Mehmet ALTAN
Toplumları tanımanın, yaşadıkları dönemdeki konumlarını bilmenin en sağlıklı yöntemlerinden biri de tartıştıkları konulara göz atmak…
Gündemlerini incelemek ne konuştuklarına ve tabii ki ne konuşmadıklarına bakmak.
Basın tarihi, toplumların güncel konuları üzerinden nasıl bir seyir izlediğini net bir biçimde belgeliyor.
Basın Tarihini incelediğimiz yıllara bu açıdan da baktım.
xxxxxxxx
2006, 2007, 2008 yıllarında Avrupa Birliği (AB) ölçütleri hep çeki taşı olmuş.
AB üyeliği, “İnsani Gelişme Endeksi” ve o endeksin alt bölümlerindeki konumumuz, bunun AB üyesi ülkeleriyle kıyaslanması…
O tarihlerdeki bir yazım bu çerçeveyi iyi yansıtıyor:
“Soru şu: BM'nin üç yüz kriteri tarayarak vatandaşın yaşam kalitesini belirlediği ‘insani gelişmişlik endeksi’ne Türkiye neden Yunanistan'dan 69 basamak aşağıda?
Türkiye vatandaşının ortalama ömrü neden Yunan vatandaşından on yıl daha az?
Bir Yunan vatandaşı bir Türk vatandaşından neden sekiz yıl daha fazla okumuş?
Cevap gayet net ve açık: Çünkü Yunanistan 1981'den beri AB tam üyesi.
Diğer üye ülkelerde olduğu gibi Yunanistan'ı da hangi parti yönetirse yönetsin, asıl iktidar vatandaşı gözeten ve onun refahı ile özgürlüğünü sürekli çoğaltan AB kriterleri...
Bizdeki "vatandaşı sevmeden vatanseverlik yapan" salyalı AB düşmanlığı asıl neyi gözlerden saklamaya çalışıyor, biliyor musunuz?
Yöneten ve yönetilen ayrımını.
Türkiye'yi yönetenler, bu halkın vergisiyle uluslararası standartların çok üzerinde bir refah ortamında yaşadı.
Ya yönetilenler nasıl yaşadı?
Bir yaşına gelmeden ölen bebekler yönetilenlerin durumunu gösteriyor zaten.
Peki neden yöneten keyif içinde de yönetilen, Yunan vatandaşının 69 basamak gerisinde?
Çünkü Türkiye'deki sistem, yöneteni, devletin içindekini korumakta...
AB ise ‘yönetilenlerin’ yaşam kalitesiyle ilgili...
Salyalı milliyetçilik ‘yabancıyı’ hedef göstererek, ‘yönetileni yok sayan’ iç sömürge zihniyetini gözlerden saklamaya uğraşıyor.Samuel Johnson, bu sahtekârlar için ‘milliyetçilik alçakların son sığınağı’ der.”
xxxxxxx
2024 yılında Türkiye, AB hedefinden ve onun kriterlerinden koptu gitti.
Ve bu kopuşla birlikte kıyaslamalar da buharlaştı… Gündemden düşürüldü.
xxxxxxx
18 yıl önce Sabah Gazetesi’nde yazdığım yukardaki yazıda bir cümle var:
“Bir yaşına gelmeden ölen bebekler yönetilenlerin durumunu gösteriyor zaten...”
Son yıllarda “bir yaşına gelmeden ölen bebekler” konusuna herhangi bir yerde rastladınız mı?
Sağlık Bakanlığı’ndan bir açıklama duydunuz mu?
Halbuki bebek ölüm oranları genellikle genel nüfusun sağlığının barometresi olarak kabul edilir.
Afganistan’ın şu anda doğan 1000 bebek başına 103 ölümle dünyadaki en yüksek bebek ölüm oranına sahip olması da bunu göstermekte…
xxxxxxx
Peki ya Türkiye?
“Bir yaşına gelmeden ölen bebek oranı” sıralamasına baktım.
Afganistan 1. Sırada…
En iyi durumdaki Slovenya da 227. Sırada.
Afganistan’da doğan bin çocuktan 103’ü ölürken Slovenya’da bu oran 1.5…
Türkiye ‘de ise doğan her bin çocuğun 18.4’ü bir yaşına gelmeden ölüyor.
Afganistan’ın 1.olduğu sıralamada Türkiye maalesef 83. Sırada…
Azerbeycan da paramparça haldeki Libya da Türkiye’den daha iyi konumda…
En kötüden en iyiye doğru sıralanan 227 ülke arasında Azerbaycan 123, Libya 128. Sırada…
xxxxxx
Hep yaptığım gibi 1981'den beri AB tam üyesi olan komşumuz Yunanistan’ın durumuna baktım…
Zaten Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in gerçekleşen ziyareti nedeniyle Türkiye-Yunanistan ilişkileri de gündemde…
Zaman içinde Yunanistan farkı daha da açmış.
Yunanistan’da her bin çocuktan bir yaşına gelemeden yitip gidenlerin oranı 3.4.
Afganistan’ın ilk sırada yer aldığı sıralamada Türkiye 83. sıradayken, Yunanistan 195. Sırada…
Aramızdaki fark 112 basamağa çıkmış.
xxxxxxx
Basın Tarihinin peşinde koşarken AB etrafında konuşulan tüm konuların kaybolduğunu da gördüm.
Ama tabii ki en önemlisi bir yaşına gelmeden ölen bebekler.
Neden konuşulmaz, neden konuşmuyoruz?
Bebeklerin yaşaması çok çok önemli değil mi?
Hep siyasetten konuşuyoruz ama siyasetin insanlar için yapıldığını da hep unutuyoruz.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Palalı hukuk… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025