Ümit KIVANÇ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Bakü’de tarih yazdı. Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le birlikte, Azadlık Meydanı’nda düzenlenen “Zafer Geçidi Töreni”ni izledi. Erdoğan’ın bu ziyaret sırasında sarf ettiği sözler, ziyarete çok özel anlam-önem kazandırdı. Hayır, Azerbaycan’ın tek-adamını övmesi ve bu devletin “İlham Aliyev’in dirayetli liderliği altında inşallah destan yazmaya devam edeceğini” söylemesi değil elbette, bunca dikkate değer olan. Tayyip Erdoğan dün, Türk İslâmcılığı için “tarihin sonu”nu ilan etti. Üstelik bu bildirim, Francis Fukuyama’nınki gibi, ideolojik zafer sarhoşluğuyla, ötesi berisi düşünülmeden dışavurulmuş, kofluğu telaffuz edildiği anda ortaya çıkan abukluklardan değil. Gayet ciddî bir “finiş”, bir “varış” ilanı. Erdoğan, Ermenistan’a karşı kazanılan zaferle “Enver Paşa’nın ruhunun şâdolduğunu” söyledi. Bu aynı zamanda, hem İslâmcıların hem de onların hasmı modernleşmeci-Batılılaşmacı kampın kendilerini birbirlerine göre tanımladığı tarihî çelişki anlatısının -imhası değilse- iptali anlamına geliyor.
Yani gelirdi. Akıl-mantık ve haysiyetin anlam ifade ettiği yerde yaşıyor olsaydık.
Sözkonusu iki kamptan birinin çoğunluğuna seslenerek garantili konum elde eden okur-yazar, “kanaat önderi” -bayılıyorum bu lafa :)- tayfası dışında kalan, kendince hakikat peşinde koşan az sayıdaki insan, Türkiye’de hem yakın tarihi açıklamakta kullanılan hem de güncel politikada tutulacak yolu aydınlatan -karartan?- kadim çelişkinin kofluğunu uzun zamandır ortaya koymaya çalışır. Kamp temsilcisi, sözcüsü, militanı olunmadığında sağdan soldan herkesin üstüne dışkısını savurabileceği meşru hedef haline geldiğiniz güzide cemiyetimizde gerçi tarihe dair az buçuk bilgisi-fikri olan herkesin bildiği, ancak bunları seslendirdiğinizde uğradığınız muameleden ötürü dile dökmediği hakikat, bir tarafta Abdülhamid öbür tarafta Mustafa Kemal’le simgelenen iki düşman kampın mücadelesinin yakın tarihimizin temelini, omurgasını, hikâyesini, ruhunu filan oluşturmadığı, tam tersine, bu kampları ayıran değil birleştiren çizginin herbişeyimizin temeli olduğudur. Bundan bahsetmek kimsenin işine gelmez; çünkü kimi malının mülkünün riske gireceğini düşünür, kimi siyasî-toplumsal konumunun.
Öğretilen hikâye nedir? Bir tarafta “Kızıl Sultan” var, öbür tarafta “Hürriyet mücadelesi” veren Jön-Türkler. Bir tarafta içi kurumuş, kof, yoz, âtıl Kamil Paşa -farzımuhal-, öbür tarafta “çakı gibi” İttihatçılar. Kamil Paşa’nın yerini Refah Partisi alınca “çakı gibi” sıfatı da İttihatçılardan teğmenlere geçiyordu falan…
Bu hikâye yakın tarihimizi görmeyi, anlamayı, olanları idrak etmeyi, bugünümüzü düşünmeyi, yarınımızı tasarlamayı önleyen bir gözbağı, buna karşılık, bizzat hikâyesinin anafikrini ve mürit bağlayan sihrini karşıtından temin eden kampların, karşıtlarınca titizlikle gözetilen kimlik belgesi. Ve yanlış. Ve bir noktadan sonrası, artık yalan.
Nitekim “ilerici” İttihatçılar daha sonra -en ufak demokrasi dozu içermemesi için sürekli ve azamî gayret sarf edecekleri- Cumhuriyetin sahiplerine evrilecek ve iktidardan pay istemekten bir türlü vazgeçmeyen “gericiler”e, “Bu minarelerden bu ezan okunuyorsa bizim sayemizde!” diye had ve yer bildireceklerdir. Türk laikliğinin izahı ve tarifi bu cümlede ve bu tutumda saklı. Etrafında dönen kavga da ona göre.
“Saklı” demek lafın gelişi. Yoksa ortada. Bugün Tayyip Erdoğan’ın olabilecek en veciz, en mâciz -“mecazlı” demek, ben uydurdum- ve galiz şekilde ifade ettiği hakikatin orta seviye subay dili ve temiz Türkçeyle ifadesidir bu. Enver gibi modernlik erlerinin -Enver’in durumunda er değil paşa oluyor bu, ama rütbeye takılacak zaman değil!- iradesini her türlü toplum iradesi karşısında muzaffer kılan Teşkilat-ı Mahsusa’dan JİTEM’lerle iş gören modern “hukuk devleti” organizasyonuna, özel telgraf hattıyla katliam ve tehcir idare eden Talat’tan, onun adını ilkokula veren Cumhuriyet bürokratına uzanan çizgidir esas olan. Ve günümüz İslâmcısının yakası açılmadık yalanlarına rağmen, bu çizgi boyunca “yerli-millî” olana saygıda kusur edilmemiştir. Kümeste Kur’an okuyan yoktur. Çizgiyi takip ederseniz, iki yanında, taşları sökülüp oraya buraya döşenmiş, sökülmeyip de canı çekilmiş zamanın tahripkârlığına teslim edilmiş kiliseler görürsünüz. Düşmanlık kılıfı soyulunca dini buhar olup uçanlar, kendi ellerinde olmadığı için dövündükleri devlet de öyle istemese bu yıkımların gerçekleşemeyeceğini bilir. Aralarındaki çekişme yalnız iktidar bahsinde öncelik meselesidir. Kavga bundan ibarettir.
Türkiye Cumhuriyeti ordusunun ve onu yuvası sayan devletçi-ulusalcı zevatın cânıgönülden katılımıyla müdahale edilen savaşta Azerbaycan’ın Ermenistan ordusunu yenerek işgal altındaki topraklarını geri alışı üzerine Enver Paşa’yı anmak, “ruhunun şâdolacağını” söylemek elbette basit bir hamasî tercih değil. Bizi yönetenlerden pek az gördüğümüz bir hakikate işaret etme tavrı.
Şunu biliyoruz ki, bizim şartlarımızda maalesef demokratik gibi sıfatlarla da anmak zorunda kaldığımız muhaliflerden bu lafa gelebilecek yegâne itiraz, “senin Enver’in adını ağzına almaya hakkın yok” bâbından bir şahanelik olabilir. Enver’i ya da bütün o katilleri, katliamcılarıyla İttihatçıları kahraman sayan, en azından onlarla aralarında yakınlık bulan, “gerici-işbirlikçi padişah” figürü karşısında onları olumlayan ve kendisini ilerici, demokrat, muhalif, hattâ solcu sayan çok insan var bu memlekette. Tayyip Erdoğan’a, Enver’i de ellerinden kaptığı için kızacaklardır. Oysa Erdoğan tarihin görüp göreceği en büyük “Türkiye ittifakı”na işaret ediyor.
Türk İslâmcısının içler acısı hali katmerlendikçe katmerleniyor. Sonunda yalnız hüsran tabakaları kalsa bari ortada. Sanki başka türlü olacak. Sadece iktidar uğruna her günaha aşkla sarılmaktan mütevellit yüksek ateşten erimiş naylon kılıf kalacak gibi duruyor. Necip Fazıl’ı bayrak edinmiş ahaliden çok şey mi bekliyoruz? Irkçılık hapı, haydi, yakın tarih masalıyla baştan kolay yutturulduğu için bünyelerine yabancı gelmiyor, anladık, fakat bu bünye liderin Enver’i yüceltmesini de mi kaldırabiliyor?
Propaganda başvazifelisinin eşinin az daha “şöyle bir ağız tadıyla kürk giydirmediler”e varacak hezeyanını sineye çekmekten bahsetmiyoruz, hanımlar beyler; Enver’i sahiplenmekten bahsediyoruz.
Şu soruya cevap bulun artık: İnandığınız şey nedir tam olarak?
Enver’in ruhu hakikaten şâdoldu. Adam kazandı.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları



































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024