Yıldıray OĞUR
Önceki akşam Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan tarihi Keçi Burcu’nda 25 yaşındaki Mehmet Akar kendini yaktı.
Tam 21.21’de kendini ateşe veren Akar, ağır yanıklarla hastaneye kaldırıldı ama kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Aslında bu genç adam bundan dört yıl önce Diyarbakır’da başlayan ve tüm Türkiye’nin konuştuğu bir eylemin çıkış sebebiydi.
23 Ağustos 2019 günü Diyarbakır’da yaşayan 70 yaşındaki Hacire Akar, 21 yaşındaki oğlu Mehmet Akar’ın dağa kaçırıldığını iddia ederek HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlattı.
İki gündür kayıp olan oğlunun HDP binasına girdikten sonra bir daha eve dönmediğini iddia eden anne Hacire Akar “Oğlum HDP binasına girdi bir daha çıkmadı. Ben oğlumu istiyorum. Yerde yoksa gökten de olsa getirecekler oğlumu. Bu binadan çıkmıyorum oğlum getirilene kadar” diyerek günlerce binanın girişine oturdu.

Akar’ın iki oğlu daha önce PKK’ya katılmıştı.
1994’de PKK’ya katılan oğullarından biri 2017 yılında öldürülmüştü. Diğer oğlu ise hala PKK’daydı.
Yanında kalan küçük oğlunun 20 gün sonra düğünü olacaktı:
“Oğlum nişanlı, bayramdan 3 gün sonra nişan yaptık. 20 gün sonra düğünü olacak. Altınlarını aldım, evini döşedim, düğün salonunu kiraladım gelip buraya girmiş. Suyun içine hap koyup vermişler onu bilinçsizleştirip götürmüşler. Eli kınalı damadımı götürdüler. Hani nerede bu HDP’nin adaleti, nerede insan hakları? 20 günlük damat kaçırılır mı? İki çocuğumu daha önce bunlar kaçırıp götürdüler bu üçüncüsü. Her yıl birini götürüyorlar. 16-17 yaşına geldiler mi kaçırıyorlar.”
Oturma eylemi kısa süre sonra medyada haber oldu. AA, TRT her gün eylemden yayınlar yapmaya başladı.
Hacire Akar’ın yanına çocukları PKK’da olan ya da onların tabiriyle “PKK tarafından kaçırılmış” başka anneler de gelip oturdu. Protesto polis koruması ve devlet desteğiyle büyüdü. Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı destek açıklamaları yaptı.
PKK, yıllardır ilk defa böyle bir eylemle karşı karşıya kalmıştı. Doğrudan HDP suçlamaların odağındaydı.
Eylemin devlet tarafından organize edildiği dışında tam olarak ne diyeceklerini bilemediler.
Mehmet Akar bir süre sonra HDP’ye yakın Mezopotamya Haber Ajansı’nda göründü.
Kameralara konuşan Akar, kaçırılmadığını, zorla halasının kızıyla evlendirilmek istendiği için evden kaçtığını Diyarbakır’da olduğunu söylüyordu:
“Hiç kimse beni kaçırmadı, HDP ile hiçbir alakası yok. Ailemin orada durması bile yanlış. Aileme de belirttim; ailemi sildim. ‘Sizinle hiçbir ilişkim alakam yok’ dedim. Hiçbir yere de gitmedim, buradayım. Kesinlikle onlara gitmeyeceğim. Hiç kimseyi suçlamasınlar, ben kendi irademle evden çıktım. Kimse beni yönlendirmediği gibi kimse beni bir yere göndermedi. Hiçbir yere gitmedim, buradayım. Ailemin orda oturma eylemi sürdürmesi de yanlış bir şey. HDP ile hiçbir alakası yok. Ben kimseye bağlı değilim. Kendi başıma evden çıktım. Ailem kimseyi suçlamasın. Ailemle görüşmeyeceğim. Kendi yaşamımı seçebilirim. Ailemin zorla evlendirmesini kabul etmiyorum.”
Bu kez bazı HDP’li siyasetçiler, sol medya eylemin fos çıktığını ve devlet manipülasyonu olduğunu yazdılar.
Hacire Akar, oğlu için 21 gün boyunca HDP önünde oturdu.
21 gün sonra Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri Mehmet Akar’ı dağda olmasa da Diyarbakır’da buldu.
Emniyet Müdürlüğü’nde kameraların önünde birbirine kavuştular.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tebrik için Hacire Akar’ı aradı, görüntülü olarak görüştüler.

Türkçe bilmediği için Kürtçe konuşan anne Akar, Erdoğan’a teşekkür ederek, “Benim oğlum size emanet” dedi.
Erdoğan da “Eyvallah, başım gözüm üstüne” karşılığını verdi.
Oğlunun cezaevine atılmamasını isteyen Akar’a Erdoğan, “Niye atalım? Biz sana teslim ediyoruz, sen gereğini yapacaksın. Biz, her zaman sizin yanınızdayız, sizle beraberiz” diye cevap verdi.
Öyle de oldu.
Sekiz gün gözaltında kalan Mehmet Akar, daha sonra serbest bırakıldı.
Vali ve İçişleri Bakanı Akar’a iş sözü verdi.
Anne Hacire Akar’ın zaferi AA ve TRT başta olmak üzere medyada manşetlere çıktı.

Ve Hacire Akar, oğlunu alıp evine gitti.


Sekiz gün sonra da iptal edilen düğün yapıldı.
Düğüne İçişleri Bakan Yardımcısı ve Vali de katıldı.

Hacire Akar bir sembole döndü, HDP önündeki eylem ise 300 ailenin katılımıyla hala sürüyor.

Mehmet Akar, iki yıl önce baba da oldu.
Eşi yine hamileydi.

Ve önceki akşam…
25 yaşındaki bir çocuk babası Mehmet Akar, hamile eşini ve kendisi için mücadele etmiş annesini arkasında bırakıp Diyarbakır’ın meşhur Keçi Burcu’na çıktı ve 21.21’de kendini yaktı.
Bıraktığı Kürtçe mektupta Öcalan’a süren tecridi protesto için kendini yaktığını anlattı:
“Merhaba arkadaşlar. Heval Bubo’nun eylemini selamlamak istiyorum. Önder Apo’dan haber alınamıyor. Ne ailesinin ne de avukatlarının görüştürülmesine izin verilmiyor. Başvurular hiçbir gerekçe gösterilmeden ret ediliyor. Biz artık Önder Apo’nun sağlık durumundan endişe ediyoruz.
Buna karşılık ben de saat 21.21’de Amed keçi burcunda bedenimi ateşe vereceğim. Bedenimi tutuşturan ateşin aydınlığı İmralı’yı aydınlatsın. Umudum o dur ki bu eylem Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne vesile olsun.
Bijî Serok Apo
Bijî Serok Apo
Bijî Serok Apo”

Mektupta selamladığı heval Bubo, yani Veysi Taş, 12 Ocak’ta Mardin’in Artuklu ilçesinde bekçi olarak çalıştığı Küçük Sanayi Sitesi’nde kendisini ateşe vermiş, öncesinde çektiği videoyla “Öcalan üzerindeki tecride karşı bedenini ateşe verdiğini” anlatmıştı. Taş, 67 yaşındaydı ve 12 Eylül döneminde altı yıl Diyarbakır Cezaevi’nde yatmıştı.
Hastane önünde açıklama yapan Mehmet Akar’ın ağabeyi “Mehmet’tin durumu psikolojikti, örgütten kurtardıktan sonra toparlayamadı. Başımız sağ olsun, sorumlusu örgüttür, demek ki bırakmadılar peşini. 25 yaşında, bir çocuğu var, eşi hamile. Bize yapılan, herkese yapılmıştır. Başkasına yapmasınlar. Onu hayatta bağlamak için çok uğraştık, kurtaramadık. Örgütten dolayı psikolojisi bozuktu. Bizi rahat bırakmadılar” dedi.
Mehmet Akar’ın bu ‘eylemi’ örgüte yakın medyada takdir edilerek haber yapıldı.
PKK’ya ait Almanya’dan yayın yapan Yeni Özgür Politika haberi:
“HDP binası önünde “çocuğum dağa kaçırıldı” iddiasıyla oturan Hacire Akar’ın oğlu Mehmet Akar, önceki gün Sûr ilçesinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı bedenini ateşe verdi. Akar, dün şehit düştü” diye verdi.

Mezopotamya Haber Ajansı ise HDP Gençlik Meclisleri’nin eylemi İstanbul’da duvar yazılarıyla selamladığını haber yaptı:
“Duvarlara, “Tecridi kır, faşizmi parçala”, “Tecrit var oldukça her yer ateş altında” ve “Tecride karşı alanlara” şeklinde yazılamalar yapan gençler, Akar’ın eylemini selamlayarak, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etti.”

İki kişinin Öcalan için ardarda kendisini ateşe vermesi akla 1999’da Öcalan’ın yakalanmasının ilk haftasındaki “Güneşimizi karartamazsınız” sloganlı kendini yakma eylemlerini getirdi. O bir hafta içinde aralarında 11 yaşındaki Zehra Çelik’in de bulunduğu 63 kişi Öcalan için kendisini yakmıştı.
Eylemler Öcalan’ın mesajıyla bitirilmişti.
Zaman zaman yine kendisini Öcalan için yakanlar oluyordu.
Ama bunu 68 yaşında bir adamın ve 25 yaşında Diyarbakır Anneleri eyleminin çıkış sebebi olan bir gencin ard arda yapması yeni bir dalgayla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Dört yıl önce oğlunu alıp eve giden anne Hacire Akar, oğlunun cenazesinde PKK ve HDP’ye Kürtçe beddualar etti.


Mehmet Akar, devletin iddia ettiği gibi kandırılarak ya da kaçırılarak örgüte katılmamıştı.
Yine örgütün iddia ettiği gibi evden evlenmek istemediği için de kaçmamıştı.
Kendisini Öcalan için yakacak kadar inanmış bir militandı. 3 yaşında çocuğunu ve hamile eşini bile gözü görmemişti.
Devletin affı, düğününe gelip altın takacak kadar desteği de bu fikirlerini değiştirmemişti.
Örgütten gelen çağrıya uyup Öcalan’a süren tecride karşı kendini yakmıştı.
Peşpeşe gelen bu eylemler insanlardan kendini böyle feda etmelerini kolayca isteyebilen örgütün seçimlere doğru Öcalan’ın konuşmasını ne kadar istediğini da ortaya koyuyor.
Tabii Kürt meselesi dışında PKK’nın ve Öcalan kültünün nasıl bir antropolojik meseleye döndüğünü, Kürt meselesinin ise son zamanlarda şiddet üretemese de bütün yakıcılığıyla orada durduğunu da gösteriyor.
Diyarbakır annelerinin sembolü Hacire Akar, devletin yardımıyla oğluna kavuştu ama bu oğlunu kurtarmasına yetmedi.
Bu acı hikayeden herkesin çıkarması gereken dersler var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025