Yıldıray OĞUR
Altıncı His filminin meşhur sahnesinde çocuk, yatakta battaniyesini üzerine çekip, korku içinde titreyen kısık bir sesle ağlayarak Bruce Willis’e sırrını açıklar: Ölü insanlar görüyorum (I see dead people). Her yerdeler, normal insanların arasında dolaşıyorlar. Ölü olduklarını bilmiyorlar.
Son günlerde cemaatten de sanki büyük bir sır açıklanamıyormuş gibi, kısık sesle, dün Demiray Oral’ın harika yazısındaki gibi neredeyse “üç harfliler” gibi kodlarla, imalarla, kaş göz hareketleriyle bahsedilince aklıma geldi o meşhur sahne.
Sanki 30 yıldır ortalıklarda olan, hakkında yazı dizisi hazırlamayana sosyolog, kitap yazmayana araştırmacı yazar, iftar, toplantı gezilerinden en az birine katılmayana ünlü denmeyen bir yapıdan bahsetmiyoruz.
Neredeyse memleketin köşe yazarları- kanaat önderleri cemaatin okul gezileriyle dünya turu yaptılar, ömründe bir kez Abant Platformu toplantısına katılmayana kız verilmiyor, her apartmanda bir Zamanabonesi, her sınıfta bir şakirt var, en az 30 yıldır Anadolu’dan üniversiteye giden üç kişiden biri cemaatin okullarından dershanelerinden mezun, Anadolu’nun eşrafı, en önde gelen esnafları, sanayicileri cemaatin bağışçısı, hâlihazırda sadece Türkiye’de yüzlerce okulunda, binlerce dershanesinde onbinlerce öğrenci okuyor, gazetesi 900 bin satıyor ama cemaate hâlâ Amazon ormanlarında yeni keşfedilmiş bir İnka medeniyeti muamelesi çekiliyor.
Bana daha da tuhaf geleni dün Ergenekon soruşturmasını yaparken “demokrasi kahramanı” ilan edilen savcıların, polislerin, bu kez hoşa gitmeyen bir operasyon yaptıklarında bir anda cemaatçi olduklarının hatırlanıvermesi.
Dün sonuçtan memnun oldukları için siyasetin, demokratikleşmenin polis ve savcı operasyonuyla at başı ilerlemesinden rahatsızlık duymayanlar, hatta bundan iktidarlarını sağlamlaştırmak için istifade edenler bugün aynı savcı ve polislerin sonucu hoşlarına gitmeyen operasyonuna karşı “ama bu siyasete müdahale” kartını açmakta bir ilkesizlik görmüyor.
Tabii soran bir Nasrettin Hoca da çıkmıyor: İyi de kazanın doğurduğuna inanıyorsun da, öldüğüne inanmakta neden bu kadar zorluk çekiyorsun?
Bugünlerde ordudaki generallerin yüzde onunu tutuklatan davaları “büyük arınma” olarak selamlayanlar, aynı savcılar ve polisler tarafından yapılan benim de yanlış bulduğum MİT operasyonu sonrası “büyük tasfiye” ister oldular.
Evet, Beşiktaş’ta ışıkta beklerken Twitter’a yazdığım o twitimi tekrarlayayım: İlke çok net: Gerektiğinde oylarımızla değiştiremeyeceğimiz hiçbir güç iktidara ortak olmamalıdır.Asker, polis, savcı, MİT siyasi otoritenin kararlarını soruşturma konusu yapmak için değil uygulamak için var. Bu ülkede kolluk güçleri, bürokrasi ister demokrat olsun ister Kemalist her zaman bu iktidar sarhoşluğuna kapıldı ve bu basit ilkeyi unuttu. Hükümetin siyasi riskini aldığı PKK görüşmelerini sırf yanlış bulduğu için gayrı meşru ilan etmek bu klasik bakışın sonucu. Hükümetin siyasetin kırmızıçizgilerini aşan savcıları, polisleri görevden alması da doğru. (Tabii bunu Ragıp Zarakolu, Büşra Ersanlı tutuklanırken değil şimdi yapması ilkesizlik, iktidarını biraz da aynı savcı ve Emniyetçilerin yaptığı Ergenekon soruşturmalarına borçluyken de vefasızlık.)
Ama buradan topyekûn bir cemaat cadı avı çıkarmak, hele de sosyolojik hakikatlerle sopayla savaşılmayacağını bilmesi gerekenlerin neredeyse bir 28 Şubat paşası keyfiliğinde “tasfiye” kelimelerini dillendirmeleri en hafif tabirle ayıp.
Dün, 28 Şubatçıların, 2000’lerden beri Genelkurmay’ın psikolojik harp siteleri, bitirme planlarıyla yapamadığını bu kez AKP hükümetine yaptırmaya çalışanlar günlerdir açık kapalı neredeyse şöyle laflar etmekteler: Cemaat vesayetinden sadece savcı ve polisleri tasfiye etmekle kurtulamayız. Bataklığı kurutmak lazım. Unutmayın yaralı cemaat daha tehlikelidir.
Yani şu “derin yapı”, “paralel devlet” imaları, İsrail, ABD ve diğer tüm şer odakları bağlantıları kurmakla vakit kaybedenlerin yerine cesur bir Talat Paşa bulunabilse cemaate tedip ve tenkil hareket planları bile masaya gelecek.
Böyle bir şey olursa herhalde önce en zayıflardan başlanır. Kız liseleri ve anaokulları Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile İlim Yayma Cemiyeti arasında paylaştırılır. Üniversite hazırlık dershaneleri rejime bağlılığı tescilli büyük zincir dershaneler arasında bölüştürülür. Samanyolu ATV grubuna bağlanıp magazin kanalı haline getirilir. Zaman, Star gazetesinin cumartesi eki olur. Emniyet, Yargı ve ordu içindekiler bıyık, namaz kılmaktan kaynaklı pantolon kırışıklığı, ses tonu kontrolü, alkol testi ile tesbit edilir ve meslekten atılma ya da görevden el çektirme tedbirleri alınır. Amerika vizesi başvurusunda “Pensilvanya’ya gidiyorum” diyen işadamlarının servetlerine tedbir kararı çıkarılır.
Evet, bir zamanlar adını memleketin en hassas meselelerinin cesurca tartışılabildiği Abant toplantılarıyla, biraraya gelmezleri aynı sofrada biraraya getiren diyalog iftarlarıyla duyuran cemaat, bugün neden içinde emniyet, istihbarat, operasyon kelimesi geçen cümlelerle adından bahsedildiği üzerinde uzun uzun düşünmeli.
Ama cemaatfobikler de tasfiyesinden, yok edilmesinden bahsettikleri şeyin milyonlarca insanın içinde etrafında olduğu bir sosyolojik gerçek olduğunu unutmamalı.
O filmin sonunda Bruce Willis’in de “cemaatçi” çıktığını unutmayın...
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025