Yıldıray OĞUR
2012 yılının ilk günlerinde İran’ın nükleer çalışmalarının merkezi olan Nathan Nükleer Tesis İşletme Müdür yardımcısı 32 yaşındaki nükleer fizikçi Mustafa Ahmedi Nohsan arabasına yerleştirilen manyetik bir bombayla öldürüldü. 2007’den bu yana İran’ın nükleer programında çalışan isimlere dönük beşinci suikasttı bu. Yöntem tanıdık gelmiştir.
Suikastların arkasında İran’ın nükleer çalışmalarını birinci tehdit kabul eden MOSSAD’ın olduğu artık bir komplo teorisi değil. Geçen yıl çıkan Amerikalı gazeteci Dan Raviv ve İsrailli gazeteci Yossi Melman’ın yazdığı “Kıyamete Karşı Casuslar” kitabı özel Kidon birliklerinin operasyon hikayelerini Münih filmi kıvamında anlatıyor. Kitabı son olarak referans gösteren isim Hakan Fidan’la ilgili o ünlü yazıyı yazan David Ignatius oldu. Suikasttan bir süre sonra İran, MOSSAD’la ilgili 15 kişiyi suikastın faili olarak yakaladığını açıkladı, bu isimlerden bazıları İran TV'lerine çıkıp suçlarını itiraf etti, bazıları idam edildi.
Kitaba göre 2007 yılında İsrail’in Suriye’deki nükleer tesislere dönük operasyonunda hava sahasını açarak iş birliği yapan ülkelerden biri Türkiye’ydi. Bu olaylardan bir yıl sonra İsrail, uzun müzakereler sonucunda Türkiye’den Mavi Marmara için özür diledi. İşte bunca zamandır hiç gündeme gelmemiş, İsrail’in özrünü engellememiş bir iddia (İran’a MOSSAD ajanlarının ismini MİT verdi iddiası) 2013 yılının ekim ayında Obama’ya yakınlığıyla bilinen David Ignatius vasıtasıyla dolaşıma sokuluverdi. Hemen ardından Amerikan medyasında peş peşe MİT’i ve Türkiye’yi güvenilmez ilan eden yazılar çıkmaya, Türkiye’nin batı ittifakının kopup kopmadığı, Türkiye’nin adı El Kaide ile ilişkisi konuşulmaya başlandı. Aslında “söyleniyor”, “bilgi sahibi kaynaklar” ciddiyetinde yazılmış o iddia da, MİT’i aynı anda hem İrancı olmakla hem Suriye’de El Kaide’yi desteklemekle suçlama ciddiyetsizliği de o yazının kenar süslerinden başka bir şey değildi. Beyaz Saray koridorları kokan o yazının özü aslında son cümlede saklıydı. Orta Doğu’da “kaleydoskopik (iç içe geçmiş, sürekli hareket eden) değişimler” olduğunu söylendikten sonra Ignatius yazısını şu cümleyle bitirmişti:
“ABD, İsrail, İran, Suudi Arabistan, Mısır gizlice ve açıkça yeni ittifaklar arıyor ve yeni bir denge bulmak için çabalıyor.”
Cümledeki eksik ülkeyi bulunuz?
Tamamı Türkiye üzerine olan yazıda Orta Doğu’daki yeni ittifak ve denge arayışlarında sıralanan ülkeler arasında İran bile var ama Türkiye yok. (Cümledeki tuhaflığa ilk dikkat çeken Twitter’da Ayda Erbal oldu)
Bu bir dalgınlığın eseri değil, aksine uzun bir süredir Orta Doğu’da olup biten ve bundan sonra olabileceklerin sırrı işte bu son cümlede gizli. Hatta dün Kandil’den gelen “süreç bitti” açıklamalarının bile...
ABD ve Avrupa önce hararetle destekledikleri Arap Baharı kutusundan "İslamcılar"ın, radikal grupların çıktığını görünce ve değişimden değil statükodan, Yeni Orta Doğu’dan değil, eski, bildik Orta Doğu’dan yana pozisyonlarını değiştirmeye başladı. “NATO’nun kurtardığı” Libya’da öldürülen ABD elçisi, Boston’daki saldırı, Londra’nın ortasındaki subay kafası kesen İslamcılarla büyüyen korku Mısır’da Batı’nın bütün değerlerini inkâr etme pahasına darbeyi desteklemesiyle kuvveden fiile döndü. Mısır’da yükselen İslamcı dalga kadim müttefikler Suudiler, İsrail’in el vermesiyle daha fazla yayılmadan durduruldu.
Suriye’de ABD’nin Rusya’ya ve İran’a teslim olması, Kerry’nin Esed’i ödüllendirmekten bile bahsetmesiyle mektup, telefon, Twitter derken esas sürpriz aşk filizlendi. ABD, El Kaide ve radikal İslamcılara karşı, daha önce Irak’ı emanet edip çekildiği İran’la flörte başladı. İran statükosu da bu yakınlaşmayı sanki önceden görüp sürpriz bir şekilde binlerce yıllık diplomatik hazine sandığından reformcu Ruhani’yi çıkarıverdi.
İsrail, İran, Suudi Arabistan ve darbeyle eski statükosuna dönmüş Mısır. Eski Orta Doğu’yu temsil eden dört ülke. Arap Baharı’nın temsil ettiği değerlerin karşısındaki dört güç. Orta Doğu’daki değişimden çok sağlık reformu, silahsızlanma, eşcinsel evliliğin heyecanlandırdığı Obama’nın el verdiği ABD devlet aklının bölgede ittifak ve denge aradığı yeni müttefikleri. ABD, Araplara, belki de sırada bekleyen diğer diktatörlerin elindeki İslam ülkelerine şöyle dedi: Siz henüz değişime ve demokrasiye hazır değilsiniz. Boş bırakılınca ya davulcuya, ya zurnacıya kaçtınız. Başıma daha fazla bela olmanızı istemiyorum.”
Arap Baharı’nı, değişimi, muhalif hareketleri destekleyen ülkelere, ABD’nin bir yıl öncesine kadarki müttefiklerine ne oldu peki? Katar’da tuhaf bir aile içi iktidar değişikliği oldu. Model demokrasi olarak gösterilen Türkiye’de Erdoğan diktatör ilan edildi, Mısır’da darbeyle devrim geri alındı.
Hakan Fidan’dan sonra dün de bu kez Wall Street Journal’ın Suriye’de ABD’nin yeni politikasına direnen Suudi Arabistan’ın istihbarat şefi (aslında fiili kralı) Bandar bin Sultan’ı, İran medyası gibi teröristlere destekle suçlaması rastlantı olmasa gerek. Bütün bunların ABD’nin Suriye belasından kurtulmak istediği Cenevre zirvesinden önce olması da.
Orta Doğu’daki kaleydoskopik ittifak değişimlerinin Kandil’den görüldüğüne de şüphe yok. Bu “gözünün üstünde kaşın var, süreci bitiririm” özgüvenini herhalde buna borçluyuz. Görmüyorlarsa bile İran onlara gidip bir kaleydoskop hediye etmiştir.
Peki, bölgede ısrarla değişimden yana direnen Türkiye? Uzağı gösteren teleskoplara göre bahtı açık. Ne diyelim; #DirenTürkiye
Yazarlar
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025