Mehmet TIRAŞ
İnsanoğlu nerede yaşarsa yaşasın nasıl ağlayıp gülüyor,acıkıp-susuyor,aşık olup cinsellik yaşıyorsa;terleyip üşüdüğü gibi, bazen de gülüp hüzünlenirken,bütün bunları korkunun etrafında dolaşarak yaşıyor..
Hayatımızın her anını korkuyla besleyip korkuyla örüyoruz ama bunu kendi yetkimiz tekelinde olmuyor.Kimimiz bu korkuyu ağlayarak,susarak,başka birinden destek alarak veya kendimizi korumak için korku duygumuzdan etkilenerek korkuyu etkisiz hale getirmeye çalışıyoruz..
Ve korku öyle hayatımıza hükmediyor ki en mutlu ve huzurlu olduğumuz anın bile içinde, biraz veya daha fazla korkuyla bunun keyfine varıyoruz.Yani korku bir yerde her zaman her duygunun ve hazın içinde yeri barınıyor hayatın tuzu,bazen tadı öyle zaman oluyor ki en lezzetli bir duygu olarak ta bize yaşatıyor.
Korku bizim hayatımıza irademizin dışında yaşamımıza hükmediyor,aşık olmayı kendimiz seçmediğimiz ve ipsiz bağlandığımız gibi..
Korkuyu da bertaraf etmek yaşamdan çıkartmak çok kolay bir şey değil;uykumuzu böldüğü anlarda yok değil, uykumuzu kabusa çeviren de korku oluyor ve kabus korkusuyla uyanıp dakikalarca kendimize gelmek için bir arayışa giriyoruz; onu da buna da şükür diyerek daha büyük korkuyu yaşamadığımızdan, yaşadığımız korkuya şükrediyoruz.Bu rüyalarımız için de geçerli.
İşte korku böyle yaşamın her anında bazen karşımıza, bazen arkamızdan gelen gölgemizden bizi korkutan da yine korku duygusu oluyor.
Öyle korkulu bir hayatın cenderesi içinde dönüyoruz ki,korkusuz bir hayatı yaşamak imkansız gibi.
Hastalanırım korkusundan başlayıp, ağrıyan yerimizin geçmemesi ile ölüm korkusunu hissetmeye başlıyoruz ve ağrıyan yerimiz geçmesiyle ölüm korkusu kendini sizden uzaklaştırıyor ama mutlaka bir gün kapınızı çalacağından emin olduğunuz için; size teselli veren ve ölüm korkusunu etkisiz hale getiren doğumla,ölüm korkusunu unutuyorsunuz.
Ya kaybederim korkunsa gelince öncelik sırasını seçmekte zorlanırız.
Aşık olanın aşık olduğu kızı veya oğlanı kaybederim korkusu.
Bir annenin çocuğunu kaybederim korkusu.
Yaşlılıkla yalnız kalırım bana kim bakacak korkusu.
Parasız ve yalnız kalma korkusu.
İşimizi kaybedip aç ve açıkta kalma korkusu.
Aşık olduğunuzun siz terk etme korkusu.
Mutluluğumuzu kaybederiz,huzurumuzu kaçırırız korkusu.
Sırlarımızın ifşa olmasını istemediğimiz,duyulur korkusu.
Ayrılık,hasret ve kavuşamama korkusu gibi sıralayabiliriz.
Her halde korkuların en büyüğü bu olsa gerek:İftira korkusu korkuların en tehlikeli ve unutulmaz toplum içerisine çıkartmaz korkusu olarak görüyorum;düşünebiliyor musunuz,bir küçük çocuğa tecavüzde bulundu iftirasıyla karşılaşsanız, insan bunu düşünmeye bile korkuyor ama hayatın içinde böylesi cinsel sapıkların olduğu gibi, böyle acımasız iftiraya uğramış insanların yaşadıkları da yok diyemeyiz..Böyle bir iftirayı insanın ömür boyu aklından ve yaşamından çıkartması mümkün mü?
Korku tek yönlü yaşanan bir duygu değil o kadar çeşidi var ki; insan nasıl aşkın tanımını herkes kendi yaşadığı aşka göre anlatıyorsa,korkuyu da insanlar kendisinin yaşadıklarına göre tanımlıyor.
Yükseklik korkusu,karanlık korkusu,sessizlik korkusu,su korkusu, gök gürleme korkusu,rüzgar korkusu,deprem korkusu gibi, afetlerin insan psikolojisinde değişik korkular yaratıyor.
Korkuların en tehlikesi bana göre insanın kendisiyle yüzleşememe korkusudur ;psikoloji kitaplarını gerçekle yüzleşemeyenler okuyamazlar; çünkü bu kitaplar insana ilk önce okuyanı kendisiyle tanıştırmaya ve yüzleştirmeye çalışır; hele küçük yaşta tacize ve tecavüze uğramış,şiddete maruz kalmış küçük yaşta ailesinde ve yakın çevresinde yaşanmış cinayet ve katliamlara tanıklık etmiş insanlarda böylesi kitaplar çok büyük travmalar yarattır..Yaşadıklarının etkisinde kalan insanların mutlaka bir hekimden destek almadan atlatamaz ve hayata da tutunamaz.
Ben aşkı korkuyla özdeşleştiren bir duygu olarak yorumlarım; içinde korkusu olmayan hiç bir duygu insana haz vermez..
Başarısız olacağım korkusunu insan yaşamasa başarılı olur mu?
İnsan kaybetme korkusu olmasa sahiplenir mi?
Ölüm korkusu olmasa insan sağlığına önem verir mi?
İnsan hep ağlamaz,sürekli gülmez, durmadan yemek yeyip sus içmez,hep seks yapmaz,hep hasret ve özlem çekmez ama insan kesintisiz az veya çok bir korkuyla yaşadığımız her anımızda hissederiz,yaşamımızda rüştümüze erdiğimizden şuurumuzu kaybedene kadar korkusuz bir hayatımız yoktur.
Bazı hayatımıza hükmeden duygulardan uzaklaştığımız olur çok tutkulu bu aşkta olsa ama korku kadar hayatımızdan çıkmayan başka bir duyguyu yaşadığımız yok gibidir.
Korkmayanlar kimler diye baktığımızda karşımıza;deliler -ölüler ve akil baliğ olmamış çocuklardır;çocuklar ateşin üzerine korkusuzca giderler,onlar korkuyla daha tanışmamışlardır.
Çocuklar, korkuyla tanıştıklarında onların en güvenilir uyarıcıları ve korucuları korku olacaktır.
Gördüğünüz gibi korku o kadar korkulacak bir duygu değilmiş;yeter ki biz kendimizde oluşan beşeri olan duyguları tanıyalım.
İnsanın hiç tanımadığı aslında kendisidir, korkusunu tanısa güvenliğini alan örgütlü silahsız gücü de tanımış olacak.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025