Ayşe HÜR
Mehmet Bayrak Osmanlı’da Kürt Kadını (Özge Yayınları, 2002) adlı eserinde, Kürt literatüründe ‘Fataraş’ veya ‘Fata Reş’ adıyla tanınan kahraman savaşçı kadından ve bu kahramanın zaman içinde nasıl Türkleştirildiğinden söz eder. Zeynep Kutluata ise 2006’da Sabancı Üniversitesi’nde hazırladığı lisansüstü tezinde 1806’nın, 1853-1856 Kırım Savaşı’nın, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ve Milli Mücadele Dönemi’nin Kara Fatmaları anlatır. Başka kaynaklarda da Erzurumlu Nene Hatun, Vanlı Kara Fatma, Nezahat Onbaşı, Gördesli Makbule, Osmaniyeli Tayyar Rahmiye, ‘Toros Kartalı’ Kılavuz Hatice, Kastamonulu Erkek Halime ve daha nice kadının benzer hikâyesine değinilir.
Bu kadınlar, askerliğe, savaşa ilişkin toplumsal cinsiyet kalıplarına ilişkin önyargılarımızı tersyüz eden istisnai kadınlardır. Zeynep Kutluata, tezinin önsözünde cevap aradığı soruları “...Bu istisna, nasıl temsil edildi? Neden ihtiyaç duyuldu? Kime hizmet etti? Savaşa ilişkin geleneksel ataerkil rollere meydan okudu mu? Yoksa geleneksel rolleri yeniden mi üretti?...” şeklinde sıralıyor ve bir ‘stereotip’ olan Kara Fatmalara ilişkin söylem savaşlarının bugün hâlâ devam ettiğini belirtiyor. Yazarın vardığı sonuçları aktarmaya sayfanın boyutları yeterli değil. Ama yaklaşan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Kara Fatmaları anmak için iyi bir vesile gibi göründü bana.
HAYDUT VE KAFİR KARA FATMA
Kaynaklardaki ilk ‘Kara Fatma’ 1806 yılında Trabzon Valisi Tayyar Mahmud Paşa tarafından İstanbul’a yazılmış bir mektupta çıkar karşımıza. Mektuptan Kara Fatma adlı bir Kürt aşiret beyinin karısının, 78 kişilik bir çeteye komuta ettiğini ve Amasya Sancağı’nda hırsızlık yaptığını öğreniriz. Kara Fatma, çaldığı malları, kadın olduğu için dikkati çekmemesine güvenerek Çorum ve Osmancık bölgesinde pazarlamaktadır. Kara Fatma’nın diğer suçu bir Müslüman’ı öldürmek ve bin kuruşunu çalmaktır. Tayyar Mahmud Paşa, Kara Fatma ve adamlarını üç-beş gün hapse atar ve çetenin çaldığı paraları, öksüz bıraktığı çocuklara verir. Kürtlerden saraya bir şikâyet gelirse amacının Kürtlere saldırmak değil halkın yaşamını ve malını korumak için Kara Fatma’yı etkisiz hale getirmek olduğunu söyleyen Mahmud Tayyar Paşa’nın mektubunda kadından ‘kâfir’ ve ‘melûne’ olarak söz etmesi ilginçtir, çünkü bilindiği gibi Kürtlerin ezici çoğunluğu Müslüman’dır. Bu durum akla, kadının (Y)Ezidi Kürtlerinden olduğunu düşündürür. Ama daha ilginç olan, Tayyar Mahmud Paşa’nın bir kadın hayduttan söz ederken hiçbir şaşkınlık belirtisi göstermemesidir. Anlaşılan o devirlerde bu tür kadınlara sıkça rastlanmaktadır.
KÜRT KARA FATMA
Mehmet Bayrak’ın Osmanlı’da Kürt Kadını adlı eserinde sözü edilen Fataraş veya Fata Reş (Kürtçede ‘Kara Fatma’ demektir), Sinemilli aşiretinin reisi Kara Bilal’in kız kardeşidir. Ailenin erkek üyelerinin sırayla ölmesi üzerine aşiretin başına geçen Fataraş Hanım 1853’te Kırım Savaşı patlak verdiğinde, padişahın tüm Osmanlı tebaasına yaptığı çağırıya uyarak, 300 dolayında süvari ve piyade ile bu savaşa katılmak üzere İstanbul’a gider.
İngilizler ve Fransızlar da Osmanlı ile birlikte savaşa katıldıklarından, İstanbul, Avrupa’dan gelen askerler, yazarlar, gazeteciler, gezginler ve ressamlarla doludur. Bu nedenle, bir köylü kadının komutasında İstanbul’a gelen bu gönüllü milis birliği, hem Batılıların hem de İstanbul halkının büyük ilgisini çeker. Bunlardan biri o sırada Ayasofya’nın tamiri ile ilgilenen ünlü sanat tarihçisi Gusieppe Fossati’dir. Fossati’nin çizimleri 15 Nisan 1854 tarihli L’Illustration Journal Universel dergisi yoluyla Fransız basınında boy gösterir. Gravürün altında ‘Kara Fatima, l’héroine du Kürdistan, a’ Constantinople’ yani ‘Kürdistan kahramanı Kara Fatma İstanbul’da’ yazmaktadır.
Ardından İngiliz basını konuyla ilgilenmeye başlar. 22 Nisan 1854 tarihli The Illustrated London News dergisi, Kürdistan bölgesindeki Maraş şehrinde 4 bin başıbozuğa reislik eden Kara Fatma ve maiyetindeki 300 kişiyi ‘Kara Fatma Hanım, Kürt süvarileriyle İstanbul’da’ altyazısıyla verir. Gazeteye göre Kara Fatma’nın Sivastopol’de Moskovalılara karşı gösterdiği büyük kahramanlığın nedeni adi bir suçtan dolayı Girit Kandiye’deki zindanlardan birinde yatan kocasını affettirmek için padişahın gözüne girmektir. Aynı gazetenin 1 Temmuz 1854 tarihli sayısında ise Kara Fatma’nın ‘Kara Güzel’ olarak da tanındığından söz edilir ve yaşı 78 olarak verilir. Bu haberde de Kara Fatma çirkin, bakımsız, yırtık pırtık giysili biri olarak tarif edilmektedir.
1867’de anılarını yazan ‘Müşavir Paşa’ unvanlı S. Adulphus Slade ise yanında maiyeti ile Üsküdar’dan güzel kayıklar ve sandallarla Beşiktaş (Yıldız) Sarayı’na geçen Kara Fatma’nın halkı en şaşırtan yanının, Müslüman bir kadın olarak yarı çıplak, erkekler gibi dolaşmasıydı. Ancak yine Slade Paşa’nın anlattığına göre Serasker Rıza Paşa, kendisini büyük iltifatlarla huzuruna kabul etmiş, Müftü dualarla uğurlamıştı.
AMAZON KARA FATMA
8 Kasım 1887 tarihli New York Times gazetesinde Kırım Savaşı’nda savaşan Kara Fatma’nın İstanbul’u ziyaretinden söz edilir. Gazete, Kara Fatma’yı anlattığı uzun yazısına ‘Amazon’ başlığını uygun görmüştür. Bilindiği gibi Amazonlar, ilk kez Homeros’un İlyada destanında adı geçen, Samsun havalisinde yaşadıkları varsayılan ve ok atmalarını engellemesin diye tek göğüslerini kesen efsanevi kadın savaşçılardır. (Amazonlara dair yazımı okumak için tıklayın)
Bu kadınlar genç, güzel, erotik varlıklar olarak temsil edilirken, Batılı kaynakların çizdiği Kara Fatma portresi yaşlı, çirkin, kadın mı erkek mi olduğu anlaşılmayan bir varlıktır. Zeynep Kutluata’ya göre, Kara Fatma’yı çirkin göstermek suretiyle, savaşçı olmanın medeni Batılı kadınlara uygun olmadığı, sadece çirkin Doğulu kadınlara uygun olduğu ima edilmektedir.
İSLAM VALİDESİ KARA FATMA
Kadınlar Dünyası 1913-1921 arasında İstanbul’da yayınlanmış öncü ‘feminist’ dergilerden biridir. Derginin 20 Temmuz 1329 (1913) tarihli sayısında Kara Fatma’nın bir gravürü ön sayfada boy gösterir. 10. sayfadaki yazıda “Kara Fatma iddiamızca kara değil, parlak, dırahşan bir delildir. Kara Fatma bir Kürddür. Malatya sancağı mülhakatından Aladağlı’dır ve Aladağ Kürd Beylerinden birinin asil, necip kızıdır. Resminden anlaşıldığı üzere zayıf, orta boylu olup rengi esmer ve gözleri ve kaşları siyahtır. Elbisesi erkek elbiselerinin aynıdır. Entari yerine geniş bir şalvar, ceket yerine ise ‘sarka’ tabir olunan bir nevi cepken giyerdi. Sesi erkek sesi gibi gür ve sertti” diye tarif eder gazete Kara Fatma’yı.
Bu satırlarda anlatılan Kara Fatma, Kırım Savaşı’nda değil, 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’nda, Rus işgali sırasında düşman eline geçen Erzurum’daki ünlü Aziziye Tabyalarını, topladığı 3-4 bin Kürt cengaveriyle ele geçiren (yazarın ifadesiyle) ‘Büyük İslam validesi’dir. (Bu savaşın bir diğer kahramanı Erzurumlu Nene Hatun’dur.)
Yazar “[Kara Fatma] Yüzünü asla setr etmez (kapatmaz), ancak saçlarını boynunun velhasıl başının yüzünden maada bütün aksamını leçek tabir olunan bir bezle kat-kat sararak tesettür ederdi. Harbde ise resimde görüldüğü üzere örtünürdü” diyerek o günlerin önemli tartışması ‘peçe’ meselesine gönderme yapar.
TÜRK KARA FATMA
4 Ekim 1854 tarihli bir arşiv belgesinde de Cerid Aşireti’nden Kara Fatma adlı kadına Kırım Savaşı’nda gösterdiği yararlıklar için takılacak madalyanın Darphane’den çıktığı yazılıdır. Belgeden bu madalyanın sadece Kara Fatma için mi yoksa Kırım Savaşı’nın kadın ve erkek tüm kahramanları için mi hazırlandığı anlaşılmaz ancak bu madalyanın II. Abdülhamit döneminde savaşlarda ve doğal afetlerde yararlılık gösteren kadınlara verilen ‘Şefkat Madalyası’ndan farklı olduğu anlaşılır. Çünkü madalya Kara Fatma’ya bizzat savaşçı olarak gösterdiği yararlılıklardan dolayı verilmiştir. Ayrıca 23 Ağustos 1863 tarihli başka bir belgeden anladığımıza göre Padişah Abdülaziz Kara Fatma’ya yüz kuruş maaş bağlamıştır. Mektupta, Kara Fatma maaşının yetmediğinden şikâyet etmekte, Padişahtan zam yapmasını ve vergiden muaf tutulmasını rica etmektedir. 18 Eylül 1863 tarihli cevabi yazıdan anlaşıldığına göre, Kara Fatma’nın maaşı iki katına çıkarılmış, ayrıca bir harcırah verilmiş, vergiden muaf tutulması ricası ise reddedilmiştir.
1867 yılında, Ahmed Cevdet Paşa, Ma’rûzât adlı eserinde “Cerid aşireti Tecirliye nisbetle zararsız bir halk olup Kırım muharebesinde Dersaadete gelüp orduya gitmiş olan Kara Fatma dahi, bu aşiretin bir oymağının kethüdası idi. Fırka-i Islahiyeyeye geldi, kendisine ikram edildi ve iskân için yer gösterildi” diyerek, o güne kadarki bütün kaynaklarda ‘Kürt’ olarak tanımlanan Kara Fatma’yı Türkleştiren ilk adımı atar. Çünkü Cerid Aşireti Osmanlı belgelerinde Türkmen Aşireti olarak geçer.
Kara Fatma’yı ‘Türk’ olarak sunan bir diğer kaynak, Trabzonlu Ahmed Rıza’nın 1869’da yayımlanan Manzûmeî adlı eseridir. 22 bölümden oluşan eserin tüm bölümleri muharebe yerleriyle adlandırılmışken, 16. bölümü ‘Kara Fatma Muharebesi’ adını taşır. Bulgaristan’ın kuzeydoğusundaki Deliorman bölgesinde meydana gelen bu muharebede Kara Fatma kılıç ve mızrakla savaşmış, kendisi yaralanmış, kardeşi ise savaş meydanında ölmüştür. Ahmed Rıza’ya göre Kara Fatma Türkmen Cerid Aşireti’nden gelmektedir. Ama asıl ilginci, Ahmed Rıza’nın eserinde ‘Fatma Gazi’ demesidir. Bilindiği gibi, ‘gazi’ İslam adına savaşan erkeklere verilen bir unvandır.
Kürt kızı Fataraş’ın Türkleştirme operasyonu 1914’te yayımlanan Siyanet dergisinin 4. sayısında tamamlanır. İttihatçıların kanatları altındaki dergide Batı gazetelerindeki ‘Kürt kızı’ gravürü hiçbir kanıt gösterilmeden veya açıklama yapılmadan ‘Türk Kızı Kara Fatma’ olarak sunulur. Aynı iddia, aynı derginin 15. sayısında yayımlanan Halil Hâmid imzalı Kürt asıllı yazarın Kürt kadınlarına ilişkin bir yazının, dergi redaktörünce eklenen dipnotunda tekrarlanır: “Silsile-i kelâma halel getirmemek için muharririn Kara Fatma’ya ait olan fıkrasına dokunmadık. Dört numaralı nüshamızda resmini ve tercüme-i hâlini derc ettiğimiz Kara Fatma Kürd değil, Türk’tür.”
VATANPERVER KARA FATMA
Milli Mücadele’de çok ‘Kara Fatma’ vardır ama bunların en ünlüsü Fatma Seher (Erden) Hanımdır. 1878’de Erzurum’da doğan Fatma Seher kocası Derviş Efendi’nin ölümünden sonra Edirne’ye göç etmiş, İzmit cephesinde erkeklerden daha kahramanca savaşmıştır. Hikâyesine ilk kez Yeni İnci Gazetesi’nin Temmuz 1338 (1922) tarihli sayısında “Kahraman Bir Mücahidemiz Fatma Hanım” başlıklı makalede rastlarız. Gazete H. M. imzasıyla çıkan yazıda, “Bu fedakâr valide, Türk kadınının yalnız kahramanlar yetiştirmekle kalmadığını ve icab ederse bir dişi arslan gibi bizzat yurdunu müdafaa edebileceğini de ispat etmiştir (...) Ne olursa olsun böyle bir silah omzundan aşağı, fişeklere sarılı, belinde uzun kaması ve tabancasıyla dağlı bir yiğit kıyafetinde bir Anadolulu kadın, ilk defa görülünce, insana evvela derin hayret hissi veriyor. Sonra bu hissiyat yavaş yavaş bir kahraman karsısında duyulan hürmet ve ta’zim hislerine karışıyor ve insan ne büyük bir milletin evladı olduğunu o vakit gurur iftiharla duyuyor....” diye başlar anlatmaya Kara Fatma’yı.
Seher Hanım, 1944 yılında kaleme aldığı hatıralarında kendisine Kara Fatma adını, Eylül 1919’da, Sivas Kongresi sırasında karşılaştığı Mustafa Kemal’in verişini şöyle anlatır. “Sivasta öğle yemeğine davetli bulunduğu bir yere giderken yolda yakaladım. Üzerimde çarşaf ve yüzüm de peçe ile kapalı idi. Kendisi ile bir mesele hakkında görüşmek istediğimi söyleyince ilk defa sert bir lisan kullanarak ne görüşeceksin mukabelesinde bulundular. Kalbimdeki vatan aşkı bu sert muameleye galip gelerek derhal peçemi kaldırdım... ayaklarına kapanarak hem gözlerimden yaşlar akıyor, hem de ‘bu aziz vatanı kurtaracak sensin, bütün millet senin emrini bekliyor’ demiştim. Atatürk kendi elleriyle beni yerden kaldırarak alnımdan öperek: – Adın ne? – Fatma. – Sen silah kullanmayı bilir misin? – Bilirim. – Ata biner misin? – Binerim. – Harpten ateşten korkar mısın? – Muharebe bana düğündür Paşam. Atatürk bana daha başka şeyler sordu. Cevaplarımdan hoşlanmış olacak ki: ‘Şu dakikada bütün kadınlarımız senin gibi olsa idi Kara Fatma’ diyerek alnımdan öptü ve işte o dakikadan itibaren adım Kara Fatma kaldı.”
Bu olaydan sonra Fatma Seher Hanım İstanbul’a gitmiş, oradan Topkapılı Pire Mehmet ve Laz Tahsin’le birlikte 15 kişilik bir birlik oluşturarak İzmit Cephesi’nde Gülbahçeli Murat Ağa’nın emrine girmiştir. Murat Ağa’nın yardımı ile birliğini 743 kişiye çıkaran Kara Fatma, Halit Paşa’nın kumandasında kahramanca savaşacaktır.
SOSYALİST KARA FATMA
Fatma Seher Hanım, 1 Mayıs 1922’de Meclis Başkanı Kazım (Özalp) Bey, Van mebusu Hasan (Hakkı ?) Bey ve Sovyet Rusya Sefiri Aralov Yoldaş’ın da bulunduğu 1 Mayıs işçi bayramında (kendisi ‘çiçek bayramı’ der) girdiği bir atış müsabakasında üsteğmen rütbesiyle ve işlemeli gümüş bir sigaralık ile ödüllendirilmişti. Aralov hatıratında “Fatma Çavuş kısa boylu, zayıf, enerjik yüzlü, kara gözlü bir kadındı... Fatma’nın sırtında siyah bir ceket, altında çizgili bir eteklik vardı. Belindeki geniş kuşağında tüfek mermileri, kama, omzunda da kayış görünüyordu. Başını bir yemeni ile sarmıştı. Fatma Çavuş, Sovyet Rusya’ya olan sempatisini belirtmek, ayrıca bizim askerlik işlerimiz ve Rus kadınlarının iç savaşa katılmaları konusunda ayrıntılı bilgi almak için gelmişti” der. Aralov’un çizdiği portreye bakılırsa, ortada bir de ‘sosyalist Kara Fatma’ vardır.
Gerisini Kara Fatma’dan dinleyelim: “Vatanın büyük kurtarıcısı Ebedi şefin layık olmadığım büyük iltifatı beni son derece sevindirmişti. Esasen bütün emel ve arzum yapmış olduğum hizmetten hiçbir menfaat beklemiyordum. Bu itibarla taltif edilmiş olduğum rütbemin mukabilinde verilecek maaşımı Kızılaya terk etmekle son vatani görevimi yaptım.”
SON KARA FATMA’NIN ACIKLI SONU
Bu yüce gönüllüğü kendisine pahalıya mal olacaktır. 5 Temmuz 1923’te Tanin gazetesindeki bir haberden sonra Kara Fatma’dan haber alınamaz. Yedigün dergisinin muhabiri Mekki Bey, Kara Fatma’yı 1933 yılında İstanbul Galata’daki Rus Manastırı’nda bulur. Derginin 9 Ağustos 1933 tarihli 22. sayısında yayımlanan mülakattan Kara Fatma’nın, Milli Mücadele sırasında bir çatışmada iki elini ve akli dengesini kaybeden kızının çocukları ile birlikte nasıl bir sefalet içinde yaşadığını öğreniriz. 55 yaşındaki Kara Fatma yerde, torunları ise tahta kerevetin üzerine serili çuvalın üzerinde yatmaktadır. “... İş bulamıyorum ki... Kapıcılık kolculuk bulsam... çöpçülüğe de razıyım. Kızımla torunlarıma bakayım...” der öfkeli ve kırgın bir ses tonuyla. Bir eliyle göğsündeki İstiklal madalyasını gösterir ve “Bütün sefaletimi unutturan, beni yaşatan bu İstiklâl madalyasıdır, açım ama şerefliyim!” der. Aç ama şerefli kadın ağlamaya başlar. Ağlarken anlatır, anlatırken ağlar.
Mekki Bey gördüklerini kelimesi kelimesine aktarır sütunlarına ama hayırsever insanlara duyurmayı başaramaz sesini. Kara Fatma’nın yoksulluk içindeki yaşamı yıllarca sürer. 1944’te içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı azaltmak için hatıralarını yayınlamak zorunda kalır. 66 yaşında yeniden hatırlanıp Defterdarlık’ta bir işe yerleştirilir. Bunun da derdine çare olmadığını 27 Mart 1950 tarihli Kadın Gazetesi’nde çıkan bir haberden anlarız: “Kara Fatma yardım bekliyor... belinde kaması harbe giden erkeklerin önünde, sert adımlarla yürürken gördüğüm bu kadın senelerdir geçim sıkıntısı ve ızdırap çekiyor. Hele son günlerdeki durumu pek acıklı!... Üzerindeki her eşya şunun bunun ianesi. Yalnız, İstiklâl madalyası kendisinin!.. Ve bununla öğünüyor...” Yazının yazarı aynı zamanda İstanbul Şehir Meclisi Üyesi Yekta Ragıp Önen’dir. Önen’in çabalarıyla bir miktar yardım toplanır ancak yeterli olmaz.
Kara Fatma yine sefalet içinde İstanbul’da bir kulübede tek başına yaşamaktadır. DP Kars mebusu Tezer Taşkıran ve Rize mebusu İzzet Akçal’ın konuyu TBMM gündemine getirmesi üzerine, 22 Şubat 1954 tarihinde Fatma Hanım’a 170 lira ‘ömür boyu’ maaş bağlanır ama Kara Fatma’nın ömrü bu maaşı almaya yetmez. Kara Fatma 2 Temmuz 1955’de İstanbul Darülaceze’de vefat eder ve Kasımpaşa’daki Kulaksız Mezarlığı’na defnedilir. Böylece, son Kara Fatma’mızı da toplumsal belleğimizin derin kuyularına gömüp, hayatımıza devam ederiz...
Temel Kaynakça: Zeynep Kutluata, “Gender and War During the Late Otoman and Early Republican Periods: The Case of Black Fatma(s)”, Sabancı Üniversitesi’nde 2006 yılında kabul edilmiş lisansüstü tezi; Mehmet Bayrak, Geçmişten Günümüze Kürt Kadını, Özge Yayınları, Ankara, 2002; Volkan Şenel, “Kara Fatma’nın (Fatma Seher Hanım) İzmit’teki Mücadelesi”, Değişen Kocaeli, S. 3, 2007.
Not: Bu yazı 2009 yılında Taraf gazetesinde, kısaltılmış versiyonu 2014 yılında Leman Dergisi’sinde yayımlanmıştı.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse-hur/tarihten-kara-fatma-portreleri-1522913/
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016