Mehmet ALTAN
Son zamanlarda ‘Türkiye’de gazeteciliğin ölüp ölmediğini’ giderek artan bir sıklıkta kendime sorar oldum.
Örneğin, bütün dünyanın nefesini tutup beklediği son AB Zirvesi’nde alınan kararların açıklandığı Sonuç Bildirgesi’nin çok geniş bir özetini medyada bulamayacağımı zaten biliyordum ama hiç olmazsa birkaç paragraflık da olsa Türkiye bölümünü yayınlarlar diye düşünüyordum ki o bile gerçekleşmedi.
Hâlbuki Sonuç Bildirgesi, demokrasi yolunda atılan ileri adımlara rağmen, ifade özgürlüğü, din özgürlüğü, mülkiyet hakkı, ticari birlik hakları, çocuk ve kadın hakları, cinsiyet eşitliği ve işkence ile mücadele konularında Türkiye’nin Kopenhag Kriterleri’ni henüz yerine getirmediğini vurguluyor.
AB tarafından hiçbir engel çıkartılmayan Rekabet Faslı da dâhil olmak üzere iki yıldır hiç bir yeni fasıl açmayan Türkiye, 2011 yılında maalesef hala Kopenhag Kriterleri’nin alt eşiğinde zaman öldürüyor.
Doyurucu habercilik anlayışı ölürken, abartılı övünmede tarih yazıldığı için kendimizi gerçek ve objektif bir aynada göremiyoruz...
***
Kendini, ‘yönetilen’ bir Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşı yerine koyarak, toplumun özgürlük ve refahını artıracak reformların yapılması için AB’nin taleplerini destekleyerek Türkiye’ye öncülük etmesi gerekirken, iç politikayı daha çok önemseyen, zaman zaman da popülist ve milliyetçi söylemlere kayan AB Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış’ın, dünkü Hürriyet’te Demet Cengiz Bilgin ile yaptığı röportajda, olması gereken Bakan profiline uygun bir şekilde doğru ve ciddi adımlar attığını görünce sevindim. AB Bakanı Bağış, ‘Almanya’nın bugünkü ihracatının bizim 2023 hedefimizin 3 katı’ olduğunu hatırlatarak çok çarpıcı bir örnek veriyor ve şu uyarıyı yapıyordu:
“Hiç kimse kendini dev aynasında görmemeli.”
***
Kıyaslamadan ve dünyadan uzak ‘çok şükür ki AB’ye üye olmamışız’ diyenler var...
Bağış onlara gerçekleri anımsatıyor:
“Avrupa Birliği bir ekonomik buhrandan geçiyor olabilir ama dünya ile kıyaslanınca hâlâ kişi başı refahın en yüksek olduğu bölge. Sadece ekonomi gelir değil. İnsan hakları, demokrasi, şeffaflık, vs. hepsi dâhil.
Bunlara bakınca yaşadığı buhrana rağmen AB, Avrupa’nın en yaşanabilir coğrafyası. Ülke olarak çok büyük başarılara imza attık. 2010’da ve 2011’in ilk 6 ayında Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi olduk. Bu büyümenin ardında küresel sermayenin çok payı var. Bu yatırımların yüzde 85’i de AB üyesi ülkelerden. Bu yılın ilk 6 ayında ise bu oran yüzde 92 olmuş.”
***
Ama Türkiye hala ‘fit’ olmaktan çok uzak; AB Bakanı’nı dinleyelim:
“Bizi fit yapacak diyetisyendir. Diyetisyene kızabilirsiniz. Şahsı size sempatik gelmeyebilir, hatta kendisi kilolu bile olabilir ama eğer reçetesi iyiyse ona bakarsınız. 27 ülke AB standartlarına kavuştuktan sonra daha zengin, daha demokrat, daha şeffaf ve müreffeh olmuş. Türkiye de önemli mesafe kat etti ama biz diyet programının üçte birini tamamladık.”
***
AB süreci olmasaydı neler eksik olurdu?
Cevap Egemen Bağış’tan: “AB süreci olmasaydı hâlâ Devlet Güvenlik Mahkemeleri olurdu. TRT’nin YÖK’ün yönetiminde birer general olması hukuken zorunluluktu. 24 saat Kürtçe yayın varsa, Atatürk’ten sonra ilk defa bir cumhurbaşkanı Cem evine gittiyse, Dersim Katliamı nedeniyle özür dileme erdemi gösteren Başbakanımız varsa, Akdamar’da Ermeni vatandaşlarımız 112 yıl aradan sonra, Sümela’da Rum vatandaşlarımız 88 yıl sonra ayin yapmaya başladıysa, çocuklarımızın oynadığı oyuncaklarla ilgili endişelerimiz yoksa, yediğimiz yemekler daha hijyenik olduysa AB’nin katkısı vardır.”
***
‘Mesleki Eğitimde Yeni Fırsatlar: Leonardo Da Vinci Programı’ tanıtım toplantısında, ‘geçen gün kamyon sürdüm, Leonardo da Vinci’ diyerek herkesi güldüren ‘şakacı’ AB Bakanı Egemen Bağış, bir kısmını alıntıladığım dünkü röportajındaki anlamlı profilini keşke iyice güçlendirse. Bu profil istikametinde hızlı ve tavizsiz yürürse, AB reform sürecini hızlandırarak, Türkiye halkının özgürlük ve zenginlik çıtasının ‘muasır medeniyet’ düzeyine taşınmasında çok ‘ciddi’ bir iş yapmış olur...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Basın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…”
4.07.2025 - Basın Tarihi: Sahur Pilavı…
26.06.2025 - Basın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası”
20.06.2025 - Basın Tarihi: Ey Mübarek…
15.06.2025 - Basın Tarihi: Uçağı Kim, Neden Düşürdü?
29.05.2025 - Basın Tarihi: Konuşmadığımız Bir 19 Mayıs Daha Var…
23.05.2025 - Basın Tarihi: Fenerbahçe, Deniz Gezmiş, Yunanistan…
10.05.2025 - Basın Tarihi: “Batıda düello vardır, doğuda pusu”…
25.04.2025 - Ankara duymaz, U2 ve Bono duyar
4.04.2025 - “Yetmez Ama Evet” Referandumu…
20.03.2025
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Palalı hukuk… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
Baris Seven
Ne hikmetse PKKnin Türkiye himayesinde Esad karşıtı koalisyona katılmayarak çatışmada Kürtleri tarafsız tutmaya çalışması Türkiyedeki liberallerin ağzında Baasçı olduğu sakızına dönüştürdü. Durum hiçte bundan ibaret değil. Ne muhalifler nede Esad Kürtlere geniş hakların tanınmasına yanaşmıyor. Öyle olunca Esad ve Arap milliyetçilerinin kanlı savaşını Kürtlerin üzerine çekmenin ne alemi olabilir. Kürtlerin iç çelişkilere kurban edildikleri dönem kapanmıştır. Bunu artık anlayın. Yemezler artık