Ayşe HÜR
“Türk ulus-devleti”nin inşası sürecinde “Kemalist devrimler” diye kodlanan bir dizi modernleşme girişimi kilit öneme sahiptir. Bunlardan biri de bugün popüler kültürde “dedelerimizin mezar taşlarını okuyamamamıza” neden olduğu ileri sürülen, 1 Kasım 1928 tarihinde kanunu kabul edilen “Harf İnkılabı” idi.
Yaygın kanı, Arap harflerinden Latin harflerine dönüs¸ün, Mustafa Kemal’in modernles¸me hamleleriyle ilintili oldugˆu yolundadır; evet böyledir ama Arap alfabesinin reforma tabi tutulmasını ilk dile getiren, son Osmanlı Maarif Nazırlarından Münif Pas¸a idi. Münif Pas¸a, 1862’de Cemiyet-i I·lmiye-i Osmaniye’de yaptıgˆı konus¸mada, Arap harflerinin Türkçenin grameri için yetersiz oldugˆunu, bu yüzden Arap alfabesine yeni is¸aretler eklenmesini ve harflerin birbirinden ayrı yazılmasını (hurûf-ı munfasıla) önermis¸ti.
1863’te bu sefer Azerbaycanlı “yeniles¸meci” Feth Ali Ahundzade, Sadrazam Keçecizade Mehmed Fuad Pas¸a’ya benzer bir teklifte bulundu ama kabul ettiremedi. Aradan 16 yıl geçti, 1879’da Latin ve Yunan alfabelerinden esinlenerek yeni bir Arnavut alfabesi hazırlayan S¸emseddin Sami Bey, benzer bir reformun Osmanlıca için de yapılmasını önerdi.
Bu önerilerin altında, alfabeyi kolaylas¸tırmakla, cehaletin ortadan kalkacagˆı düs¸üncesi, yazının degˆis¸tirilmesinin Osmanlı I·mparatorlugˆu’nun gerilemesinin altında yattıgˆı öne sürülen Şarklılıkla mücadelede önemli bir kös¸e tas¸ı oldugˆu inancı ve en azından bazıları için, Türk milliyetçiligˆiyle birlikte iyice belirginles¸en Arap düs¸manlıgˆı yatıyordu.
Enver Elifbası
Münif Pas¸a’nın 1862’de gündeme getirdigˆi harflerin ayrılması önerisi, 1911’de Milaslı I·smayıl Hakkı Bey tarafından benimsendi ve Hakkı Bey’in öncülügˆünü yaptıgˆı Islah-ı Huruf Cemiyeti’nin yayın organı Teceddüt (Yenilenme) gazetesinde kamuya duyuruldu. 1913 yılında Balkan Savas¸ları sürerken, I·ttihatçı Hüseyin Cahit (Yalçın) Bey’in Tanin gazetesinin birinci sayfasındaki yeni yazı denemeleri is¸te bu tartıs¸maların sonucuydu. Habere göre, Harbiye Nazırı Enver Pas¸a, kendi dairelerinde yeni yazının kullanılmasını emretmis¸ti. Ayrıca I·çtihat dergisinde Abdullah Cevdet ve Celâl Nuri (I·leri); Hürriyet-i Fikriye dergisinde Kılıçzâde Hakkı Bey gibi yazarlar bu giris¸imi destekleyen yazılar kaleme almıs¸lardı. Ancak, Harbiye Nezareti’nde görevli kurmay subaylardan I·smet (I·nönü), Enver Pas¸a’ya şöyle demişti:
Pas¸am, yaptıgˆınız büyük bir inkılaptır. Ancak memleketin genç zabitleri ihtiyat subayı olarak bulunuyorlar ve kes¸iftedirler. Harfler öyle tek tek yazılırsa kes¸if raporları çok gecikir. Oysa kes¸if raporlarının hemen ulas¸ması lazımdır. Bu bakımdan bu büyük eserinizi zaferden sonra tatbik etmek üzere s¸imdilik erteleseniz?
Bir bas¸ka subay, Mustafa Kemal de benzer düşünüyordu:
Peki, güzel! I·yi bir niyet; fakat yarım is¸, hem de zamansız. Harp zamanı, harf zamanı degˆildir. Harp olurken harfle oynamak sırası mıdır? (...) Bu s¸imdiki s¸ekil hem yazmayı hem okumayı hem de anlamayı, dolayısıyla anlas¸mayı eskisinden fazla geciktirir ve güçles¸tirir. Hız isteyen bir zamanda böyle yavas¸latıcı, zihinleri yorup s¸as¸ırtıcı bir tes¸ebbüse geçmenin maddi, amelî ve millî ne faydası var? Sonra da mademki bas¸ladın, cesaret et s¸unu tam yap, medeni bir s¸ekil alsın!
Falih Rıfkı Atay, ileriki yıllarda Çankaya’da şöyle diyecekti:
Eğer harp çıkmasaydı, bu acayip yazı umumileşecek miydi? Hiç zannetmiyorum. Hepimiz gülüyorduk. Fakat Enver Paşayı da denemesinden alıkoymak mümkün değildi. Enver Paşa bir vatansever ve muhafazakâr tipte bir ıslahatçı idi. Bu yazı da onun kabalığı nevinden bir icaddır. Fakat ilk yenileşme ve garplileşme hareketinden beri duyulagelen bir ihtiyacın ne kadar derinleştiğini gösterir. Bu bir fantazya değildi. Ciddi bir şeydi.
Zamanın Maarif Nazırı Emrullah Efendi’nin de bu koroya “I·lim emirle olmaz,” diyerek katılması üzerine, çes¸itli kesimlerce “Hatt-ı Cedîd”, “Hatt-ı Enverî”, “Ordu Elifbası”, “Enver Elifbası” veya “Alman Yazısı” gibi isimlerle anılan bu yeni alfabe, ordu içinde haberles¸mede bir süre kullanıldı ama is¸leri kolaylas¸tırmada bir avantaj sagˆlamadıgˆı için ömrü kısa oldu.
Mustafa Kemal’in suskunluğu
Mazhar Müfit (Kansu) Bey’in iddiasına göre, Erzurum Kongresi’nin arifesinde, 7-8 Temmuz 1919 gecesi, Mustafa Kemal ileride yapacagˆı is¸leri kendisine not ettirmis¸ti. Bunlar arasında Arap alfabesinden Latin alfabesine geçmek de vardı. Çünkü Türk dilinin sekiz sesli harfe ihtiyacı olduğu halde, Arap alfabesinde ancak üç sesli harf vardı. Arap harflerinde büyük ve küçük harfler tamamen farklı biçimlerde yazılıyordu. Gerçekten de Arap alfabesi için matbaalarda tertip kasalarının 612 ayrı şekli olmak zorundaydı. Oysa Latin alfabesiyle büyük, küçük harf ve rakamlar için 70 hurufat yeterliydi. Buna karşılık Arap harfleri, resim, fotoğraf gibi görsel sanatların gelişmediği bir toplumda, kaligrafi sanatına konu olarak estetik bir değer taşıyordu.
Halide Edip (Adıvar) Hanım’a göre de Mustafa Kemal, 1922’de kendisine Latin harflerinin kabulünden söz etmis¸ti. Ancak ilginçtir, Mustafa Kemal ve arkadas¸ları, yeni Türkiye’nin kurulmasından sonra harf inkılabı konusunda hevesli görünmüyorlardı. Örnegˆin Kasım 1922-Temmuz 1923 tarihleri arasındaki Lozan Barıs¸ Görüs¸meleri’nin kesintiye ugˆradıgˆı 17 S¸ubat 1923’te, Batı dünyasına liberal selamlar göndermek için alelacele toplanan I·zmir I·ktisat Kongresi sırasında, I·zmirli is¸çi delegesi Ali Nazmi, 1908’de Arnavutluk’ta, 1922’de Azerbaycan’da Latin alfabesinin kabul edilmesinden esinlenerek, Türkiye’de de benzer bir atılımın yapılmasını önerdiğinde
Kongre Başkanı Kâzım Karabekir Paşa uzun konuşmasında Azerbaycan'da ve Arnavutluk'ta Latin harflerinin kabul edilmesinin büyük "felaket" olduğunu; "Türkçenin [Osmanlıcanın] yazısı gayet zordur ve öğrenilemez," şeklindeki propagandanın aslında yüzyıllardır “Bizi kemirmek isteyen ve maatteessüf içimizde tebaa-i sadıka diye asırlarca yaşayan herifler tarafından zer edilen ve şeytankarane olan bu fikirler” olduğunu, bunların I·slam âlemini parçalamak isteyen Batı mens¸eli bir düs¸ünce oldugˆunu; oysa Arap harflerinin I·slam harfleri oldugˆunu ve Türk ırkına maloldugˆunu söylemis¸ti. I·çtihat dergisinde Kılıçzâde Hakkı Bey, üç makaleyle Pas¸a’ya cevap verdigˆinde Mustafa Kemal, bu tartıs¸maya hiç katılmamaya özen göstermis¸ti.
1924 yılının bas¸ında, halifelik makamının kaldırılmasına desteklerini sagˆlamak için I·stanbul gazetecileri ile I·zmir’de bir araya gelen Mustafa Kemal’e, 1913’te Enver Pas¸a’nın harfleri ayırma önerisine destek veren Hüseyin Cahit Bey “Latin yazısının ne zaman kabul edilecegˆini” sordugˆunda, Mustafa Kemal bu sorudan rahatsız olmus¸tu. Aynı s¸ekilde 1924 bütçe görüs¸meleri sırasında I·zmir Milletvekili S¸ükrü (Saraçogˆlu) Bey, halkın okuma yazma bilmezligˆinin tek nedeninin Arap harflerinin kullanılması oldugˆunu söyledigˆinde de Mustafa Kemal’den ses çıkmamıs¸tı. Aynı yıl, Berlin’deki Türk ögˆrenciler “Yeni Harfler Birligˆi” adlı bir dernek kurmus¸, bütün Türk illeri için Latin harflerinin kabulünü istemis¸ ve Yeni Yazı adlı bir de dergi çıkarmıs¸lardı; ancak bunlar Ankara’da bir hareket yaratmamıs¸tı. Mustafa Kemal, suskunlugˆunu Ahmet Cevat (Emre) Bey’e s¸öyle gerekçelendirmişti:
Egˆer ben size “Bu meseleyi ancak son senelerde düs¸ündüm,” dersem sakın inanmayınız. Ben ta çocuklugˆumdan beri bu davayı düs¸ünmüs¸ bir adamım. O toplantıda [gazetecilerle I·zmir’de bulus¸masını kastediyor] vermis¸ oldugˆum gayri kat’î cevabımı anlamak isteyenlere s¸u izahı vermek isterim: Ben basit bir adamım, yani ben düs¸ündüklerimi önce milletimin arzusunda, ihtiyaç ve iredesinde görmeyi s¸art sayan ve bunu gördükten sonra ancak tatbiki ile kendimi mükellef bilen bir adamım. Her insanın, mensup oldugˆu içtimaî heyet (toplum) için düs¸ündügˆü bir fikir olabilir. Fakat sagˆını solunu dinlemeden söylenmis¸ sözler, benim telâkkime (anlayıs¸ıma) göre, uzun uzun ve derin denemelerle incelenmedikçe fiil sahasına çıkamazlar. Her içtimaî is¸te s¸ahsî düş¸ünüs¸ün umumî ihtiyaç ve iradeye mutabık oldugˆunu hissetmemis¸ olanlar, behemehal (mutlaka) bas¸arısızlıgˆa mahkûmdurlar.
Akşam gazetesinin anketi
1926 yılından itibaren gazetelerde Latin harfleri konusunda yazılar çıkmaya bas¸ladı ancak, örnegˆin 28 Mart 1926 tarihli Aks¸am gazetesinin “Latin Harflerini Kabul Etmeli mi, Etmemeli mi?” bas¸lıklı anketine cevap veren 16 kişiden 13’ü Latin harflerine kars¸ı çıkıyordu. Latin alfabesinden yana olan üç kişi, İçtihat dergisi sahibi Abdullah Cevdet, Galatasaray Lisesi Edebiyat Öğretmeni Rafet Avni (Aras) ve Freiburg Üniversitesi Doğu Dilleri eski öğretmeni Mustafa Hamit Bey idi. Karşı çıkanlar arasında Avram Galanti, I·brahim Necmi (Dilmen), Halil Nimetullah (Öztürk) gibi Kemalist kültür devrimine bas¸ından itibaren inananlar oldugˆu gibi, Bas¸bakan I·smet Paşa de harf degˆis¸ikligˆine taraftar degˆildi. Ona göre bu konudaki bir degˆis¸iklik devlet hayatını felce ugˆratırdı. İşin ilginç yanı Hüseyin Cahit, Celâl Nuri, Kılıçzade Hakkı ve Cenap Şahabettin beyler gibi koyu Latin harflerini savunanlar ankete katılmamıştı. Mehmed Fuat (Köprülü) Bey ise Millî Mecmua’da görüşlerini (sadeleştirilmiş dille) şöyle ifade ediyordu:
Latin harflerinin kabulüne taraftar olanlar, zannediyorlar ki Batı medeniyetine bu suretle daha çabuk ve daha kolay uyabiliriz. Hâlbuki Batı medeniyetine uymak, harflerimizin değiştirilmesi ve Latin harflerinin kabulüyle olamaz... Alelade mantık ve alelade akıl yürütme ile elde edilen teoriler, hayat sahasında büyük bir tatbikat kabiliyeti gösteremezler. Sosyal olaylar üzerinde etkili olmak için, katî surette sosyal kurallara uymak mecburiyeti vardır. Bu kurallara kayıtsız kalanlardır ki ancak Latin harflerinin kabulüne taraftar olabilirler.
Türkçü-Turancı liderlerden Zeki Velidi (Togan) da Türk Yurdu dergisinde yayımlanan “Türklerde Hars Buhranı” yazısında (sadeleştirilmiş dille) daha sert konuşuyordu:
Kesinlikle bilmeliyiz ki Latin harflerinin lisanımıza tatbiki imkânsız ve zararlıdır (…) Bunu uygulama ya da zorla bir kerede yahut yavaş yavaş terbiye yoluyla olabilir. Zorla olduğu vakit meselâ Arap harflerinin kullanımı kesinlikle yasaklanır. Ahali bilsin bilmesin Latince yazılır. Harfler meselesi Latin harflerini kabul etmek suretiyle halledilecek olursa bu yolun bir devlet içerisinde dört beş aydan fazla ömrü olmaz.
Ancak aynı yıl davet üzerine Türkiye’ye gelen dilbilimci Dr. Alfred Kühne’nin önerisi ile Mustafa Kemal, Macar alfabesini incelemeye bas¸ladı. Bu tarihten sonra, çalıs¸malar birden hızlandı. 8 Ocak 1928’de Adliye Vekili Mahmut Esat (Bozkurt) Bey, Türk Ocakları Merkez ve Hars Heyetleri’nde verdigˆi bir ziyafette, Latin harfleri konusundan söz açtı. 8 Mart’ta Türk Ocagˆı Hars Heyeti’nde I·smet Pas¸a, Latin harfleriyle ilgili bir danıs¸ma toplantısı yaptı. Mayıs ayında CHP Genel Sekreteri ve Erzincan Milletvekili Saffet (Arıkan) Bey ve üç milletvekili “beynelmilel erkam” (uluslararası rakamlar) sistemine geçilmesini önerdi ve bu degˆis¸iklik Haziran ayında uygulamaya kondu. Artık sıra harflere gelmis¸ti. Mustafa Kemal, bu günlerde konuya açıkça dâhil oldu. Mayıs ayının sonunda Heyet-i Vekile kararıyla “lisanımızda Latin harflerinin suret ve imkân-ı tatbikini düs¸ünmek üzere” Dil Encümeni olus¸turuldu. 24 Mayıs’ta ise Latin rakamlarının kullanılmasına ilis¸kin kanun kabul edildi.
Harfler nasıl seçildi?
Falih Rıfkı’ya göre, komisyondaki ilk tartıs¸ma, Osmanlıcadaki yabancı kelimelerin bütün ses haklarını veren bir alfabe mi, yoksa Türkçe ve Türkçeles¸en kelimelerin hakkını veren bir alfabe mi hazırlamak gerektigˆinde çıkmıs¸tı. Bu bagˆlamda, kaf, kef, gayın harflerini gereksiz bulanlarla gerekli bulanlar arasında epey ates¸li tartıs¸malar olmus¸tu.
Falih Rıfkı, Çankaya kitabında bu tartışmalara dair şunları söylüyor:
Bir prensip anlaşmazlığı şöyle çıktı: Osmanlıcadaki yabancı kelimelerin dahi bütün ses haklarını veren bir alfabe mi alacaktır, yoksa Türkçe ve Türkçeleşen kelimeleri mi esas tutacaktır? Arabın “ayın”ı, “s”si, “zel”i, “tı”sı, “zı”sı gibi yeni alfabede ayrı ayrı harfler olacak mıydı? Bu harfler Türklerin ağzında kaybolmuştur. “Osman”daki “s” ile “esmek”deki “sin” arasında, “ağız”daki kalın “ze” ile “haz”daki “z” arasında hiçbir fark yoktu. Bundan başka yeni alfabede yalnız Türkçe kelimeleri düşünmekle yabancı kelimelerin de Türkçeleştirilmesini sağlamış olacaktır. Ayrı harf, yabancı kelimeye imtiyaz vermek ve onu daima yabancı kıldıktan başka eski imla zorluklarını yeni yazıda da bırakmak demekti.
Sağ anlayış, Türk söyleyişinde kalmayan, fakat fasih (doğru) Arap söyleşisinde devam eden bütün ses haklarını vermekti. Biz milliyetçiler sağ anlayışın iddialarını yendik.
Türkçe kelimeler için “kaf” ve “kef”, “gef ve “gayın” harfleri lüzumsuzdu. İstisnasız bütün Türkçe kelimelerde “k” ile “g” harfleri ince seslilerle “kef” ve “gef”, kalın seslilerlerde “kaf” ve “gayın” dırlar.
“Ya Kazım kelimesini nasıl okuyacağız?” diyorlardı. Bir radikal fikir şu idi: Böyle kelimeler gitgide Türk söylenişine uysa ne çıkar? Fakat bu fikir yürümedi. İki ayrı harf almak yerine Arapça kelimeler için “k” ve “g” harflerinin önüne bir “h” koymakta uyuştum. “Kazım=Khazım” yazılacaktı. Tasrif (fiil çekimi) ve terkipler (tamlamalar) için tire usulünü kabul etmiştik! “Gelmiyorum” kelimesi “Gelmiyor-um” şeklinde yazılacaktı.
Yeni alfabede Latin yazısı dünyasının ortaklaşa değerlerini değiştiren acayipliklerin kalmasına hâlâ esef duymaktayım. Bunun başlıcası “c” harfidir. Türkçede “j” sesi yoktur. Yabancı dillerden alınma kelimelerde bu ses “c”ye değişmiştir: Candarma, curnal gibi. “Ejderha” ile “ecnebi” kelimeleri pek farklı söylenir. Bir teklif “c” sesi için “j”yi almak ve “c” harfini “ç” sesi için bırakmak, “ç”yi, “ş” karşılığı kullanmaktı. Herhalde bugünkü bazı aykırılıklardan kurtulabilirdik.
Bu tartışmalar, 26 Haziran 1928 tarihinde çalışmalarına başlayan, Falih Rıfkı, Fâzıl Ahmed, Ruşen Eşref, Ragıp Hulusi, İbrâhîm(?), Ahmet Cevat, Yakup Kadri, Mehmet Emin, Mehmet İhsan beylerden oluşan Elifba Encümeni’nde bilimsel bir ton kazanmış, Encümen sonuç olarak aralarında Q, X, W harfleri olan, buna karşılık, Ğ, Ö ve Ü harfleri olmayan 29 harfli “Türk Alfabesi” önerisini yapmıştı. Ancak daha sonra Q, X, W harfleri çıkarılarak, Ğ, Ö ve Ü harflerinin katılımıyla bugün kullanılan alfabede karar kılındı. Her harfle ilgili değişiklik gerekçelerini tespit etmek zor ama Falih Rıfkı’ya göre “Q/Kü” harfi “tehlikesi” s¸öyle atlatılmıs¸tı:
Biz Türkçe kelimelerde (k)nın ince seslilerde daima (ke), kalın seslilerde (ka) okunduğunu düşünerek (q-kü)yü alfabeye almamıştık. Ben yeni yazı tasarısını getirdigˆim günün aks¸amı Kâzım (Özalp) Paşa sofrada, “Ben adımı nasıl yazacagˆım, ‘Kü’ harfi lazım” diye tutturdu. Atatürk de “Bir harften ne çıkar? Kabul edelim,” dedi. (...) Ben sofrada sesimi çıkarmadım. Ertesi gün yanına gittigˆimde meseleyi aniden Ata’ya açtım. Atatürk el yazısı majüsküllerini (büyük harf) bilmezdi. Küçük harfleri büyütmekle yetinirdi. Kâgˆıdı aldı, Kemal’in bas¸ harfini küçük (kü)nün büyütülmüs¸ü ile sonra da “K”nın büyütülmüs¸ü ile yazdı. Birincisi hiç hos¸una gitmedi. Bu yüzden “kü” harfinden kurtulduk. Bereket Atatürk “kü”nün majüskülünü bilmiyordu. Çünkü o “K”nın büyütülmüs¸ünden daha gösteris¸li idi.
Q harfi ile ilgili bir başka anı, Mustafa Kemal’in, halka yeni harfleri öğretmek için çıktığı yurt gezisinden Ankara’ya dönerken, 20 Eylül 1928 gecesi Kırşehir yakınlarındaki Yerköy İstasyonu’ndaki gece dersine katılan Kırşehir’in tanınmış münevverlerinden Cevat Hakkı (Tarım) Bey’e aittir. Yozgat Milletvekili Süleyman Sırrı (İçöz) Fransızcada olduğu gibi “Q” harfinin niçin kabul edilmediğini Mustafa Kemal’e sormuş, Mustafa Kemal’in cevap vermekte bir süre tereddüt etmesinden cesaret alan Cevat Hakkı Bey şöyle demişti: “Kâmil, katil, gaip, gar, gardiyan…gibi yabancı menşeli kelimeleri Türkçeleştirmek için.” Cevat Hakkı Bey’in bu cevabı üzerine Mustafa Kemal de gülerek “Evet, doğru,” diyerek kendisini onaylamıştı. Mustafa Kemal, beş saat süren bu imtihan ve mülakattan sonra gitmeye hazırlanırken “Başka sorusu ve önerisi olan var mı?” diye son defa sorunca, Cevat Hakkı Bey tekrar söz almış ve konumuzla ilgili şunu rica etmişti: “Yeni Latin alfabede Ş sesini Fransızcadaki gibi CH yazarak veriyoruz. Bu karışıklığa sebep oluyor. Biz S harfinin altına bir virgül koyarak bunu Ş olarak okursak bu halk için çok daha kolay olacak.” Mustafa Kemal CHF Genel Sekreteri Saffet Arıkan’a dönerek “Bunları not al,” demişti. Muhtemelen, C harfine kuyruk eklenerek alfabeye Ç harfi eklenmesi bu öneriye bağlı olarak yapılmıştı.
“Sarayburnu Nutku” okunuyor
“Harf I·nkılabı”nın bas¸lamak üzere oldugˆuna dair bir is¸aret, 3 Agˆustos 1928 tarihli Milliyet gazetesinde çıkan, Latin harfleriyle yazıldıgˆı için çok az kis¸inin anlayabildigˆi s¸u fıkra oldu: “Gazi, geçenlerde yeni harflerin kabul ve tatbikinden bahsedilirken etrafında bulunanlara s¸öyle dedi: Büyük Taarruz’a karar verdigˆim zaman I·smet Pas¸a’ya, ‘Göreceksin, neler olacak,’ demis¸tim. S¸imdi size söylüyorum. Göreceksiniz neler olacak.”
Mustafa Kemal, “uygun vaktin” geldigˆine kanaat getirmis¸ olmalıydı ki, 9 Agˆustos 1928 günü, Sarayburnu Parkı’nda sahneledigˆi bir “mizansen” ile Harf I·nkılabı’nı bas¸lattı. “Shakespeare’nin kralı[nın] başvekilini tacını bırakıp vatandaş olmakla tehdit ettiği gibi, Mustafa Kemal de kızdıkça: ‘-Millete giderim’ derdi,” diyen Falih Rıfkı’nın anlatımıyla, o gün parkta, bir kös¸ede caz, bir kös¸ede Mısırlı Müniretü’l Mehdiye Hanım ve saz arkadas¸larının Arapça s¸arkı ve kasideleri seslendiriliyordu. Bu ikinci konseri dinleyen halka es¸lik eden Mustafa Kemal, “Arap musiki takımının biteviye, agˆlayıs¸lı ve inleyis¸li melodileri” üzerine, yanındakilere dönmüs¸ ve “Kimde bir defter var?” diye sormus¸tu. Ardından bulunan küçük deftere bir s¸eyler yazıp Falih Rıfkı’ya vermis¸ti. Defterde yeni yazı ile bugün “Sarayburnu Nutku” diye bilinen hitabın ilk bölümleri vardı. Mustafa Kemal önce halka kendi seslenmis¸, ardından notlarını orada bulunan bir gence vermis¸, gencin okuyamaması üzerine de şunları demişti:
Vatandas¸larım, bu notlarım asıl hakiki Türk kelimeleri, Türk harfleriyle yazılmıs¸tır. Kardes¸iniz bunu derhâl okumaya tes¸ebbüs etti. Biraz çalıs¸tıktan sonra birdenbire okuyamadı. S¸üphesiz okuyabilir. I·sterim ki, bunu hepiniz bes¸ on gün içinde ögˆrenesiniz. Arkadas¸lar, bizim ahenkdar, zengin lisanımız yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarınızı demir çerçeve içinde bulundurarak, anlas¸ılmayan ve anlayamadıgˆımız is¸aretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak mecburiyetindesiniz.
Ardından, Falih Rıfkı’yı, nutkun devamını okumakla görevlendirmis¸ti. Bu konus¸madan anlas¸ıldıgˆı üzere, Cumhuriyet’in yeni yönetici kadroları, Türklük duygusunu yaratmak için “eskiyi”, “hurafeleri”, “geriligˆi”, “Dogˆulu olmayı” temsil eden Osmanlı geçmis¸inden kendilerini farklılas¸tırmaya çalıs¸ırken, ilk darbeyi alfabeye vurmaya karar vermis¸lerdi. O gece, âdeta bir “donanma gecesine” döndükten sonra Mustafa Kemal ve yanındakiler, motora binip Büyükada Kulübü’ne gitmişlerdi. Bahçede ana binaya doğru ilerlerken, tuvaletli hanımlar ve fraklı erkekler bir grup halinde heyetin üzerine doğru gelirken Mustafa Kemal, Falih Rıfkı’ya dönmüş ve “Çocuk, orada yaptığımızı burada yapamazdık,” demişti. Falih Rıfkı, anısını şöyle bitiriyor: “Bu bir Tanzimat dekorudur. Garp medeniyetçisi ve Türk milliyetçisi Atatürk bu dekora bir türlü ısınamamıştır. O bir cilacı değil, bir yontmacı idi.”
“Ya üç ayda olur ya hiç!”
Falih Rıfkı eski yazıyla yeni yazının bir süre yan yana kullanılmasını önerdiğinde Mustafa Kemal şöyle demişti:
Bu ya üç ayda olur ya hiç olmaz. Çocugˆum, gazetelerde yarım sütun eski yazı kaldıgˆı zaman dahi herkes bu eski yazılı parçayı okuyacaktır. Arada bir iç harb, bir iç buhran, bir terslik oldu mu, bizim yazı da Enver’in yazısına döner. Hemen terk olunuverir.
Mustafa Kemal, 23 Ağustos 1928 tarihinde Tekirdağ’a gitti, 25 Ağustos’ta İstanbul’a dönüp Dolmabahçe Sarayı’ndaki harf derslerine katıldı. Ardından Ertuğrul yatıyla Bursa, Çanakkale, Maydos (Ecebat), Gelibolu’yu ziyaret etti, tekrar İstanbul’a döndü. 15 Eylül’de, gezinin Sinop, Samsun, Amasya, Tokat, Sivas, Şarkışla ve Kayseri safhası başladı. Mustafa Kemal gezi boyunca sokaklarda, kahvelerde, dükkanlarda halkı sınava çekti, Sivas’ta daha sonra meşhur olacak fotoğraftan bildiğimiz gibi kara tahta başında halka ders verdikten sonra 20 Eylül günü Ankara’ya döndü. 22 Eylül 1928 tarihli gazetelerde, Mustafa Kemal’in Başvekâlet’e gönderdiği tezkere vardı. Tezkerenin ilk iki maddesi günümüzde dahi oturmayan bazı imla kurallarına dairdi:
1. İstihfam [soru] edatı olan (mı, mi, mu, mü) umumiyetle ayrı yazılır. Meselâ: Geldi mi? gibi. Fakat kendinden sonra gelen her türlü lâhikalarla (ekler) beraber yazılır. Meselâ: Geliyor musunuz? Ben miydim? gibi. 2. Râbıta edatı olan (ki) ve dahi mânasına gelen (de, da) müstakil kelime olarak ayrı ayrı yazılır. Meselâ: Görüyorum ki sen de iyisin, gibi.
29 Eylül 1928 günkü Cumhuriyet gazetesinde güftesini (29 harfin sırayla sayılmasından ibaretti) Mustafa Kemal’in; bestesini (1,20 dakikalık hicaz makamında) Osman Zeki (Üngör) Bey’in yaptığı “Harfler Marşı”na dair haber çıktı. Nihayet, Mustafa Kemal 1 Kasım 1928’de TBMM’yi açılıs¸ konus¸masında s¸öyle dedi:
Her vasıtadan evvel büyük Türk milletine, onun bütün emeklerini kısır yapan çorak yol haricinde kolay bir okuma yazma anahtarı vermek lâzımdır. Büyük Türk milleti cehaletten az emekle kısa yoldan ancak kendi güzel ve asil diline kolay uyan böyle bir vasıta ile sıyrılabilir. Bu okuma yazma anahtarı ancak Latin esasından alınan Türk alfabesidir. (...) Milletler ailesine, münevver (aydın), yetis¸mis¸ büyük bir milletin dili olarak elbette girecek olan, Türkçeye bu yeni canlılıgˆı kazandıracak olan Üçüncü Büyük Millet Meclisi, yalnız ebedi Türk tarihinde degˆil, bütün insanlık tarihinde mümtaz (seçkin) bir sima kalacaktır.
Konus¸manın ardından, TBMM’de “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” kabul edildi. Dikkat edilecegˆi gibi, kanun metninde harflerin adı “Latin” degˆil, “Türk” harfleri oldugˆu belirtiliyordu.
3 Kasım’da Resmî Gazete’de yayımlanan 1353 Sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun’a göre, yeni harflere geçis¸ 1 Ocak 1929’u geçmeyecek; ancak mahkemelerdeki tahkik evrakının, fezlekelerin; basılı evrakın ve defterlerin eski harflerle yazılması Haziran 1929’a kadar sürebilecekti. Eski yazı ile yazılan dilekçeler de bu tarihe kadar kabul edilecekti. Devlet dairelerinde kullanılan eski harfli kitap, talimatname, defter gibi malzemelerde ve devletin bazı muamelelerinde, 1930 Haziranı’na kadar eski harfler kullanılabilecekti. Para, pul, bono gibi degˆerli kâgˆıtlar, degˆis¸tirilinceye kadar geçerli olacaktı.
Millet Mektepleri
Bu tarihten itibaren, yeni harfleri halka ögˆretmek için âdeta bir seferberlik bas¸latıldı. Matbaalar yeni kalıplar hazırlıyor, daktiloların tus¸ları degˆis¸tiriliyor, yol ve is¸yeri tabelaları, vapur isimleri, araç plakaları, afis¸ler, hatta cami içindeki süsleme yazıları bile degˆis¸iyordu. Ordu, polis, parti, cemiyetler, ögˆretmenler, din adamları, milletvekilleri, hatta bizzat Mustafa Kemal bu seferberlikte görev aldı. Halkın eğitiminde kullanılmak üzere 25 bin sözcüğü kapsayan İmla Lugatı hazırlandı; hiç okuma bilmeyenlerin dört, diğerlerinin iki ay mektebe devam etmelerini şart koşan 24 Kasım 1928 tarihli talimatnameden 15 bin adedi tüm yurtta dağıtıldı. 1 Ocak 1929’da büyük törenlerle açılan Millet Mektepleri’nde sadece I·stanbul’da ilk gün 50 bin kis¸i egˆitime bas¸ladı. Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü’nün 1935 yılında basılan kitapçığına göre, 1928-1929 yılları arasında 20 bin “Millet Mektebi Kursu&rdq
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016