Yusuf Kaplan
Yaşadığımız büyük paradoks şu: İslâm, küresel sistem tarafından dönüştürülemedi; ama Müslümanlar, küreselleşen izâfîleştirici, ayartıcı seküler postmodern kültür tarafından dönüştürülüyor hızla...
Müslümanlar, sekülerleşerek, konformistleşerek İslâmî duyarlıklarını yitirdikçe ve dönüştükçe, İslâm’ın protestanlaştırılması, sahte, paralel dinlerin icat edilmesi, meşrulaştırılması gibi tehlikeli bir süreç var önümüzde.
MÜSLÜMAN, BULUNDUĞU YERİN ŞEKLİNİ ALAN DEĞİL, BULUNDUĞU YERE ŞEKLİNİ VEREN KİŞİDİR
Müslüman, bulunduğu yerin şeklini alan kişi değil, bulunduğu yere şeklini veren kişidir.
Hep böyle olageldi...
İslâm’ın doğduğu ve yayıldığı zamanlardan yakın zamanlara kadar yaşanan bir gerçektir bu: Tüccarların ticarî faaliyetler için gittiği yerlerde, doğuşunun ilk yarım asrında İslâm hızla yayılmaya başladı, Doğu’da Hindistan ve Çin’den, Batı’da İspanya ve Portekiz’e kadar bütün küre çapında...
İlk yarım asırda tüccarların ticarî faaliyetleri sırasında sergiledikleri yüksek ahlâk, fazilet, adalet, hak-hukuk, infak, dayanışma, kanaatkârlık, fedakârlık, paranın değil sembolik sermayenin yani araçların değil amaçların öncelenmesi, bir yandan İslâm’ın hızla yayılmasını sağladı, öte yandan da farklı kültürlerle, coğrafyalarla, düşüncelerle, inançlarla besleyici bir temasın, alış-verişin gelişmesine imkân tanıdı.
Müslüman olarak sınırları aşınca, ufukları açıldı, müslümanlar umut kaynağı oldu insanlığın ilk bir asırlık süreçte.
ÜLKESİZLEŞEN VE İLKESİZLEŞEN ZİHİN, KÜLTÜR VE EKONOMİ
Bugüne gelelim.
Özellikle üçüncü ve dördüncü endüstri devrimleriyle birlikte, teknoloji küreselleşti ve dünyanın küreselleşmesinin temellerini inşa etti.
Ve sınırlar ortadan kalkmaya başladı.
Türkiye’de de entelektüel, kültürel, ekonomik sınırlar aşıldı ve ortadan kalkma eğilimi gösterdi.
Sonuçta, ekonomi de, kültür de ülkesizleşti ve varolduğu toprakların dokusuyla ve ruhuyla varoluşsal bağlarını yitirdi, küresel sistemin, güç odaklarının çıkarlarını koruyacak, pekiştirecek kadar ilkesizleşti.
Ülkesizleşme ve ilkesizleşme yalnızca ekonomiyle ve kültürle sınırlı değildi elbette.
Önce zihnî / entelektüel bir ülkesizleşme ve ilkesizleşme, yersizleşme / yurtsuzlaşma yaşandı: Zihnî bir metamorfoz yedik, celladına âşık bir zihnî dünya ve entelijansiya icat ettik bu ülkede...
Batı, Türkiye’de olduğu kadar mitleştirilmedi, kutsanmadı dünyanın hiç bir yerinde.
Batılı değerlerin “evrenselliği”, Batı’da nerdeyse yüzyıldır kıyasıya sorgulanırken, dışardan sömürgeleştirilemeyen ama içerden kendi-kendini sömürgeleştirilen Türkiye’de tartışmasız kabul ediliyor ve kutsanıyor hâlâ!
Eğer zihnimiz ülkesizleşmeseydi, Batı’ya açılmak, ufkun genişlemesiyle sonuçlanabilirdi; zihnin ülkesizleşmesi, yerini, dilini ve yönünü yitirmesine yol açacaktı ve böylelikle mitleştirilen Batı, dilsizleşen Türk entelijansiyasının dili, yersizleşen Türk etelijansiyasının yeri, yönünü yitiren Türk entelijansiyasının yönü olup çıkıvermişti.
Jean Baudrillard’ın yerinde ifadesiyle, “kimliğini yitiren bir toplum, kendisine yeni bir imaj edinir,” tespitinin gerçeğe dönüşmesiydi bu.
BATI’YA AÇILMAK, BATI’YA KAPATILMAKLA SONUÇLANDI
Batı’ya açılmak, lokal sınırların aşılması, küresel ölçekler kazanması ve başka dünyalara ulaşılması, Gadamer’in deyişiyle “ufukların buluşması” gibi bir zenginleşme ve derinleşmeyle sonuçlanmadı, sonuçlanmazdı da.
Aksine Batı’ya açılmak, Batı’ya kapatılmakla sonuçlandı.
Zihnin ülkesizleşmesi, varlık nedenini, yerini terketmesiyle, iddialarını yitirmesiyle, açılmanın kapatılmaya, zihnî körleşmeye dönüşmesi gibi bir ilkesizliğin (=dilsizleşmenin, yersiz-yurtsuzlaşmanın, yön ve yörünge yitiminin) neşvünemâ bulmasıyla sonuçlandı.
Oysa tarihte müslümanların geliştirdikleri tarihin tanık olduğu ilk küreselleşme tecrübesinde, İslâm medeniyetinin başka medeniyetlerden, başka medeniyetlerin de İslâm medeniyetinden imajinatif şekillerde beslenebildikleri verimli bir vasat ve bunun vasıtaları inşa edilmişti.
İslâm medeniyeti, iki asırdır, ikinci büyük varoluşsal bunalımını yaşadığı için, küreselleşme süreci, müslümanların ufuklarının genişlemesine değil, zihinlerinin, kültürlerinin, ekonomilerinin ülkesizleşmesine, ilkesizleşmesine, dolayısıyla İslâmî duyarlıklarının hızla aşınmasına yol açıyor...
DİRENİŞ VE DİRİLİŞ RUHUYLA DONANMAK...
Modernleşme, küre ölçeğindeki ilk ülkesizleştirme, ilkesizleştirme ve ruhsuzlaştırma tecrübesidir.
Küreselleşme ise, ülkesizleşme, ilkesizleşme ve ruhsuzlaşmanın izafîleştirici, ayartıcı nitelikler kazanarak postmodern şekillerde gerçekleşmesine neden oluyor...
Batılılar, insanı, insanın kurdu olarak gördüler; bugün de öyle görüyorlar hâlâ.
Bizde insan insanın kurdu değil, umudu, ufku ve yurdudur; dün böyleydi bu, yarın da böyle olacak inşallah.
Bunun olabilmesi için, müslümanların, sistemin dönüştürdüğü ülkesiz / yurtsuz ve ilkesiz / ruhsuz kitleler olmaktan kurtulup, bu ülkeye, sisteme ve dünyaya ruh üfleyecek, dolayısıyla sistemi dönüştürecek köklü ve güçlü bir direniş ve diriliş ruhuyla donanmakzorundalar.
Direniş ve diriliş ruhu, dünkü yazımda da dikkat çektiğim gibi, dikey ve yatay eksenlerde gerçekleştirilecek oluş ve varoluş yolcuğuna çıkmaktan, bunun yolu da, hem bizim hem insanlığın önünü açacak öncü insanlar yetiştirmekten ve bu öncüleri çıkaracak örnek bir müslüman toplum inşa etmekten geçiyor yeniden, taze bir ruhla.
Zorlu bir yolculuk bizi bekliyor. Vesselâm.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020