Akın ÖZÇER

Akın ÖZÇER
Akın ÖZÇER
Tüm Yazıları
Bolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti
21.09.2025
15
Mahkûm olan kişi sonuç itibarıyla milli iradeyi yok saymaya kalkışmış bir darbeci. Lula de Silva’nın Brezilya’nın bağımsızlık günü vesilesiyle 7 Eylül’de vurguladığı gibi, demokrasilerde her şeyden önemli olan halkın egemen iradesi kuşkusuz.

Brezilya’da Yüksek Federal Mahkeme (STF- Supremo Tribunal Federal) darbe girişimi gerekçesiyle eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro ile yüksek rütbeli bazı komutanlar hakkında mahkûmiyet kararı vermiş bulunuyor. 16 Eylül günü verilen bu karar, diğer Latin Amerika ülkeleri gibi siyasi tarihi boyunca ABD destekli hem askeri hem de Şili kökenli İspanyol Profesör Marcos Roitman Rosenmann’ın deyimiyle beyaz eldivenli (golpe de guante blanco) darbelere maruz kalmış olan Brezilya için bir ilk. Askeri darbelerin sonuncusu olan 1964’teki Castelo Branco darbesinden 1985’e kadar 21 yıl askeri diktatörlük altında yaşamış olan Brezilya, diktatörlük döneminde (1979) çıkarılan bir Af yasasından, rejim karşıtlarının yanı sıra darbeciler de yararlandırıldığı için, darbeciliğin cezasız kaldığı nadir Latin Amerika ülkelerinden biriydi.  

Bu nedenle STF’nin verdiği mahkûmiyet kararı tarihi bir nitelik taşıyor. Ama kararın tarihi nitelik taşımasının çok daha önemli bir özelliği daha var. O da dünyadaki tüm darbeler askerler tarafından ülke yönetimine el koymak için yapılırken, Brezilya’da bu darbenin Devlet Başkanı Bolsonaro ’nun, Luiz Inácio Lula da Silva’ya karşı seçimleri kaybettikten sonra koltuğunu korumak amacıyla giriştiği bir darbe olması. Bu nedenle, sadece tarihi değil ayrıca ibret verici bir karar da. 

Trump’ın adamı Bolsonaro

Brezilya’da iki dönem (2002-2010) boyunca öncelikle gelir eşitsizliği ve yoksullukla mücadelede çok başarılı başkanlık dönemi geçiren İşçi Partisi’nin (PT/ Partido dos Trabalhadores) kurucu Efsane Başkanı Lula da Silva’nın izlediği ekonomik, sosyal ve dış politikalar ABD’ni rahatsız ediyordu. Bu nedenle, iki dönemi dolduktan sonra yerine seçilen, manevi kızım dediği Dilma Rousseff,  2016 yılında Amerikan desteğiyle girişilen Kongre darbesi sonucu devrilmiş; ayrıca Lula Da Silva da 2018 seçimlerinde tekrar aday olmaması için yargı darbesiyle siyasi yasaklı olmuştu.

1988’e kadar muvazzaf asker olan ve yüzbaşı rütbesiyle askerlikten ayrılarak siyasete atılan aşırı sağcı Jair Bolsonaro, PT’nin seçim kazanacak iki adayının da katılamadığı 2018 seçimlerini alarak iktidara gelmişti. İktidarı süresince izlediği liberal ekonomi politikası başta olmak üzere, ABD ve İsrail yanlısı dış politikası ve evanjelistlerin büyük desteği sayesinde ABD Başkanı Donald Trump’la iyi anlaşmıştı. Bolsonaro başkanlığı boyunca Filistin’in bir devlet olmadığını, teröristlerle konuşmaya gerek duymadığını sık sık yinelemişti. İsrail’i ziyaretinde Başkan Trump gibi Brezilya Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımıştı. Çevrecilere ve LGBT’ye şiddetle karşı çıkan, ölüm cezasını savunan, ayrıca Amazon yerlilerine koruma kalkanı uygulanmasına son veren Jair Bolsonaro pandemi döneminde de aşı karşıtlığıyla tüm dünyanın gündemine girmişti.  

Koltuğu korumak için giriştiği darbe

Başkanlık sistemiyle yönetilen Brezilya’da sonbahar aylarında yapılan seçimleri kazanan Devlet Başkanları, ABD’de olduğu gibi, iktidarı selefinden Ocak ayında devralır. Temsilciler Meclisi ve kısmi Senato seçimleri başkanlık seçimleriyle birlikte yapılır. Ama ABD’den farklı olarak Brezilya’da irili ufaklı çok parti olduğundan Başkanlık seçimleri iki turludur. İkinci tura en fazla oy alan iki aday katılır doğal olarak.

30 Ekim 2022’de yapılan son Başkanlık seçimlerinin ikinci turuna, beklenildiği gibi, siyasi yasağı biten Lula de Silva ile Jair Bolsonaro kalmış; seçimi de yüzde 50, 9 oy oranıyla PT adayı Efsane Başkan kazanmıştı. Sonuçların açıklanmasının ardından kısa bir açıklama yapan Bolsonaro ne seçimlerden ne de Lula de Silva’dan söz etmiş; sadece sokaklara dökülen yandaşlarının protestolarını barışçıl şekilde yapmaları çağrısında bulunmuştu. Tüm siyasi yorumcular bu açıklamanın Balsonaro’nun seçim sonuçlarını tanımadığı anlamına geldiği sonucuna varmıştı. Bu hazımsızlık tuhaftı. Seçim kaybetmiş bir başkanın koltuğunu korumak için yasadışı girişimlere kalkışacağı kimsenin aklına gelmiyordu doğal olarak.  

Yüksek Federal Mahkeme, Bolsonaro ile birlikte yüksek rütbeli komutanların Lula De Silva’nın Başkanlık koltuğunu devralmasını engellemek için hazırladıkları planları kanıtlarıyla birlikte ortaya koymuş bulunuyor. Bunlardan biri “Yeşil Sarı Hançer “ (Punhal verde e amarelo) kod adıyla Lula de Silva’ya yapılacak suikastla ilgili plandı. Yeşil ve sarı Brezilya bayrağının dominant renkleri olduğu için seçilmişti. Suikasti gerçekleştirme görevi Özel Kuvvetlere mensup “kids pretos”(siyah çocuklar) ekibinden seçilmiş bir time verilmişti. Ama bu tim federal polis tarafından tam da Rio de Janeiro’da G-20 Zirvesi’nin yapıldığı 19 Kasım günü yakalanmıştı. Anlaşılan o ki hedefte sadece Lula de Silva değil ayrıca yardımcısı Geraldo Alckmin ile bu davayı yürüten Yüksek Mahkeme Başkanı Alexandre de Moraes de vardı. Hazırlanan plana göre Lula de Silva zehirlenecek, diğer ikisi vurulacaktı.

Darbe planlarından bir diğeri ayaklanma yoluyla yasama, yürütme yargı merkezlerinin işgaliydi. 8 Ocak 2023 günü, başkent Brasilia’daki Praça dos Três Poderes’te (Üç Erk Meydanı) bulunan Ulusal Kongre binası, Planalto Başkanlık Sarayı ve Yüksek Federal Mahkeme binası Silahlı Kuvvetler karargâhı önünden hareket eden Bolsonaro yandaşı isyancılar tarafından saldırıya uğradı. Başka kentlerden günler öncesinden Brasilia’ya gelen isyancı gruplar zaten sürekli askeri darbe çağrısı yapıyordu. Ordu doğrudan harekete geçmemiş olduğu için bu gruplar işgal ettikleri binalarda maddi zarara neden olduktan sonra dışarı çıkarılmışlardı. O sıralarda Lula da Silva Planalto ’da değil São Paulo’da, Bolsonaro ise Florida’daydı. Ama dostu Donald Trump ABD’de artık iktidarda değildi. Amerikan medyası da yanında saf tutmamıştı. Aksine Brasilia’daki olayları Trump yandaşlarının 6 Ocak 2021’deki Capitole saldırısına benzetiyor ve antidemokratik niteliğinin altını çiziyordu.  

Mahkûmiyet kararı ve olası sonuçları

Daha sonra Arjantin’e sığınma niyeti ortaya çıkınca yargıç Moraes tarafından 2024 Şubat ayında yurt dışına çıkış yasağı uygulanan ve geçen 4 Ağustos’ta da ev hapsine alınan Jair Bolsonaro, kendisine atılı beş suçtan yargılanmış bulunuyor. Bunların en önemlileri demokratik hukuk devletini ortadan kaldırmaya teşebbüs, darbe girişimi ve silahlı suç örgütüne üye olmak. Bu suçlardan 24 yılını cezaevinde geçirmek üzere toplam 27 yıl hapis cezasına mahkûm edilmiş bulunuyor. Bazı ceza indirimleri mümkün olsa da 70 yaşındaki aşırı sağcı politikacının 2030 seçimlerine kadar siyasi yasaklı olması kesinleşmiş durumda. Bire karşı 4 oyla alınmış olan bu karara, Luiz Fux delil yokluğu iddiasıyla Balsonaro’nun affından yana görüş bildirerek şerh koymuş olan tek yargıç.

Jair Bolsonaro her şeye karşın Kongre’den lehine bir af yasası çıkmasına güveniyor. Aşırı kutuplaşmış olan Brezilya’da PT’nin Kongre’de salt çoğunluğu yok. Sağcı ve aşırı sağcı partiler çoğunlukta olduğundan Bolsonaro yandaşları bu yasanın çıkarılması için çalışmalara başlamış durumda. O bakımdan Bolsonaro ve darbe girişimine katılarak mahkûm olan askerler için af yasası çıkma olasılığını tümden göz ardı etmemek gerek. Ama Balsonaro’nun bir yıl sonraki seçimlerde tekrar aday olacağını açıklamış olan 80 yaşındaki rakibi Lula de Silva’nın karşısına tekrar çıkması pek mümkün görünmüyor.

Bolsonaro yanlılarının güncel hedefi, senatör oğlu Flávio’nun X hesabından diktatör ilan ettiği yargıç Alexandre de Moraes. Bu arada, ABD Başkanı Trump’ın da davayı durdurmak için çaba harcadığı ve Brezilya’ya yönelik gümrük hadlerini bu nedenle yüzde 50’ye çıkarmış olduğu biliniyor. Siyasi yorumcular, Trump’ın bu karardan sonra da başta yargıç Alexandre de Moraes olmak üzere bazı yargı mensupları ve siyasetçilere ABD’ne giriş yasağı gibi yaptırımlar uygulayabileceğine dikkat çekiyor.  Lula de Silva yönetimini olumsuz etkilemesi kaçınılmaz olan gümrük oranlarını daha da arttıracak başka kararlar da alır mı bilinmez ama Efsane Başkan’ın seçim kazanmanın dışında hiçbir suçu bulunmuyor. Mahkûm olan kişi sonuç itibarıyla milli iradeyi yok saymaya kalkışmış bir darbeci. Lula de Silva’nın Brezilya’nın bağımsızlık günü vesilesiyle 7 Eylül’de vurguladığı gibi, demokrasilerde her şeyden önemli olan halkın egemen iradesi kuşkusuz.      

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar