, topa tutulan mahallelerin, yakılan yıkılan şehirlerin… haydi bunlar olmadı, bir devletin özellikleri arasında bulunmaları ancak bu topraklarda meşru görülebilecek kompleks ve hırs uğruna onca askerin polisin göz göre göre ölüme gönderilmesinin dahi yerinden kımıldatamadığı CHP’liler ayağa kalktı.
Gerçi kalktılar mı, oturdukları yerden mi bağırdılar, ayırt edemedim zira Aylin Nazlı Aka’nın açıklaması üzerine sanal âlemde gösterilen tepkileri izleyebildim.
Seçmece (yazıma dokunmadan, “doza” göre sıralı) aktarayım, şöyleydi:
“Atatürk düşmanlarının eline yağ sürüyorsunuz! CHP'yi böyle yıpratmaya kimsenin hakkı yok! Hala isim zikretmemeniz çok manidar”
“Atamın posterini indirmek mi onurlu duruş? Sizin gibi aydın, ilerici ve elbette ki seküler bir hanıma bu duruş yakışmadı :( ”
“Atatürk portresini indiren o seref yoksunu mahluk sizin arkadasinizsa sizin Atatürk sevginizden süphe ederim Aylin hanim..”
“CEHENNEMİN DİBİNE KADAR YOLUN VAR AYLİN! VERİLEN OYLAR HARAM OLSUN! MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ!”
“arkadasin demekki ATATÜRK 'ten daha önemliymis başarılar dilerim”
“Sen kim oluyorsunda ATA'mın resmini indiriyorsun bre melun :)”
“Bu hainliği yapanı korumakta en az onun yaptığı ihanet kadar ihanettir. Bazı şeyler vardır ki kol kırılır yer içinde kalmaz!”
“fırsattan istifade son Atatürkcüler gönderiliyor demıstim sonununuz EMINE ÜLKER TARHAN yazık pkk nın eline geçiyor yuh”
“kılıçdar chpyi solcu görünümlü pkklılara teslim etti, atamın partisi ne halde”
“Atatürk den cok pkk yı savunan bir parti hale geldiniz degerlerinizi çoktan yitirdiniz seni de harcarlar aylin hanım”
“apdullah öcalan portresi asın kurtulun amk partide atatürkçü kalmadı zaten neyden çekiniyorsunuz :d”
İşte benim de CHP’ye hep sormak istediğim soru buydu: Neyden çekiniyorlar? Seçmenin dörtte birinin oyunu alan koca parti. Çıkıp siyasî gidişata müdahale etmeye kalksa ciddî etkisi olur. Fakat, ilkin niyeti var mı? İkincisi, bu müdahale herhalde “solcu görünümlü pkklılar”a karşı da yapılacak, o halde mevcut başkanlıkçı iktidarın yanında mı yeralınacak?
Çok soru var. Bir başkası: Duvardaki Atatürk resmini buzdolabındaki çocuk cesedinden daha önemli güncel mesele addetmek siyasî tavır sayılabilir mi? Buradaki sorun Atatürk’e fazla düşkün olmak-olmamak değil. Tekrar edeyim: Duvardaki resim… Etmeyeyim.
Bunun yerine, esas meselenin adını koyan mesajı aktarayım:
“çok büyük bir hata yapıyorsun ve partiyi ne hale getirdin chp yi bitirende kendi içindeki zihniyetir çünkü özgürlük fazla gld”
Evet. Özgürlük fazla geldi. İşte sorun.
“Atatürk’ten çok PKK’yi savunan parti haline geldiniz” lafını hak etmek için CHP ne yaptı, yapıyor?
Odasındaki Atatürk resmini indiren neden “hain”dir ve bu eylem niye “ihanet”tir? Yanlış, kötü, gereksiz vs. değil de “ihanet”; neden? “Melun”! Neden?
Türkiye’de siyaset kimin kimi hain edebileceğine bağlı olarak ihanet makamının uygun şekilde… Vazgeçtim, yapmayayım bu tarifi. Özgürlük fazla geldi, işte o…
Onun yerine, sormaya devam edeyim: Kendine siyasî fayda getirmeyeceğini düşündüğü anda Çözüm Süreci’ni iptal edip hepimizi utanç verici bir savaş ortamına sokan AKP’ye, “Öcalan portresi asın amk” diyen birileri mi muhalefet edecek, nasıl olacak?
Bu sorunun daha hazin ama daha gerçekçi versiyonu şöyle: Biz savaşa mahkum muyuz?
Bu tarz CHP’liler tam olarak ne istiyor? Hayat nasıl olsun istiyorlar?
Birileri ülkeyi kimsenin gıkını çıkaramadığı bir tek adam rejimine doğru sürüklüyor. Kim direnecek? Nasıl direnecek?“Özgürlük fazla geldi” kafasıyla mı?
Türkiye’de siyaset, kimin hangi özgürlüğün kime fazla geldiğine karar verdiği… Doğru tahmin ettiniz, bunu da sonuca vardıramayacağım.
Zira belki de yanlış işin peşindeyim.
Zira üç-beş kendini bilmezin yaptığı koca bir camiayı bağlamaz.
En azından Türkiye’de bağlamaz, hiçbir zaman bağlamamıştır. Saygı duruşu yuhalayanlar bağlamadığı gibi, Kâbe’de başbakanlarının şerefine slogan atanlar da bağlamaz.
Peki, bağlamasın. CHP’den sahici muhalefet partisi gibi davranmasını beklemenin abesliğini bilmez değilim. Lâkin bu parti Türkiye siyasetinde olacak iyi bir şey varsa onu da engelleyen bu sabit konumuyla varolmayı sürdürecek mi? Üzülmelerinden, kaygılanmalarından, sorumluluk duymalarından, icabını yapmalarından, her şeyden geçtim, sıkılmıyorlar mı? CHP’lilerin, eğer kendilerini ciddiye alıyorlarsa, oturup, sahiden, ama sahiden, AKP ile, MHP ile Türkiye’nin sahici temel meselelerine dair aralarındaki siyasî ve varsa ideolojik farklılıkları berraklaştırmaları, idrak ve ifade etmeleri gerekmez mi? Şu koşullarda bu farklar nedir? Bu saçma görünen soruyu lütfen yüksek sesle bir tekrarlayın, hiç de saçma olmadığını göreceksiniz.
Henüz “siyaset yapma” aşamasına bile dokunmayan bir asgarî gereklilikten sözediyorum. Bir zeminden, hareket noktasından. Bu bile yok ortada.
Ya da her türlü zihniyet ve dünya görüşü meselelerini şunu bunu erteleyip, bir kova kapıp güncel yangına koşmayı deneseler? CHP, bütün imkânlarını kullanıp bu savaş ortamının sona erdirilmesi için çalışsa memleket bir anda başka bir yer haline gelmez mi? Partinin değiştirilmesi dahi teklif dahi edilemez özellikleri, bugün yapısal handikaplar olmaktan öte anlam taşıyor mu? Bunlar beş yüz yıl sonra bu yapının, nasıl kurulduysa o şekilde korunmuş halde bulunacağı bir fosil olmasını sağlamaktan başka ne işe yarayacak?
Duvara Atatürk resmi asmanın milletvekili seçilmiş insana ait şahsî tercih olmasını bile hazdemeyenlerin, “özgürlük fazla geldi”cilerin partisi midir bu memleketin ana muhalefeti?
Ayrıca duvara Atatürk resmi asınca vicdansız, düşüncesiz ve basiretsiz olmayı şart kılan herhangi bir umde yok.
Resim indirme krizi, CHP’nin hayatını karartan en yıpratıcı hastalığını da bir defa daha gözümüzün önüne serdi: Hayatı partiden ibaret sayma. Atıp tutuyor olmayayım, veriye dayanmıyorum elbette, lâkin şöyle bir izlenime bu partiyi yakından takip edenlerin katılacağını tahmin ediyorum: Orta-üst düzey faal partilinin gözünde, partide olup biten, memlekette olup bitenden daha önemli. Nasılsa iktidara gelinemeyeceği gibi bir varsayım da aslında fiilen atalet anlamına gelen bu dıştan görünmez kapalı hücre yaşamını besliyor.
Şöyle bir cümlenin bu kadar büyük bir parti için söyleniyor oluşu nasıl bir garabettir: Ülke felakete sürüklenirken bunlar duvardan resim indirdin-indirmedin meselesiyle uğraşıyorlardı.
Kendilerine bunu dedirtmeseler keşke. Yoksa o resmi duvara değil de, dışarıyı görmeyi önleyecek şekilde, pencereye mi asıyorlar?
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/umit-kivanc/resim-inmez-disarisi-gorunmez-1504717/
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024