Ümit KIVANÇ
Acaba diyorum, hûşû içinde mi seyrediyorlar, zevkten kıvranarak mı?
Öyle demeyin, pekâlâ mümkün ikincisi de.
70-80 yaşlarındaki Somalili kadını yedi saat mi ne tutmuşlar. Galiba kelepçelemişler de. Bir ailenin uzaktan çekilmiş fotoğrafını gördüm; duvarın önüne konmuşlar, kadın, adam, çocuk, kelepçeli. Bekliyorlar. 22 yıldır Amerika’da yaşayan adam vardı, gözaltında beş saattir. Yine beş-altı saat gözaltında kalan bir yaşlı kadın. Iraklı. Oğlu ABD ordusunda asker. Onu da kelepçelemişler. Hintli bir genç kadın yazıyor: Babam iç hatlar uçuşunda geçici gözaltına alınıp çırılçıplak soyulup aranmış. 68 yaşında. ‘Biz Brahmanız, vücudunda gizli dövmesi var; kimseye gösterilmez.’ Direnmemiş, ne diyorlarsa yapmış. Hiç ses çıkarmamış. Ne halde olduğunu tahmin edebilirsiniz. ‘Müslümanlara yasak’ diyorlar ama belli ki bu hepimizin başındaki bir belâ. Mâlûm, tipik sarığıyla genç bir Sih, eliyle kartona yazmış, gösteriyor: “Beni bir defa Müslüman sanıp dövdüler, etraftakiler hep seyretti. Zulmü seyretmenin ne kötü olduğunu biliyorum, seyretmeyeceğim.” Genç kadın avukatlar, ellerinde kartonlar, “bize başvurun” yazılı, yardım için bekliyorlar.
Protesto önce New York’ta başladı; John F. Kennedy Havalimanı önünde. Sonra içerilere, sonra da başka şehirlere yayıldı. Bir-iki saat içinde dokuz ayrı şehrin havalimanlarında insanlar toplanmıştı.
Bize en çok lazım olan pankartta şu yazılıydı: “Hepimiz Müslümanız.” Bizde ömrü iki gün sürebilen, sonrasında diş gıcırtılarıyla, ha desen zincirinden boşanacak hırsla, kinle karşılanan “Hepimiz Ermeni’yiz” gibi.
Gösteriler büyüyerek sürüyor. Birleşik Krallık’ta da binlerce kişi sokaklara döküldü. Müslümanlara ülkesine giriş yasağı koyan ABD başkanının Britanya’ya sokulmamasını istiyorlar.
Düşünün, ne anlama geliyor: Amerika’da, İngiltere’de herkes ayağa kalkmış, “Hepimiz Müslümanız” pankartlarıyla, fakat burada tık yok.
Çıt yok. Tıs yok.
Ha, af edersiniz, var: Donald Trump’ı savunan İslâmcılar var. “Obama’nın suçu” filan diyenler var. Riyakârlar var. “Efendim buradaki Müslümanlar daha önemli” diyenler var. Hadsizler var, terbiyesizler var.
Evet, acaba diyorum, şehir yakıp yıkmak, cenazeleri sokak ortalarında köpeklere yem etmek, yatak odası aynalarına yazı yazmak yetmedi, kesmedi, hâlihazırda da benzeri yapılmıyor, tahrik olmuş aşırı iştihayla aç mı kalındı? Gösteri olmuyor, esnaf palasını çekip kadınlara vuramıyor, polis ağız tadıyla gaz sıkamıyor, kimsenin gözü çıkmıyor, başı yarılmıyor, linç fırsatı doğmuyor ne zamandır; bir burukluk, bir yetmezlik hissi, bir tıkanmışlık, bir bunalmışlık hali mi başgösterdi. Sıkıntı mı yoksa bu? Eylemsizlik sıkıntısı.
Eziyetin dayanılmaz lezzeti
Bizim, altı milyon yurttaşın, özgür irademizle, vicdanımızın sesini dinleyerek, bu memleket için, buranın insanları ve başka yerlerin insanları için, çocuklarımız torunlarımız için iyi olacağını düşünerek, iyi olacağını umarak, yasaya uygun şekilde, bize verilmiş yegâne resmî yetkiyi kullanarak, helâl, evet, her bakımdan helâl oylarımızla seçtiğimiz insanları hapsediyorsunuz. Özgürlüklerini, haklarını, dokunulmazlıklarını, milletvekilliklerini, söz söyleme ve siyasî faaliyet yapma imkânlarını ellerinden alıyorsunuz. Onları ve gazeteci arkadaşlarımızı sevdiklerinden ayırdınız. Hapsetmekle kalmıyor, orada geçirecekleri süreyi olabildiğince işkence haline getirmeye uğraşıyorsunuz. Bu da yetmiyor. Gözaltına alıyor, bırakıyor, sonra yine alıyor, tutukluyor, birini alıyor, ötekini bırakıyor, elinizdeki devlet gücünü eziyet amacıyla kullanıyorsunuz. Ahmet Türk’ü o şehirden o şehire götürüp aklınız sıra itibarını mı azaltacaksınız? Bunlar yapana itibar kaybettiren işlerdir, bunu bile fark edemez hale düştünüz. Dünyada terörle, darbeyle en son işi olacak insanları alıp geçerli hiçbir suçlama, hele tutuklanmalarını gerektirecek en ufak gerekçe yokken içeri attınız. İnsanların malını mülkünü, evini elinden alıyorsunuz. Ortada suç yok, ceza yok. Yaptığınızın zulüm olduğunu fark edebiliyor musunuz, şüpheli. Federasyon, hakem, polis, özel güvenlik, stat yönetimi, seyirci, hepsi sizin adamınız, rakip takımın yarısının elleri kelepçeli, öbür yarısının ağzı bantlı, gol atınca sevinebiliyorsunuz. Bunu içinize nasıl sindirebiliyorsunuz? Meclis bırakmadınız, hukuk bırakmadınız, kurum bırakmadınız. Bunların yokluğu nasıl bir cehennem yaratacak, farkında değilsiniz. Koca ülkenin idaresi elinizde, ama kendinizi idare edemeyecek duruma düştünüz.
Keşke düşüşünüz bundan ibaret olsa.
Maksadınızın ne olduğunu sanırım artık siz bile hatırlamıyorsunuz. Bu tahakküm, her an yeniden fırsatlar yaratarak yeniden tatmadığınızda zevkine varılamayan bir durum olmalı. Üstelik sarhoş ediyor, kendinden geçiriyor, aklı vicdanı bırak, neye inandığını da şaşırtıyor insana.
7 Haziran 2015’ten beri bu memlekette işlenmiş günahı hesaplamaya mevcut melekler yetmez.
Polemik için, laf çakmak için, herhangi bir dünyevî-gündelik üstünlük mücadelesi için veya herhangi bir hırs saikiyle konuşuyorsam belediye şairi olayım. Bunlardan kazanılacak puanlar artık hiçbir yerde geçmiyor, biliyoruz. Hem sizin sayenizde muhteşem bir olgunluk aşamasına eriştik. İktidar ne, dünya işi ne, dünya malı ne, insan ne, epey fikrimiz oldu. Bütün insanlar için iyi bir gelecek olsun diye mücadele eden adamlardan biriyken, insan soyunun bir an önce ortadan kalkmasını isteyen biri haline geldim. Herhalde yalnız değilimdir; türün pek özel bir örneği olduğumu sanmıyorum. Bu vaziyete yol açanın benim gibilerin idraksizliği, zaafiyeti olmasını umarım.
Yine de Türk İslâmcısının halini merak etmekten geri duramıyorum. Çünkü gücü ele geçirdiler ve maalesef insan türünün bugünden yarına yok olmayacağı belli. Gücü ele geçirdiler ve onunla ne yapacaklarını bilemiyorlar. Onunla oynamak çok hoşlarına gidiyor. Ucundan tutuyorlar, birilerinin kafasına indiriyorlar, birilerinin bir yerlerini kesiyorlar, bir şeyleri kırıp döküyorlar. Çok hoşlarına gidiyor.
Heyecan verici bir hafta
Bu yüzden düşünüyorum ki, Trump’ın ilk haftasını izlemek bazılarına müthiş heyecan verici gelmiş olabilir. Oradaki tahakküm ve eziyet potansiyeli, imrendirmiş, muhayyel zevklerin elinde oyuncak etmiş olabilir iktidar şehvetine meyyal ruhları. Oysa kendi kabiliyet ve insanî birikimleriyle asla elde edemeyecekleri zenginlik ve kudrete onları sahip kılmış, mühim insan sırasına sokmuş ve fakat zulmetmeden varolamayacağı noktaya kendini sürükleyen bir iktidara bağlanmış kaderleriyle… nereye? Nereye acaba?
Üçkağıtçı, yalancı, şımarık ve cahil bir Amerikalı zengin ve yanındaki beyaz ırkçı çetesine sempati besleyecek, hattâ umut bağlayacak hale siz nasıl düştünüz?
Böyle bir soruyu, sorabilmenizden geçtim, kavrayamazsınız da artık. Nasıl göründüğünüzü göremiyorsunuz.
Sahi, ne bekliyorsunuz Trump’tan? Kürtleri ezebilir. Ya da siz ezin diye bırakabilir. Bu mu? Yeryüzünde tahakküme, başkasını ezmeye, dünya malına bu kadar tutkunken, son arzunuz bundan ibaret mi? Yapmayın!.. O halde başka? Başka ne bekliyorsunuz? İslâm’ın son kalesine, yeryüzü Müslümanlarının son umuduna filan ne yapacak Trump? Hediye mi alacak? Bedava uçak bileti mi verecek? Zırhlı araç mı, villa mı, yalı mı ne? Şimdi de gözlerinizi Chicago’da yazlık, Los Angeles’ta kışlığa falan diktiyseniz, yol yakınken vazgeçin, ABD’ye giremeyeceksiniz.
Trump’a sarılmış Türk İslâmcısı…
Dünya böyle acayiplik, böyle şuursuzluk, böyle idraksizlik, böyle hadsizlik ve alçalma görmedi. Adaletsizliğe karşı ayağa kalkmış gâvurların haykırışlarını bastıran, işitilmez kılan şu Müslüman suskunluğu var ya, gürültüsü bebekleri uyandıran, kuşları öldüren, çiçekleri solduran, ağaçları çürüten; şu suskunluk kadar kötü kokulu, kötü renkli bir gaz dolaşmadı tabiatta şimdiye kadar. Gâvurların ellerinde pankartlar: “Önce Müslümanlar için geldiler, bu sefer yemez dedik!” Şu işe bakın ki, sizin liderleriniz boyuna Hitler’i örnek verir. Siz de onu matah sanırsınız.
Türkiye’nin muktedir İslâmcıları ıslık bile çalmıyorlar. Öyle suskunlar. Kavgam’ı okudular, öğreneceklerini öğrendiler, bitti.
Utanmadıklarına, artık utanamayacaklarına göre, acaba neden suskunlar? Hep beraber o gazı soluyoruz.
Allah kimseyi bu hale düşürmesin.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024