Fehmi KORU
Bugün Türkiye ve Türk basını için önemli bir gün. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası, FETÖ ile ilintilendirilip tutuklanmış ve 14 aydır cezaevinde bulunan bir grup gazeteci, ilk kez mahkeme önüne bugün çıkacak…
Çoğu yaşını başını almış bayağı kıdemli yazarlar…
Elbette gazeteci olmak, yazar bilinmek, yaşını başını almak yapılmış bir yanlışlık varsa onların gözardı edilmesini gerektirmiyor.
‘Darbe’ girişimine fiilen katılmış, ya da darbecileri heveslendirmiş, onları sevk ve idare etmiş kişiler varsa, ‘gazeteci’ veya ‘yazar’ sıfatını taşısalar da, bunun hesabını vermeliler.
Ancak iddianameye bakılırsa, darbe girişimi ile ilintilendirilen gazeteci ve yazarların sayılan ‘suçları’ arasında bu tür bir ilişki bulunmuyor. Daha doğrusu, ortada çok eski tarihlerde kaleme alınmış o günün konularıyla ilgili bazı değiniler ile yakın zamanlarda yazılmış hükümet ve parti eleştirileri ‘kanıt’ olarak yeterli sayılıyor.
Yeterli olabilir mi?
Görüşler yanlış olabilir, ama suç olmaz
Günümüzde ‘özgürlük alanı’ geçmişten bir hayli geniş kabul ediliyor. İnsanlar çoktandır görüşleri yüzünden suçlanmıyorlar.
O görüşler ne kadar aşırı olsalar ve ne kadar sert eleştiri içerseler bile…
Gazeteciler ise ‘halkın haber alma özgürlüğü’ diye tanımlanan bir görev yaptıkları için daha da geniş bir özgürlük alanına sahipler…
Dünyanın bütün demokratik ülkelerinde böyle olduğu gibi, Türkiye’de de ‘gazeteci’ olanlara yasal açıdan onlarla aynı genişlikte bir alan tanınmış durumda.
Cezaevinde bulunmaları bu insanların, ‘darbe girişimi’ sonrasında ilân edilmiş OHAL’in sağladığı kolaylıklar yüzünden.
Tabii bir de 15 Temmuz hainliğinin yaşattığı travmanın herkes üzerinde bıraktığı olumsuz hava da cezaevlerine tıkılanlara müsamaha gösterilmesini önlüyor. Sıkıcı ve boğucu bir hava var ve bu da suçlananların aleyhine çalışıyor.
Medyanın yanlışlarını yine medya düzeltir
Yalnızca gazeteler ile devlete ait radyo ve televizyonlar bulunduğu günlerde sadece ‘basın’ sözcüğü vardı; 1990 sonrasında özel radyo ve televizyonlara izin verilmesiyle birlikte ‘medya’ sözcüğü daha yaygın kullanılmaya başlandı.
Medya tehlikeli bir silah; sorumsuzca davranırsa hayatları karartabiliyor, insanlara, kurumlara, ülkeye zarar verebiliyor.
Bu sebeple de “Medya özgür olmalı” dendiğinde hemen itiraz sesleri yükselebiliyor.
Oysa medyanın özgür olmasını, hiç kimsenin görüşleri yüzünden cezalandırılmamasını istemek, gazetecilerin cezaevi yüzü görmemesini talep etmek medya adına yapılan yanlışlıkları görmezden gelmeyi gerektirmiyor.
Bilerek veya bilmeyerek yanlışlık yapan, başkalarına, kurumlara ve ülkeye zarar verecek tarzda yazılar yazan, olmamış olayları olmuş gibi sunarak yalan haberlere imza atan kişiler ve onların üretimlerine yer veren gazeteler ile televizyonlara karşı çıkılacak elbette.
Yine gazeteler bunu yapacak, televizyon kanalları yapacak…
Demokratik ülkelerde çok-seslilik bulunduğu için medyanın hatalarını yapanın yüzüne vuracak, gerektiğinde bunun kavgasını verecek başka medya organları da vardır.
Türkiye’de de var.
Meslek hayatımın büyük bir bölümünde kendime ‘Doğrucu Davut’ olma görevini yüklemiş, yazılarımla başkalarının yanlışlıklarını sergilemişimdir…
28 Şubat’ta birlikte mücadele verdiklerimiz
Bizim medyada demokrat olmayan bir damar her zaman var olmuştur; onları 1980 darbesi öncesi ve sonrası ile 28 Şubat süreci sırasında gördük, biliyoruz. Siyasi tarihimizin bu kara sayfalarını aklaştıran bir gerçek de var: O dönemlerde ‘darbeci damara’ karşı büyük bir mücadeleyi yine Türk medyası verdi ve baskıcı dönemlerin kalıcılık kazanmasını yine medya engelledi.
Şu sıralarda cezaevlerinde bulunanlar arasında 28 Şubat sürecinde yan yana mücadele verdiğimiz meslektaşlar da var.
Garip değil mi?
Gazeteleri farklı görmüyorum
Dikkat ettiyseniz, bu yazıda şimdiye kadar tek bir yazar veya gazete-TV adı vermedim.
Sebebi çok açık: Kimsenin ve hiçbir gazete-TV’nin farklı bir muameleye maruz kalmaması gerektiğine inanıyorum.
Yani, sadece bugün yargı önüne çıkacak gazetecilerin değil, başka davalara konu edilen diğer gazetecilerin görüşleri sebebiyle hapse atılmalarına, gazetelerin hesaba çekilmesine karşıyım.
Evet, o gazetenin de, öbür gazetenin de…
Onlarla ilgili eleştirel yazılar yazmışım diye, o gazetelerin veya yazarlarının ortadan kaldırılmasını istiyor olmam mı gerekiyor?
Tam tersine, yalnızca benim görüşlerimin veya bana yakın gelecek tezlerin yer bulabildiği bir medya düzeni en başta beni rahatsız eder.
Haklı ve doğru olduğunu bilmesi için bir kişinin, haksız ve yanlış görüşlerin de konuşulup yazılıyor olması gerekir.
“Onlar her sözü dinler, en güzeline uyarlar” (Zümer: 18) âyeti de bu gerçeğe işaret ediyor.
Mehmet Emin Yurdakul’un “Unutma ki, şairleri haykırmayan bir millet / Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir” mısraındaki ‘şair’ sıfatı ile ‘gazeteci-yazar’ sıfatlarına yer değiştirtebilirsiniz.
Bugün başlayan davadan hiç değilse tutuksuz yargılanma yolunda bir adım bekliyorum.
Gazeteciler tutuksuz yargılanmalı.
NOT: Bazıları “Onlar gazeteci değil ki…” diyor olabilir; yargılananlara bakın, hemen hepsi hayatları boyu yazı-çizi dışında bir şey yapmış insanlar değil. Bildikleri ve bilindikleri tek iş gazetecilik…
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025