Yıldıray OĞUR
Cemreden önce Angela düştü
26.02.2013
4436
Bir hafta önce havaya düşen cemre ile son 30 yılın en erken ve en güzel baharı yaşanıyor. Tam yarın ikinci cemrenin de suya düşmesini beklerken hesapta olmayan bir “melek” de toprağa düşüverdi.
Aslında, Angela Merkel’in ismiyle müsemma bir melek olmadığının sadece Almanya’nın eline düşmüş Avrupa halkları değil AB sürecine koyduğu taşlar yüzünden Ankara da uzun süredir farkında.
Peki, Patriotlarını özleyip gelmediğine göre ne oldu da Merkel, Angela yüzünü takıp uzun süredir ülkesini, aralarında partisi Hıristiyan Demokratların vakfının da olduğu Alman vakıflarını PKK’nın hamiliğiyle suçlayan Erdoğan’ın davetini kabul ederek Türkiye’ye geldi? Ve ne tesadüftür ki ondan birkaç gün önce de Fransa, 2007’den beri engellediği Türkiye’nin AB müzakerelerini tıkayan “Bölgesel politikalar” başlıklı 22. faslın açılmasına bir anda yeşil ışık yaktı?
Tüm bunların Başbakan’ın Şanghay Beşlisi blöfünden sonra gelmesi herhalde tesadüf olmasa gerek. Anlaşılan, Türkiye’de etek boyundan bile “Batı ekseninden kayıyoruz”a varabilenlerin yüreğini ağzına getiren o blöf işe yaradı. Avrupa, Türkiye’yi kaybetmemek için yeniden müzakere treninin lokomotifine kömür atmaya başladı.
Peki, Başbakan durup dururken neden Şanghay Beşlisi ile Avrupa’yı tehdit etmişti? Tam da Türkiye, 30 yıllık savaşı bitirmeye yoğunlaşmışken, doğu cephesi teyakkuz hâlindeyken, AB ile yakın bir müzakere takvimi bile ortada yokken, Patriot kardeşliği yaşanan Batı’ya karşı bir cephe açmak pek de akıl kârı değildi.
Uzun zamandır Türkiye’de olan biten büyük olayların neredeyse tamamı Kürt meselesindeki çözüm trafiği ve Suriye bağlantısı kurulmadan anlaşılamaz.
Hatırlayalım: Başbakan Şanghay çıkışını ne zaman yaptı? Paris suikastından sonra.
Üzerinden sadece bir ay geçmesine rağmen Paris suikastıyla ilgili yaşanan ortaklaşa sessizlik cinayetin hemen ardından dillendirilen uluslararası istihbarat işi iddialarını güçlendiriyor. O suikastla ilgili parmakla gösterilen iki ülke Fransa ve Almanya’ydı.
Bu konudaki en son ve en net açıklama, hem örgütünden hem MİT’ten bilgi aldığını varsayabileceğimiz Öcalan’dan geldi:“Halkımız şunu bilsin; kim beni buraya getirdiyse, Paris katliamını da onlar yaptı... Bu projeyi, planı kim yaptı. Bir an önce ortaya çıkarılsın. Fransa biliyor, Avrupa, ABD, NATO bunu biliyor.”
Peki, Öcalan’ı İmralı’ya kim getirmişti? Silivri’de yatmakta olan komutanların yarısı kendilerinin getirdiğini söylüyor. Kenya’dan ABD ve MOSSAD’ın teslim ettiği biliniyor. PKK’nin Uluslararası Komplo adıyla andığı yakalanma hikâyesinde esas kritik rol oynayan ülke ise genelde atlanıyor.
Hatırlayalım: Öcalan neden İtalya’da tutuklanmıştı? Çünkü, 1990 yılından itibaren Almanya’da Öcalan hakkında tutuklama kararı vardı. Ve İtalya Schengen anlaşması gereği Öcalan’ı tutuklamak zorundaydı. Peki, İtalya o dönemde defalarca teklif etmesine rağmen neden Öcalan’ı Almanya’ya iade edemedi ve serbest bırakmak zorunda kaldı. Çünkü tam Öcalan İtalya’dayken, bir gecede Alman Karlsruhe Federal Mahkemesi bir karar verdi ve Öcalan’ın tutuklama kararından iade edilme şartını kaldırdı. Yani Almanya, Öcalan’ı İtalya’dan istemekten vazgeçti. Bunun sonucunda Öcalan, ortada kaldı, önce Afrika’ya sonra da oradan Türkiye’ye getirildi.
Peki, bu ne anlama geliyor? Öcalan neden Şam’dan daha kolay barınabileceği bir Asya ya da Afrika ülkesi yerine Avrupa’ya gitti sorusunun cevabını Türkiye hiç merak etmedi. Aslında Öcalan Şam’dan Avrupa’ya PKK’yı siyasileştirme amacıyla gitti. Bu projesini tutuklandıktan sonra da yürürlüğe koydu. Eğer İtalya’dan Almanya’ya iade edilseydi, orada yargılanacak, demokratik Avrupa’da yaşayan bir lider olarak örgütünü legalleştirecek, belki de PKK çok uzun zaman önce silahlı mücadeleden vazgeçmiş olacaktı.
Almanya’nın bu kararı üzerine o tarihlerde ABD’nin gösterdiği sert tepki bunun herkesin haberi olan bir proje olduğunu ortaya koyuyor.
Yani, Öcalan’ın kastettiği uluslararası komplonun fitilini Almanya ateşlemişti. Daha sonra Almanya’nın PKK meselesinin çözümü konusunda Türkiye’ye yardım etmediği bir sır değil. Türkiye’nin terörle mücadelesinden Alman silah şirketlerinin epey bir para kazandığı da. En son Başbakan’ı açıkça Alman vakıflarını PKK’ya yardım etmekle suçlamasının bizim görmediğimiz bir istihbarat savaşının yansıması olduğuna da şüphe yok.
Suriye’de Esed’i götürecek sürecin hem de Paris suikastından sonra sekteye uğrayacağına iyice ivme kazanan Türkiye’deki çözüm sürecinin geri döndürülemezliğinin ortaya çıkmasıyla bu katı pozisyonlar da yumuşamaya başladı.
Cemre düşmeden toprağa bu yüzden melek düşmüş olabilir mi?
[email protected]
Yazarlar
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025