Ümit KIVANÇ
ABD gibi, bireyselliğin bizim idrak edemeyeceğimiz boyutlarda bir varoluş ilkesi olduğu yerlerde, “yalnız kovboy”ların, adaleti kendi yerine getirme peşindeki modern büyükşehir kahramanlarının yüceltildiği diyarlarda Cesar Sayoc’lar daha bol çıkıyor, çıkacak. “Baba”yı korumak için onun “düşmanlarını” ortadan kaldırmaya yönelen Sayoc’un Ortadoğu’daki muadilleri, çılgınlık sınırındaki bireyler değil, linç kalabalıklarıdır.
Popülist diktatörlerin yükselişinde dikkati çeken olgulardan biri, alt sınıftan insanların lidere, bir siyasetçiyi sevmenin, beğenmenin, ondan iyilikler beklemenin çok ötesindeki birtakım duygularla bağlanışı. Lidere yönelik tutkulu bağlılık, çabucak ve kolaylıkla, liderin “düşmanı” olarak görülenleri ortadan kaldırma hırsına dönüşebiliyor. Geçen yazımda, Brezilya’da faşist Bolsonaro’nun başkanlık seçimini kazanması vesilesiyle popülist otokrasiler hakkında söylediklerimin peşine taze bir bireysel örneği takmak istedim.
CNN International muhabiri Andrew Kaczynski, Clinton’lara, Obama’lara ve Demokrat Parti’nin öndegelen başka isimleriyle oyuncu Robert de Niro’ya bombalı paketler yollayan Cesar Sayoc’un 2017 Ocak ayından bugüne attığı üç binin üzerinde tweet’i taradı. Ulaştığı tespitlerden biri şu: “Aşırı sağ” âleminde imal edilip ortalığa saçılan komplo teorileri ve uydurma olgularla kalkışılan karalama seansları kolaylıkla, şuursuz fakat kararlı şiddet eylemcileri üretebiliyor. Bizde de iktidar propaganda aygıtının büyük şevk ve şehvetle sürdürdüğü karalama kampanyaları ve ne pahasına olursa olsun gerçeği eğip bükme pratiği, yalnız belirli bir siyasî kadroya iktidar güvencesi ve kitle rızası üretme amacıyla çalışan mekanizmalar değil. Bunlar, hedef aldıkları “taraftar”ları “inanmış” ve eyleme hazır militanlar haline getirebiliyor.
Başkan Donald Trump’ın “düşmanlarını” ortadan kaldırmaya azmeden Sayoc için araştırmacı CNN muhabiri, “aşırı sağcıların komplo teorileriyle zihni öylesine bulanmış ki,” diyor, “bu korkutucu”. Sayoc, tweet’lerinde, 2016 başkanlık seçimleri öncesinde epey gürültü koparan “Pizzagate” fantezisinden epey bahsetmiş. “Pizzagate”, güya bir pedofili ağının açığa çıkarıldığı uyduruk bir karalama eylemiydi: Hillary Clinton’ın seçim kampanyasının başında yer alan John Podesta’nın WikiLeaks tarafından araklanıp ortaya dökülen e-postalarında şifreli yazışma varmış; Washington D.C.’deki bir pizzacı üzerinden işleyen pedofili ağı, siyaset ve eğlence dünyasından nüfuzlu kimselere cinsel emellerini tatmin için kullansınlar diye çocuklar temin etmekteymiş; bu kimseler arasında bizzat başkan adayı Hillary Clinton ve Demokratların ileri gelenleri de varmış, falan…
İler tutar yeri olmayan bu teori, içerdiği bin türlü tutarsızlığın ve mânâsızlığın ortaya dökülüşüyle, aklı azıcık başında kimseyi kandıramadan çöplüğe atılmıştı. Lâkin görülüyor ki, bugün hâlâ, “aslında bunlar doğruydu, ana akım medya aksini pompalayarak skandalı örttü” iddiasında bulunabilen yayın organları, internet siteleri var ve pek çok insan, Pizzagate saçmalığı dahil, o kadar çok abuk sabuk teoriye inanıyor ki!.. Bizdeki “Büyükada casusluk skandalı” veya “FETÖ’cü rahip CIA başkanı olacaktı” yollu örnekler de aynı rezillikteydi. Aslına bakarsanız bizim bütün yakın tarih anlatıları güncel uydurmalara taş çıkartır.
KİME SALDIRIR?
Bu tip uyduruk “sunum”ların tesirinde uzun süre kalan insanlar, yalnız zihnen dumura uğramış yaratıklar haline gelmekle kalmıyor, tehlikeli de oluyorlar. Dünyaya Yeni Şafak yayın yönetmeni veya Takvim yazıişlerinin gözüyle bakan birinin kılıç kuşanıp sınıra doğru (herhangi birine) at sürmesi neredeyse kaçınılmaz. O at sınıra belli mesafe kala dönmeye mecbur olduğundan, müstakbel kahramanımız hayvanı bizim üstümüze sürecek, kılıcının keskinliğini üzerimizde sınayacaktır. Kılıç varsa kullanılır.
Kime saldırır? Şüphesiz, varlığını neyle, kiminle özdeşleştiriyor, kim-ne zayıf düşerse kendisinin de yok olacağını varsayıyorsa ona kötülük besleyene. “Baba”ya düşmanlık edene. Giderek, “Baba”ya itaatsizlik edene, itiraz edene. Sonunda, “Baba”yı sevmeyene.
Çünkü bu, “dünyanın” kendi gibilere düşmanlığının en üst, en kesin, en incelikli ifadesidir. “Baba”ya zarar vermeyi düşünen, bir defa onu yıktıktan sonra şüphesiz “Baba”yı sevenlere yönelecektir. Onları ezecek, onların yüzüne değersiz olduklarını haykıracak, ellerindekini alacaktır. Hele bunu “Baba” ortaya çıkmadan önce yapıyorduysa, tehlike daha elle tutulur kıvamda algılanacaktır. Onları sahiplenen “Baba”yı sahiplenmek onların görevidir. Bunun için gerekirse “iş başa düştü” deyip düşmanları yok etmeye girişmekte hayır olabilir.
NİHAYET ONA SESLENDİ BİRİ
Bombalı paketçi Cesar Sayoc önce elinden geldiğince -modern zaman faşistlerinden işittiği- komplo teorilerini aktarmış, etraftakileri uyarmış, kendisi de iman tazelemiş. Komplo teorileri tekrarladıkça kafa yapar, bağımlılık yaratır, zamanla eylemli bir imanın unsurlarına dönüşürler. Bunları inkâr edenler “Baba”ya zarar verme potansiyeli taşıyanlardır. Onu yıkmayı amaçlayan menfur planları gizleyerek, bunların sahici eylem planları olmadıklarını iddia ederek yaratacakları gevşeme ve dikkatsizlik, “Baba”nın hedef alınmasını kolaylaştıracaktır. Evet, evet, düşmanlar harekete geçmeden bizim geçmemiz şarttır! Yoksa tehlike “Baba”ya yaklaşacaktır.
Sayoc’ların aile avukatı Ronald Lowy’ye göre, Trump sahneye gelince, Sayoc “nihayet kendisine seslenen birinin çıktığını hissetmiş”. O söz avukatın: “Trump’ta bir baba buldu.”
Cesar Sayoc’un Trump takıntısı birden başlamış. Trump’a ait mülkleri ziyaret etmiş, mitinglerini kaçırmamış. Yemin töreninde de oradaymış.
ÖZGÜN HİKÂYENİN GENELLEŞTİRİLEBİLİR YÖNLERİ
Tabiî Sayoc’un kendine özgü hayat hikâyesi, -bütünleşmemiş, tamamlanmamış- şahsiyeti, özgün ihtiyaçları, alışkanlıkları, davranışları var. Kendisini küçük yaşta terk eden babasının yerine koyacağı baba figürü arıyor olması öne sürülerek, meselâ, onun durumunun genelleştirilemeyeceği söylenebilir.
Ancak, seri bombalı paket eylemcisi hakkında çizilecek tablo, bir yandan özgün, kişisel, tekil bir manzaraya ait olduğu izlenimini verirken, öbür yandan aslında nasıl da genelleştirilebilir çizgiler barındırıyor! Azıcık oynatma, kaydırma, onun yerine bunu, şunun yerine şunu geçirme işlemiyle, kendine kimlik yaratma, nihayet kendisini muhatap alan birinin çıkmasından duyulan heyecan ve baba figürü edinme dallarında kafaya oynayan başkaları da bulunup haklarında düşünülebilir. Başka topraklarda, başka coğrafyalarda.
Sayoc kendisini Seminole Kızılderili kabilesinin mensubu olarak tanıtıyordu. Bombalı paketler hadisesinden sonra meşhur olan, camları bol çıkartmalı minibüsüne kabileye ait pek çok arma, amblem, logo vs. yapıştırmıştı. Ancak aşağı yukarı dört bin mensubu bulunan -ve kendini “barış anlaşması imzalamamış tek kabile”- olarak tanıtan kabile, Cesar Sayoc’un kendilerinden olmadığını açıkladı. Zaten açıklamasa da olurdu, çünkü bombalı paketçinin -küçük yaşta kendisini terk eden- babası Filipinli, annesi İtalyan!
Yani Sayoc, Filipinli-İtalyan kökenliyken kendini Kızılderili olarak sunuyor. Acaba azıcık azıcık inanmaya başlamış mıydı buna? İmkânsız değil. (Bakın, ne kadar genelleştirilebilir bir hal! Herkes etrafa bakınıp kolayca örnekler bulabilir.)
Aile avukatı, Sayoc’u “ABD’ye öfkelenenlerden biri” diye tanıtıyor: biraz “toplum dışı”, biraz kenarda kalmış… Trump bunlara “masada yer” verdi. “Kurulu düzen”de kendini dışlanmış hissetmenin, azıcık “toplum dışı” kalmanın bu türü de kolaylıkla genelleştirilebilir bir konum. Elindekilerle (ailenin zenginliği, itibarı, imkânları, eğitim düzeyin, kabiliyet, beceri ve bilgilerin, ufkun, idrakın, kapasiten) mevcut toplumsal ilişkiler sistemi içerisinde tatminkâr bir konum elde edemeyeceğin belliyse, düzenli işin, başını soktuğun bir çatı altı, biraz da eşin dostun, akraban varolsa bile, aslında başka birilerinin “yaşadığı”, senin de anca onlara hizmet ettiğin, asla onlar için öngörülmüş yaşam çevresi ve standardına ulaşamayacağın fikrinden, duygusundan kurtulamazsın. Ve edindiğin kültür, eğer kendi çaban ve imkânlarınla -artık ne kadar olabiliyorsa- elindekileri geliştirmeye seni yöneltmiyorsa, böyle bir yönelişe imkân verecek manevî donanımdan seni yoksun bırakmışsa, üstelik, bu yoksunluktan övünme payı çıkarmana yolaçan çarpık bir ideolojiyle ruhunu sakatlamışsa, başkalarının hayatını seyrederken geçecek hayatında en büyük hakikat içinde büyüyen haset olabilir.
Başkalarının seni umursamayışı, yoksunluğunun üzerinde tepinerek eğlenmeleri karşısında beslediğin haset ne kadar haklı bir kökten büyüyorsa seni o kadar istismara açık kılar. Ve günün birinde o “Baba” çıkar gelir, der ki: Hiçbir şey için çaba harcamana gerek yok. Seni bu halinle egemen kılacağım. “Onlar” yerlerde sürünecekler ve sen üzerlerinde tepinebileceksin. Sırtlarına izini çıkaracağın postalını ve üniformanı da ben vereceğim.
ABD gibi, bireyselliğin bizim idrak edemeyeceğimiz boyutlarda bir varoluş ilkesi olduğu yerlerde, “yalnız kovboy”ların, adaleti kendi yerine getirme peşindeki modern büyükşehir kahramanlarının yüceltildiği diyarlarda Cesar Sayoc’lar daha bol çıkıyor, çıkacak. “Baba”yı korumak için onun “düşmanlarını” ortadan kaldırmaya yönelen Sayoc’un Ortadoğu’daki muadilleri, çılgınlık sınırındaki bireyler değil, linç kalabalıklarıdır. Brezilya’da da böyle olmasından korkulur.
Nasıl savuşturacağımızı tam bilemediğimiz bir büyük belayla uğraşmak durumundayız.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024