Fehmi KORU
Uzun bir süre ‘İstanbul müftülüğü’ görevinde de bulunmuş Prof. Mustafa Çağrıcı haftada bir‘Karar’ gazetesine yazıyla katkıda bulunuyor. Her yazısı ilginç de, bugünkü yazısı, daha ‘Sahi biz nereye gidiyoruz?’ başlığından başlayarak okuyanı derin düşüncelere sevk ediyor.
“Öteden beri dindar bildiğimiz bir kısım insanların durumu yürek yakıcı. Son yıllarda bu ‘dindar’ kesimden öylelerini görüyoruz ki, inanıp yaşadıkları din ile yapıp ettiklerini nasıl bağdaştırdıklarına şaşıp kalıyoruz. Hakaret, küfür, iftira… adamda ne desen var. Bunların birçoğu devlet ricalinin hoşlarına gidecek üç beş cümlelik din, iman, mukaddesat, şanlı tarihimiz lafı edip, ‘sendenim’ diyerek orayı sağlama aldıktan sonra (aslında o zevatın sırtlarına basarak), artık sözde davaları, gerçekte ikballeri ve çıkarları için tehlikeli gördükleri kişilere, kurumlara karşı kötülükte sınır tanımıyorlar.”
Mustafa Hoca bu tespitlerini, yakın geçmişte ‘gerici gördükleri çevrelere ağız dolusu hakaretler eden, hatta hapse attıran’ kendisinin ‘laikçi kesim’ dediği insanların yaptıklarıyla mukayese ederek aktarıyor.
Şu satırlar da aynı yazıdan:
“O zamanlar ‘İslâmî’ kesim mağdur ve mazlum idi. Şimdi durum değişti. Aslında İslâm ve Peygamber ahlakına bakarsanız şimdi af, müsamaha, en azından âdil olma zamanıdır. Ama gerçek öyle değil. ‘İslâmî’ kesimden eline güç ve fırsat geçiren bazıları için şimdi zaman rövanş, intikam, –hazır fırsat eldeyken- kendi düşünceleri –ve çoğu zaman üstünü kutsal kavramlarla örttükleri- çıkarları için engel gördüklerini iftira, zulüm vs. demeden elden geleni yapıp itibarsızlaştırma, imha etme, alanı boşaltma zamanıdır. Hatta bunlar arasında havayı iyi koklayarak ‘hidayete erenler (!)’ de var. Hz. Peygamber ne güzel söylemiş: ‘Eğer Allah’tan haya etmiyorsan, artık istediğini yapabilirsin!’”
İyi demiş Mustafa Çağrıcı, az bile demiş…
Tek itirazım, başlığından itibaren yazısına sinen bir yerlere gidildiği tespitine. Gidilen yere gelinmiş bulunuyor. Son duraktayız, buradan ötesi yok.
Müslüman kimliği ile örtüşmeyen davranışlar
‘Rövanş, intikam, hakaret, küfür, iftira, zulüm, itibarsızlaştırma, imha etme, alanı boşaltma’ sözcükleriyle ifade edilen ruh hali ve ona dayalı uygulamalar ile edimler, İslam tarafından kınanan ve o inanç sistemi içerisinde yer alanların uzak durması beklenen yanlışlıklardır.
Bir bölümü ‘büyük günah’ kategorisine giren vahim yanlışlıklar bunlar…
‘Müslüman’ kimliği ile birlikte düşünülemeyecek türden yanlışlıkların günümüzde giderek yaygınlaştığını, en olmayacak kişilerin bile, hiç çekinmeden onları yapabildiklerini görüyoruz.
Sadece bizler görmüyoruz, herkes görüyor ve çok daha vahim olanı Prof. Çağrıcı‘nın saydığı özelliklere, dışarıdan bakıp gözlemlediklerinden hareketle, başka olumsuz sıfatlar ekleyenler de çıkıyor.
Yalancılık, sözünde durmamak ve kendisine emanet edilmiş değerleri çarçur etmek gibi sıfatlar…
Bilen biliyor, bunlar da ‘Müslüman’ kimliği ile örtüşmeyen sapkınlıklar…
Daha önce başka bir İslamiyat hocasının, tefsir âlimi Prof. Mustafa Öztürk‘ün, yine aynı gazetede verdiği çarpıcı örneği, Prof. Çağrıcı da yazısında kullanmış: Bir hadis hocası, Kur’an konusunda araştırmalar yapan bir kurumla ilgili aslı astarı olmayan, ancak okuyanda o kurum ve kurumla irtibatlı olduğu bilinen bilim insanları hakkında aşırı olumsuz düşünceler doğuracak isnat ve ithamları birbiri ardına sıralayabilmiş…
“Sahi biz nereye gidiyoruz?” diye sormayı gerektiren bir durum olduğu açık.
Deizm, hatta ilhad…
Gittiğimiz yer, yukarıda da söyledim, aslında geldiğimiz son noktadır. O noktada, ‘İslami çevre’ diye bilinen kesim içerisinde yer alan insanların sergiledikleri ahlaki zafiyete bakarak din -ve özellikle de İslamiyet- hakkında kanaat sahibi olunuyor.
Eskiden küçücük bir azınlıkla irtibat kurulabilecek ve bu sebeple ‘yanlış’ veya ‘çarpıtma’ diye geçiştirilebilecek vahim tutumlar, günümüzde, dışarıdan bakanlar açısından, ‘İslami kesim’ya da Müslümanlar hakkında genelleme yapılabilecek özellikler olarak algılanıyor.
Algılar kanaate dönüşüyor. Kanaatler İslami kesimin üzerine yapışıyor. Günümüzde o kanaatle yazılmış yazılar ve kitaplarla oluşan bir literatürün varlığından bile söz edilebilir.
Tabii bu durumun yan ürünü olarak, ‘Deizm’, dinden uzaklaşma, hatta ‘ilhad’a varan tepkiler de yaşanabiliyor.
Aslında tam tersi gelişmeler yaşanması beklenebilecek bir dönemde oluyor hem de bunlar…
Yaklaşık üç yıl önce, Haziran 2016’da, ‘fehmikoru.com’ sitemizi başlatma kararını bu vahim gidişe bakarak vermiştim. İlk yazımın başlığı da ‘İslam diye diye İslam elden gidiyor…’ idi.
Prof. Mustafa Çağrıcı‘nın yazısının başlığını hafifçe değiştirerek ben de sorayım: Sahi ne olduk biz, nasıl böyle olduk, neden?
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025