Mümtazer TÜRKÖNE
Salı günü Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Bülent Arınç, Kırmızı Kitap tartışmasına son noktayı koydu.
Açık ve seçik ifadelerle, Millî Güvenlik Kurulu’nda Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’nin gündeme gelmediğini söyledi. Aynı şekilde cemaatler konusunun da ele alınmadığını ekledi. Sözlerinin arasında Cumhurbaşkanı’na açık bir meydan okuma yer alıyordu: “Şayet hükümetimiz takdir ederse” MGSB’de değişiklik MGK’ya götürülebilirmiş. Arınç böylece Cumhurbaşkanı’nın bir aydır gündem oluşturduğu konuda “yetkisi olmadığını” belirtmiş oldu.
Demek ki cemaatler sadece Cumhurbaşkanı’nın gündemi. Cumhurbaşkanı ne diyor? Hiç kimsenin söylemediği şeyleri söylüyor. Doğrudan cemaatleri kastederek (çoğul eki kullandığına göre) “Paralel yapı misali değişik ihanet şebekeleri var.” diyor ve “Bir üst akıl bunların hepsini yönetiyor.” diye ekliyor. Nedir bu “üst akıl”? Bir dış güç olduğunu, “bu ülkelerin adını vermeme gerek yok” açıklamasından anlıyoruz sadece. Cemaatler tehlike oluşturuyor ve çözüm demokrasinin sınırlanması; kısaca cemaatler için boğucu ve yasaklayıcı bir ortamın oluşturulması. Tek parti döneminden sonra en sıkı örneğini on yıl önce gördüğümüz “irtica ile mücadele” söyleminin tıpkısıyla aynısı bu. Erdoğan sadece beyanlarıyla değil, emrindeki medyanın manşetleri ile cemaatlerin tamamına açık bir savaş ilan etmiş durumda. Çok yakından tanıdığımız kalıp tekrarlanıyor: Güç, keyfîlik hevesine kapılınca cemaatleri hedef tahtasına yerleştiriyorlar.
Cumhurbaşkanları hep smokinleri, silindir koca şapkaları ile resmedilirdi. Erdoğan bu “resmî” kıyafetleri henüz giymedi; ancak öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün bir yerlerinde mevcut silindir şapkalar içinde tavşanlar besleniyor. Belki gün gelir Erdoğan, “adını vermeye gerek yok” dediği ülkeleri bu şapkalardan çıkartır ve bizler de ülkemizin başına hangi tavşanların bela olduğunu öğrenme fırsatı buluruz.
Hepimizin kafasındaki soru şu: Erdoğan cemaatlerden ne istiyor? Alıp-veremediği ne var? Hükümetten kimse sahip çıkmadığına ve takip etmediğine göre mesele Erdoğan’ın şahsî meselesi. O zaman neden o sembolik yetkilerle cemaatlere karşı savaş yürütüyor. Erdoğan’ın bu amansız savaşını hangi “üst akıl” yönetiyor?
Bu aklın biri iktidar savaşının keskin reel politiği ile, diğeri de güç sarhoşluğunun sanal gerçekliği ile şekillenen iki yüzü olmalı. Devlet rantına dayalı bir yolsuzluk düzeni kurduğun zaman, daha önce desteğini aldığın cemaatlerin güçlü ahlâkî itirazlarına karşı tek çare var: Taht-ı itaate almak veya ezip yok etmek. Bir hırkanın ve bir lokmanın beslediği muhalefeti, saraylarınızla ve adamlarınızla başka türlü durduramazsınız. Sanal gerçeklik ise cemaatlerin varlık sebebini ortadan kaldırmak için devlet şemsiyesi altında kendi cemaatinizi oluşturmak. TÜRGEV’i, Yeşilay’ı, Yunus Emre merkezlerini, imam-hatip liselerini, devletin din eğitimini ve resmî din hiyerarşisini, sosyal fonlarını Ak-Cemaat oluşturmak için seferber etmek gibi. Bu yol güya hem yolsuzluklara kılıf bulmaya hem de cemaatlere karşı “paralel yapılar” oluşturmaya yarayacak. Bu güne kadar kaç kere denendi ve hiçbirinde başarılı olmadı. Sebep siyasetin doğasında saklı. Siyasî gücü servete tahvil edip kibir kumkumasına dönüştürenlerin ihsanları ile, Boğaz’a diktiğiniz köprü gibi gönül köprüleri inşa edemezsiniz. Gücün şehveti ve bencilliği ile muhabbet ve hizmet yürütemezsiniz.
Bütün cemaatlerin üzerinde bir üst akıl gerçekten var. Düşkünün elinden tutmak, gönüller inşa etmek, kavgaya-nizaya fırsat vermemek, insana değer katmak, diğergamlığa, fedakârlığa teşvik etmek. Gelelim devlete... Devlet dediğimiz devasa varlık birilerinin iktidar hırsını tatmin etmek için zuhur etmedi; onun amacı da ülkeyi barış ve huzur içinde bir arada tutmak, bize hizmet etmek. Demek ki hepsinin üzerinde aynı amaca hizmet eden bir üst akıl var.
Peki bu akıl Erdoğan’ın hangi sözünde mevcut? Bu ülkenin iyiliğini, ortak geleceğini, ortak paydalarını, ortak ruhunu kim temsil ediyor? En akıllımız kim? Cemaatler mi, yoksa Erdoğan mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025