Halil BERKTAY
19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarının iç-dış düşmanlara karşı (onlardan daha) “büyük nüfus” arayışı, geç dönem Osmanlı elitleri ile yeni gelişen Türkçülüğün (Türk milliyetçiliğinin) de önemli bir meselesiydi. Çöküş sürecindeki imparatorluk, birincisi, hâlâ geniş topraklarına karşın küçük ve dolayısıyla seyrek nüfusluydu. Bu da, askerî gücün bir ülkenin kaç alay ve tümen çıkarabileceğiyle ölçüldüğü, seferberlik ve harekât planlarının buna göre yapıldığı bir çağda, önemli bir dezavantaj sayılmaktaydı. Üstelik, 1911 Libya, 1912-13 Balkan, en çok da 1914-18 Birinci Dünya Savaşları neredeyse tam bir demografik çöküşe yol açmış; pek çok Anadolu köyünde kadın, çocuk ve yaşlılardan ibaret kalmıştı. 1933’teki “on yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan” övünmesi bir gerçeği yansıtır.
İkincisi, çeşitli etnik-dinî grupları kapsayan geleneksel bir imparatorlukta, bu küçük ve seyrek nüfusun iç bileşimi de hem yöneten, hem yönetilenler için “stratejik” bir parametre gibiydi. 19. yüzyılda Balkanlarda demografi rakip milliyetçiliklerin mücadelesinde politik bir kozdu; hemen herkes nüfus sayımları ve istatistikleriyle oynuyor, şu veya bu bölgede kendini tek veya çoğunluk, ötekileri ise yok veya azınlık göstermeye çalışıyordu. Tabii bu, pratikte çoğalma (veya başkalarını azaltma) çabalarını da beraberinde getirmekteydi. Kimi daha “masum,” kimi daha vahşi olabiliyordu bu önlemlerin. Örneğin II. Abdülhamit’in, Batı Anadolu’da Hıristiyanlara (Rum ve Ermenilere) kıyasla Müslüman nüfusun statik kalmasından (yani görece azalmasından) endişeye kapılıp, Müslüman köylere sağlık ekipleri göndererek “doğum kontrolü”nü, yani yerel ve geleneksel yöntemlerle yapılan kürtajı (çocuk düşürmeyi) önlemeye çalıştığını, Kemal Karpat ve Fikret Adanır’dan biliyoruz. Fuat Dündar ise doktora tezinde İttihat ve Terakki’nin nüfus politikasını bir bütün olarak inceleyip, 1915 dahil pek çok şeyi bu “demografik mühendislik” zihniyeti ve “Anadolu’yu Türkleştirme” projesine oturtmuş bulunuyor.
Bu tahlil için en kritik ideolojik kanıtları gene Ömer Seyfeddin’de buluyoruz. Yazarın en dehşetengiz “nefret öyküsü” diyebileceğimiz Beyaz Lâle’de, Abdülhamit tipi korkular tersine çevrilir ve tam bir Bulgar proto-faşisti olan Binbaşı Radko’ya izafe edilir. 1912’de Serez düşmüştür ve Radko şehirde yapılacak etnik temizliği organize etmektedir. Hikâye bu ya; erkeklerin yanı sıra 8-45 yaş arası bütün kız ve kadınların da katlini emreder ve biraz itiraza yeltenen komitacılarından Dimço’ya karşı bu canavarlığı şöyle savunur : Bizim özlediğimiz Büyük Bulgaristan’ın bağrında tek düşman kalmamalıdır. 60’ını aşmış erkek ve 45’ini aşmış kadınlar artık çocuk yapamaz. Onları hayatta bırakıp sadece Hıristiyanlaştırmakla yetinebiliriz. Aynı şey 8 yaş altı kızlar için de geçerlidir. Oysa üreme çağındaki kadınlar tehlikelidir. Ergenliğe erişmiş kızları öldürmek, çocukları değil geleceğin yetişkinlerini itlâf etmek demektir. Genç bir kadının rahmi on beş düşmana hayat verebilir. Onu öldürünce, bir vuruşta on beş düşmanı öldürmüş oluruz. Türkler de buraları fethettiklerinde akıllı olup hepimizi kılıçtan geçirselerdi, Bulgaristan diye bir şey kalmazdı. Ellerine fırsat geçmişken kadın ve çocuklarımızı öldürmemeleri büyük bir hatâydı. Hayatta bıraktıkları Bulgarlar üredi de üredi; çoğaldılar ve merhametli, yani zayıf efendilerine karşı kalkışarak üstünlüğü ele geçirdiler. Şimdi biz bu sayede onların efendisi olduk.
Binbaşı Radko’nun (kendini politik vaaz vermeye kaptıran Ömer Seyfeddin lâfı uzattığı için) birkaç sayfa süren bu tiradının kalanı da su katılmadık bir Sosyal Darwinizm risalesi gibidir. Geçmişte de defalarca yazdığım gibi, Radko’nun fikirlerinin içeriğine karşı değildir Ömer Seyfeddin. Bunlar “bilimsel”dir, öyleyse “doğru”dur. Biz Türklere düşen, bu “bilim”in Bulgar milliyetçiliği tarafından bize karşı kullanılmasından ders çıkarmaktır. Biz de öyle olmalı, düşünmeli ve yapmalıyız ! Başka türlü hayatta kalamayız ! Yazar şöyle bir argüman kuruyor : Türkçülüğün demografik korkularını Radko’ya yüklüyor ve ona çeşitli soykırımcı hezeyanlar söyletiyor. Bunları bize okutuyor ve şu sonucu çıkarmamızı istiyor biz de onların (ve/ya içeride kalmış başka düşmanlarımızın) çoğalmasından korkmalı ve bunu önlemek için (merhamet ve fazilet gibi kamburlardan da kurtularak) ne gerekiyorsa yapmalıyız.
Kimbilir kaç kere söyledim; kimse bana Türk milliyetçiliğinin ırkçı olmadığı masalını tekrarlamaya kalkmasın. Ömer Seyfeddin ve kuşağı, sadece “büyük” değil aynı zamanda “saf” bir nüfus arayışını Avrupa proto-faşist düşüncesinden Türkiye’ye taşıdılar. Beyaz Lâle Donanma dergisinde 27 Temmuz – 5 Ekim 1914 tarihleri arasında dokuz bölüm halinde tefrika edildi. Zamanın okur yazar milliyetçi elitine, millet olma yolunda, kendi dolaysız tecrübelerinin ötesinde bir “dolaylı tecrübe” sundu. Subay, doktor, bürokrat, Teşkilât-ı Mahsusa’cı okuyucularına ölümcül bir nefret zerketti.
Bittiğinde, “kıyamete beş dakika” : Ermeni soykırımına sadece altı-yedi ay vardı.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024