Yusuf Kaplan
Türkiye ile ABD arasında yaşanan vize krizi, bir süre sonra, diplomasi yoluyla çözülecek.
Ama bu tür krizler bitmeyecek...
Bitmeyecek; çünkü Türkiye, artık kendi kaderini kendi belirleyeceği bir yola girdi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu açık ve net bir şekilde şöyle dile getirdi:
“Batılıların önünde el pençe divan duran Türkiye yok artık. Türkiye, size muhtaç değildir.”
TÜRKİYE BİR ASIRLIK UYKUDAN UYANIYOR: YÖRÜNGESİNİ BULUYOR...
Olması gereken oluyor: Türkiye, bir asırlık uyku’dan uyanıyor... Tel Aviv’den, Washington’dan, Londra’dan ve Brüksel’den bağımsızlaşıyor...
Tam bağımsızlık mücadelesi veriyor...
Türkiye, bir asırdır, rayından çıkmış, rotasını yitirmiş fırtınalı denizin ortasında esen rüzgârlara göre yol alan bir gemiyi andırıyordu.
Türkiye’nin bir asır önce, medeniyet iddialarını reddetmesi, Batılı bir yörüngeye girmesi, her zaman söylediğim gibi, bizim tarih yapan bir aktörden tarihte tatil yapan bir figürana dönüşmemizle sonuçlanmıştı...
Bin yıl insanlık tarihinin yapılmasında kilit rol oynamış aktörlerden biri olarak Türkiye’nin esen rüzgârların önünde sürüklenmesi ve bunun böyle devam etmesi hem kabul edilebilecek, sindirilecek bir şey değildi hem de Türkiye’nin eninde sonunda tarihten çekilmesiyle sonuçlanabilecek tehlikeli bir yönelimdi.
Türkiye er ya da geç ama mutlaka rotasını bulacak, yörüngesine kavuşacaktı.
Yörüngesini yitirmiş, Türkiye gibi tarihin yapılmasında belirleyici bir rol oynamış bir ülkenin derin tarihî hafızasını, medeniyet dinamiklerini ve ruh köklerini hatırlaması ve yeniden tarihin akışını belirleyecek bir yürüyüşe soyunması kaçınılmazdı.
“TÜRKİYE KENDİ HÂLİNE BIRAKILAMAYACAK” DİYENLERİ KORKU SALDI...
İşte Batılılar bunu çok iyi biliyorlardı: Türkiye toparlanabilir, medeniyet iddialarına sahip çıkabilir ve tarihin akışının belirlenmesinde yeniden kilit rol oynayan aktörlerden biri konumuna yükselebilirdi.
O yüzden Batılılar, “Türkiye’nin kendi hâline bırakılamayacak kadar önemli bir ülke” olduğunu düşünüyorlar ve bunu Reagan’ından Thatcher’ına, Schröder’inden Clinton’ına kadar bütün belli başlı Batılı ülkelerin liderleri açık açık dillendirmekten çekinmiyorlardı.
Ne demekti bu?
Türkiye, kendi hâline bırakılması hâlinde, kontrolden çıkar, derin tarihî birikimini, tecrübesini ve medeniyet iddialarını harekete geçirmeye kalkışabilirdi...
Bu da, dünya tarihinin akışının değişmesi, dünyadaki dengelerinin değişmesi, yeni bir dünyanın kurulması ve yeni bir dünyanın kurulması sürecinde Türkiye’nin kurucu rol üstlenmesi anlamına gelecekti.
İşte bu tehlikeliydi. Böylesi bir şeye izin verilemezdi.
Bu nedenler, Türkiye’nin kendi hâline bırakılması, 3 asırlık küresel kapitalist sistemin önce nasıl haksız-hukuksuz temeller üzerinde yükseldiğinin görülmesi, meşrûiyetini yitirmesi ve çatırdaması, sonra da uzun vadede tarihten çekilmesi anlamına gelecekti.
Batılılar şunu çok iyi biliyor ve görüyorlardı: Osmanlı kapitalizme direndiği için bilfiil çökmüştü ama kapitalizme direndiği için bilkuvve yaşıyordu...
Osmanlı’nın “bedeni” yok edilmişti ama “ruhu” yaşıyordu...
O yüzden yeri ve zamanı gelince Osmanlı ruhu dirilebilir, bölgeyi hem de hızla kendine getirebilir ve dünyaya -uzun vadede- adalete ve hakkaniyete, sulhe ve selâmete dayalı yeni bir medeniyet fikri sunabilirdi.
Bu, Batı hegemonyasının, hem de beklenildiğinden daha kısa bir süre içinde çatırdaması ve tarihten çekilmesi sonucunu doğuracaktı...
ÇİN VE HİNDİSTAN DİZE GETİRİLDİ, MEDENİYET FİKRİNE BİZ SAHİBİZ SADECE
Dünya haritasına bakılınca, Türkiye’den başka “alternatif” bir medeniyet fikri sunabilecek dinamizme, birikime ve ruha sahip başka bir aktör olmadığını çok iyi biliyor Batılılar.
Önce Latin Amerika ve Afrika yok edilmişti.
Sonra Japonya dize getirilmiş ve bitirilmişti.
Son olarak da Hindistan ve Çin uyutulmuş ve yutulmuştu.
O yüzden kapitalistleşerek gittikçe güçlenen, hatta bizzat Batılıların öngörülerine göre 25-30 yıl içinde Amerika’yı sollayarak dünyanın en güçlü kapitalist ülkesi konumuna yükselecek olan Çin’den sanıldığı gibi hiç de ürkmüyor ve korkmuyordu Batılılar: Çin durdurulmuş ve vurulmuştu!
İslâm dünyasını yeniden toparlayarak yavaş yavaş yeniden ufukta beliren tek yıldız vardı: Yükselen hilâl Türkiye’ydi bu.
Ne yapıp edip doğmadan boğulmalıydı Türkiye.
O yüzden Gezi kalkışması tertiplendi ama püskürtüldü.
17-25 Aralık kumpası tezgâhlandı ama püskürtüldü.
En son 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi hayata geçirilmeye kalkışıldı ama bu da üstelik de bütün Batılıları çıldırtacak destansı bir direnişle bizzat halk tarafından püskürtüldü.
Batılılar, neye uğradıklarını şaşırdılar!
Türkiye içindeki ve dışındaki bütün terör örgütlerini kullanarak Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışıyorlar...
Ama artık ata alan Üsküdar’ı geçti: Toplum, bilinçlendi. Liderinin etrafında kenetlendi...
Türkiye’nin son kale olduğunu, mazlumların umudu olduğunu, Türkiye’nin tam bağımsızlık mücadelesine soyunduğunu gösterdi.
Elbette ki, medeniyet yürüyüşü için hazır değiliz... Güçlü bir entelektüel sermaye ve canlı bir kültürel sermayeden henüz yoksunuz...
Ama bundan sonraki aşama tam da bu aşama.
Türkiye bir yandan hızla güçlenmeye devam edecek öte yandan da düşünce, kültür, sanat ve medyada köklü atılımlara “bismillah” diyecek...
Şimdi, önümüzdeki süreçte, Erdoğan’ın toplumun bütün kesimlerini kucaklaması ve toplumu asgarî müştereklerde kenetlemesi gerekiyor...
Şunu iyi bilelim artık: Türkiye, tam bağımsızlık mücadelesi veriyor...
Geri dönüşü olmayan bir istiklal ve istikbal mücadelesi bu.
Dikkatli olacağız, basireti, feraseti ve akl-ı selimi elden bırakmayacağız ve her daim dik duracağız...
O zaman bizi kimse durduramaz.
Vesselâm.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları













































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020