Elif ÇAKIR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Katar dönüşünde bir kez daha ve bu kez uçağındaki gazeteciler aracılığı ile CHP’nin kurultay davasının hiçbir yerinde üstüne basa basa “AK Parti olarak olmadıklarını” açıkladı, diyor ki:
“Biz bu davanın hiçbir yerinde AK Parti olarak yokuz. Şikâyet edenler de yargılananlar da CHP’nin koridorlarında dolaşıyorlar.”
Erdoğan AK Parti Genel Başkanı şapkasıyla doğru söylüyor, CHP’nin kurultay davasının hiçbir yerinde kurumsal olarak AK Parti yok. Doğruya doğru siyasi bir parti olarak AK Parti bu süreçlerin içerisinde nasıl olabilir ki?
Zaten kimse de AK Parti Genel Merkez var demiyor.
Erdoğan bir yandan “biz bu davanın içinde yokuz” mesajı veriyor ama diğer yandan da davaya olan yakın ilgisini de merakını da saklayamıyor:
“Mahkeme kararını verdi mi, verdi. Dolayısıyla şimdi bu ara kararla süreç ertelenmiş oldu. Bu ertelenmeyle birlikte bu ara karardan sonra beklenen yeniden mahkemenin yapılmasıdır. Bakalım orada ne gibi bir karar çıkacak, bu mutlak butlan mı olur, başka türlü bir karar mı çıkar, hepsini yargının vereceği karardan sonra bunu da açık ve net göreceğiz.” (16 Eylül)
Sözleri bir hayli enteresan, bir hayli ilginç. Gerçekten de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği gibi bakalım 24 Eylül’e ertelenen dava duruşmasından nasıl bir karar çıkacak? Artık ülkemiz için şaşırtıcı olmayan, iktidarın yakından takip ettiği davaların doğal rutiniyle ‘hakim’ değişikliği olacak mı?
Bakalım yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi ‘açık ve net’ olarak göreceğiz.
***
CHP’ye kayyım davasında İstanbul ve Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinden 10 gün içerisinde çıkan iki karar, ekonominin hukukla nasıl iç içe olduğunu, ekonomi ve hukuk arasında nasıl güçlü bir bağ olduğunu, ekonominin nasıl kırılgan olduğunu, birbirini nasıl etkilediğini somut bir şekilde gösterdi.
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2 Eylül günü CHP İstanbul İl Kongresi’ni iptal kararı vermesinin ve kayyım atamasının ardından güne yükselişle başlayan Borsa İstanbul anında çakıldı. BİST 100 endeksinde yüzde 5 kayıp yaşandı, devre kesiciler çalıştı, bankacılık hisseleri sert bir şekilde düştü. 2 Eylül günü yaşanan bu siyasi gelişme Türkiye’nin kredi risk primi yükseldi.
Ekonomi çevreleri tedirgin bir şekilde 15 Eylül’deki davayı bekliyordu, Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP Kongresi hakkında “mutlak butlan” ya da “kayyım” kararı çıkar mı endişesi vardı. Ekonomistler duruşma öncesinde “mutlak butlan” ya da “kayyım” kararı çıkması halinde 19 Mart’ta yaşananların tekrar edebileceği, döviz talebinin artabileceği, son iki haftada yaklaşık yüzde 10 gerileyen borsadaki kayıpların, butlan kararıyla daha da derinleşebileceği, geniş tanımlı işsiz sayısının 12 milyonu aşabileceği, yüzde 30’ün üzerinde seyreden enflasyonun daha yükseleceğini, hayat pahalılığının daha ağırlaşacağı uyarısında bulundular.
Ama şükür beklenen olmadı, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesinden çıkan ‘erteleme kararı’ bile piyasaları coşturmaya yetti, endeks o gün yüzde 4’ü aşan oranda arttı. Piyasalar rahatladı.
Hukuk ve iktisat fakültelerindeki hocalar öğrencilerine “hukuk ve ekonomi” arasındaki bağı anlatmak için, ekonomiyi düzeltmenin yolunun hukuk devletinden geçtiğini, bu iki mahkemeden çıkan karara piyasalarının verdiği tepkiden daha iyi bir örnek bulamazlar.
Her fırsatta (gerçi son iki yıldır çok dillendirmiyor) iktisatçı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomi ve hukuk arasındaki bağı bilmiyor mu? Antidemokratik uygulamaların, yargı eliyle siyasetin önünün tıkanmaya çalışılmasının ülke ekonomisine nasıl zarar vereceğini, verdiğini bilmiyor mu?
Bilmez olur mu, elbette biliyor.
Erdoğan başbakanlığı döneminde Beyrut’tan dönüşünde uçağındaki gazetecilere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın AK Parti’ye ‘laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği iddiasıyla” açtığı kapatma davasının yabancı yatırımcıyı tedirgin ettiğini söylemişti:
“AK Partiye açılan kapatma davası nedeniyle, bu Türkiye’ye gelmesi beklenen 25 milyar dolarlık yabancı sermaye yatırımı tehlikeye girdi, şimdi dil döküyoruz.”
Ama asıl size de tanıdık gelecek şu sözlerini okuyalım. Kapatma davasının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin olduğunu, hukuk ve ekonomi arasındaki ilişkiye dikkat çeken Erdoğan diyor ki “Dava bir an önce neticeye ulaşsın istiyoruz. Ne olacaksa olsun, herkes adımını ona göre atsın.” (27 Mayıs 2008)
Tanıdık geldi mi bu sözler? Gelmiştir çünkü lugün bu uyarıları Erdoğan’a MHP lideri Devlet Bahçeli yapıyor, “Türkiye ağırlaşan belediyeler olmak üzere pek çok alana yayılan ve yoğunlaşan diğer hukuki davalardan adaletin eksiksiz tecellisi sağlanarak süratle kurtulmalıdır. Demokrasi ve hukuk güvenliği bakımından önceliğimiz olmalıdır” diyor. Ahmet Özer ve Ahmet Türk’ün görevlerine döndürülmesi çağrısında bulunuyor. CHP’ye kayyım davasının doğru olmadığını söylüyor. Yine Bahçeli’nin hukuk kurmayı Feti Yıldız aylardır hukuk, adalet uyarıları yapıyor, sık sık bağımsız ve tarafsız yargının hukuk devletinin teminatı olduğunu hatırlatıyor. Dindar olan iktidar yetkililerine dini referanslar vererek adaletin Allah’ın emri olduğunu, adaletsizlik ve imanın aynı sinede olamayacağını söylüyor.
Erdoğan 12 Aralık 2012 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda 2013 Bütçe Kanun Görüşmelerinde yaptığı konuşmada 27 Nisan e muhtırasının ve AK Partiye kapatma davasının ekonomiye maliyetinin 2 milyar dolar olduğunu, AK Partiye kapatma davasının açılmasının bile ekonominin 16 damarına neşter vurduğunu, ekonominin yüzde 13.7 küçülmesine neden olduğunu açıklamıştı. (https://www.yenisafak.com/gundem/kapatma-turkiyeyi-yuzde-13-kuculttu-435503 )
Ama aynı Erdoğan gelin görün bugün 19 Mart Operasyonun ekonomiye hiç zarar vermediğini söyleyebiliyor. Oysa gerçek hiç de böyle değil, İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuklanmalarının Türkiye’ye maliyetinin daha birinci ayında 143 milyar doları aştığını bizzat DEVA Partisi lideri Ali Babacan söylemişti. (27 Nisan 2025)
Devletin başı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan da 19 Mart operasyonun ve CHP’ye kayyım davasının ülkemiz ekonomisine verdiği zararı kuruşu kuruşuna elbette biliyor. Ama sanırım kimsenin kendi cebinden çıkmayınca, zarar devletin hazinesi olunca, faturayı ödeyen vatandaşın kendisi olunca umursanmıyor maalesef.
Ortaya çıkan tablo bunu gösteriyor, bunun başka bir açıklaması olamaz zira.
Ben asıl Erdoğan’ın beni gülümseten “İta amirlerinden izin almadan konuşamayan bir CHP yönetimi var. Böyle siyaset olur mu? AK Parti’nin içinde böyle bir şey yok” sözü üzerine yazacaktım.
Ama bu söz beni o kadar gülümsetti ki yazamadım… Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP’ye ey CEHAPE falan, filan her şeyi söylesin en azından bunu söylemeseydi iyi olurdu.
Ya da Erdoğan AK Parti’de konuşan, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen bir tane siyasetçisini göstersin. AK Parti’de ita amirinden izin alınmasına bile gerek duyulmayan bir sessizlik, suskunluk, lallık, amalık, sağırlık varken en azından böyle bir şey söylemese iyi olurdu…
Değil mi ama…
Yazarlar
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025
19.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025