Mücahit BİLİCİ
Cemaat’in kimlik politikası dindar bir Türklüktür. Gariptir ama kimlik politikası Müslümanlık olan Hükümet’e göre Cemaat daha dindardır. Ancak Türklükten ve milliyetçilikten daha az taviz vermek istemektedir. İkisi de ecdatçı, Osmanlıcı, mukaddesatçı arkaplandan gelseler de Cemaat Müslüman bir Türklüğü, Hükümet Türk bir Müslümanlığı idealize eder. Zaten bugünkü trajedi dindar bir Türklük ile sathi/ hamasi bir Müslümanlığın kavgasıdır. Her ikisindeTürkler İslam âlemine liderlik yapmak misyonu ile görevli görülür. Fakat stratejiler farklıdır. Popülist bir siyasetsel gelenekten gelen Hükümet’in tarzı hamasettir. Sessizce alttan dönüşüme dayalı bir sivil gelenekten gelen Cemaat’in tarzı ise teennidir.
Cemaat Kürtleri, Türk olan devletin öznesi değil atomize nesnesi olarak gördü hep.Kürtlerin eğitim, ilgi ve şefkat ile adam edilebilecek çocuklar olarak görülmesi, Cemaat’in devletçiliğinin (Cemaat’e görünmeyen ama) Kürtlere görünen çirkin yüzüdür. Çünkü Cemaat klasik Türk muhafazakâr dindarlığının devletçi zihniyetinden kendisini kurtaramamıştır. Cemaat’in sivil toplum gücüne sahip bir dinî ve siyasi hareket olması, hatta bugün devletle kendini özdeş gören bir Hükümet/ Parti ile çatışıyor olması bile Kürtler konusunda devleti merkeze aldığı gerçeğini değiştirmiyor. Cemaat’in tasavvurundaKürt, Türk’e en fazla tabi kalarak eşit olabilir. Cemaat, kendisini Kürtlerin her sorununu çözme kabiliyetine sahip görür. Ve bu konuda hükümet eden AK Parti’den daha muhafazakâr ve devletçi kalmıştır. Zira, Cemaat, Türkiye yumurtasının kabuğunu çatlatmadan ‘Kürt sorunu’nu mevcut kabuğun içinde hamasi bir maceracılığa girmeden, kalpleri fethederek, demokratikleşme hamleleri ile çözmek gerektiğine inanmaktadır. Parti ise, bu kabuğunçatlamamasının çok zor olduğunu haklı olarak görüp, hatta bunu bir büyüme fırsatı olarak değerlendirilebileceğini düşünüp, daha çok risk alarak sorunu “siyaset”le çözmekistemektedir. Cemaat, kurumsal ve demokratik teamüller açısından Hükümet’ten çok daha ilerici iken, Hükümet şahsi hitap ve muhatap alma noktasında daha pragmatist ve cesurdur. Yani Cemaat ilkeler çerçevesinde eşitlik ve tanınmayı kurumsallaştırma açısından Hükümet’ten daha iyi bir potansiyele sahiptir. Çünkü Hükümet Kürt sorununu ayrıca bir politik oy getirisi açısından da sündürülerek tüketilecek bir kazanım görürken, Cemaat devletin bekası gibi daha az popülist bir zaviyeden bakmaktadır.
Kürtlerin hakları konusunda birbirine yakın duran Cemaat ve Hükümet, Kürtlerinegemenlikleri (yani Türk olmaktan çıkıp Kürtlerin de olması gereken) devletin sahipliği konusunda farklı vizyonlara sahiptir. Hükümet Kürtleri Müslümanlık üzerinden ortaklığa dâhil etmeyi önerirken, Cemaat Kürtleri Türkiye içinde demokratik haklar/ hukuk içerisinde yine Müslümanlık üzerinden ama Türklüğe tabi olarak eşitliğe kabul etmek istemektedir. Cemaat, Türkiye kabuğunu çatlatmadan Kürtleri sadece demokratik derinlikle tatmin etmenin ve kalplerini hizmet ile tabandan fethetmenin mümkün olduğuna inanır. Bu kuşatma ve kardeşlik söylemi dışında Cemaat’in çok netleşmiş bir Kürt politikasının olduğu da tartışmalıdır. Zira Fethullah Gülen’in Irak Kürdistan’ı medyası Rudaw’a verdiği röportaj, özellikle anadilde eğitimi kategorik olarak tanıyan çok net ve ilerici bir hamle iken, BBC röportajı Kürtler konusunda klasik muhafazakâr çizgide kalmıştır. Cemaat Kürt sorununda polisiye vegüvenlikçi anlayış ile sivil toplumcu hizmet anlayışının bireşimi olan bir gayripolitik perspektiften çıkmayı hâlâ başarabilmiş değildir.
Cemaat’inKürtler konusundaki en büyük handikabı PKK’yi yok edilmesi gereken, en azından muhatap alınmaması gereken bir aktör olarak görmesidir ki bu Cemaat’in demokrasi vurgusu ile bağdaşır bir şey değildir. Dünyada şiddet ateşi sadece demokrasinin dışında ve gayrisivil araçlarla söndürülen bir şey değildir. Şiddet demokrasi içinde de pekâlâ söndürülür. Cemaat Kürtlere yanlış olarak uzatmaktan yorulmadığı şefkat elini nedensePKK’lilere uzatmak istemez. Hâlbuki PKK, Türk devletinin Kürtlere tecavüzünün sonucudur ve mütecaviz devletin asi veledine şefkat eli uzatmak gibi bir ödevi vardır.Fakat Kürtlere şefkat eli uzatmak devletin haddi değildir. Tecavüzcü Türk devletinin Kürtlere karşı yükümlülüğü özür dilemek ve Kürtlerin mülkiyetine/ hizmetine girmektir.
Cemaat haklar konusunda başta anayasa vurgusu olmak üzere ama somut olarak anadilde eğitim örneği olmak üzere Hükümet’in aslında ilerisinde veya ilerisine geçebilir. Haklar konusunda Hükümet’i aşabilen Cemaat egemenlik konusunda Hükümet’in gerisinde kalıyor. Çünkü şöyle veya böyle, Kürtlerin en azından bir kısmını topluca temsil eden PKK’nin bir muhatap olarak görülmemesi Cemaat’in kör noktasıdır. PKK, Öcalan veya BDP Kürtlerin en azından bir kısmının temsilcisidir ve demokrasi gereği muhatap alınmaları şarttır. Cemaat PKK ile yüzleşmek ve muhatap almak zorundadır. Aynı şey, Cemaat düşmanlığını marifet sanan PKK taraftarları için de geçerlidir. Türkiye’de Kürtlerin herhangi bir formatta temin edecekleri eşitlik, özerklik, veya bağımsızlıktan herhangi birisi için bile zorunlu muhataplardan biri Cemaat’tir. Sanılanın aksine, Cemaat Hükümet’e göre daha kalıcıdır. PKK’liler kendilerini bir partinin veya Hükümet’in enstrümanı hâline getirmemeliler.
NEDEN KÜRTLERİN HUKUK VE EGEMENLİĞİ DİYORUM
Kürtlerin hukuk ve egemenliği diyorum. Çünkü hukuk Türklere nispetle Kürtlerin haklarını ifade ediyor. Egemenlik ise Kürtlerin devlete nispetle haklarını/ malikiyetini. Kürtleratomize fertler olarak haklarını elde edebilirler ama bir cemaat olarak Kürtlerin devletin sahibi olması, egemen olması gerekir. İşin bu kısmını dindar Türkler kadar dindar Kürtler de anlayamıyor. Çünkü devleti veri olarak alıp, insanı devletin uzantısı olarak görme hastalığından mustaripler. Kürtlerin egemenliğinin demokratik olmayan bir versiyonu PKK’dir. Kürtler kolektif bir kimlik olarak devletin sahibi olmadıkça Türklerle fert bazında eşit olmalarının Kürtlük noktasında hiçbir anlamı olmaz.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025
2.05.2025
25.04.2025
5.04.2025
28.03.2025
15.03.2025
2.03.2025