Melih ALTINOK
Sorgularda, sokakta “tatlı tatlı” adam döven “ama iyi” polislerin başrol oynadığı dizilerden, filmlerden eskiden beri hazzetmem. Bu şablondan layıkıyla faydalanan Behzat Ç’ye de bayılmıyorum.
Politik bir nedeni yok. Eli kolu bağlı adamları, eşit olmayan koşullarda ezmenin aşağılık bir durum olduğunu düşünüyorum. Ve vakanın “karikatürize” edilemeyecek bir insanlık ayıbı olduğundan şüphem yok. Adalet anlayışımda, sol soslu olsa da, kısasa kısasın yeri yok.
Devletin sokaktaki eli polisten bu kadar dayak yemiş bir halkın “polis dizilerine” merakını Stockholm sendromuyla falan açıklamak ne kadar mümkün bilmiyorum.
Sanırım mevzu daha ziyade ahalinin adalet açlığıyla alakalı. Ama sözünü ettiğimiz hukuka uygun bir adalet değil. Sokağın fiili adaleti.
Senaristler ve mutlaka yapımcılar da bu durumun farkında olmalı. Sözkonusu dizilerde polisin “adaletine maruz kalan” zanlıların ne kadar da suçlu olduğuna ve bu durum karşısında mevzuatın elinin kolunun bağlılığına dair girizgâhların tekrar düşmek pahasına dramatik ezgiler eşliğinde uzatılması da bunun kanıtı.
Zira bu sayede izleyicinin az sonra şahit olacağı polis şiddetini garipsememesi bir yana adeta arzulamasını sağlamak hiç de zor olmuyor.
Ondan sonra gelsin sapla samanın pornografik ilişkisinin ardından yakılan sigaralar; bağımlı olmuş gani gani fanlar.
Behzat Ç. üzerine ayrıntılı bir okumayı mutlaka yaparız. Ama bence asıl üzerinde durmamız gereken nokta, dizinin bugüne değin seyircilerinde yarattığı katarsisin meşruiyetinde, son bölümünde doruğa tırmanan “alayına isyan”. Ve kuşkusuz bu son isyanın popüler alanda müesses nizama verdiği hayat öpücüğü.
Kot taşlama işçilerinin, travestilerin vs. sorunlarına duyarsız kalmayarak, RTÜK’ün saçma sapan uyarıları karşısında dizinin Sakarya Meydanın’da toplu izlenmesini sağlayan kahramanımız Behzat Ç. çok zor durumdadır.
Zira üstüne gittiği “yeni derin devletin” ayak oyunları had safhaya ulaşmıştır.
Öyle ki, bu “yeni” derin devletin “badem bıyıklı savcısı,” işi Behzat’ın savcı eşi Esra’nın makam odasını aratmaya kadar vardırır. Arama sırasında illa ki, savcının çekmesine bir sahte delil, flash disk de yerleştirilir elbette.
Ya, tıpkı makamı aranan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner gibi.
Behzat Ç. bile ilk kez çaresiz kalır. Göğsüne vurup “seni bırakırım bu davayı bırakmam Behzat” diyen Esra’ya bir savcı olarak değil eşi olarak, yani yüreğinden, yani yüreğimizden haykırır:
“Artık senin hukukun yok bitti o! Onların hukuku var!”
“Senin hukukunun” yıllardır imtiyazsız Türkiyelilerin ensesinde boza pişiren ve Behzat’ın pratik çözümlerle yoluna koyduğu eski, bizim hukukumuz mudur? Yoksa “onların hukuku” Balyoz’u, Ergenekon’u yürüten, kozmik odaya giren, yeni, onların hukuk mudur, bilemiyoruz tabii ki?
Derin devleti Behzat’ın ve savcı eşinin üzerine salanın, “Başgan” lakaplı tipin kontrolündeki Susurlukçu- Ergenekonvari yapı olmasının doğurduğu çelişki de önemsiz bir senaryo ayrıntısıdır elbette.
Ama sonuca varmak için göstergelere ihtiyaç duyanları karmaşaya sürükleyecek bu noktalar, twitter’ın bir anda yıkılıvermesine engel değildir elbette. Tüm dizi karakterleri aynı anda TT oluverir twitter’da.
Çünkü bir tweet’in gayet güzel özetlediği üzere, “Sergilenen bir kurmaca değil, Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarının bir belgeselidir”.
Ertesi gün de ilgili gazeteler ve “ulusal” kanallar Behzat Ç’nin finalini “Badem bıyıklıların operasyonu” olarak işlerler.
İtiraf etmeliyim ki, etkileyici bir finaldi. Twitter’da dendiği gibi Balyoz ve Ergenekon’a dair kamuoyu algısını değiştirmede, yönlendirmede “bin tane Erdoğan konuşmasına” bedeldi.
Zira ceberut hukukun körlüğünden mustarip pek çok kişi, memlekette esen “yeter la” havasıyla, son örneğini ÖYM tartışmalarında gördüğümüz üzere, dönüşüm sürecine ve onun enstrümanlarına isyan ediyor.
AMK isimli bir futbol gazetesinin de medyaya kazandırılmasıyla tavan yapan bu “lümpen isyan” hâli, kimi zaman bir akademisyenin süresi bitmiş sözleşmesinin altında aranan buzağıyla, bazen de tatile çıkan bir programcının olası mağduriyetiyle çoğaltılıyor.
İşin fena yanı ise bunlar dönüşüm sürecinin niteliğini manipüle eden bir argümana dönüşüyor.
“Hııı, kaynımın da başına geldi aynısı.”
“Ya aynı Behzat Ç’deki gibi...”
Tamam, adalete karşı susuzluğumuzla ağzımızı bozabiliriz, hakkımızdır da. Ama bu, London’ın romanlarındaki “uçurum insanları” ruh hâli, onca zamandır “adabımızla” elde ettiğimiz kazanımlarımıza mal olmamalı.
Ha illa ağzımızı bozacaksak, şahsen ben de “yeter la” hakkımı, benim diyen demokratların bile siyaseten doğruculuk batağına çektiği ya da hukuki mevzuat noktasında tartıştığı “Özel yetkili” konusunda kullanırdım.
Yeter la... Cemaat- hükümet geyiğinize. Elma-armut misali DGM-ÖYM kıyasınıza. Başkanlık hayalinin dayattığı itidalinize.
Özel yetkilerinizi kozmik odalarda, dokunulmayan asker-sivil bürokratların makamında falan görmek istiyoruz yine; pankart açan çocukların karşısında, üniversite kavgasının orta yerinde değil.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Konser iptalleri baydı
2.06.2022 - Elçiye zeval olmaz
17.05.2021 - 31 Mart’ta Binali Bey’e verdim, bu kez oyum...
11.05.2019 - Ekrem Bey size soruyorum ama cevabı Murat Bey’den bekliyorum
10.05.2019 - Sınırları aşmak
6.05.2019 - Pardon, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olmayan belediye mi var?
1.05.2019 - Yine ne varsa Atatürk de var!
29.04.2019 - Kılıçdaroğlu’na yumruk!
22.04.2019 - Erdoğan’ın yükü
17.04.2019 - Bu saatten sonra...
8.02.2019
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
"Demokrasiye Darbe" metnini okuyup gulumseyenler de vardir, gulumsemeyenler de. Okuyanin kim olduguna bagli. AK Partiyi destekleyen biri ise belki gulumser. AK Partinin son iki senedir yaptigi islerden hosnut olmayanlar icin gulumsenecek bir sey yok ortada. Metni dikkatle okursan gerceklerden soz edildigini gormemene imkan yok. Hatta az bile yazilmis. "Aranan kamuoyu burda bulunmuyor" iddiasi da gercek degil. Bu ulkede kamuoyu homojen degil ama oyle anlasiliyor ki sen AK Parti karsiti olanlari - yani nufusun %50sini - adamdan saymiyorsun.