Ayşe HÜR
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin (İTC) Kürd politikasını İTC’nin ideoloğu sosyolog Ziya Gökalp oluşturmuştur. Meşrutiyet’in ikinci kez ilan edildiği 1908’den sonra Ziya Gökalp’in ilk işi Diyarbakır’da Milan (Milli) aşiretler topluluğunun reisi Hamidiyeci İbrahim Paşa’nın hegemonyasını kırmak için Diyarbekir’de İTC’nin şubesini açmak ve paşaya karşı gönüllüler toplamak olmuştu. Ardından Diyarbakır’da yayımlanan Peyman gazetesine Kürd aşiretleri hakkında makaleler yazmaya başladı. Bu makalelerde Türklük ve Kürdlük meselesinin nasıl ele alındığını şu cümlelerinden anlamak mümkün: “Köylülerimiz çoğunlukla Kürd kavmine mensup cahil ve aşiret ahlakıyla davranır (...) Kürdler vatan ve millet hissinden tümüyle mahrumdur. Kürd köylüsü genel bütçeye katkının şerefini bilmediği için vergi vermek istemez. Vatanı köy ya da aşiretten ibaret sandığı için askerlikten kaçar (...) Bu hastalık, uygun sosyal tedavi yöntemleriyle iyileştirilebilir.”
Habis urdan iyi huylu ura
Ziya Gökalp Kürdlerin sosyolojik durumunu ‘hastalık’ olarak tarif etmişti ama kendi ifadesine göre Kürdleri ‘cerrahi bir operasyon ile milli bünyeden kesip atmak mümkün olmadığı için’, ‘temsil ve isticnas (asimilasyon ve benzetme) yoluyla’ bu ‘evram-ı habise (zararlı urları) bir münasip tedavi tatbikiyle zehirden ve vehametten (tehlikeden) tecrid ederek (soyutlayarak) evram-ı selime (iyi huylu ura) haline getirmek’ yoluna gitmek lazımdı.
Ziya Gökalp’in bulduğu ‘sosyal tedavi usulleri’ arasında Kürdlerin göç yollarının tespit edilip bunların zamanla daraltılması, mahkeme üyelerinin bölge halkından seçilmesi, arazi sahiplerinin memuriyete alınmaması, mahkemelerde (Kürdler Türkçe konuşmak zorunda kalsın diye) davalıların bizzat hazır bulunmasının mecbur kılınması, Kürdleri eğitmek için köy okullarının kurulması vardı. Ancak bu düşüncelerin ‘kuvveden fiile geçirilmesi’ ancak İTC’nin iktidara tamamiyle el koymasını sağlayan 23 Ocak 1913’teki Babıâli Baskını’ndan sonra oldu.
Ziya Gökalp’in anketi
Mart 1913’te Aşâir ve Muhâcirîn Müdüriyet-i Umûmisi (AMMU, kısaca Aşiretler ve Göçmenler Müdürlüğü) kuruldu, 13 Mayıs 1913’te İskân-ı Muhacirin Nizamnamesi çıkarıldı. Temmuz 1914’te Ziya Gökalp tarafından hazırlanan bir anket tüm Kürd bölgelerine gönderildi. 68 soruluk ankette Kürd toplumunun ve aşiretlerin yapısına (aşiret reisinin isimleri, yaşadıkları bölgeler, aşiret hiyerarşisi içindeki yerleri, seçilme biçimleri, aşiretlerin demografik, askeri ve coğrafi gücü, kullanılan diller, lehçe farkları, aşiretlerin dostları, düşmanları, geçmişte katıldıkları isyanlar, Hamidiye olup olmadıkları vb.) ilişkin 29 soru, dini organizasyonlarına (şeyh, molla gibi dini şahsiyetlerin isimleri, bağlı oldukları halifeler, bu kişilerin zaafları, diğer tarikatlar ve dinsel gruplarla ilişkileri, devletle ilişkileri vb.) yönelik 19 soru, iktisadi organizasyonlarına (aşiretlerin geçimlerini nasıl sağladıkları, ticari ilişkileri, aşiret reislerinin kapitalist eğilimleri olup olmadığı vb.16 soru vardı. Dört soru ise bölgedeki her türlü topografik oluşumun ve yerleşim yeri adlarının, Kürd tarih ve etnografyasına, örf ve âdetlerine dair her türlü bilgi ve belgenin derlenmesine dairdi.
Anketin bölgelerdeki devlet birimlerinin yetkilileri ile Kürdler ve aşiretler hakkında bilgisi olanlarca doldurulması isteniyordu. Anketle birlikte Kürd aşiretleri haritalanacak, böylece aşiretlerin konaklama ve ‘cevelangâhları’ (dolaşma yerleri) belirlenecekti. Ayrıca Kürdlük ile ilgili her türlü materyalin, orijinalinin ve kopyalarının toplanıp İstanbul’a gönderilmesi isteniyordu.
Bu anket yapılırken Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’na girmişti. 1915’te ‘Ermeni Meselesi’ Kürd çeteleri, başıbozuklarının da yardımıyla ‘halledildikten’ sonra, sıra Ziya Gökalp’in terminolojisiyle ‘Kürdleri medenileştirmeye’ gelmişti. Ancak savaşla birlikte bu işin başarılmasını zorlaştıran yeni bir durumla karşı karşıyaydı İTC: Doğu sınırları Rusya ve İran’dan (özellikle Van ve Urmiye Gölü arasındaki bölgeden) gelen Kürd asıllı Müslüman muhacirlerin akınına uğramıştı.
1916 Ocak ayında Batı vilayetlerine yollanan bir telgraf, mülteci durumundaki Kürdlerin Anadolu’nun batı bölgelerine sevklerinin düşünüldüğüne dair ipuçları içeriyordu. Telgrafta “Nerelerde ne kadar Kürd köyleri vardır. Nüfûsları mikdârı nedir? Lisân ve âdât-ı asliyelerini muhâfaza ediyorlar mı? İştigâlleriyle Türk köylü ve köylerine münâsebetleri ne derecededir?” gibi sorulara acil cevap isteniyordu.
Mayıs ayında Talat Paşa Kürdlere uygulanacak İttihatçı politikayı vali ve mutasarrıflıklara üç tamimle bildirdi. İlk tamim Diyarbekir, Sivas ve Mamuretülaziz ve Erzurum gibi Rus işgalindeki bölgelerin sınırındaki vilayetlere gönderilmişti. İkinci tamim, Musul, Urfa, Maraş ve Ayıntap (Gaziantep) gibi ‘Kürdlerin yoğun olduğu’ diye tarif edilen vilayetlere gönderilmişti. Üçüncü tamim ise Ankara, Eskişehir, Konya, Hüdavendigâr (Bursa), Kastamonu, Tokat, Kayseri, Niğde ve Kütahya gibi ‘Türklerin yoğun olduğu’ diye tarif edilen vilayet ve livalara gönderilmişti.
Yüzde 5 usulü
Tamimlerde her iki bölgedeki Türk nüfusun yerinde tutulması ve/veya güçlendirilmesi, Kürd nüfusun seyreltilmesi, göçertilecek Kürdlerin Türk nüfusun yüzde 5’ini geçmeyecek şekilde Türk bölgesine serpiştirilmesi ve nihayet göçertilen Kürd nüfusun hiçbir şekilde asıl memleketine iade edilmemesi isteniyordu.
İttihatçıların asimilasyon programının en önemli unsurlarından biri de aşiretlerin liderlerinin (telgraflardaki dille ‘rüesanın’) aşiretten ayrı bir yere iskân edilmesiydi. Hatta 4 Mayıs 1916’da Urfa, Maraş ve Ayıntap’a yollanan telgrafta ‘rüesa’ ailelerinin de 2-3 kişilik birimlere bölünerek bu livaların kuzeyinde bulunan Türk köylerine dağıtılması, bu kişilerin birbirleriyle ve aşiret mensuplarıyla ilişkilerinin kesilmesi isteniyordu.
Bütün bu ‘nüfus hareketleri’ (Ekim 1916’da 659 bin, Aralık 1917’de 1.077.155, Mart 1918’de 1,5 milyon mülteci vardı ancak bunun ne kadarının Kürd olduğu bilinmiyor) İstanbul’dan günü gününe takip edildi. Ancak devletin kayıtlarında hiçbir zaman açıkça yer almadı. Yapılan işler değişik adlar altında perdelendi. Savaşın Osmanlı İmparatorluğu ve müttefiklerinin yenilgisiyle bitmesi yüzünden İTC’nin başlattığı ‘Kürdleri asimile etme’ işini tamamlamak Kemalistlere kaldı.
Meşahir-i Meçhuleden: Habil Adem
İttihatçıların ‘Kürd çalışmaları’ için görevlendirdiği kişi yazılarında ‘Habil Âdem’ adını kullanan Naci İsmail (Pelister) adlı ilginç bir şahsiyetti. Doğum tarihi ve ailesi bilinmeyen Habil Âdem’in eğitimi konusunda çelişkili bilgiler vardı. Kendi ifadesine göre elektrik mühendisi olmak için gittiği Almanya’dan felsefe doktoru olarak dönmüştü. Kendisiyle 1932’de tanışan Abidin Nesimi’nin deyimiyle ‘Meşahir-i Meçhule’ (tanınmayan ünlüler) grubunun en mümtaz örneklerinden biri olan Habil Âdem, Almanca, İngilizce, Fransızca ve Macarca biliyordu. Almanya’dan döndükten sonra İttihatçı karşıtı Mevlanzade Rıfat Bey’in Serbesti gazetesinde çalışmıştı. 1908 sonrasında Emniyet Umum Müdüriyeti’nin (EUM) Yahudilerin eline geçmesinden endişe eden Talat Paşa’nın, EUM’un üst kadrolarına atadığı 13 ‘Müslüman memur’ arasında Habil Âdem de vardı. Çok dil bildiği için EUM’un çeviri bürosunda görevlendirilmişti. İTC’nin ‘Halaskâran Hareketi’ tarafından iktidardan uzaklaştırıldığı 1911 ve 1913 arasında birazdan anlatacağım bir olaydan dolayı yurtdışına gitmiş, 1913’ten sonra da AMMU’da Türkmenler Şubesi’nde etnik konularla ilgili kitapların çevirisi ile görevlendirilmişti.
‘İlmi kitaplar’
Habil Âdem, 4’ü 1916 yılında olmak üzere 12 eser kaleme aldığını iddia eder. (Fuat Dündar, bir kişinin bu kadar kısa sürede her biri farklı konuda, uyduruk bilgilerden oluşsa da 12 kitap yazmasının imkânsızlığına dikkat çekerek bu kitapların İttihatçıların etnik politikalarına ‘ilmi kılıf’ uydurmak için 1917’de AMMU bünyesinde kurdukları Encümen-i İlmiyye Heyeti tarafından yazıldığını düşünür. Heyette İttihatçı sosyolog ve etnologların yanı sıra Alman uzmanlar da görev yapıyordu.
Nitekim bu eserlerle Habil Âdem’in ismi geçmiyor ya da çevirmen olarak geçiyordu. Yazarların adları ise Prof. Cons Mol, Prof. Libah (Habil’in tersi), Dr. Frayliç, Mühendis Rolig, Bokkert, Prof. Vayt gibi uydurma isimlerdi.
Habil Âdem kitaplarında neden uydurma adlar kullandığını 1923 yılında yayımladığı ‘Ankara ve Avrupa Siyaseti’ adlı kitabında (günümüz Türkçesiyle) şöyle açıklayacaktı: “... On sene önce yayımladığım çeşitli eserlerde savunduğum konuların birer birer gerçekleştiğini görüyorum. O zamanın tehlikeli ve kararsız hükümeti karşısında yeni düşüncelerin yeni anlayışların yayımlanması güç idi. (...) ve nihayet kendi şahsımı ortadan kaldırmaktan başka çare bulamadım. O zaman kendi eserlerimi hayali birer Avrupalı yazara atf eyledim. Kamuoyunun etkilendiği bilfiil sabit olan 12 eser yayımladım. Hepsinde de ben çevirmen durumunda idim. Çevirmenin fikirler üzerinde ne etkisi olabilirdi? Hiç!.. İşte bu hiçtir ki bugünkü ilmin oluşmasını mümkün kıldı. En muğlak, en çetin konular en açık ve kesin bir şekilde yazdırabildi.”
İtalya sürgünü
Abidin Nesimi’ye göre, bu kitaplardan biri olan ve yazarı Prof. Cons Mol olarak belirtilen ‘Londra Konferansındaki Mes’elelerden: Anadolu’da Türkiye Yaşayacak mı? Yaşamayacak mı?’ adlı kitap yayımlandığında Alman Sefiri Talat Paşa’yı ziyaret etmiş ve Almanya’da böyle bir profesör olmadığını söylemişti. Bunun üzerine Talat Paşa, Habil Âdem’i çağırmış, Habil Âdem de profesörün Alman değil Macar olduğunu, metnin de kitap değil bir konferans kaydı olduğunu iddia etmişti. Talat Paşa buna inanmış görünmüş ancak Türk-Alman ilişkilerinin bozulmaması için bir süreliğine ülkeden ayrılmasını istemişti. Habil Âdem de İtalya’ya gitmişti.
Habil Âdem beş parasız çıktığı sürgünü paraya tahvil etmek için İtalya’nın kanatları altındaki Arnavutluk’un taht kavgalarına karışmış, uzak akrabalık vesilesiyle Arnavutluk kralı olma hevesindeki Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın kral olabilmesi için gerekli sahte soyağacı belgesini imal etmiş, belgeyi Vatikan arşivine yerleştirmeyi bile başarmıştı. Sahte belgenin kamuya açıklanması siyasi çalkantılara neden olunca, Talat Paşa, Habil Âdem’i İstanbul’a getirmişti. Bu olayların 1911-1913 arasında olması büyük olasılıktı.
Kürdlerin dili
1917’de kurulan Encümen-i İlmiyye Heyeti, imparatorluktaki etnik, dinsel ve sosyal gruplara ilişkin bir dizi kitabın yanı sıra, 1918 yılında Osmanlı döneminin Kürdler hakkındaki ilk ve son kitabı olan Kürdler, Tarihi ve İçtimai Tedkik’i yayımladı. Kitabın yazarı ‘Berlin Şark Akademisi profesörlerinden Dr. Friç (Fritz)’, çevirmeni Habil Âdem olarak belirtilmişti. Halbuki kitabın ana bölümleri daha önceden AMMU’nun ahileri incelemekle görevlendirdiği Zekeriya (Sertel’in) İçtimaiayyat adlı dergisinde, 1917 yılının ağustos ve eylül aylarında iki bölüm halinde yayımlanmıştı. Bu iki yazıda da yazar adı yoktu.
Kitapta Dr. Friç, Kürd diye bir milletin olmadığını, Kürdlerin tarihte hiçbir ciddi rollerinin bulunmadığını, hatta kendilerine ait bir dillerinin bile olmadığını güya ‘ilmi’ bir dille anlatıyordu. Örneğin Dr. Friç’e göre Kürdçe toplam 8.428 kelimeden ibaret olup bu kelimelerin 3.080’i ‘Türk (eski Türkmen)’, 2.000’i ‘Arap (yeni lisandan)’, 1.030’u ‘Farisi (yeni edebiyattan)’, 1.240’ı ‘Zen’, 370’i ‘Pehlevi (eski)’, 220’si ‘Ermeni’, 108’i ‘Keldani’, 60’ı ‘Çerkes’, 20’si ‘Kürdçeden (eski lisandan)’ geliyordu. Böylece gerçek Kürdçe kelime sayısı 300’e kadar indiriliyordu. Ancak yazarın yanına Türkçe olduğunu belirtmek için (T) harfi koyduğu kelimelerin sayısı 575 adetti. Yani uydurma yazar (Habil Âdem) uydurma bilgilerde bir tutarlılık sağlamaya bile gerek görmemişti. Aynı şekilde, AMMU’nun 1918’de yayımladığı Beynelmilel Usulü’t Temsil, İskân-ı Muhacirin (Uluslararası Asimilasyon Yöntemleri, Göçmenlerin Yerleştirilmesi) adlı kitabın künyesinde aynı isim ‘Prusya Müstemleke Nezareti memurlarından Dr. Friç’ olarak boY gösteriyordu.
Ancak bu ‘sahte ilim’ üretiminden maksat hasıl oldu ve bu ‘sözde’ Dr. Friç’in Kürdler ve Kürdçe hakkındaki uydurma yargıları, neredeyse tüm Cumhuriyet tarihi boyunca, Kürdleri yok saymak, küçümsemek, hakaret etmek ihtiyacı her doğduğunda “Ama Alman bilim adamı Dr. Friç diyor ki…” diye başlayan cümlelerle ısıtılıp ısıtılıp önümüze kondu, hatta hâlâ da konmaya devam ediyor.
İTC’li olup olmadığı bilinmeyen ancak hayatındaki bütün iniş çıkışlar İTC’yle paralel olan Habil Âdem’in 1918 Mondros Mütarekesi’nden sonraki hayatı da çok ilginç ancak yer sorunu yüzünden kısa bir özeti ancak internet nüshasına koyabildim.
ÖZET KAYNAKÇA: Fuat Dündar, Modern Türkiye’nin Şifresi, İletişim Yayınları, 2008; Hamid Bozarslan, “M. Ziya Gökalp”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, C.I, Tanzimat ve Meşrutiyet, Editör: Mehmet Ö. Alkan, İletişim Yayınları, 2003, s. 314-319; Şevket Beysanoğlu, Ziya Gökalp’ın İlk Yazı Hayatı, Diyarbakır Tanıtma Derneği Yayınları, 1956; Mustafa Şahin-Yaşar Akyol, “Habil Adem Ya da Nam-ı Diğer Naci İsmail (Pelister) Hakkında”, Toplumsal Tarih, S.11, Kasım 1994, s. “Habil Adem Ya da Nam-ı Diğer Naci İsmail (Pelister) Hakkında II”, Toplumsal Tarih, S.12, Aralık 1994, s. 17-23; Ali Birinci, “Hâbil Âdem Pelister Hakkında”, Toplumsal Tarih, S. 19, Temmuz 1995, s. 54-55; Cüneyt Okay, “Hâbil Adem’e Dair Bazı Notlar”, aynı yerde, s. 56-57; Abidin Nesimi Fatinoğlu, Yılların İçinden, Gözlem Yayınları, 1977; Alişan Akpınar, “Bir Sahtekarlık Hikayesi ya da Kürtlerin Asimile Edilmelerine İlk Adım”, http://kurd-tarihi.blogspot.com/2009/10/bir-sahtekarlk-hikayesi-ya-da-kurtlerin.html; Dr. Fritz, Kürtlerin Tarihi, Çevrimyazı: Sinan Şanlıer, Hasat Yayınları, 1992.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016