Yalçın AKDOĞAN
Dini cemaat ve oluşumların memleket meselelerine bakışı farklı türden eleştirilere konu olabiliyor. Ülkenin can yakıcı sorunlarına ilgi gösterip açıklama yapmamak 'duyarsızlık' olarak, sorunlara ışık tutup çözümler önermek ise 'siyaset yapmak' olarak nitelenebiliyor. Cemaatler farklı alanlarda farklı önceliklerle hareket eden oluşumlardır. Her cemaatin ülke meselesine aynı düzeyde ilgi göstermesini istemek nasıl yanlışsa, ilgi gösterenleri farklı bir konuma oturtmaya çalışmak da yanlıştır.
İçinde büyük mağduriyetler, haksızlıklar ve acılar barındıran Kürt meselesine duyarsız kalmamak, insani, İslami ve demokratik duyarlılığı olan herkesin en tabii yükümlülüğüdür. Dini cemaatlerin de bu konuya ilgisiz kaldığını düşünmek doğru olmaz. Türkiye'deki cemaatler dinin sosyal-kültürel boyutunu öne çıkarmakta, değerler merceğiyle gelişmelere bakmaktadırlar. Sistemin iki sorun alanı olan İslam ile Kürtlüğün aynı anda ortaya konması, her zaman en büyük korku olmuştur. İslami mesajları sebebiyle büyük sıkıntılar yaşayan bu oluşumların Kürt meselesiyle ilgili söylemlerde bulunması ikinci bir sıkıntıya dönüşmüştür.
Uzun zaman ayakta kalma mücadelesi veren cemaatlerin kendi birlik ve bütünlüklerini koruma kaygısı etnik milliyetçiliği kutsayan anlayışlara karşı bir teyakkuz hali üretmiştir. Etnik milliyetçilik pek tabii olarak 'ayrıştırıcı' etkisi sebebiyle müteyakkız olunan bir konudur. İçinde Kürtleri, Boşnakları, Arapları, Çerkezleri, Zazaları ve farklı etnik kökenden insanları barındıran cemaatler kendi bütünlüklerini tehlikeye atacak her gelişmeye karşı daha hassas ve mesafeli durmuşlardır. Siyasi tarafgirlik de bu şekilde ayrıştırıcı bir konu olarak görülmüştür. Kitleselleşen cemaatler, içinde farklı siyasi eğilimdeki insanların varlığı sebebiyle açık siyasi tutum takınmamışlardır.
Cemaatlerin genel tutumunu inkar eden, yok sayan, bastıran statükocu tutumla aynı kefeye koymak haksızlık olur. Bir çok cemaat, Kürt meselesi gibi siyasi muhtevası yoğun olan konulara ilişmemeyi siyaset yapmamak, siyasi tarafgirlik göstermemek gibi görmüşler, kendi ilgi alanı dışında tutmaya çalışmışlardır.
Cemal Uşşak'ın samimi hissiyatını dile getirmesiyle başlayan tartışma bu çerçevede konuşulmayan bir konuyu gündeme taşımıştır. Ama meseleyi takdim ederken söylenenler sorunun bilinçaltı boyutlarını da yansıtmıştır. Aşılması gereken önemli bir set de bilinçaltındaki kaygı ve korkulardır. Nitekim, Kürt meselesine yönelik hassasiyet gösterenlerin gayretlerini 'onlar zaten Kürt kökenli aydınlardı' imasıyla küçümsemek, böyle bir çelişkiyi öne çıkarmaktadır. Bu insanlar insani ve dini duyarlılığıyla mı hareket etmiştir, yoksa Kürtlük bilinciyle mi? Kürt olanın Kürt meselesinden daha fazla muzdarip olması ve bunu gündeme taşıması tabii ki ayıp olarak görülemez. Statükocu sistem muhafızlarının etiketleme yanlışını birbirimize karşı yapmamız, aşılması gereken çok eşik olduğunu göstermektedir. Geçmişle yüzleşmek gerekiyorsa, bu insanlara yafta yapıştırılmasına veya farklı gözle bakılmasına dair de bir pişmanlık ve özür ifade edilmesi gerekiyor. Kürt meselesine duyarlılık gösteren Türklerin bile 'Kürtçü' olarak damgalanması, Kürt meselesinden sarfı nazar edilmesinden daha vahim bir durumdur. Nitekim sevgili Akif Beki'nin şu sözleri çok anlamlıdır: "Bugünden geriye doğru hesapsız bir 'muhafazakâr camia' özeleştirisi yapılacaksa, sırtına meş'um bir 'Kürtçü' damgası vurularak dışlananların ne haksızlıklara uğradığını ikrarla başlamalıydı."
Kürt meselesinde bazı seslerin düşük çıkmasında terör örgütü ve ırkçı ideolojik yaklaşımın Kürtleri savunma söylemiyle paralel düşmeme kaygısı da rol oynamıştır. Terör örgütünün savunulamaz eylem ve söylemleri, Kürt meselesini konuşmayı da zorlaştırmış, farklı çevrelerin duyarlılıklarını gölgede bırakmıştır.
Bugün cemaatlerin Kürt meselesine ilgi göstermesini 'siyasallaşma' olarak görmek de bu duyarlılığı örseler. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin şu değerlendirmesi çok manidardır: "Hazreti Bediüzzaman ta Meşrutiyet yıllarında Medresetü'z-Zehra adıyla Van'da bir üniversite kurulmasını teklif ederken orada Arapçanın farz, Türkçenin vacip ve Kürtçenin caiz gibi kabul edilerek hepsinin beraberce okutulması gerektiğini söylemiştir. Neden okullarda Kürtçenin de öğretilmesine fırsat verilmedi?"
Gülen Hareketi de diğer oluşumlar gibi sosyo-kültürel muhtevadadır, ama ülke meselelerine yönelik de bir duruş ve tavır sahibidir. Özellikle son dönemde yaşanan demokratikleşme mücadelesinde herkes taraftır ve duyarlılığını ortaya koymak durumundadır. Bunu siyaset yapmak olarak değil, demokratik duruş sahibi olmak şeklinde görmek daha yerinde olacaktır.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ‘Yüzyılın anlaşması’ barış değil savaş mı getirecek?
22.05.2019 - Gerilim, savaşa dönüşür mü?
17.05.2019 - YSK bir mağduriyeti önledi
8.05.2019 - Yeni bir ittifak arayışı mı var?
2.05.2019 - Erdoğan’ın ustalığı ve kurbanlık siyasetçi arayanlar
1.05.2019 - ABD’nin anlaması gereken…
19.04.2019 - ABD ile ilişkiler nereye evrilir?
17.04.2019 - ABD, İsrail ve İstanbul seçimleri…
12.04.2019 - Kimin perdesi kapanacak göreceğiz!
11.04.2019 - İmamoğlu yanlış üstüne yanlış yapıyor
4.02.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
ümit kolcu
Bu ülke türklerin,kürtlerin,lazların,çerkeslerin,süryanilerin,alevilerin,ermenilerin,rumların bu topraklarda yaşayan herkesindir ve hiç birinin hukuk karşısında üstünlüğü yoktur!elitlerin bu ülkenin halklarına maraba muamelesi yapmasından bıktık artık.
ümit kolcu
İnadına barış,ulusalcılara,kemalistlere,ipçilere,sağcılara,solcu görünümlü faşistlere rağmen!ölenler bu halkın çocukları onların çocukları değil!zaten kürtlerin dağa çıkmalarına neden olan bu gün barışa karşı çıkanların ırkçı,ulusalcı,faşist politikaları değilmi?insanın doğasında dinginlik vardır,hiç kimse rahatı yerindeyken rahatını bozmak istemez.ölümü göze alıp dağa çıkıyorsa ölümle karşılaştığı içindir.İ n a d ı n a B A R I Ş.
Ad Soyad Giriniz...
Sözünü ettiğin merkez medyanın bir benzeri Düzcede de var Yıldıray...
Ad Soyad Giriniz...
Harika bir yazı, güzel bir değerlendirme. Ellerine sağlık.
abdurrahim savcı
Üstat kalemine ve yüreğine binlerce.... kez sağlık