Mehmet ALTAN
Düne kadar siyasetin ana rahminde sanki padişahlık ölmemiş de ad değiştirmiş gibi ‘devlet fetişizmi’ yer alırdı.
Devlet aşağı, devlet yukarı… Sadece ve sadece devlet vardı.
Ne yoktu?
İnsan yoktu, birey yoktu, vatandaş yoktu.
Devlet insandan daha önemliydi ve hep önde koşardı.
xxxxxxx
Son zamanlarda, özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarında bu kez ‘millet fetişizmi’ yer almaya başladı.
Millet aşağı, millet yukarı… Bu sefer de sadece ve sadece ‘millet’ var.
Ne yok?
Gene insan yok, birey yok, vatandaş yok.
Ve kendi şahsi arzularını ‘millet’ kavramını kullanarak keyfince hayata geçirmek isteyen bir siyaset anlayışı var.
xxxxxxxx
Hâlbuki feodalitenin yıkılışı ve kapitalist düzenin oluşumu sürecinde ortaya çıkan ‘millet’ tanımı çok eskilerde kaldı; şimdilerde yalnızca demagojik siyasetin paslanmış bir çakar almazı olarak bizim gibi geri ülkelerde kullanılıyor.
Çünkü ‘millet’ kavramı dış politikada tarifi ve sınırları daha belirgin bir kavramken, iç politikada tarifi ve sınırları belirsizleşen tehlikeli bir kavrama dönüşür.
Erdoğan tarzı bir siyasetçi ‘millet iradesi’ dediği zaman kimin iradesinden söz ediyor?
Örneğin iç siyasette toplumsal bir bütünlükle kabul edilen ya da edilebilen hangi ‘iradenin’ ya da isteğin temsilcisi olarak kürsüye çıkıyor?
Başbakanın ‘millet’ dediği kim, kendine oy verenler mi?
Gezi gösterilenlerine katılanlar ‘millet’ değil mi? Eğer onlar da ‘millet’ ise Erdoğan nasıl polislerini üstüne saldırttığı, vurdurttuğu, kör ettirdiği, öldürttüğü insanların ‘iradesiyle’ kendi iradesinin ortaklığından söz edebiliyor?
‘Yol ver gidelim Taksim’i ezelim’ diyenlerle, ‘yol ver gelsinler, insanlık görsünler’ diyenlerden hangisinin isteğini ‘millet iradesi’ olarak kabul edeceğiz?
Otoriter bir yönetime yönelen siyasetçiler, kendilerine oy veren çoğunluğu ‘millet’ kabul edip diğerlerini dışlayan bir anlayışla, yaptıkları hukuksuzlukları ‘millet iradesi’ dedikleri belirsiz bir demagojinin arkasına saklıyorlar.
Bir ‘millet faşizmine’ yol alıyorlar.
xxxxxxxx
Çağın gerçeği ise ne ‘devlet’, ne de ‘millet’…
Çağın gerçeği insan.
Ve ‘insan hakları’.
İnsan hakları, ırk, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanların yararlanabileceği haklar… Ve bu hakları kullanmakta doğal olarak herkes eşit.
Yaşadığımız dönemde artık siyaset ‘millet’, ‘çoğunluk’ ya da ‘gençlik’ gibi hukuksal karşılığı olmayan hamaset kavramlarını kullanmıyor.
Bu demagojinin yerini, 20’nci yüzyılın ikinci yarısından sonra egemenliğini sürekli geliştirerek pekiştiren ‘bireyin temel hak ve özgürlükleri’ aldı.
Açık, net, tanımlı, hukuksal bir anlayış.
xxxxxxx
Otoriterleşen iktidarlar yalan söylemekten, aldatmaktan, sahte vaatlerde bulunmaktan hiç çekinmiyorlar; çizdikleri zigzagları da ‘millet iradesi’ denilen demagojinin ardına saklıyorlar.
Unutmayın ki yola ‘çağdaş bir anayasa’ yapma vaadiyle çıkan AKP iktidarı işe anayasa hukuku otoritesi Ergun Özbudun ile başlamıştı.
Bugün bağnaz ilahiyatçı anlayışın fetvalarına kadar geriledi.
‘Demokrat bir anayasa’ diyen Özbudun mu ‘millet iradesini’ temsil ediyor, ‘İslami demokrasi’ diyerek insanların özel hayatlarına müdahaleyi savunanlar mı?
Kemalizm kamu alanlarına müdahale ederken, Erdoğan’ın AKP’si bugün ‘millet iradesi’ diyerek evlere müdahale edecek noktaya kadar savruldu.
Erdoğan’a oy veren ‘millet’, oy vermeyen ‘milletin’ evlerini basacak.
Kısacası, ‘devlet faşizminden’ ‘millet faşizmine’ gelmiş bulunmaktayız.
xxxxxxx
Boş yere faşizm demiyorum…
Faşizmde toplumsal yaşamın tüm alanlarını kapsayan bir tek ideoloji bağlayıcıdır.
Faşizmde devlet, iktidarın ve liderin dünya görüşüne göre şekillenir.
Basın ve yayın kuruluşları mevcut ideolojiye göre yayınlar yapmaya zorlanır.
Hâkim görüşe zıt düşünceler ve muhalif seslerin çıkması çeşitli baskı unsurlarıyla önlenir.
Aykırı yayın yapanlar sansürlenir, kapatılır veya başka türlü yollarla engellenmeye çalışılır. Böylece hâkim düşüncenin karşısına farklı düşüncelerin çıkmasının önüne geçilmiş olunur ve tek tip düşünce toplumda baskın hale getirilir.
Krallar bu baskıların meşruiyetini o tahtı kendilerine bağışlayan ‘tanrının iradesine’ bağlarlardı; generaller ‘devletin iradesine’, otoriter siyasetçiler de ‘milletin iradesine’ bağladılar.
Hepsi aynı faşizmin değişik kıyafetler giymiş çocukları.
xxxxxxx
Padişahları gördük, değişik boylarda generalleri gördük, şimdi de otoriter sivilleri görüyoruz.
Baskının, hukuksuzluğun, yolsuzluğun kolayca bitmediği bir toplum bu.
Adım adım arınacağız.
Faşizmin panzehiri doğru sorulmuş sorulardır, doğru soruları sorarak ilerleyeceğiz.
Şike rezaletini, Deniz Feneri ile Uludere’nin üstünün örtülmesini, işçi ölümlerinin sessizce geçiştirilmesini, bireyin hak ve özgürlüklerine gittikçe artan müdahaleyi ‘millet’ mi istiyor?
Bireyin temel hak ve özgürlüklerini öldürüp faşizmi yerleştirmek ‘milletin’ talebi mi?
Siyasal rakiplerini fişletmek ‘millet iradesinin’ tezahürü mü?
Şanghay Birliği’nin otoriter ve totaliter ülkelerinden biri olmayı, 12 Eylül rejimini sürdürmeyi ‘millet’ mi arzuluyor?
xxxxxxx
Bir ülkede siyasi iktidar, yaptıklarının dayanağını evrensel hukukta değil de ‘millet iradesi’ gibi belirsiz kavramlarda aramaya başlamışsa bilin ki faşizme doğru uğursuz bir yolculuğa çıkmıştır.
Bu tür yolculukların nerede bittiğini merak ediyorsanız, ‘devlet iradesini’ kendi faşizmlerine dayanak yapanların bugün nerede olduklarına bakın.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Palalı hukuk… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025