İbrahim Kiras
Isıya, neme, sürtünmeye dayanıklı bir kimyevi üründür teflon. Hiçbir maddeye yapışmaz, sürtünme katsayısı bütün katı cisimlerinkinden küçüktür. Bu özelliği dolayısıyla tencere, tava gibi mutfak eşyalarındaki teflon kaplama, yüzeylere yapışmazlık kazandırdığı için pişirme kapasitesini arttırır. Ancak son zamanlarda bu mucize ürünün ciddi sağlık sorunlarına yol açtığına ilişkin güçlü bulgular ortaya çıktı. Ne de olsa her nimetin bir külfeti var.
Öte yandan, teflon, taşıdığı özellikler itibarıyla belirli bir kişilik modelinin de alegorik temsilini üstleniyor. Hiçbir kusurun, kabahatin, hatanın üzerine yapışmadığı insanlar için teflon benzetmesi yapılıyor.
Teflon kişilikler en fazla -şaşılacak bir durum yok- siyaset sahnesinde çıkıyor karşımıza.
Ne yaparsa yapsınlar hep haklı oluyorlar bu kişiler. Söz gelimi “Sapiens’in tek gerçek dostu Neanderthal kardeşlerimizdir” dediklerinde de çılgınca alkışlanıyorlar… “Bu hain Neanderthal terör örgütünü yeryüzünden kazımadıkça bize huzur yok” dediklerinde de alkışlanıyorlar. Çünkü onu söylerken de haklılar, öbürünü söylerken de haklılar.
Haksızlık, tutarsızlık, yanılgı vs. asla yapışmıyor teflon kaplamanın yüzeyine.
Üzerinize düşen yağmur tanelerinin giydiğiniz yağmurluğun üzerinden hızla aşağıya doğru kayıp yere dökülmesi gibi…
Ancak siyasi aktörlerde rastlanan yapışmazlık özelliği büyük ölçüde taraftarlarının bu aktörlere bağışladığı bir özellik. Şeyh uçmaz müritleri uçurur çünkü.
Gerek konvansiyonel medyada gerekse sosyal medyada bazı haberlere yapılan yorumlara bakınca müritlerin şeyhi nasıl uçurduğunu görebiliyorsunuz.
Söz gelimi, “CHP’li belediyelerin silkelenmesi” çağrısı üzerine başlatılan operasyonlar hakkında “Hükümetle ne alakası var. CHP’liler birbirleri aleyhinde birtakım suçlamalarda bulunmuşlar, bağımsız yargı da gereğini yapmış” şeklinde birtakım yorumlar büyük bir inançla diye getiriliyor.
Buradaki mesele yalnızca insanın inanmak istediğine inanması değil, aynı zamanda en zor durumda bile güçlü bir teflon mekanizmasının devreye girebilmesi.
Bir başka ilginç örnek: Geçtiğimiz hafta el konulan holdingden etkili bir makam sahibinin yakınlarına ayda 2 milyon TL ödeme yapıldığı iddiası ortaya atıldı. Şahsen, doğru olmadığına inanmak istediğim bir iddia bu. Nitekim ilgili haberin altına yorum yazan bir okur da benim gibi bunun doğru olmadığına inanmak istiyor olmalı ki ilginç bir argüman üretmiş ve “bu iddianın gerçek olduğunu varsayalım birisinin ailesinin parçası olmak başka birine suç hale getiriyor mu” diye sormuş kendi imlasıyla.
Yani söz konusu kişinin yakınlarına ayda 2 milyon TL ödeniyorsa kendisinin bunda ne suçu var demeye getirmiş. Harika bir teflon mekanizması. Doğru değildir ama doğru olsa bile bizim adamın suçu değildir yine de.
Başka kesimden biri işlediğinde idamlık suç olan bir eylemi bizimkiler yaparsa muhakkak haklı bir gerekçesi vardır.
“Gazze’ye insani yardım ulaştırmayı hedefleyen Küresel Sumud Filosu’nun yolcu listesinden Türk milletvekillerinin isimlerinin çıkarıldığı” haberine yapılan yorum: “Bırakın algı operasyonlarını. Gezip tozmak için bahane üretmeyin”
Muhalif çizgideki siyasetçiler söz konusu olduğuna göre, canını ortaya koyarak vicdan filosunda yer alan bu kişilerin aslında gezip tozma peşinde olduklarını söylemekte beis yok. Keza filoda hiçbir AK Partili milletvekilinin bulunmayışının sebebi de onların gezip tozmak için böyle bahaneler üretmeye tenezzül etmeyecek yücelikte insanlar olmaları!
Şimdi diyeceksiniz ki “Niye hep iktidar kanadından örnekler veriyorsun, muhalefette yok mu bu sözünü ettiğin özellik?”
Var tabii ama ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiş kadroların sözleri ve eylemleri arasında tutarlık yoksa bu sorun hepimizi ilgilendiren bir sorundur. Ülkeyi muhalefet yönetmiyor ki onların yanlışlarından, yanılgılarından, yanıltmalarından şikayet edelim.
Söz gelimi ekonomi politikalarını muhalefet belirlemiyor ki yaşadığımız sıkıntılar karşısında “Hani başkanlık sistemine evet dediğimizde şöyle şöyle olacaktı?” diye muhalefete soralım. Yahut “Vergide adaleti temin etmek üzere getirdiğiniz düzenleme niye yoksulun daha çok zenginin daha az vergi vermesini gerektiriyor” sorusunu muhalefete yöneltelim? Yahut “Faize en fazla karşı çıkan hükümetin yönettiği ülke nasıl bütçesinden en fazla faiz ödemesi yapılan ülke oluyor” diye muhalefeti sorgulayalım?
Söz gelimi İsrail ile ticaretin sürdürülmesine izin verecek veya bunu engelleyecek güç muhalefetin elinde değil ki “Ey muhalefet, bir yandan şöyle yapıyorsun, bir yandan böyle söylüyorsun” diye onlara sitem edelim.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolArap rejimleri 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUGelenek ve hastalık: Kadına şiddet… 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMuhafazakârlığın önlenemeyen düşüşü 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURİsrail’in yükünü Kürtlerin sırtına yüklemek… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBari zekamızla alay etmeyin: Meğer yargı siyasal değilmiş 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayGüney Kore ‘mucizesi’nin karanlık yüzü: Otoriter kalkınma 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
23.08.2025
16.08.2025
12.08.2025
9.08.2025
7.08.2025