Ortam kızışıyor... Daha doğrusu kızıştırılıyor... Dikkat!!!

1960 öncesinden beri tüm kızışmış ortamlara şahit oldum... Hiç bir zaman kızıştıranlar kaybetmedi... Hatta kızıştırdıkları gençleri kullanarak devirdiklerini, sonradan kendi kontrollarında tekrar iktidara taşıdılar... Kızışan gençler ise, karşı kamplardayken, kendilerini, hiç beklemedikleri bir anda, aynı işkencehanelerde, aynı hapishanelerde buldular ve hayatlarını canice kaybeden yoldaşlarına birlikte ağladılar... Dikkatttt!!!

Ortamı kızıştıranları, "Silivri mutabakatı" ile serbest kalan sabıkalı, elleri kanlı canileri izleyin... En tanınmışları askeri ve sivil erkanla aynı fotoğraf karelerinde poz vermekteler... Dikkat!!!

1960 öncesinden beri, iktidarın koruyucusu gibi görünen "omzu kalabalıklar"ın 27 Mayıs darbesinden sonra ne hale düştüklerini düşünün... Hangi uluslararası bağlantıların adamları olduklarını ve darbenin ilk saniyesinde "Nato'ya, Cento'ya bağlıyız" bildirilerini okuyan Alpaslan Türkeş'i hatırlayın... Dikkat!!!

Her kızıştırılan gençlik hareketi arkasında sabıkalı "darbeci/cuntacı" sözde-devrimci şarlatanların olduğunu hatırlayın... Gençleri "devrim hayaliyle" sivil iktidarlara karşı kışkırtıp onların katledilmeleri, idam edilmeleri karşısında timsah gözyaşı dökenleri hatırlayın...12 Mart öncesi bizim ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü forumlarında boy gösterip 12 Mart'tan sonra ortalıkta görünmeyen "darbeci/devrimcimleri" hatırlayın, o dönemi yaşamamışlara hatırlatın... Dikkat!!!

Her darbede yenilmiş, arkadaşlarını kurban vermiş, ama hala ham hayallerle kahramanlar yaratan ve sivil siyasi hareketleri maceraya sürükleyen deFrimcilere Dikkat!!!

Her kızıştırılmış ortamda esas sıkışan iktidarların "canbaza bak" oyunlarıyla, haklı ve tepkili genç yığınları kışkırttıklarını hatırlayın... Bu genç yığınların "kavgayı kabul ediyoruz" yiğitliğiyle oyuna gelmelerini ve kurbanlar vererek yenildiklerini hatırlayın... Dikkat!!!

Yakın geçmişte savaşa "kışkırttıklarını" öne sürüp 6Milyonun üzerinde seçmen desteğini hendeklere sürerek "oyuna gelenlerin" kendi halkına ihanetini hatırlayın... Dikkat!!!

Ve hiç unutmayın... Siyasi zafere erişmek, ancak, kavgayı, kavga ettiğinizin ve içinizdeki kışkırtıcıların size dayattığı metotlarla yapıp oyuna gelmektense, oyunu bozmayı, size dayatılan "şiddet" yolunu reddetmeyi deneyin... Dikkat...

Sözümü, John Lennon'ın veciz seslenişi ile bitirmek istiyorum...